f etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
f etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Ocak 2021

Sözlük F


-F-


fakir dilimi: Kalın dilinmiş köy ekmeği.

falaka: Arabalarda yan kayışlar vasıtasıyla hayvanların oka veya düğene sabitlendiği sistem.

fañılamak: 1.kulak çınlamak, 2.Gürültü veya üşütmekten dolayı kulak uğuldamak, 3.Yankılanmak

fanne: kazak, fanila

fâşa: kötü ahlaklı kadın, fahişe

faşıl fuşul: Düzensiz, döke saça.

Fatı: Fatma

felesenk: pelesenk

fendirfes: genelde dambeşlerde çıkan bir ot

ferfine: Ortaklaşa karşılanan masraflarala hazırlanan yiyecek.

ferk: Ekin biçerken bir tırpan vuruşta tırpanın ağzından dökülen sap miktarı.

fermar: fermuar

fesirengi: kırmızı-mor karışımı, fes rengi

fetetmek: (mec)bir işi becerememek

feyda: şifa, çare, iyileştirme özelliği, fayda

feyil: Niyet, kalpten geçen istek.

feyili bozuk: Kötü kalpli, kötü niyetli

fık fık: Bir şeyin ateş üstünde kaynamasını anlatır, fıkır fıkır

fıkırdamak: 1.hafif kaynamak, 2.süt ürünleri sıcak tesiriyle ekşiyip bozulmak

fıkır fıkır gaynamek: Yerinde duramamak, çok hareketli olmak.

fındık büber: Küçük ama çok acı bir tür biber.

fırçı: fırça

fırıldak: 1.Boyutları 4x15 cm olan, kenarları tırtıklı tahtadan yapılmış, ucuna ip bağlanarak havada öevrilince ses çıkaran bir oyuncak; 2.Ağaç ip makarasını ikiye bölüp bir mil geçirerek elle çevrilen bir oyuncak.

fırın fışgısı: Ekmek yaparken fırında yakılacak kuru gübre, saman, çer çöp vs.

fırın köpeği: 1.Pişen yiyeceğe alıştığı için fırın çevresinden ayrılmayan köpek, 2.(mec) Beleşçiliğe alışmış, sürekl, başkalarından bir beklenti içinde olan kişi.

fırkat: sıkıntı, iç sıkıntısı

fırma/furma: hurma

fırtmak: 1.Bir şey yerinden çıkmak, 2.Kaçmak, kaçıp gitmek.

fısılaşmak: Sessiz sessiz konuşmak, fısıldaşmak.

fısırık: Sonucu olmayan boş iş.

fışgı: kuru hayvan gübresi

fışgılık: fırında yakılacakların konulduğu yer

fıtçı: çocukların kamçı şeklinde bir sopa ile çevirdikleri topaç

fıtçı gibi: Hızlı hareket ederek kısa zamanda çok iş gören çalışkan kimseleri anlatmada kullanıllır.

fıydırmak: döndürerek, savurarak, fırlatarak atmak

fıydırmalı met: 15-20 santim uzunluğundaki met’in, yere kazılan çukurun üzerine uzatılıp daha kalın ve büyük değnekle uzağa fırlatılmasına ve bu sefer çukurun üzerine uzatılan değneği metle vurmaya dayanan bir çelik-çomak oyunu.

fıyık: ıslık

fıyık çalmek: Islık çalmak

fıymak: kaçmak, tüymek, sıvışmakin tamamına bir cins fidan dikmek.

fidan atmek: Bir bahçeye fidan dikmek.

fidannık: Vişne bahçesi, fidanlık.

fil/fili: Kapı, pencere ya da dolap sürgüsü, mandal: kapı zembereği.

filisgin: Ayrıntıcı, gereğinden fazla özenli.

fillemek: Kapıyı, dolabı sürgülemek.

fînarı: Eliñiñ körü gibi bir tepki sözü.

firdetmek: bir sözü diline dolamak, sürekli tekrar etmek, vird etmek

firek: kapı kilidi sürgüsü

firek büberi: Küçük, kırmızı, yuvarlak, çok acı biber.

fireklemek: kapamak, kilitlemek

fisildemek: fısıldamak

fisil fisil: fısıl fısıl

fisge: Parmak uclarıyla hafif vuruş, dokunuş.

fişne: vişne

fitil olmek: çok kızmak

fitire: 1.fıtır sadakası, 2.tahıl ölçüsü birimi, bir demir/tenekenin sekizde biri.

fitire tası/fitire gabı: bir fitire büyüklüğünde tas, kap

fitleşmek: ödeşmek

fol: Tavuğu yumurtlamaya motive eden veya ona nereye yumurtlayacağını gösteren kılavuz yumurta.

folluk: tavuğun yumurtladığı ve kuluçkaya yattığı yer

fossadak: Bir cisim içindeki havanın çıkmasını, boşalmasını anlatır.

foturaf: fotoğraf

föter: fötr şapka