Baharda buraya ilk geldiğimizde aynen böyle karşımıza çıkmıştı. Önce bunu yukarı Almalı çeşmesi zannetmiş, fakat Almalı'nın karşı yamaçta olduğunu, bunun Şerafettin Azbay emmi tarafından yaptırıldığı için onun adıyla anıldığını öğrenmiştim.
Aharları ve gövdesiyle gayet muntazam bir çeşmeydi; lakin işte ne boş aharların sağlamlığı işe yarıyor, ne de kuru lulanın güzelliği... Baharda akmıyordu burası, şimdi ise o zaman akanlar bile dinmiş... Dolayısıyla yine kupkuru bir manzarayla karşılaştık.
Burada dağdaki çeşmelerin genel sorunu olan mevsime bağlı su azalması ve kaynak kuruması hususlarını bir kenara bırakıp, Şerafettin emminin çeşme hakkında yakınlarda yaşanan bir tartışmayı ele almak istiyorum.
Sosyal medyada çeşmenin bir fotoğrafını paylaşmıştım. Turabilerin Ahmet Külte, babasından duyduğu bir bilgiyi nakletti ve bu çeşmenin aşağısındaki derede başka bir çeşme daha olduğunu, ikisinin de Şerafettin'in çeşme diye bilindiğini söyledi. Sonra bu bilgiye itirazlar yükseldi. Deredeki o çeşmenin Haceller (Hacı Aliler)in çeşme olduğu, Şerafettin Azbay ile alakası bulunmadığını söylediler.Bilgim olmayan konularda susar, ortalığı dinlerim; tartışmaya katılmam. Ben de öyle yaptım, fakat içimden bir ses iki görüşün de haklı olabileceğini söylüyordu...
Neyse, tartışma orada kaldı. Geçende Şamlı'da çalışırken Meşhur Abi konu nasıl geldiyse bilmiyorum, Hacellerin çeşme kuyusunu nasıl bulduğunu anlatmaya başladı. Söz bittikten sonra çeşmeyle ilgili tartışmayı sordum 'Yok, orası Hacellerin çeşme' dedi. Yine itiraz etmeden dinledim, ama kafamdaki iki tarafın da haklı olabileceğine dair kanaatte bir değişiklik olmadı...
Sülale araştırmasından aşinayım, Eğret tarihinde iki tane Hacı Ali var. Aslında hacca giden her Ali potansiyel bir Hacı Ali'dir. Lakin hacı ünvanı lakaplaşıp isme dönüşen, hatta bununla da kalmayıp sülalesine ad olan iki tane Hacı Ali bulunuyor.
İlk ve en çok bilinen Hacı Ali, Veyislerden Daldal Hüseyin'in torunlarından olup Şebek Ahmet Dadak'ın babasıdır. Bu Hacı Ali Dadak, adını kendi ailesine sülale ismi olarak bırakmış ve Haceller sülalesinin atası olarak 1952 yılında vefat etmiştir.
İkinci Hacı Ali ise ilkinden bir asır kadar önce yaşamış olan İdris oğlu Hacı Ali'dir. Şimdi hepsine birden Hacılar sülalesi dediğimiz Arzımanoğullarından olan Hacı Ali, aynı zamanda Tanzimat sonrasında atanan ilk Eğret muhtarı olduğu kayıtlarda var. Körhoca dedemin annesi olan Nazik ninemizin baba adı nüfus kayıtlarında hala Hacı Ali olarak yazılıdır ve bahsedilen İdris oğlu Hacı Ali'nin kızıdır.
Tamamı Azbay soyadını taşıyan Hacılar sülalesine mensup herkesin mutlaka Hacı Ali ile bağı bulunmaktadır. Buna rahmetli Şerafettin Azbay emmi de dahil...
Şu halde çeşmenin altındaki derede bir yerlerde bulunan çeşmeye Hacellerin diyenler de, Şerafettin'in diyenler de haklı olabilir.
Aslında gereksiz bir tartışmayı uzatmak değil gayem. Burada üzerinde durmamız gereken asıl husus ikisinin de akmıyor olmasıdır. Şerafettin emminin kamyonuyla buralara kadar inşaat malzemesi indirdiğini söylüyorlar. Dediğim gibi, muntazam görünümlü bir çeşme yapmış. Ne zaman dindiğini ve dinme sebebiyle ilgili bir çalışma yapılıp yapılmadığını bilmiyoruz.
Deredeki çeşme kuyusunun bulunduğunu söylemiştim. Neden akmıyor, yapılabilecek bir şey var mı diye Meşhur ve arkadaşları incelemişler. Kuyuya ulaştıklarında malesef orayı kupkuru bulmuşlar.
Bugün Almalı yürüyüşünde gözlemlediklerimi, demir tavında dövülür esasınca hemen yazayım dedim. Sonuç; elverir ki Şerafettin emminin çeşme için bir şeyler yapılabilir... Böylece Almalı'nın sol yanağı da yeşerir...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder