Çantadan evrak dosyasını çıkardı, kağıtları bir kaç kez alt üst etti; lakin bulamadı. Bana verdi, bir de ben baktım, hayır... Yoktu. Son yazdıklarını İzmir'de unutmuş Berber Emmim... Epeyi hayıflandı. 'Fotoğrafını çekip gönderirsin' dedim. Çocuklar telefonla nasıl fotoğraf çekeceğini, o fotoğrafı birine nasıl göndereceğini gösterdiler...
Ertesi gün tuttuğu yeni notlarla geldi... Ortam biraz kalabalıktı, aldım onları pek üzerinde durmadım. Dereden tepeden konuşurken aklıma geldi, ortalığa '27 Ağustos Cumartesi günü Dr. Selami Kurt'un tebliği var, ben gideceğim; isterseniz beraberce gideriz' diye bir teklif sundum.
Haberi kısaca özetledim. Türk Tarih Kurumu Büyük Taarruzun 100. yılı münasebetiyle üç gün sürecek bir sempozyum düzenlemiş. Türkiye'nin her yerinden yüzden fazla akademisyen geliyor. Protokol konuşmalarından sonra Prof. Dr. İlber Ortaylı'nın konuşması ilk gün... Ertesi günkü bildirilerden biri de Selami Bey'den... 'Adını Anıtkaya Şehitliğine Altın Harflerle Yazdırmış Türk Süvarisi: Binbaşı Galip ve Silah Arkadaşları'.. İlk günkü programa katılamayız: ama ertesi gün boşuz...
Benim teklife pek ilgi gösteren olmadı... Biri müstesna... Berber Emmim heyecanlandı 'Unutturma da gidelim' dedi... 'Eğer düşündüğüm konu ise, Selami Bey buna uzun zamandır hazırlanıyordu. Merak ediyorum, dinleyelim. Köyümüzün konuşulacağı yerde bulunmamız icap eder. Ayrıca Selami Beye sürpriz yapmış oluruz, hem şaşırır, hem sevinir...'
Geceden sözleştiğimiz gibi, sabahleyin kendisini almaya gittim. Bu arada şu da bilinsin, bu katılım için gece oğluyla Köye dönmeyip Afyon'da kalmıştı... Neyse, çıkmamıza yakın 'Ara da sor bakalım, programda bir değişiklik var mı? İptal, tehir gibi şeyler olabilir, işi sağlama alalım' dedim. Böyle organizasyonlarda her şey planlandığı gibi gitmeyebilir. Aksamalar, teklemeler olağandır...
Aradı, her şey yolundaymış, belirlenen saatte onların oturumu başlayacakmış... Her şey yolundaymış amma... Bizim plan bozuldu... Kendi ellerimizle sürprizi bozmuş olduk yani... Hesaba göre añıstadan varacaktık... Ben bunları düşünürken Berber Emmim telefonu elime tutuşturdu, Selami Bey yer tarifi verecekti... Sesinde memnuniyet izleri vardı... Yer tarifinden sonra '... Hem Berber Amcanın katkısıyla sunum güzelleşir...' gibisinden söylediklerini Berber duymuyor tabi... Ben de varana kadar añmadım kendisine... Bozulan sürprizin yerine, yenisi gelmişti kendiliğinden... Sadece adres değişti...
Vardık... İçten bir sevinçle karşıladı Selami Bey, sağolsun... Oturum Başkanına ve arkadaşlarına 'Anıtkaya'nın canlı tarihi Berber Ahmet'i takdim etti. Bildirisinde kendisine de söz vermek istediğinden filan söz etti... Biraz konuştuk...
Berber Emmi meselenin nereye varacağını fark ettiğinde, çoktan salondaki yerimizi almıştık. 'Yav hazırlığımız da yok...' filan diye söyleniyor, ama...
Selami Beyden önceki sunumları herkes uslu uslu dinledi. Onlar da efendice anlattılar, dinledik, alkışladık... Sıra beklediğimiz sunuma gelirken yeni dinleyiciler de salona girdi, ortalık hareketlenmeye başladı.
Şöyle oldu: Selami Bey kürsüye çıktığı sırada Oturum Başkanı kısa bilgilendirme konuşması yaptı. Bu arada Berber Emmiden de söz etti... Emmim aynı modda 'Yav hazırlıksız filan..' Tabi sadece ben duyuyorum bunları... Selami Bey'in sunum konusu, kendi yaşadığı topraklar olduğu için; coşkusu beden diline ve ses tonuna yansıyor. Bu yüzden daha sözlerinin başında gerek Başkan ve gerekse katılımcılar ile etkileşimli bir sohbete döndü iş. O ana kadar bir robot soğukkanlılığıyla konuşmacıları dinleyen bizler, birden programın bir parçası oluverdik. Bunda Selami Beyin sıcak üslubunun büyük etkisi vardı...
Bildirisinin sonuna doğru, Başkan isteyen herkese söz verdi. Yüzüncü Yılın resmi/soğuk sempozyumu birden sımsıcak bir panel/sohbete dönüşüvermişti.
Süre çoktan aşılmış olmasına rağmen yine de 'Canlı Tarihi' kürsüye çağırdı. Oraya giderken hala 'Yav hazırlıksız filan...' diye hafif sesle söyleniyordu...
Adam 'hazırlıksız filan...' ama, hiç de öyle kürsüye yabancı gibi durmuyor... Dinleyici koltuğunda bulunanların psikolojisini bildiğinden olsa gerek, kısa konuştu... Alkışlarla yerine otururken, bu sefer de 'Keşke haberim olaydı' diyordu...
Oldum olası yazdıklarının, anlattıklarının önemsiz/lüzumsuz şeyler olduğunu düşünür. Kaç kere 'Sen anlattıklarının kıymetini bilmiyorsun, her kelimesi bizim için önemli' dediysem de hala aynı kafada. Yemekten sonra Selami Bey, 'Ne dediğinin önemi yok, bugün o kürsüye çıkmış olman mühimdir' dediğinde cevap olarak 'Yav hazırlıksız filan...' diye mırıldanıyordu.
26 Ağustos 2022 günü Atatürk Kongre Merkezi'nde İlber Ortaylı'yı dinleyemedik. Ancak ertesi gün kürsüde Berber Emmim vardı...
Kongre Merkezinden ayrılırken Dr. Selami Kurt, 'Bugün burada yaşananlar güzel bir yazı konusu olur artık' dediyse de... Duymazdan geldim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder