24 Ocak 2025

Eğret Ağzında Hititçe İzleri

     
    Eğret köyünün söz varlığını toplayan yöresel sözlüğü hazırlarken, etimolojik açıklamasını yapamadığımız çok fazla kelime bulunduğunu gördük. Bunların bir kısmı yansıma sözcüklerden oluşuyordu, ama yansıma olmadığı çok açık bir bölümünün kaynağını gösterememiştik. Bunların başka dillerden geçtiği belli olsa da hangi dil menşeli oldukları anlaşılamıyor. Dolayısıyla bu kelimeler sözlükte köken bakımından açıklamasız bırakıldılar.

    Yöresel Eğret Sözlüğü yeni maddeler eklenerek gelişmeye devam ediyor. Bu arada Eğret Ağzı hakkında yeni bulguları da işlemeye devam ediyoruz. Bir film izlerken, yazı okurken veya bir sohbet esnasında akla gelen bir hususla Eğret Ağzı ile ilgili bir özellik ortaya çıkabiliyor. Onu ayrıntılarken de yeni kapılar açılıyor, bir başka bulgu ile karşılaşıyoruz.

    2020 Yılında yayınlanan bir makaleye göz gezdirirken böyle bir aydınlanma oldu. Hititçe ile Türkiye Halk Ağızlarındaki kelime benzerliklerini inceleyen makalede(*) ele alınan bazı kelimelerin, bizim Eğret sözlüğündekilerle eşleştiğini fark ettim. Böylece kökensel izahını yapamadığımız kelimelerin bir kaçının sırrı anlaşılıyordu.

    Aşağıya tespit ettiğim o kelimeleri sıralayacağım. Burada dikkatimizi çekmesi gereken bazı hususlar var. Türkiye Türkçesi'nde olduğu gibi Eğret Ağzında da yerleşik bazı kelimelerin Arapça, Farsça, Rumca, Ermenice kökenli olduğu tespit edilmiştir. Bununla beraber Türkçe ve Eğret Ağzının arkaik dillerle etkileşimine dair bir çalışma görmemiştim. Hititçe ilişkisine dair anılan makale ilk oluyor. 

    Eğret/Anıtkaya köyünün İslamiyet öncesi tarihine de yeni yeni yöneliyoruz. Elde çok fazla veri olmamasına rağmen bölgedeki eski uygarlıklarla Eğret'in kaçınılmaz ilişkisi de malumdur. Bu anlamda Hititçe ile Eğret Ağzına has kelimelerdeki biçim ve anlam benzerlikleri büyük önem arz ediyor. 

    Türkler Anadolu'ya yerleştiği dönemde önlerinde tamamiyle bakir bir coğrafya bulmadılar. Burası binlerce yıldan beri nice uygarlığa meydan olmuştu. Eski uygarlıklardan kalan topluluklar ve yerleşimler mutlaka varmıştır. Eğret kurulduğu sırada, bu bölgede o halkların yaşayıp yaşamadığını bilmiyoruz. Fakat onların yerleşke kalıntıları bu bölgede bol bulunduğu kesin. Aşağıda göreceğimiz kelimeler, Eğretlilerin eski Anadolu halklarıyla ciddi  etkileşimine delildir. 

    Tıpkı cenevinnesinde olduğu gibi Frigya, Lidya gibi toplumların dilleriyle ilgili yeni bulgular geldikçe Eğret Ağzıyla benzerlik tespit edersek onları da gündeme getiririz. Mesela bir zirai araç olarak annat kelimesinin aslı Rumca'ya dayandığı ispat edilmiş. Bununla beraber bütün uğraşılara rağmen ıramas, tınas, delece'nin kökenine dair bir ize rastlayamadık. Bize anlamsız gelen böyle kelimelerin kökü Friglere, Lidyalılara dayanması hiç şaşırtıcı olmaz...

    Aslı bir söyleşi olan makaleye dönecek olursak. burada toplam 61 kelime incelenmiş. Biz bunların Eğret Ağzı ile ilgisi olan 10 tanesine yer vereceğiz.
    
    1. ezzan: Saman, çöp, buğday sapı.
    Eğret ağzına has olan eza kelimesinin iki anlamı var; birincisi ve en yaygını kibrit, ikincisi ise vitamin eksikliğinden dolayı tırnak uçlarında kalkan deri parçasıdır. İki anlamın da yukarıda belirtilen Hititçe'dekiyle irtibatlı olduğu anlaşılıyor.
    
    2. hapus: Sap, kamış bitkisi, erkeklik organı.
    Apcara, apışarası ve apışgurmek sözlerindeki apış (kasık bölgesi) sözünün kaynağı Hititçe hapus imiş.
    
    3. kurka: Tay, sıpa.
    Şimdi nesli tükenmek üzere olan eşeklerin sıpasına kırı derlerdi. Biraz daha genişleterek sıpanın büyüklerine de aynı şekilde seslenenlere rastlanırdı. Zorunluluk ifade eden 'kırı gibi' deyimi de çok kullanılırdı. 'Eşşek gibi gelcek' yerine 'Kırı gibi gelcek' denilir, burada istese de istemese de gelineceği anlatılır. Ayrıca eşek kovma ve çevirme ünlemi olan 'kırt!' sözü de bu Hititçe kelimeyle alakalı olduğu düşünülebilir.
    
    4. mallamak: Öğütmek, ezmek, kırmak, ufalamak. 
    Eğret ağzında böyle bir fiil yok. Bununla beraber eskiden harmanda sırf hayvanların yemesi için ayrılan sap/ot ıramasına malama denirdi. Başka yere yanaşıp da orayı batırmasın diye sadece malamadan yemesine izin verilen hayvanlar orada özgürce, eşine eşine yer, ortalığı haşat ederlerdi. Buna dayanarak darmaduman edilen şeyleri anlatmak için 'malama olmak' deyimine de başvururlardı.
    
    5. parnulli: Güzel kokulu bir bitki.
    Gedik Çeşmesinin doğu sırtında bol yetişen, yaprakları dikenli bir çeşit meşeye piynar diyorlar. Dağın başka mevkilerinde de görülen piynarın adı Hititçe ile ilgili olduğu düşünülüyor.
    
    6. seppit: Bir tahıl, bir çeşit buğday veya arpa; tohum. Un, ekmek, çörek.
    Herkesin bildiği şepit kelimesinin Hititçe seppitin ikinci anlamıyla irtibatı çok açık.
    
    7. sipan: İltihap, irin.
    Kabuk bağlamış yaranın adı çıbandır, ama bu kelime Anıtkaya'da ciban biçiminde söylenir. Bu söyleyiş Hititçe sipan'a daha yakın. Ayrıca çıban kelimesi yaradan daha çok deri altındaki irin birikintisi olarak tanımlanıyor ki bu onu sipan'a daha da yaklaştırır.
    
    8. tit/tita: Bu Hititçe kelimenin anlamı belirlenememiş.
    Karadeniz bölgesinin dar bir kesiminde ormanda yetişen yenilir bir çeşit mantara tita denirmiş. Bunun yukarıdaki Hititçe kelime ile alakası olduğu düşünülüyor. Benim buraya almamın sebebi, Eğret'te yenilmeyen mantar türlerinin genel adının dedemantarı diye tanımlanmasıdır. Demek ki o mantarlar dedeyle değil tita ile ilgiliymiş...
    
    9. temek: Demek, söylemek, konuşmak.
    Türkçe'nin en çok kullanılan fiillerinden biri, Hititçe'de aynen yer alması dikkate değer.
    
    10. umma: Hitit metinlerinde tespit edilen bu kelimenin anlamı da bulunamamış.
    Başka yerlerde daha değişik biçimlerde ifade edilen umaca olmak fiili, Anıtkaya'da istediğini, umduğunu elde edememekten dolayı oluşan ruhsal ve bedensel rahatsızlık olarak tarif ediliyor. Bu durum lohusa kadınlarda meme şişmesi şeklinde kendini gösteriyor ve sütü kaçmak/kesilmek deniyor. Erkeklerde ise üreme organı şişmesi biçiminde tezahür edip, gördüğü yiyecekten bir parça ikram edilir ve 'çükün şişmesin' denir. Umaca olmayı ifade eden bütün bu durumların yukarıda anlamı bilinmeyen Hititçe umma kelimesiyle irtibatlı olduğu düşünülüyor.


    (*) Hititçe İle Türkiye'de Halk Ağzından Derleme Sözlüğü'ndeki Benzer Kelimeler Üzerine, Prof. Dr. Rukiye Akdoğan, ÇÜTAM-KEK, Cilt 3, sayı 1



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder