Cumacamisi de koruma altına alınmış, ama tek başına değil. Koruma kararı bitişiğindeki kabristanı da kapsayacak şekilde alınmış. İsabetli bir karar olmuş, çünkü geniş açıyla bakınca mezarlık ile caminin aynı sınırlar içinde değerlendirilmesi gerektiği görülecektir. Hatta pazaryeri tarafında kabristanın doğal sınırları bozulduğu, orada bir gedik oluştuğu da anlaşılacaktır. 2000'li yıllarda bir kaç metre geriye çekilmişti mezarlık duvarı, gedik o zaman oluştu. Yoksa cami de mezarlığın içinde gibiydi.
Şimdi olmayan hamam, çeşme ile hala hayatta olan han ve camiyi Eğret köyü ile aynı yaşta kabul etmek gerekir. Dolayısıyla büyük külliyeye eklemlenen kabristanı da bunların arasında saymak gerekir. O halde kabristanı da Eğret tarihiyle eşitlemek yanlış olmaz. Bu kadar eski bir değerin Cuma Camisi ile birlikte değerlendirilip koruma altına alınması çok önemli ve isabetli bir uygulamadır.
Eski kabristanı şöyle bir turlasanız, içinde ne kadar çeşitli mezar taşı barındırdığını görürsünüz. En modern mermerden, en eski devşirme mermer sütuna; Ayazin taşına oyma yazılı hece taşlarından, en doğal kaba taşlara; kayraktan kayaya, Arap harflilerden Latin harfli yazılara; çiçek, duvak, fes, sarık oymalara bir sürü taş var.
2021 yılında çıkan karardan gözlem raporunda bu konuya değinilmiş, hatta fazlası bile var:
"Anıtkaya Köyü Eski Mezarlığı Anıtkaya Cuma Camiinin arkasında yer alır. Tescilli Eğreti Kervansarayına da komşudur. Mezarlık alanı geniş bir araziye yayılmıştır. Mezarlıkta halen gömü yapılmakta olup günümüz mezarları da bulunmaktadır. Eskiden beri kullanılmakta olduğu anlaşılan mezarlıkta Osmanlı Dönemi mezar taşları bulunmaktadır. Bazı mezarlarda kitabe bulunur. Osmanlıca yazılı mezar taşlarında tarihli olanlar da mevcuttur. Ancak daha çok günümüz Türkçesi ile yazılmış erken Cumhuriyet dönemi mezar taşları çoğunluktadır. Şahideli mezar taşlarında sarıklı, fesli mezar taşları ile süslemeli ve bezeli mezar taşlarının yanı sıra menhir şeklinde yazısız mezar taşları bulunmaktadır. Mezarlıktaki bazı mezar taşları özensiz bir şekilde taşlarının düşey olarak toprağa dikilmesiyle oluşturulmuş yörük mezar tarzını yansıtmaktadır. Uçları epey sivriltilmiş mezar taşları olduğu gibi, yuvarlak formlu olanlar da vardır. Bazı mezar taşları oldukça büyük kayalardan yapılmıştır. Yöreye özgü kayrak taşından yapılmıştır. Mezarlık yağmur, rüzgar, nem ve aradan geçen zaman gibi etkenlere bağlı olarak mezar taşları oldukça aşınmış ve hasara uğramıştır. Bazı taşlar yan yatmış, devrilmiş halde olup, bazılarının gövdesi toprağın altında kalmıştır. Afyonkarahisar İli, Merkez İlçesi, Anıtkaya Köyü ... Eski Mezarlığı yörük mezarları, Osmanlı Dönemi tarihi mezar taşları ve erken Cumhuriyet dönemi mezarlarıyla önemli bir kültür varlığıdır. Bu nedenle söz konusu mezarlık tarafımızca tescile önerilmektedir."
Kabristanın eklentisi durumunda olan Cuma Camisi hakkında karar öncesi gözlem raporu da şöyle:
Gözlem metinlerindeki imla ve feci bilgi yanlışlarını boş verin. Sonuçta bunlara dayanarak Eski Kabristan ve Cuma Camii korunması gerekli tescilli kültür varlığı kapsamına alınmış. Önemli olan bu...
Eski Kabristana hala defin işlemi yapılmakta olduğu belirtilmiş, bu en sivri yanlışlardan biri; 30 yıldır oraya cenaze defnedilmiyor. 1990'lı yıllarda Akkaya'ya yeni mezarlık yapılalıdan beri böyle...
Mezarlığın taşınması mevzusu tartışılıyor, ama yeni bir asri mezarlık kaçınılmazdı. 1980'lerde bu tarihi kabristanda bir çok kabir kazılmasına şahit oldum, nereye kazma vursan kemik çıkıyordu. Mecburen yeni cenaze defnedilen mezarın bir köşesine o kemikler tekrar gömülüyordu. Her ne kadar mezarlık sülaleler arasında bölüşülmüş gibi olsa da düzensiz defin sebebiyle kabir üzerine basmadan burada dolaşmak imkansız gibiydi. Ayrıca mevki kayalık olduğundan orayı insan gücüyle kazmak güçtü ve makine ile kazma imkanı da yoktu. Bu sebeplerle kabin tipli mezar inşası da mümkün görünmüyordu. Tartışmasız yeni bir mezarlığa ihtiyaç vardı, belki yeni mezarlığın yeri tartışılabilirdi.
Bakın yediğimiz yapay gıdalardan dolayı insan bedeninin raf ömrü uzadığını söylüyorlar. Bir naaş, eskiden üç yılda tamamen çürüyor idiyse, şimdi sekiz yılı buluyormuş. Tamamen çürümeden aynı mezara başka defin yapılamıyor. Bu durumda hala Eski Kabristanı kullandığımızı düşünebiliyor musunuz...
Yahya Kemal'den ödünç alarak mezarlığın köyün ortasında olması durumunu 'Ölülerimizle birlikte yaşarız' diyerek normalleştirmiştim. Hatta aynı mantıkla 'Anıtkaya'nın nüfusu yüz bin' bile demiştim. Lakin bir de çağın gerçekleri var, asri mezarlık köyün dışına taşındı, biz geçmişteki ölülerimizle birlikte yaşamaya devam ediyoruz. Eski kabristana bakarak yine ölümle yüzleşiyor, kendimizi her an kabir kapısında hissedip ayağımızı denk alabiliyoruz. Yani eskisi de yenisi de vazifesini yapıyor. Bizim vazifemiz de eskisini hürmeten korumak ve yenisini doldurmak...
Ellerınıze saglık güzel bir yazı olmuş. Ablamın söylediğine göre bazı eski mezarların taşlarında sarık şeklinde bölümler varmış. Demek ki bazı tarih soyguncular bu taşların baş kısımlarını çalmışlar.
YanıtlaSil