10 Şubat 2022

Güdükler

     
    Apdıramanlar denince hemen Abdurrahman oğlu Hasan anlaşılıyor; ama onun küçük kardeşlerden biri olduğu, kendisinden önce dört abisinin bulunduğu bilinmez. Konumuz altı oğlan kardeşin en büyüğü olan Mehmet'tir. Onunla birlikte üç numara Molla Mustafa'ya da değineceğiz... 

    Emiralanoğlu Abdurrahman'ın büyük oğludur Mehmet, 1823 yılında doğdu. Kezban adlı bir hanımla evlendi, malesef onun hakkında bilgimiz yok; çünkü 1904'te hayatta değilmiş, bu yüzden elde sadece adı var. 1853 Yılında, yani Abdurrahmanoğlu Mehmet yirmi yaşındayken bir oğulları oluyor. Adını Hüseyin koyuyorlar... Hüseyin daha küçükken babası vefat ediyor, bu olayın yılı kesin olarak bilinmiyor; Hüseyin küçüktü, küçüktü de kaç yaşındaydı? Belki beş altı yaşlarındaydı... Bunu şundan kıyaslayabiliriz, zamanın yaygın adetine göre dul Kezban'ı, Mehmet'in küçük kardeşi Mustafa ile evlendirdiler. Mustafa'nın doğum tarihi de 1839-40 olduğu düşünülürse 1858-59 yıllarına tesadüf eder bu evlilik... Böylece Mustafa, Hüseyin'in hem amcası hem babalığı oldu... 

    Mustafa'ya 'Molla' diyorlardı, çünkü zamanın geçerli ilimlerini tahsil etmişti. Kezban Hanımla oğlu olmadı, belki bu yüzden sonraki kayıtlarda adı geçmez oldu. Lakin rivayet o ki tam onbir kızı oldu. Doğal olarak bu kızlarla köyün yarısıyla akrabalık bağı kurulabilir. Öyle de oldu... Molla Mustafa'nın tespit edilebilen kızları; Hacemirlah (Emrullah Onay)ın ninesi, Çakırosman (Osman Erdem)in ninesi, Haytanın ninesi, Manavlar Körmısdıfa (Mustafa Öztürk)ün annesi, Cavaların ninesi... Belirlenebilenler bunlar olduğuna göre diğerleri belki çocuksuz öldüler, belki de gelin olmadan... Diğer yandan Hüseyin tek çocuk iken,11 kız ile karınkardeş olmuştu...

    Babası Abdurrahmanoğlu Mehmet, kendisi küçükken vefat etmişti. Anası ve emmisi/babalığı Molla Mustafa da yirminci yüzyılı göremeden öldüler...

    Hüseyin, Daldal Hüseyin kızı Neslihan ile evlendi. Burada biraz duralım... Anası Kezban Hanımın kimliği hakkında bilgimiz olmadığını söylemiştik... 1831 Kayıtlarında Hassönlerin atası Gedikmahmutoğlu Hüseyin hanesi ile Emiralanoğlu Abdurrahman hanesi artarda yazılmış, bunun bir sebebi olmalı. Öte yandan Mehmet-Kezban çifti tek oğullarına Hüseyin adını veriyorlar, neden Abdurrahman değil de Hüseyin? Bunun bir sebebi olmalı. Bu Hüseyin, Daldal Hüseyin kızı Neslihan ile evlenmesinin de bir sebebi olmalı... Acaba bütün bunlar bizi Kezban Hanımın babasına götürür mü?..

    Kezban Hanım, Gedikmahmutoğlu Hüseyin kızıdır. Onun kardeşi Halil'e Veyisoğlu Hüseyin kızı Şerife'yi aldılar... Oğluna Hüseyin adını vermiş olması, babasının (ilk Hassön) adı olması sebebiyledir... Daldal Hüseyin ise Veyisoğlu Hüseyin'in oğludur, yani Kezban Hanımın gelin görümce olduğu Şerife'nin kardeşi... Kezban Hanım, biricik oğluna böyle yakınlık kurulan bir ailenin kızı olan Neslihan'ı almış... Tabi bu söylediklerimiz belgeye bağlı değil, mantık yürütüyoruz...

    Neslihan Hanım ile söylediklerimiz belgeli ama... O Gödenler ve Bekiralilerin atası Bekir ile Daldalların Ömerçavuşun kardeşidir... Kendisinden üç yaş küçük bir kız kardeşi daha var, adı Fadime. O da Gedikoğlu Halil'in büyük oğlu Resil'e varmış. Bu yüzden, Gasapların atası Resil ile Apdıramanların Hüseyin bacanaktır...

    Beş çocukları oldu, bunların üçü kız ikisi oğlan... Yaşlarına göre isimleri Mehmet, Kezban, Abdurrahman, Emine ve Ayşe biçimde sıralanır... 

    Kızların büyüğü Kezban 1887'de doğdu... Hüseyin'in anasının adını koyduğu Kezban, Manavların Körmısdıfa eşidir. Hatırlanacağı üzere Kör Mustafa'nın anası Emine, onbir kızkardeşten biriydi... Hüseyin'in ortanca kızı Emine ise 1896'da doğdu. Nüfusta Emine olarak kaydedilse de Fadime derlerdi. Omarcıklar/Emetilere Emetinin Mehmet'e vardı. Hatta yakınları kendisinden tam olarak 'Emetinin Tülü Hala' diye söz ederdi... Küçük kızı Ümmühan'ı doğururken vefat etti. Ümmühan büyüyünce Şoförhalibram eşi olacaktır...  Küçük kız Ayşe 1900 doğumlu olup Pambıkların Ahmet'e vardı. Kör Ayşa diye lakaplanan Ayşe Hanım da 1980'de İzmir'de vefat etti...

    İki oğlan üzerinden Apdıramanların bu kolunun incelemesini sürdüreceğiz. Bu arada babaları Hüseyin vefat etti. Onun tam olarak ne zaman vefat ettiği anlaşılamadı, 1920 sonrasında öldüğü sanılıyor. Eşi Neslihan Hanımın 1939'da vefat ettiği kaydedilmiş...

    Yeşil Hafız

    Hüseyin'in iki erkek çocuğuna geldik. Küçüğü Abdurrahman 1895'te doğdu. Tanıyanlar ona 'Yeşil Hafız' dediklerini söylüyorlar. Gasapların Ömer kızı Fadime ile evlendi. Fadime Hanımın anası Ayşe de Daldallar/Veyislere çıkar... Daha da önemlisi; ninesi Şerife Hanımın Veyisoğlu Hüseyin kızı olduğunu yukarıda söylemiştik... 

    Yeşilhafız bu evlilikle; İdirizlerin Dedemısdık, Eyüplerin Eyüp ve Patlakların Sağırömer ile bacanak oldular...

    Çocukları olmadı, Hamurköylü Deligızın Cemal'ı evlat edindiler. Camide müezzinlik hizmetinde isim yapan 'Üç Cemal'den biri de budur. (Diğer ikisi Godal Ömer oğlu Cemal Aydın ve Goca Hasan oğlu Heykel Cemal'dır) Cemal de yine Gasaplardan Arapüseyin kızı Ayşe ile evlendi. Onlar, çocuklarından birinin adını Abdurrahman koyarak Yeşil Hafızın hatırasını yaşattılar...

    Yeşilhafız Abdurrahman Işılak 1957 yılında vefat etti. Eşi Fadime Hanım ise 1968 yılında öldü... 

    Sakallı Güdük Mehmet

    Yeşil Hafızın abisi Mehmet 1886'da doğdu. 'Güdük Mehmet' olarak tanındı, bilindi. Bazı zamanlarda da 'Sakallı' diye hitap ediyorlardı. Sakalını bir kere hacca giderken kesmiş, başka ustura vurmamış, bu yüzden öyle diyorlar. 

    Sakalını kesmeme sebebi de askerlik... Tam 12 yıl  Basra-Bağdat-Suriye bölgelerinde harb ediyor. Dört sefer bedel yatırarak askerliğini erteliyor. Her bedelde 1-2 yıl geciktirme gibi bir sistem varmış o yıllarda. En nihayetinde gidiyor, bu da devletin tam da yıkılış sürecine denk geliyor... Sonradan torunlarına sık sık askerlik anılarını anlatırmış.
    Allaha ibadet (Beş vakit namaz)
    Padişaha dua
    Zabite itaat
    Nöbete dikkat...
Hiç unutmadığı tekmil sözleri bunlarmış... Onca yaşına rağmen bir şey kaybetmediği dinç haliyle bağ bellerken, zamanın Çaylı Kooperatif müdürü İbrahim, gelip 'gazilik tazminatı' gibi bir teklifte bulununca 'Ben pareynen harbetmedim!' cevabını vermiş. Farklı zamanlarda üç kez tekrar eden bu teklife hep aynı cevapla karşılık vermiş.

    Sakallı Güdük Mehmet, Omarcıklardan Ahmetçavuş kızı Havva ile evlendi. Bu evlilik sayesinde bakın kimlerle bacanak oluyor: Hacapdıramanların Lomcu Hoca, Emiralanoğlu Ahmet ve Hassönlerden Tatıresil... Üç bacanağıyla da akraba olduğu, önceki açıklamalardan anlaşılacaktır... 

    1904'te büyük kızı doğduğunda ana babası sağ idi. Neslihan Hanımın arzusu istikametinde isim olarak ninesinin adı Rabia'yı verdiler. Rabia ileride Gasapların Arapüseyin (Hüseyin Eser) eşi olacaktır... Küçük kızı Hayriye'ye 'Güdük Hayriye' denilecek ve o da Çatalların Kırtümmet eşi olacaktır.

    Güdükmehmet çalışkan ama kanaatkar bir adammış. Ne zaman çalışıp ne zaman dinlenmesi gerektiğine dikkat eder, zamanı iyi yönetirmiş. İçinden hiç çıkmadığından Anıtkaya bağları içinde en bakımlısı onunki olurmuş. Bu çalışkanlığı sebebiyle ihtiyarlığında bile dinç kalabilmiş. 1972 Yılında vefat ettiğinde 86 yaşındaydı. Eşi Havva Hanım kendisinden dört yıl önce, 1968'de ölmüştü...

    Güdük Ahmet
    Güdük Mehmet'in 1926'da doğan tek oğluna Ahmet ismi konuldu. Eşi Havva'nın babası (Ahmetçavuş) adıydı Ahmet, ve ona da zamanla 'Güdük Ahmet' dediler. (Burada akıllara Sakallının oğluna neden kendi babasının değil de kayınpederinin adını koyduğu gibi bir soru gelebilir. Aslında Ahmet'ten önce 1924'te bir oğlu doğmuştu, Ona babasının adı olan Hüseyin ismini verdi. Büyük oğlu 18 yaşındayken vefat etti.)  

    Daldalların Kipil (Mahmut Honça) kızı Şerife ile everdiler. Şerife'nin dedesi Ömerçavuş ile Güdükahmetin ninesi Neslihan'ın kardeş olduklarını unutmayalım... Ayrıca Şerife Hanımla evlenmekle Güdükahmet, Olcaklıların Ali Osman Aydın ile bacanak oldular...

    Üç çocukları oldu: Emin, Hüseyin ve Neslihan... Bu üç çocuktan sonra eşi Şerife Hanım 1955 yılında vefat etti... 

    Şerife Hanımın ölümünden sonra Güdük Ahmet tekrar evlendi. İkinci eşi Arap Arif kızı, Tıraka kardeşi Nazmiye'dir. İlk Arapselim Eğret'e geldiğinde Apdıramanlarla bağlantılı bir evlilik yaptığından oğluna Abdurrahman ismini verdiği, Araparifin babasının bu Abdurrahman olduğu düşünülüyor... 

    Nazmiye Hanımla evliliği sayesinde Azıraklı Hüseyin Kalkan ile bacanak oldular... Güdük Ahmetin bu ikinci evliliğinden de Mehmet, Abdullah ve Gönül adında üç çocuğu var... Gönül, o sırada Ziraat Teknisyeni olarak çalışan İsmail Dost ile evlenmişti; 2022 yılında vefat etti...

    Güdükahmet 2013 yılında, eşi Nazmiye Hanım ise 2021 yılında vefat ettiler...

    Oğullarına gelince... Büyük oğlu Mehmet Emin, İdirizlerden Hamsincinin Delimehmet kızı Mükerreme (Müker) ile evlendi. Gobakların Gocakazım, Deligızların Arif, Danaların  Mehmet ve Timitirinin Mehmet ile bacanak oldular... Sekiz kızı ve bir oğlu dünyaya geldi. Kızları; Şerife Noritokaların Mehmet Toka eşi; Melek, Deligızlardaki teyzeoğlusu Rami İdi eşi; Cemile, Terlemezlerin Yusuf Terlemez eşi; Hatun, Pepehasanın İbrahim oğlu Aziz İdis eşi; Nazmiye, Dikhasanın Ekrem Kaya eşi; Fadime Pepehasanın İbrahim oğlu Hasan İdis eşi; Zele, Gödeşlerin Ahmet Seviş eşi; Muradiye ise Sağırların Hilmi Sancak eşi oldular... Tek oğlu Seydi Ahmet, Çayırbağlı Melek ile evlendi. Emin ve Enes adında iki oğlu var. Bu torunları ve oğluyla Güdükahmetin Emin Anıtkaya'da yaşıyor...

    Şerife Hanımdan olan diğer iki çocuğu Hüseyin ve Neslihan hakkında bilgi bulamadım. Nazmiye Hanımdan olan büyük oğlu Abdullah 1955 yılında doğdu. Almanya'ya yerleşti, Afyonlu bir hanımla evlendi. Bir oğlu olduğu biliniyor...

    Küçük oğlu Mehmet ise uzun süre Anıtkaya'da oturdu. Afyonlu Dudu Hanımla evlendi. Fatma, Nazmiye, Ahmet ve Muhammet adlarında dört çocuğu oldu. Sonra Afyon'a yerleşti. Kızları Afyonlu beylerle, oğulları Afyonlu hanımlarla evlendiler. Güdükahmetin Mehmet'in her iki oğlundan üçer torunu var ve halen Afyon'da yaşıyorlar...

    Apdıramanlardan, 'Abdurrahmanoğlu Hüseyin' olarak kaydedilen Hüseyin'in çocukları Eğret'te 'Güdükler' olarak tanınıyor. Soyisimleri 'IŞILAK'tır...


08 Şubat 2022

Mardaklar

     

    Köy halkınca 'Mardaklar' olarak biliniyorlar. Sözlüklerde böyle bir kelime olmadığı gibi resmi kayıtlarda da rastlanmıyor. Eski bir mahkeme kaydında 'Maşlakçıoğlu' ibaresi var. Ondan yarım asır sonra yazılan nüfus kütüğünde ise 'Şalakçıoğlu' deniliyor. 

     Bazı yerlerde 'maslak' denilen su kaynaklarını ifade ediyor 'maşlak' kelimesi. 'Şalak' da aynı kökten geliyor. Tam olarak karşılığı, 'Hiç durmadan, sürekli akan çeşme'dir. Bildiğimiz eski meydan çeşmeleri, Omarcık Çeşmesi gibi, Yörük Çeşmesi gibi... Anlaşıldığı kadarıyla sülale yaptığı veya yaptırdığı çeşmelerle meşhur olmuş. Bu yüzden 'Maşlakçı' demişler. Resmiyette Şalakçı/Maşlakçı olarak kaydedilseler de halk ağzına 'Mardaklar' olarak yerleşmiş. Dildeki değişim açısından bakıldığında; şalaktan geçişe göre, maşlaktan mardaka dönüşüm daha mantıklı görünüyor...

    1831 Yılında tutulmaya başlanan bir kayıtta da yine Şalakçıoğlu diye yazılmışlar. Bu belgeye göre o sırada Eğret'te iki Şalakçıoğlu hanesi bulunuyor: Birincisinin reisi Şalakçıoğlu Mustafa'dır. 'Uzun boylu, kara sakallı' biri olarak tarif ediliyor; kayıt esnasında 25 yaşındaymış, yani 1805 doğumlu. Hüseyin ve Ahmet adlarında iki oğlu var, üç ve bir yaşındalar...

    Diğer hane ise Şalakçıoğlu Mehmet adına kayıtlı... 18 Yaşında olan Mehmet'in bıyıkları yeni terlemekte olduğu belirtilmiş. Kadın ve kız çocuklarına kayıtlarda yer verilmediği için henüz evlenip evlenmediği belli değil... Arka arkaya yazılan bu iki Şalakçıoğlu hanelerinin reisleri kardeş de olabilir amca çocuğu da olabilirler; ikinci şık daha olası görünüyor... O günden bugüne Mehmet'ten bir iz kalmamış. Bizim konumuzu teşkil eden Mustafa...

   Şimdi bir başka kayda, 1850 tarihli bir mahkeme kararına bakalım.'Maşlakçıoğlu Mustafa Ağa ibni Hüseyin' 1850'de öldüğünde, geride eşi Fatma ile Ali adında küçük oğlu kalmıştı. Yalnız bu zatın ismi zikredilirken sonuna eklenen 'Ağa' ünvanına dikkat edilmeli. Herkes için kullanılmayan bu söze yer verildiğine göre, bundan Maşlakçıoğlu Mustafa'nın önemli biri olduğunu anlayabiliriz.

    Burada zenginlik ifade eder biçimde 'Ağa' denmediği kesin. Çünkü terekesi çok fakir olduğunu gösteriyor: Bir ev, 12 kile buğday, bakır kap kacak, 1 kilim, 2 kıl yaygı, 7 adet çuval ve ufak tefek düzen takan... Toplam değeri 850 kuruş olan bir mirastan söz ediyoruz. O yıllarda görevlendirilen bir Köy Muhtarının ücreti 500 kuruştu, buna göre kıyaslansın. Yani Maşlakçıoğlu Mustafa'nın ağalığı zenginlikle ilgili değildi, bu ünvan ona itibarlı kişiliğinden dolayı verilmiş olmalıdır...

     Maşlakçıoğlu Mustafa, 1805 yılında doğmuştu. Yukarıda bahsettiğimiz belgeye göre, 1850 yılında öldüğünde kırkbeş yaşlarındaydı. Maşlakçıoğlu Mustafa'nın babası hakkında, adının Hüseyin olmasından başka bilgimiz yok.  Ondan öncesi ise tamamen meçhulümüz...

    1850'de yaşı küçük olduğu için annesi Fatma'nın vesayetinde bulunan Ali'den başka varis bulunmuyor. Oysa kayıtlara göre Hüseyin ve Ahmet adında iki abisi olmalıydı... Demek ki babalarından önce onlar da vefat ettiler. Şu halde Mustafa'nın oğlu Ali, 1840 sonrasında doğmuş oluyor... 

    Ali'den sonrası tekrar kayıt altında... Büyüyünce Emine ile evlendi. Beş çocukları oldu: Mustafa, Hüseyin, Ayşe, Hanım ve Hasan...

    Ailenin kızlarından Ayşe 1872'de doğdu; Selimler/Yonuzların Yunus eşi oldu. Çocuğu olmadı, onun üzerine Yunus Gocamatlardan Havva'yı aldı. Ayşe Hanım 1925'ten önce öldüğü düşünülüyor... 1876 Doğumlu küçük kız Hanım ise Gıdilerin Ali'ye vardı. Orada olan bir kızı Hacer, yukarıda adı geçen  Yonuzun Halil'in ilk eşi oldu, 1936 yılında vefat etti...

    Mardakların Ali'nin üç oğlu üzerinde Mardaklar incelemesi yapılacak...

    'Maşlakçıoğlu Mustafa Ağa'nın adını verdikleri büyük oğulları 1860'ta doğdu.  Eyüp kızı Fatma ile evlendi. Onların da iki oğlu ve bir kızları oldu. Ali (1890), Halil (1896) ve Kezban (1902) adlı bu çocuklardan yalnız Halil'in evlendiğini görüyoruz. Akıbetleri hakkında başkaca bir bilgi bulunamadı. Yaşları itibariyle Cihan Harbi hengamesinde kaybolmuş olabilirler. Nitekim Halil'in Çanakkale'de kaldığına dair bir kanaat oluşmuş; Çanakkale şehitleri arasında kaydını bulamadım. Başka bir cephede şehit olmuştur da Çanakkale daha çok bilindiğinden zihinlere öyle yerleşmiş olabilir...

    Ortanca oğlu Çakır Hüseyin'den bizim bildiğimiz Mardaklara, küçük oğlu Hasan'dan ise Hatcamehmetlere varılıyor....

    


05 Şubat 2022

Demirdelenler

    
    Tespit edilebilen en eski kayıtlarda 'Demirci Dellan oğlu Mehmed ibn Yusuf bin Mehmed'ten söz ediliyor. Nispeten daha yenilerinde ise sülale adı olarak 'Demirdelenoğlu' deniliyor. Bu sülalenin kullandığı 'Özdemir' soyadı da elde dursun. 

    Bir kaç kaynaktan işittiğim 'Gemidelenler' efsanesi var bir de. Dediklerine göre, sülalenin atalarından birisi metal malzemeden bir gemiyi delerek yanındakilerin oradan kurtulmasını sağlamış. Hatta aile mensuplarından birisi mahkemeye düşünce, hakim bu olaya telmihen 'Gemi delenler bunlar, beklenir..." gibisinden bir şeyler demiş...

    Bütün bunların ortak paydasını 'demir' kelimesi oluşturuyor. Anlaşıldığı kadarıyla ortada esaslı bir 'Demirci' var. Eğret'te 'dellan' kahramanlık ve sevimlilik ifade eden bir ünvan gibi kullanılır. Bir demirciye 'dellan' dedilerse, onun işinde ne kadar usta olduğunu anlamak gerekir.

    Bir de 'Amcalar' adı var... Esasında Eğret'te 'amca' yok; babanın erkek kardeşi ve diğer büyükler hep 'emmi'dir.  Öyleyse hiç kullanılmayan 'amca' nasıl bir sülalenin adı olabiliyor? Bence burada da yolumuz 'demir'e çıkacak. Şöyle ki: 
    Demirci Dellan > Demirci > Demirciler > Emiceler > Amcalar

    Yukarıda bahsettiğim belgedeki künyeden yola çıkarsak, Demirdelenlerden en eski isim olarak karşımıza 'Mehmet' çıkıyor. Onun oğlu Yusuf, sonra tekrar Mehmet... Bunlardan hangisinin Demirci Dellan olduğu veya Dellan'ın kökünün hangi tarihe kadar uzandığı hususunda elde bir bilgi yok. Mehmet'in 1700'lü yılların ortalarında doğduğu tahminini yapabiliriz. Öyle olunca, 250 yıldan az daha fazla bir maziden bahsediyoruz demektir.

    İşte o Mehmet'in Yusuf adında bir oğlu var, Fatma Hanım ile evleniyor. Çocuklarının dışında bu Yusuf-Fatma çifti hakkında da bilgimiz yok; lakin Demirdelenlerin belgesel hikayesi bu çiftin iki oğlu ile başlıyor. Bir ağacın iki büyük dalı gibi düşünelim bu oğlanları. Büyüğün adı Mehmet, küçüğünki Ali...

    [Bu aileye paralel olarak, aynı dönemde hemen hemen aynı yaşlarda iki kardeş daha var. Onlar da Demirdelenoğlu Halil'in çocukları Ali ve Ayvaz... Büyük ihtimal Yusuf ile Halil kardeşler.... Bu Halil çocuklarından günümüze pek bir eser kalmamış. Bu yüzden Yusuf ana dalını esas alıyoruz.]

    Demirdelenoğlu Mehmet, 1817 yılında doğmuş... Mehmet kızı Satı ile evlendi. 1883'te öldüğünde eşi Satı Hanım hala hayatta idi. İki kız, iki erkek evlatları vardı: Fatma, Halime, Yusuf ve İbrahim... 

    Küçük kız Halime hakkında kayda rastlanamadı; ya Eğret dışına gelin oldu yahut evlenmeden vefat etti. 1864 doğumlu büyük kız Fatma Hacımahmutlardan Mehmet eşidir. Anlamayı kolaylaştırmak için diyelim: Fatma Hanım ileride; Ayı Mevlüt, Hafız Mehmet, Manda Ahmet ve Garaçaylı Kazım'ın ninesi olacaktır...

    Mehmet'in büyük oğlu Yusuf'tan Amcalara varılıyor; küçüğü İbrahim'den ise Şavallara...

    Gelelim Demirdelenoğlu Yusuf'un küçük oğluna... 1819 Yılında doğmuş... Bu oğluna Ali adını vermesinden analarının baba adı Ali olduğunu çıkarabiliriz. İki oğullarına karı koca babalarının adını vermiş oldular... Kayıtlara kız çocukları yazılsaydı, varsa kız çocuklarından da ana adları hakkında fikir yürütebilirdik...

    Demirdelen Ali de Havva Hanımla evlenmiş. Tabi ki Havva Hanımın kimliği hakkında bilgi yok... Biri kız diğeri oğlan, iki çocuklarından haberimiz var... Kızları Neslihan, Emirdağ/Afyon istikametinden Eğret'e gelip halk tarafından hüsnükabul gören Berber Ali Usta'ya vardı. Meşhur Deliberber (Mehmet Ömbül)ün anasıdır...

    Ali'nin tek oğlu Osman... Hayta Mahmut Özdemir'in babasıdır...

    Demirdelenleri yukarıda verdiğimiz bu plan üzerinden inceleyeceğiz...



29 Ocak 2022

Muslular


    Bayat Boyu aşiretleri ekseriya Kuzey Suriye ve Irak bölgelerine yerleşip zaman zaman Anadolu içlerine doğru göç hareketlerini sürdürdüler. En büyük göç dalgası 18. yüzyıl başlarında 3. Ahmet döneminde gerçekleşti. Bu dönemde Muslucalı ve Muslulu Aşiretleri Emirdağ Merkez ve Suvermez, Ağılcık, Dağılgan, Ekizce, Kuruca, köylerine yerleştirildiler. Bu zorunlu bir iskan olmadığı için, topluluğa bağlı bazı insanlar bu köylerden ayrılıp başka yerleşim yerlerine de gidiyorlardı.

    Yusuf, 19. yüzyıl ortalarında Çatalçeşme Çiftliğindeydi. Emirdağ'ın hangi köyünden geldiği ve ana babasının kimliği hakkında bilgimiz yok. Muslulu Aşiretinden olduğu ve Emirdağ istikametinden geldiği için 'Emirdağlı' diyorlardı. Kendisiyle birlikte birkaç aile daha vardı birlikte göçtükleri... 

    Gülsüm Hanım ile evlendi. Satı, İbrahim ve Abide adında üç çocuğunu biliyoruz. Diğer Muslular da çoğalıyordu. Bu çiftlik dar geliyordu artık... Yakındaki Eğret Köyüne yöneleceklerken Yusuf vefat etti. Bu arada büyükleri Satı'yı bir başka Muslulu Mehmet ile everdiler. İhtimal onlar Dandır tarafına yöneldi.

 'Emirdağlı İbrahim' anası ve küçük kardeşini de alarak Eğret'e gitti. Yanlarında bir de kuzeni Hüseyin ile onun kardeşi Ayşe vardı. Emirdağ'dan birlikte ayrıldıkları Muslulardan bazıları kendilerine başka bir istikamet belirlemiş, bazı bekarlar da yerleşim yerlerine değil dağlara yönelmişlerdi. İbrahim, kuzenlerini onlara bırakmayıp yanına almıştı, böylece Eğret'e geldiler...

    Eğret'teki adı da 'Emirdağlı İbrahim' idi. Buraya uyum sağlamaları uzun sürmedi. Muslulu İbrahim ve Muslulu Hüseyin birbirinden ayrılmadılar. Eğretliler ikisine birden 'Muslular' dedi. Şimdi Musluların Eğret macerasına bakalım...

    Öncelikle birlikte geldikleri Hüseyin ve Ayşe kardeşler... Kütükte bu iki kardeş, İbrahim'in üvey kardeşi diye belirtilmişler. Ana veya baba adlarından birisi eşleşse üvey kardeş olduklarını düşünebiliriz, oysa tamamen farklı kişilerin çocuğu görünüyorlar. Bu yüzden Emirdağlı İbrahim ile bunlar olsa olsa manevi kardeş yahut emmi çocuklarıdır...

    Aslında İbrahim ile bunların yakınlık derecesinin çok da önemi yok, zira iki kardeş Eğret'te kalıcı olmayacaklar. 1891 Doğumlu olduğu belirtilen Hüseyin'in, daha evlenme fırsatı bulamadan ölüm kaydı düşülmüş. 1910'dan önce vefat ettiği sanılıyor... Onun küçük kardeşi  1896 doğumlu Ayşe ise, Söylemezoğlu Ali Osman ile evlendi. Gociban ve Dıkmanın emmisi olan Ali Osman 1911'de şehit oldu. Kocasının şehadet haberi gelince Eğret'te kalamadı. Çatalçeşme'ye geri döndü. Sonra Köprülü'de kocaya vardığı söyleniyor. Akıbeti hakkında malumat yok...

    EMİRDAĞLI İBRAHİM 

    Emirdağlı İbrahim, Çatalçeşme'de 1879 yılında doğdu. Eğret'e geldiklerinde Amcalardan Yusuf kızı Ayşe ile evlendi. Kardeşi Hanım'ı da Alemdaroğlu İbrahim'e (Garadelinin abisi)ne verdi. Bütün bunlar elbette bir anda olmuyor ve annesi Gülsüm Hanımın nezaretimde gerçekleşiyordu. İki kardeşin evliliklerini birlikte zikretmemizin sebebi de budur; Gülsüm bazı tanışıklıklar, dostluklar yoluyla bunları başgöz etti. Yoksa Amcaların Yusuf, İbrahim'i nereden bilsin de kızını versin; İbrahim Alemdaroğlunu ne bilsin de kardeşini ona versin... 

    Dünür olunan bu iki Eğretli ailenin kendi aralarında önceden kurulmuş bir bağ zaten vardı. Amcaların Yusuf'un karısı ile Alemdaroğlunun anası kardeş. Yani Emirdağlı İbrahim'in kaynanası ile Alemdaroğlu İbrahim'in annesi kardeş... Ya da şöyle diyelim; eniştesi ile karısı teyze çocuklarıdır... Takgasların Murat kardeşi olan bu iki hanımla Muslulu Gülsüm Hanım dostluk kurarak oğlunu ve kızını ikisinin çocuklarıyla evermiş olabilir... 

    Hanım kızını verdiği Alemdaroğlu İbrahim Cihan Harbinde şehit oldu... Geride Abide ve Zehra adlarında iki yetim kız bıraktı. Anaları Muslulu Hanım da 1932'de vefat eden bu iki kızın küçüğü Zehra, Urganlı Mustafa Öncül'ün eşi; Abide de Osmanköylü Garahmetin (Ahmet Özdemir) eşi oldular... Abide Özdemir 1999, Zehra Öncül de 2011 yılında vefat ettiler...

    Musluların Emirdağlı İbrahim'e dönelim... Ayşe Hanımla evlendilerdi...  İkisi kız üçü oğlan olmak üzere beş çocukları oldu.  En büyükleri ve en küçükleri kız... Büyük Satı Dandır'a, küçük olan Fadik de Bayramgazi'ye gelin edildi...

    Üç oğlunun küçüğüne Yusuf adını verdi. Bu, hem kendinin hem de eşinin babası adı oluyordu. 1916 Doğumlu olan Yusuf'a 'Çürük Yusuf' veya 'Çürüğün Yusuf' derlerdi. Gılindir Mustafa kızı Hanife ile evlendi; Tevfike ve Ayşe adında iki de kızı oldu... Sebebi bilinmiyor, 1942'de intihar etti Yusuf... Eşi Hanife, bundan sonra Arapşükrü eşi olacaktır. Kızlarından Tevfike'yi, Gademalinin Kazım'a; Ayşe'yi de Kelhasanın Ali'ye verecekler... 

    Ortanca oğlu Akif, Kütahya'da yerleşti, evlendi. Mehmet, Zeki, Kutlu ve Mutlu adında oğulları olduğu öğrenildi. Efe soyadını aldığı ve orada vefat ettiğinden başka bilgi edinemedim...

    Gavur Ali

    İbrahim'in Eğret'te kalan büyük oğlu Ali'dir. 1902'de doğdu. Amcalar Süleyman kızı (dayısının kızı) Azime ile evlendi. Azime Hanım Godalyusuf ile Kelmehmetin kardeşidir; ayrıca Musluların Ali, bu kardeşlerin ablası Satı eşi olmasından dolayı Omarcıkların Mehmet (Şoförhalibram babası) ile de bacanaktır... 

    Ali ile Azime Hanımın da ikisi kız beş çocukları oldu. Büyük kızına annesinin adı Ayşe ismini verdi. Ayşe, önce Seydiçavuşun ortanca oğlu Yaşar Yavuz'a vardı. Onun erken vefatıyla dul kalınca Sağırların Hamza (Sancak) ile evlendi, 2004 yılında vefat etti... Küçük kızı Sare ise Yeşilömerlerin Ramazan Fidan eşidir...

    1935 Yılında doğan büyük oğluna babası İbrahim'in adını koydu. İbrahim, Cuma Camisi tamiri sırasında duvardan düşünce ayağı aksadı. Bu yüzden kısaca 'Topal' diyorlardı. Eğret dışından Huriye Hanım ile evlendi ve üç çocukları oldu; Adem, Birsen, Azime... Birsen ve Azime Mandahmetin Salim ve Hasan kardeşler ile evlenerek elti oldular... Adem ise, Kirtyusuf (Yusuf Aydın) kızı Selman ile evlendi, oğulları; İbrahim, Erdal ve Serdar... Adem, Kütahyalı hanımlarla everdiği çocukları ve torunlarıyla Anıtkaya'da oturuyor... Babası Gavuralin Topal 2019 yılında vefat etti...

    Ortanca oğlu Halil 1937 yılında doğdu, Mihrioğlu (Mehmet Eşit) kızı Nuran ile evlendi. Gocibanın Mahmut ile bacanaklardır... Anıtkaya Belediyesi temizlik işlerinden emekli olduğu için 'Çöpçü Halil' diye bilindi. Dördü kız, beş çocuğu oldu. Kızları Azime, İnazlı Yaşar Kurnaz eşi; Meryem, Tellilerden Kuşçu Mustafa Öztürk eşi; Refiye, İnazlı Bekir Çilenti eşi; Azize de Körhocaların İbrahim Varlı eşidir. Tek oğlu Halil Tevfiklerin Muhittin kızı Pınar ile evlendi; Mehmet Ali, Umut ve Şerifenur adlarında iki oğluyla bir kızı var. Annesiyle babası 2017 ve 2018'de peş peşe vefat ettiler, Halil çocuklarıyla Anıtkaya'da oturuyor...

    Musluların Ali'nin küçük oğlu Mustafa, 'Cılı Mısdık' olarak bilindi. Dandır'dan Kezban Hanım ile evlendi. Afyon ve İzmir'de uzun yıllar gece bekçiliği yaptı. Biri erkek dört çocukları oldu; bunlar Ali, Azime, Ayşe ve Serpil'dir. Bir ara yazları Anıtkaya'da geçirdiyse de Cılımısdık son dönemde İzmir'de yaşıyor...

    Eşi Amcaların kızı Azime Hanım 1980, Musluların Gavurali ise 1985 yılında vefat ettiler...

    GAZİLER

    Hatırlanacağı üzere Emirdağlı İbrahim'in Satı adında bir de ablası vardı. 1876 Yılında doğan Satı, yine Emirdağlı Muslulardan Mehmet ile evlendi. Katıldığı savaşlar sebebiyle kendisine 'Gazi' lakabı takılan bu Mehmet, işte Gaziler sülalesinin atasıdır. 1901 Yılında Hasan adını verdikleri bir oğulları oldu. Yalnız bütün bu anlatılanlar Eğret'te mi yaşandı bilinmiyor. Hasan doğduktan sonra eşi Gazi Mehmet'in ölümü üzerine Satı Hanım, Eğret'e kardeşinin yanına gelmiş olabilir; çünkü 1904 kayıtlarında bunların izine rastlanmıyor... Eğretlilerin 'Gazigarısı' dedikleri Satı Hanım, 1949 yılında vefat etti...

    Hasan ise Daldalların Ahmet kızı Şerife ile evlendi. Şerife, Sarasan ve Delişükrünün  ablalarıdır. Kısaca 'Şerif Nine' derlerdi... Üçü kız yedi çocukları oldu... 

    Büyük kızı Gülsüm 1925'te doğdu, Hatcamemet eşidir; 1982'de vefat etti... ortanca kızı Feride 1926 yılında doğdu, Dedelerin Hamdihocaya vardı, Küpçünün anasıdır; 1992'de vefat etti...  Küçük kızı Ümmühan ise Takgasların Abdullah Öncül ile evlendi, 1998 yılında vefat etti...

    Büyük oğlu Cemal 1933 yılında doğdu, Araplarınn Şükrü kızı Satı ile evlendi. Olcaklı Musahoca ve Çakalın Süleyman ile bacanak oldular... İki çocukları oldu; kızı Mübahat'ı Yozgunun Osman Azbay'a vermişti, 1993'te vefat etti... Oğlu Necati'ye kısaca 'Pate' derler. O da Bacılardan Burukhüseyin kızı Fadime ile evlendi ve üç çocukları var: Saadettin, Sebile ve Cemal... Sebile, Körahmetin Zeynel'in Adem Çotak eşidir... Saadettin Siçanalinin kızı Arzu ile, Cemal da Çunkuahmetin kızı Ayşe ile evli... Gazioğlunun Cemal 2001 yılında vefat etti; oğlu Pate çocuklarıyla Anıtkaya'da yaşıyor...

    Oğullarından ikincisi Mehmet... Dandır'dan evlendi ve Afyon'a yerleşti. Belki Dandır'a giden Muslular kanalıyla, eşiyle akrabalık bulunuyordur... Afyon'a yerleştikten sonra oralı gibiydi, bu yüzden hakkında çok bilgi yok. Çocukları; Sefa, Halil, Huriye ve Gülsüm halen Afyon'da yerleşikler, kendisi 1999 yılında vefat etti...

    Üçüncü oğul Halil 1941 yılında doğdu, 'Kel Hoca' diye bilinirdi. Keçilerin Ali kızı Emine ile evlendi. Ayağındaki aksaklık nedeniyle kadınların 'Topal Emine' dediği bu hanımla evliliğinden üç oğulları oldu: Hasan, Ekrem ve Şevket... Kelhoca 1996, eşi Topalemine ise 2014 yılında vefat ettiler. Oğlanlar İzmir'e yerleşmişlerdi; sonradan büyük oğlu Hasan dönüp tekrar Anıtkaya'ya yerleşti. En küçükleri Şevket 2022'de İzmir'de vefat etti. Uzun zamandır solunum rahatsızlığından muzdarip olan Hasan ise 2023 yılında vefat etti. Dayısının kızı Hasibe ile evli olan Ekrem halen İzmir'de... 

    Gazioğlu Hasan'ın en küçük oğlu Hidayet'e gelince... 1951 Yılında doğdu, Olucak'tan evlendi. Hasan, Ramazan ve Ümit adında çocukları oldu. Hasan ile Ümit benzer şekilde 1991 ve 1993 yıllarında vefat ettiler... Ramazan ise Çakırosmanın Mehmet kızı Fatma ile evlendi... Hidayet ile eşi ayrıldıktan sonra, Ramazan annesiyle Anıtkaya/Olucak'ta yaşıyor... Hidayet yeniden evlendi ve 2022'de vefat etti..

    Hepsinin babası Gazioğlu Hasan 1968 yılında vefat etti. Eşi Daldalların Şerifnine ise 1985'te öldü...

    ***

    Muslulu aşireti mensubu Emirdağlı İbrahim ve Gazi Mehmet çocuklarına 'Muslular' deniyor. İbrahim çocukları soyadı kanunu sonrası 'EFE' soyismini alırken; Gazi oğlu Hasan çocukları, diğer bir deyişle 'Gaziler', 'YILDIZ' soyadını aldılar...



27 Ocak 2022

Mihrioğlular

     
    Deliosmanoğlu Ali'nin altı çocuğuna tekrar bakalım; üç kızın durumu şöyle... Beş kardeşin de ablası olan büyük kızı Şerife, 1850 yılında doğdu. Emiralilerin Mehmet'e vardı, Yeşilömerin anasıdır... 1859 Yılında doğan ortanca kızı Fatma, Danaoğlu Hüseyin'e vardı; Şapgöbek ve Dananın Hüseyin'in nineleridir... Küçük kızı Ümmü'ye Emeti de derlerdi, 1860 yılında doğdu. Omarcıkların Ömer ile evlendi, sonra kendi adı Omarcıkların bu kolunun sülale adına dönüştü. Emetinin Dikhasanın ninesidir...

    Oğlanlara gelelim... Deliosmanın kardeşi adını alan küçük oğlu Hüseyin, Hasan kızı Gülsüm ile evlendi. İbrahim ve Ali Osman adında iki oğulları oldu. 1889 ve 1891 doğumlu bu iki kardeş evlendiler ama çocuk kaydı yok, haklarında başka bilgi de bulunmuyor. Yaşları ve çağın şartları gözönüne alınırsa Cihan harbi kayıplarından oldukları söylenebilir. Zaten babaları da 1908'de vefat etmişti, o kapı kapanmış oldu...

    Ortanca oğlu Süleyman da Fatma Hanım ile evlendi, onun tek oğlu Ali ileride Cingenali olarak lakaplanacak ve çocuklarının oluşturduğu sülale Cingenaliler diye bilinecektir...

    Büyük oğlu Osman'a gelince... İbrahim kızı Mihri/Mihriye Hanım ile evlendi. Eğret dışından olduğu tahmin ediliyor Mihri Hanım... Az rastlanan bir isim olarak 'Mihri'nin Eğret'te ilginç bulunduğu kesin...

    Bir kız bir oğlan, iki çocuklarından haberimiz var. Ölen kalan olduysa, yahut kızlardan Eğret dışına gelin olan varsa bunları bilemiyoruz. Kızı Kezban 1855'te doğdu ve Alemdaroğlu/Kekliklerin Mehmet ile evlendi. Bu Mehmet, Tellal Dayı diye bilinen Alemdaroğlu Hüseyin'in abisi, Kekliklerin Kelalinin de dayısıdır... 

    Mihri Oğlu

    Kezban'ın kardeşi İbrahim ise 1877 yılında doğdu... Aralarında bu kadar yaş farkı olması, bu arada bazı kardeşlerinin ölmüş olabileceği kuşkusuna yol açıyor. Yahut da kız kardeşlerin Eğret dışına gelin gitmiş olabileceklerine... Aslında bu senaryoya uygun bir rivayet var...  

    Duyduğuma göre üç kız kardeş daha varmış, bunlar Dandır, Karacahmet ve Beşkarış'a gelin gitmişler. Sadece Dandır'a gelin olanın adı Şerife olduğu bilgisi bugüne gelmiş, diğer ikisinin ismi bilinmiyor... Buraya kadarki Dandır, Karacahmet ve Beşkarış'a giden üç kız olayı tamamen şifahi anlatımlardan derlendi. Yazılı belgeye dayanmadığı için tutarsızlıklar fazla görünüyor; ancak bu durum, olayın büsbütün gerçek dışı olduğunu göstermez. Sadece anlatanlar, bağlantı noktalarında yanılmış gibi görünüyor. Kanaatime göre bu üç kız, Osman-Mihri çocukları değil; Osman'ın halaları olan Emine, Şerife ve Ayşe'dir ve Kethüda Osman'ın kızlarıdır... Hani şu, babaları öldüğünde henüz küçük yaşta olup da abilerinin vasilik yaptığı kızlar...

    Dandır'a giden Şerife hakkında elde kalan bilgiler şöyle: Adını Şerife koydukları bir kız çocuğu dünyaya gelir. O Şerife'nin de beş çocuğu olur. Kamil, Mehmet Ali, Selahattin, Cemile...  Cemile, Dandırlı Kemiklerin Ahmet (Çetinkaya) ile evlendi, Ramazan adında bir oğlu var... 

    1906 tarihli bir mahkeme kaydından 'Deliosmanoğlu İbrahim',  Kezban ablasının kızı Satı'nın Dandır'a gelin olmasında aracılık yaptığı anlaşılıyor. Aslında Mihrioğlu İbrahimin  yaptığı, iki yeğenini, yani ikinci kuşaktan teyze çocuklarını başgöz etmekten başka bir şey değilmiş...

    Üyük (Beşkarış)  köyüne gelin giden kızın adı bilinmiyor; ama Emine veya Ayşe olduğunu biz biliyoruz... Osman adını verdikleri bir oğlu oldu. Kayınpederinin adı da olabilir; ama babasının adının Osman olduğu unutulmamalı. Osman da evlendi, onun da bir oğlu oldu; adı Resul... 1960'lı yıllarda Almanya'ya giden Resul, kesin dönüş yaptı, şu anda Beşkarış'ta yaşıyor.

    Karacaahmet'e gidenle birlikte üç köydeki; Dandır, Karacaahmet ve Beşkarış'ta onların kurduğu ailelerin çocuklarına 'Mihriler' denilmesi kafaları karıştırabilir. Acaba Osman/Mihri kızı mıydı bunlar diye kuşku duymak doğaldır. Lakin Eğret'teki Mihrioğlularla ilişkilendirildikleri için de öyle adlandırılmış olabilirler. 

    Evet, Deliosmanların Osman ile Mihri Hanımın 1877 doğumlu tek oğluna 'Mihrioğlu' dediler. Bu gayette belirgin bir lakap oldu, çünkü başka bir Mihri oğlu daha yoktu... Fakat Kethüda Deli Osman'ın torunlarının bu kolundan çoğalanların sülale adına dönüşecektir bu isimlendirme...

    Söylendiğine göre Mihrioğlu İbrahim, variyet bakımından zamanının sayılı kişilerindenmiş. Bu varlığın sebebi Kethüda Osman dede olabilir... Vakti geldiğinde, Tekelioğlu Mehmet Ali kızı Habibe ile evlendi. Bu evlilikten sonra Habibe Hanım'a atfen sülaleye 'Hebbeler' dendiği de oldu. Daha önemlisi, bu evlilik sayesinde Tekelilerin Taşkın/Temel kolları ve Bilaller sülalesiyle de bir bağ kurulmuş oldu; zira Habibe Hanım, o sülale büyüklerinin kardeşiydi...

    İbrahim ile Habibe'nin beş çocukları oldu; üçü erkek, ikisi kız. Yaşlarına göre sıralarsak: Osman, Ayşe, Sultan, Mehmet, Hasan Hüseyin...

    Mihrioğlunun Cihan Harbinde şehit olduğu anlaşılıyor. Torunları Onun Çanakkale'de kaldığını söylüyor, listede adına rastlayamadım; büyük ihtimalle başka bir cephede şehit oldu, bütün Cihan Harbini Çanakkale ile özdeşleştirdikleri için bütün şehitlere Çanakkale şehidi gözüyle bakılıyor... 

    Eşi Habibe Hanım kocasının şehadetinden sonra kırk yıla yakın daha yaşamış ve 1954 yılında seksen yaşındayken vefat etmiş... Yukarıda isimleri sayılan çocuklarına bakalım...

    Ayşe, Hacımamutlardan Gambırarif (Arif Öztürk) eşidir. Bundan sonra Gambırariflere bu lakabın yanında Hebbeler de denilecektir. Ayşe'nin ana adına işaret olarak tabii... Küçük kız Sultan da Tomanların İbrahim (Köz) eşidir...


    Mihrioğlu Kötü Osman

    Mihrioğlu İbrahim, 1897'de doğan büyük oğluna babasının adı olan Osman ismini koydu. Mihrioğlu Osman, Osmanköylü bir hanımla evlenip oraya yerleşti. Çobanlık yaptı, koyun kuzu güttü. İki oğlu olduysa da hastalanıp vefat ettiler. Bu arada eşi de vefat edince Osmanköy ile bağı kalmadı... 

    Karacahmetli Fadime Hanım ile ikinci evliliğini yaptı. Hatırlanacağı üzere Osman'ın bir büyük halası Karacahmet'e gitmişti. Fadime Hanımı buradaki yakınları vasıtasıyla bulmuş olmalı. Hatta Fadime ile Osman'ın  geniş kuşaktan hala-dayı çocuğu olduğunu düşünmek daha mantıklı... 1941 yılında Ahmet adını verecekleri bir oğulları dünyaya geldi... Ahmet'in ileride yerleşip iş kuracağı yer Kütahya olacaktır... 

    Mihrioğlu Osman'ın 1952 yılında ölümüyle dul kalan eşi Fadime Hanım, Muratanlarlı biriyle evlendi ve ondan da 'Yeni Hasan' olarak lakaplanacak Gasap Halil Temel'in dedesi doğdu. (Yenihasan sonradan Eğret'e gelip yine Deliosmanların Cingenaliler kolundan bir başka Fadime, Gasaphalilin ninesi ile evlenecektir.) Son olarak Eğret'te dul kalan Tingildeklerin damadı Yörük Tahir Akyol ile evlendi. Bu sırada kendisine 'Şalsız Nine' diyorlardı. Tahir'in de ölümü üzerine Mihrioğlu Ahmet annesini tekrar yanına, Kütahya'ya götürdü... Karacaahmetli Şalsız Nine Fadime hakkında bu kadar çok durmamızın sebebi, onun  Kethüda Osman'ın Karacahmet'e giden torunlarından olma ihtimalidir. Yani yaptığımız şey, yine Deliosmanların izini sürmek... Şalsız Nine 1977 yılında vefat etti...

    Bu arada Kütahya'da yurt tutan Mihrioğlu Ahmet Gülser Hanımla evlendi. Lütfiye, Ülkü, Sadık ve Osman adlarında iki oğlan iki kız, dört çocuğu oldu,...  Büyük oğlu Sadık, Antalya'da ikamet ediyor. Kızı Lütfiye ise İzmir'de... Küçük oğlunda babasının adını yaşatıyor, ismini Osman koymuş... Baba oğul Mihrioğlular Kütahya Sanayisinde kurdukları işlerinin yürütüyorlardı; Mihrioğlu Ahmet 2023 yılında vefat etti...

    Mihrioğlu Kötü Osman konusunu kapatmadan bir hususa dikkat çekmek gerekiyor. Baştaki Kethüda Osman'ın beşinci kuşaktan torunu olan Mihrioğlu Osman'a 'Kötü Osman' lakabı takılmasında kötü niyet aramamak lazım. Bence büyük büyük dedesinin lakabı/ünvanı olan Kethüda kelimesini 20. yüzyılda Eğret'te böyle telaffuz ettiler; diller 'Kethüda'ya dönmedi, 'Kethüda Osman' diyecek yerde 'Kötü Osman' dediler...

    

    Mihrioğlu Mehmet

    Ortanca oğul Mehmet ise 1914'te doğdu. Canalilerden Refiye ile evlendi. Dört çocukları oldu: Nuran, İbrahim, Ahmet ve Habibe. Mihrioğlu Mehmet de çocuklarına ana babasının adını vermeye dikkat etmişti. Nuran, Muslulardan Halil (Efe) eşi; Habibe de Gocibanın  Mahmut (Özen) eşi olacaktır... 

    Büyük oğlu İbrahim, Danaların Mehmet (Dalmışlı) kızı Kezban ile evlendi. Kezban Hanım aynı zamanda teyzesinin kızıdır. Bu arada Yumrukların Halil Tüplek ile bacanak oldular... Üç kızları oldu; Seviye, Gönül, Refiye... İzmir'de yaşıyorlar...

    Küçük oğlu Ahmet; Kedivelilerden İbrahim (Ildız) kızı Zeliha ile evlendi. Araphüseyinin Mevlüt Eser, Çetenin Muhittin Patlar, Tırılın Aziz Tırık, Gecegondunun Mehmet Omak ve Tevfiklerin Metin İdis ile bacanak oldular.... Onların da üç kızı oldu; Özlem, Öznur ve Yasemin... Ahmet yazları Anıtkaya'da geöiriyor..

    Mihrioğlu Mehmet, aslında yukarıda belirttiğimiz şekliyle dört çocuğunun hiç birinin mürüvvetini göremedi. Yakalandığı siroz hastalığı ilerlemişti. Küçük kardeşi Hasan Hüseyin İzmir'de tedavi ettirdiyse kurtulamadı. 1960'da vefat ettiğinde en büyük çocuğu henüz 12 yaşındaydı...

    İzmir'de öldü, orada defnedildi. Bir süre sonra unutulan mezarının tekrar bulunması da ilginçtir. Vefat ettiğinde küçük yaşlarda bulunan oğlu Ahmet, yıllar sonra hastanede çalışmaktadır. O sırada bir münasebetle hastaneye yolu düşen zamanın Mezarlıklar Müdürüne, babasının mezarının kayıp olduğunu, ziyaret ve dua edemediklerini bildirip onun bulunmasını rica eder. Vefat tarihi ve isimden yola çıkılarak kayıtlar ve taşlar incelenir ve Mihrioğlu Mehmet'in mezarı tespit edilir. Oğlu Ahmet Eşit'in gayretleriyle keşfedilen mezara, mesleği demircilik olan damadı Mahmut Özen demir korkuluk yapar. Yeni bir taş da dikilerek mezar mamur hale getirilir...


    Mihrioğlu Çete Hasan

    'Çete' lakabıyla tanınan Hasan Hüseyin, Mihrioğlu İbrahim'in en küçük çocuğudur; 1916'da doğdu... Dandırlı bir hanımla evlendi. İzmir'e yerleşip kendince bir iş kurdu. Askeri ayakkabı, postal yapım ve tamirine dair bir iş... Ağabeyi Mehmet'in sonuçsuz tedavisi ve vefatı sırasında meşgalesi bu idi... 

    Bir kız, bir oğlan iki çocuğu oldu. Çete de çocuklarına ana babasının adını koydu: Habibe ve İbrahim... Eşi kendisini terk ettiğinde çocukları küçük olduğundan evlatlık vermek zorunda kaldı. Çocukların yeni aileleri, isimlerini Cemile ve Erol olarak değiştirdiler. Mihrioğlu Çete, sonradan Yozgatlı Naciye Hanım ile evlendi. Yeğeni (Ağabeyi Mehmet'in oğlu Ahmet), ölümüne tanık olduğu yengesi Yozgatlı Naciye Hanım'dan sitayişle behsediyor... Çete Hasan, 1969 yılında İzmir'de vefat etti...

    Mihrioğlu İbrahim'in oğulları; Mihrioğlu Osman, Mihrioğlu Mehmet ve Mihrioğlu Hasan Hüseyin, soyadı kanunu ile 'EŞİT' soyadını aldılar...




21 Ocak 2022

Canaliler


    19. Yüzyılın ortalarında doğan Ali, Eğret'te lakabını soyadı olarak alan nadir sülalelerden birinin büyüğüdür. Çünkü kendisine 'Can Ali' diyorlardı. Böylece onun çocukları 'Canaliler' diye bilinir oldu ve soyisim olarak da 'Can'ı benimsediler. Belki de asıl Can Ali bahsettiğimiz bu kişinin dedesi filandır, 1850 doğumlu Ali de aslında bir 'Canalioğlu'dur. Öncesini tespit edemediğimiz için kendisine ilk 'Can Ali' diyeceğiz. 

    Atalarının birkaç asırlık Afyon yerlisi olduğuna dair rivayetler var; ama belgelendirilemediği için söylenti olarak kalmış. Eğret'te nispeten yeni olabilirler, zira 1831 kayıtlarında bir karşılığını bulamadım.

    Neden bu lakap takıldığına dair bir fikir oluşmadı. 'Can' sıfatı, içten ve samimi dostluklarda kullanılıyor. Bir de Alevilikte mensuplar için kısaca bu kelimeye başvurulmuş. 'Can' ile 'Ali'nin birleşimi böyle bir çağrışım da yapıyor.

    Birinci Canali

    Can Ali, Abdullah kızı Fatma Hanım ile evleniyor. Benzer kimlik bilgileri Eğret kütüğünde bulunmadığından yola çıkarak Fatma Hanımın da Afyon kökenli olduğu düşünülebilir. Üç çocukları var; kızları Emine ve Ayşe... 

    1893'te doğan Emine, Selimler/Paşagızıların Hasan oğlu Ahmet'in ilk eşidir. Çocukları yoktu, Ahmet bunun üstüne bir daha evlenince ayrıldılar. Daha sonra yine Selimlerden Gılindirmustafaya vardı. Orada da çocuğu olmamış, bu vaziyette 1970 yılında vefat etti... Ayşe hakkında bilgi yok...

    Can Ali'nin oğlu Mehmet 1897'de doğdu. Kayıtlardakinin aksine, 'Ahmet' olarak bilindiği ve öyle çağrıldığına ilişkin bilgiler var. Biz de ona uyup Ahmet diyeceğiz, yalnız Bacıdede bu konuda şaşmaz ölçüdür, onun defterinde de Mehmet diye kaydedilmiş... Bununla beraber köylü kendisini hep Canali diye bilmiştir... Daha küçükken babası vefat etmişti, evlenip yuva kuramadan da annesi öldü... 

    Cihan Harbi sırasında Aliciklerin Osman kızı Ümmühan ile evlendi. Alicikler de Afyon kökenliler, ama Canalilerden biraz daha evvel gelmişler Eğret'e... Ümmühan Hanım 1890 doğumlu, yani Canalinin Ahmet'ten altı yedi yaş daha büyük... Çünkü önceden Garmenlerin Ahmet eşiydi. Kocası harpten dönmeyince dul kalan Ümmühan Canalioğlu Ahmet'e geldi. 

    Ümmühan Hanımın bir de Aliye Ablası  var, İdirizlerin Hasan eşiydi sonradan Garapaçaların Hüseyin'e vardı. Bu yüzden Canalinin Ahmet, Avganın babası Hüseyin ile bacanaktır...  

    Şu durumda Ümmühan Hanımı tanılamaya çalışalım. Gocaosmanın ikinci hanımı ZağarayşanınEsenin hanımı YanalhatcanınMüdüroğlunun hanımı GızılgızınPatlakşerfesinin ve Avganın teyzeleri olur... Ümmühan Hanımın İbrahim abisinden yeğeni Ramazan, Naymelerin dedesi olur. Küçük kardeşi Kelçakırdan yeğeni de Çakıriban İbrahim Ata'dır... Pozisyonlarını belirledikten sonra artık çocuklarına geçebiliriz...

    Canalioğlu Ahmet ile Ümmühan Hanımın ikisi kız üçü oğlan, beş çocuğu oldu. İsimleri; Ali, Hasan, Satı, Refiye ve Ali Osman... Büyük kızı Satı, Danaların Mehmet ile evlendi, Asker lakaplı İbrahim Dalmışlı'nın anasıdır. Kocası 1952 yılında vefat etti, bir müddet dul yaşadı sonradan Hacıiresil ile de bir evliliği oldu, 2003'te vefat etti...

    Diğer kızı Refiye önce Mihrioğlu Mehmet ile evlendi; İbrahim ve Ahmet Eşit'in analarıdır... Mihrioğlu 1960 yılında ölünce bir müddet sonra Ümmünün Seydiye vardı, ondan olan Mustafa Selman'ın anasıdır; 2021 yılında vefat etti... 

    Ayrıca en küçük oğlu 1929 doğumlu Ali Osman, sekiz dokuz yaşlarındayken ölmüş...  Canalioğlu Ahmet'in hayatta kalan iki oğluna bakacağız... Bacıdedenin adını Mehmet diye belirttiği kayıtlardan anladığımıza göre, Canalioğlu Ahmet ile karısı Aliciklerin Ümmühan Hanım aynı yıl, 1946'da artlı önlü vefat etmişler... Yalnız Canalioğlu Mehmet'in öldüğü Mart ayının sonlarında yarım metre kar yağdı. Vefat eden Canali, hava muhalefeti sebebiyle tam üç gün boyunca defnedilemedi. 28 Mart'ta vefat etmesine rağmen ancak 31 Mart günü cenaze toprağa verildi. Uzun yıllar o günlerde ortaya çıkan soğuğa 'Canali Kışı' denildi. Ölümünü takvimlere böyle kaydettirmiş oldu.

    İkinci Canali

    Büyük oğluna, 'İkinci Can Ali' dense yeridir. Canalioğlu 1916 yılında doğan oğluna babasının adını verince böyle bir durum oluştu. Zaten Eğretliler Canali deyince onu bilip onu kastediyorlardı. Oysa daha öncesinde belki de Afyonlu bir Canali dedesi vardı... 

     Canali, Körüslerin Mehmet kızı Zehra ile evlendi. Diğer dört amcası gibi babası da Cihan Harbi şehidi olan Zehra'nın anası Ümmühan da İdirizlerden olup Hamsincinin kardeşidir... Şunun için ayrıntıya giriyoruz, Canali Zehra ile evlenince Ümmühan Hanımın evine yerleşecektir. Daha doğrusu, kimsesiz kalmış bu şehit ailesine sahip çıkacak olan kişidir...

    Eşi Zehra Hanım ayrıca üç kız kardeşin ortancası oluyor. Satı Ablası son zamanlarında Garaca Süleyman'a varmış; çocuğu olmamış ve öylece 1964 yılında vefat etmiş. Küçüğü Refiye ise hiç evlenmemiş, Zehra'nın yanında 1987'de vefat etmiştir...

    Daha kızını Canali ile evermeden yıllar önce, 1926'da Ümmühan Hanım Hükümete başvurup durumunu anlatıyor. Kocasının şehit olduğunu, üç yetim kızıyla çaresiz kaldığını, bu yüzden kızlara nafaka talebini bildiriyor. Bu talebine olumlu bir cevap bulamamış. Kim bilir neler neler yaşadılar kızını everene kadar...

    Canali Zehra Hanımla evlenip, kaynanası ve baldızlarının da bulunduğu Körüslerin eve yerleşirken mevcut atmosfer anlaşıldı sanırım... Baldızlarını söylemiştik, orada kaynanası İdirizlerden Ümmühan Kök Hanımın vefat ettiği tarih ise 1967'dir... 

    Şimdi Canalinin çocuklara gelelim. Üçü kız, yedi çocukları oldu; Fadime, Emsal, Ümmühan, Ahmet, Mehmet, Halit... 1946 Yılında doğup bir yaşındayken vefat eden bir oğlan daha var, adı Yüksel imiş... Ayrıca en küçükleri Halit de küçük yaşta vefat etmiş...

    Büyük kızı Fadime, Böbülerin Veli eşi; Emsal, Gıdilerin İban eşi; Ümmühan ise Hamzaların Adem Hoca eşi oldular. Üçü de İzmir'de oturuyorlar... 

    Büyük oğlu Aziz, Arzıların Piremehmet kardeşi Fadime ile evlendi; Doğvellerin Ömer, Garaburunun Şevket ve Hafızın Torun Ahmet ile bacanak oldular... Bir kız bir oğlu oldu...

    Ortanca Ahmet, Olucak'tan Nisbet Hanım ile evlendi ve iki kız bir oğlu oldu. Emekli olduktan sonra da Afyon'da oturuyordu; ama son dönemde yılın büyük bölümünü Anıtkaya'da geçiriyor...

    Canalinin en küçük oğlu Mehmet ise Altındişin Hasan kızı Hatice ile evlendi; Garaburunun Osman ve Kelapdıllanın Hasan ile bacanak oldular... Mehmet'in de iki oğlu bir kızı oldu; kendisi Afyon'da büyük oğlu Ali ise Anıtkaya'ya yerleşik...

    1975 Yılının Mart ayının ortalarında, 16 Mart günü Canali vefat etti. Eşi Zehra Hanım ise uzun yıllar daha yaşadı ve  1998'de vefat etti...

    Şeytan Hasan

    Canalioğlu Ahmet'in ortanca oğlu 1918 yılında doğdu. Adını Hasan koydukları bu çocuğa, zeki ve kurnaz oluşundan dolayı 'Şeytan Hasan' denmiş olmalı... 

    Şeytanhasan, Gambırarifin kızı Gülsüm ile evlendi. Altı çocukları oldu, bunların isimleri; Gülfem, Şevket, Ali Osman, Ahmet, Asım ve Mehmet'tir...

    Tek kızı Gülfem, Hacametlerin Sarışükrünün Gıvırcık Mehmet Patlar ile evlendi.

    Büyük oğlu Şevket, Yeşilömerler kızı Halime ile; Ali Osman, Telliler kızı Hafize ile; Ahmet, Gavalcılardan Munise ile; Asım, Galgancılardan Fadime ile; Mehmet de dayısı Gambırarifin İzzet kızı Ayşe ile evlendi...

    Şeytanhasan 1997'de eşi Gülsüm Hanım ise 2010 yılında vefat ettiler... Canalioğlu Ahmet'in iki oğlu Ali ve Hasan kardeşler, bir dönem İzmir'de bulunup orada da mülk sahibi olmuşlar. Sonra nasıl olduysa tekrar Anıtkaya'ya dönülmüş... İki kardeşten birinin 'Can' diğerinin 'Şeytan' diye sıfatlandırılması da çok garip... 

    Son Canaliler

    Soyadı kanunu ile 'Can' soyismi alındığı için üçüncü nesil Canalilere 'Ali Canlar' da diyorlar. Onlar, İkinci Canali oğulları Ahmet ve Mehmet'in çocuklarıdır. 

    Son Canaliler...

 

20 Ocak 2022

Döneler

    
    Yusuf, Çorcalı Osman ile Ayşe'nin çocukları olarak 1842 yılında doğdu. Ana babası şimdiki Sadıkbey köyünden olduğu için 'Çorcalılar' diyorlardı. Sadıkbey'in o günkü adı 'Güççük Çorca' idi. Bazıları da Çorca'nın coğrafi konumu sebebiyle bu aileye 'Ovalılar' lakabını takmıştı. Goca Cami yanındaki 'Ovallar' odasının sırrı bu... 

    Kayıtlar tutulduğu sırada hayatta olmadığı için ana babası hakkında ayrıntılı bilgi yok. Bununla beraber annesi Ayşe Hanımın Çorcalı değil Eğretli olduğu, Mollaganioğlu Halil kızı yahut torunu olduğu söyleniyor...

    Yusuf, Çorcalı Osman'ın büyük oğluydu. Onun küçüğü Ali'nin bir kızı, Araplardan Bezeki Mustafa'nın eşi Emine'dir; Çorcalıoğlu Ali'nin oğlu olmamış.

     Şimdi Yusuf'u ayrıntılı biçimde inceleyeceğiz; zira bizi Dönelere götürecek olan Yusuf'tur...

    DÖNELER

    Yusuf'un da oğlu yok. Şöyle ki... İki hanımı vardı; Osman kızı Emine Hanım'dan Hatice adında bir kızı oldu. Emine Hanım Tingildeklerin büyük dedesi Osman kızıdır. Dolayısıyla kızları Hatice'yi ileride yine Tingildeklerden dayısının oğlu Mehmet'e verecekler. Bu Mehmet, Sevgilidedenin babasıdır; ilk hanımı Dedelerin kızıydı, onun ölümünden sonra Hatice'yi aldı. Fakat kısa süre sonra kendisi de vefat etti. Bundan sonra Çorcalı Yusuf'un kızı Hatice'ye ne olduğunu bilemiyoruz... 

    Çorcalı Yusuf ikinci olarak Veyislerden Döne Hanım ile evlenince Hadımoğlu İbrahim ve Coruk Süleyman'ın dedesiyle bacanak oldu. 1886 Yılında doğan tek kızlarına, annesi Ayşe'nin adını verdiler. Burada asıl önemli husus, ikinci eşi Döne Hanım tesiriyle ailenin bundan sonra 'Döneler' diye anılacak olmasıdır... 

    Kaderin cilvesi, damadının adı da Yusuf idi. Damat Yusuf, Hasan ve Gülsüm çocuğu olarak 1874'te doğdu ve eşi Ayşe'den on yaş büyüktü. Onun kimlerden olduğu hususunda bir şey bulamadım; Eğretli olmayabilir... 

    Damat Yusuf ile Ayşe'nin tam altı çocukları oldu, onları ayrıntılı inceleyeceğiz; ama bu arada, Çorcalı Yusuf ve ilk eşi Emine vefat ettiler. Damat Yusuf'un da Cihan Harbi gazisi olup İstiklal Harbinden dönemeyenler arasında bulunduğu anlaşılıyor... Döne Hanıma gelince... O da 1920 ile 1925 arasında vefat etmiş, kesin tarihi belirlenemedi...

    Dul kalan Ayşe Hanımın yanındaki altı çocuğuna bakalım...

    1903 Yılında doğan ilk çocuklarına, analığı Emine'nin adını vermişler. Bu Emine, Hacımahmutlardan Gocasan (Hasan Öztürk) eşidir ve Garabacak diye bilinir. Bu lakabı evinin de sülale adına dönüşecek olan Emine Hanım 1984'te öldü... 1907 Yılında doğan ikinci kızları Hasibe ise yine Hacımahmutlardan Tenikeci İbrahim Ceylan eşidir. Kör Hasibe diye lakaplanan Hasibe Hanım da 1958 yılında vefat etmiş...

    1. Gani Mehmet
    1908 Yılında doğan büyük oğlu Mehmet, Tekelilerin Hasan kızı Zehra ile evlendi ve böylece Avukathilmi ile bacanak oldular. Ayrıca baldızları karınkardeş olmaları hasebiyle Paşanın Hüseyin Yaman damatları Irafanın Kamil, Müdüroğlunun Çapar ve Dolağın Ahmet ile de bacanaktır... 

    Mehmet'e 'Gani' lakabı takıldı ve bundan sonra onun çocuklarına 'Ganiler' denildi. Bunun sebep, Ayşe Ninesinin Mollaganilerden olması sayılabilir... 

    Biri kız beş çocuğu olan Dönelerin Ganimehmet 1972 yılında vefat etti. Eşi Zehra Hanım kocasının ölümünden sonra kırk yıla yakın oğlunun yanında yaşadı ve 2011 yılında vefat etti...

    Gani çocuklarının büyüğü olan Gülsüm, esasında dedesi Yusuf'un ana adını almıştır. Ona 'Deligüssün' derlerdi, Omarcıklardan Dik Hasan ile evlendi; 1995 yılında vefat etti...

    Gülsüm'den sonra dört oğlu oldu; Yusuf, Selim, Hasan ve Eyüp... Ganinin Hasan, Anıtkaya'da kaldı, Anıtkaya'dan evlendi; Kemiklerin Cafar kızı Fidan'ı aldı...Çocuklarına anasıyla babasının adlarını koydu: Zehra ve Mehmet... Büyük kızının adı ise Fadime idi. Onu yeğeni Dikhasanın Mehmet'e verdi; ancak Fadime 2008 yılında vefat etti... Ganinin Hasan, ailesiyle halen Anıtkaya'da oturuyor...

    Ganinin diğer oğulları İzmir'e göçüp oraya yerleştiler... Büyükleri Yusuf, Arzu Hanım ile evlendi; eşi 2023'te vefat etti... Selim, Güneyköylü Dudu Hanımla evlendi. Bir oğluyla bir kızı oldu. Babasının adını verdiği oğlu Mehmet, yine Çorcalı/Devrimbeşlerden Gıvığın Eyüp kızı Begüm ile evlendi. Kızı Fatma ise Nevşehirli Hikmet ile evlendi. Halen İzmir'de yaşıyorlar... En küçükleri Eyüp de İzmir'de...

    2. Dönelerin Kel Yusuf

    Damat Yusuf'un ikinci oğlu 1913 yılında doğdu. Onun adı da Yusuf'tur; Ayşe Hanım babası Çorcalı Yusuf niyetiyle bu adı koydurmuş olmalı... Yusuf, Tokanori kızı Fadime ile evlendi. Ayanoğlulardan iki Halil; Halilakkaş, Garahmetin Halil ve Daldalların Gıdakömer ile bacanak oldular... 

    Çocukları olmadı; ancak abisinin küçük oğlu Ganinin Hasan ile Sakaların Guzuguzu (İsmail Atay) kızı Elveda'yı evlat edinerek büyütüp everdiler. Hasan'a Kemiklerden Fidan'ı aldılar, Elveda'yı da yine Kemiklerden İsmail (Öter)e verdiler. Değişik etme denilen bir adet gerçekleşti...

    Dönelerin Kelyusuf 1993 yılında seksen yaşında vefat etti. Eşi Fadime Hanım ise beş yıl sonra, 1998'de öldü...

    3. Dönelerin Hasan

    Yusuf'un diğer oğlu Hasan 1917 yılında doğmuş. Bu üçüncü oğluna babasının adını verdiği çok açıktır... Yusuf Olcaklı Ahmet kızı Şerife ile evlendi. Şerife'nin anası da Çorcalılardan olduğunu unutmayalım... Ayrıca bu evlilik yoluyla, Amcaların Kelmehmet ve Cücelerin Aziz ile bacanak oldular...

    Yusuf adını verdiği bir oğlu ve üç kızı oldu. Kızlarından Ayşe Kelmehmetin, yani teyzesinin oğlu Mustafa Özdemir eşi; Nurten, İsmailköylü İsmail eşi; Sultan ise Şeytanahmetlerin Muzaffer eşidir... 

    Hasan'ın eşi Şerife Hanım 1982'de öldü... Kendisi uzun yıllar daha yaşadı ve 2014 yılında, yüzüncü yaşına az kala vefat etti...

    4. Dönelerin Ali
    Çorcalıkızı Ayşe ile kocası Yusuf'un küçük oğulları Ali'ye gelince... 1920 Yılında doğdu... 'Dönelerin Ali' diye bilinirdi. Araplardan Halil kızı Esma ile evlendi. Esma Hanım  Deveci İsmail Sargın ve Gavas İbrahim Sargın'ın kardeşidir. Ayrıca Esma Hanım ile evlenmekle Dönelerin Ali, Çakallarin İbrahim Yet ve Gıdilerin Mustafa Asan ile de bacanak oldular...

     Altı çocuğunun en büyüğü Hacer'in nüfus kayıtlarındaki adı 'Döne'dir. Dönelerin Ali, ilk çocuğuna ninesinin adını koymuştu. Adını aileye veren Döne Nine, cismiyle olmasa da ismiyle hayata dönmüş oldu...

    Hacer, Hacıariflerin Şaban Varlı ile evlendi. Küçük kardeşi Ayşe'yi evladı bildi, yanında büyüttü ve Tınaztepeli Koç ailesine gelin etti. Ayşe'nin çocukları Hasan, Ali ve Yücel Şaban'dır. Dönelerin Ali'nin üçüncü kızı Emine de Gebzeli Bulut ailesinin gelini oldu...

    Üç erkek evladından büyüğü Yusuf, Gebze'de Trabzonlu bir hanımla evlendi. İkisi kız dört çocuğu oldu. Kızları Hatice ve Hülya Anıtkaya dışından beylerle evlendiler. Büyük oğlu Ali'yi Çakalların Ahmet Yet kızı Emine ile evlendirdi. Yusuf ile Ahmet zaten teyze çocuğu oldukları hatırlansın. Küçük oğlu Mehmet ise Giresunlu bir hanımla yuva kurdu...Yusuf halen Gebze'de yerleşik...

    Diğer oğlu Muzaffer, kısaca 'Zafer' olarak bilindi. Akkiprik Hasan Yet kardeşi, yani teyzesinin kızı Kerime ile evlendi. Esma, Esra, İbrahim ve Halil onların çocuklarıdır... En küçük oğul Halil Bolvadin'den evlendi; Şaban, Kadir ve Eda adlarında üç çocuğu var... Eşi Kerime Hanım 2012 yılında vefat etti... Emeklilik sonrası İstanbul'a yerleşen Muzaffer Çalışır; Türkiye'de vidalı vakum pompası imal eden tek şirketin sahibidir. Anıtkaya'yı çok sevdiğini ifade ediyor, bunu ispat edercesine şirketin adını 'Anıtkaya Makine Sanayi' olarak tescilletmiş...  

    Eşi Esma Hanım 1995 yılında vefat etmişti; Dönelerin Ali kendisi de 2008'de öldü... Onların bütün çocukları İstanbul-Gebze civarında yerleşikler. 

    ***

    Maceralarını anlattığımız iki kız dört oğlan altı çocuğunun evlenip yuva kurmasına nezaret eden Çorcalıyusuf kızı ve Yusuf eşi Ayşe Hanım, 1956 yılında yetmiş yaşındayken vefat etti...

    Ayşe  Hanımın şimdiki torunlarına bakacak olursak; Gani çocuklarından Anıtkaya'da kalan yalnız Gülsüm (Kaya) çocukları ve 'Ganinin Hasan' ailesidir. Diğerleri çoğunluk İzmir'de... Ne olursa olsun, Çorcalı Yusuf çocukları, Ganiler-Döneler, büyüklerinin isimlerini yaşatmaya özen gösteriyorlar. 1934 Soyadı Kanunu uygulamasında ÇALIŞIR soyismini aldılar...


13 Ocak 2022

Hacı Apdıramanlar

     
    Emiralanoğlu Abdurrahman'ın dördüncü oğlu Abdülkadir'dir. Eğret'te ta o zamandan bugüne Kadir gecesinde doğanlara  verilen bu ismi kısaltarak Kadir diyorlar. Apdıramanların Kadir 1841 yılında doğduğu tahmin ediliyor. Bu konuda kesin ifade kullanmamamızın sebebi 1831 kayıtları güncellenirken henüz doğmamış olması ve 1904 kayıtları tutulduğu sırada da hayatta olmamasıdır... 

    Böyle düşünmemizi sağlayan bir husus da Kadir'in eşidir. Veyisoğlu Halil kızı Fadime ile evlendi. Fadime Hanım 1840 doğumlu olduğuna göre, kocası da aşağı yukarı emsalıdır... Fadime Hanımın küçük kardeşi Ayşe de Kadir'in küçük kardeşi Hasan'a vardığından iki kardeş aynı zamanda bacanak oldular... İki kız Böbüdedenin ablası olurlar...

    Çocuklarına gelirsek... Beş çocukları var, bunların ikisi kız; yaş sırasına göre isimleri Halil, Mehmet, Ayşe, Gülsüm ve Abdurrahman... 1874 doğumlu Gülsüm, Tekelioğlu Hüseyin (Bilallerin dedesi) eşi; ve  dört yaş büyük ablası Ayşe, Yetimlerin atası Hacı Murat eşidir... Üç oğlan üzerinden Hacapdıramanlara bakalım...

    1. Hacı Halil 

    1866'da doğdu. Öncesinde çocukları olup olmadığını bilmiyoruz; ilk oğulları olduğunnu düşünerek Halil'e bu isim verilmesinde Fadime Hanımın etkisi seziliyor. Zira Veyisoğlu Halil'in ismi bu... 

    Apdıramanların Halil, Hatice Hanım'la evlendi. Hatice Hanım, Böbüdedenin ilk hanımından kızı olduğu düşünülüyor. Yani Halil, dayısının kızıyla evlenmiş oldu; haliyle bu evlilikte de Fadime Hanım etkisinden söz edilebilir. Ayrıca Hatice Hanımın bir kardeşi de Apdıramanların Hasan oğlu Kirpitçi İbrahim'e vardığından onunla da bacanak oldular; Kirpitçi ile aynı zamanda teyzeoğlu oldukları da işin bir başka boyutu...

    Bir belgeden anlaşıldığına göre, elli yaşına geldiğinde kendisinden 'Hacı Abdurrahmanoğlu Hacı Halil bin Hacı Abdülkadir' diye bahsediliyor. Bunca Hacı vurgusu belgelere yansıdığından daha fazla Eğret halkında yer ediyor ve Apdıramanların diğer kollarından ayırmak için Kadir çocuklarına Hacapdıramanlar deniliyor... 

Gocacaminin yapımına 20. yüzyılın başlarında başlanıyor. Köyün yerleşimi yukarı doğru kaydıkça Cuma Camisi dışarıda kalır gibi olmuş. Dolayısıyla daha içeride bir camiye ihtiyaç duyulmuş ve Gocacamiyi yapmaya niyetlenmişler. Cami yaptırma derneği gibi yollar Cumhuriyet döneminde icat ediliyor, öncesinde cemaat elbirliğiyle kendi camisini inşa edecek. Eğretliler de imkanlarını seferber edip kolları sıvıyorlar. Lazım olan ana malzeme taş ve ağaç... O kadar büyük bir bina kavak ve söğüt ağaçlarıyla yapılacak değil tabi... İhsaniye'nin ötesinde, Kütahya taraflarındaki ormanlardan koca koca bütün çam ağaçları bulunuyor. Bunları bulması bir dert ise, Eğret'e getirmesi iki dert. Arabaların teker boyları uzun tomrukları getirecek şekilde ayarlanıyor ve dombeyler koşuluyor arabaya. O zamanlar öküz kadar dombey koşmak çok yaygın. Her evde koşum hayvanı olarak bir kaç çift de dombey bulunduruluyor. Direk olarak mı, yoksa döşme için mi kullanılacaksa bu ağaçlar geliyor köye... Şimdiki Galip Bey Caddesinden yukarı, inşaat alanına çıkarılması gerekiyor. Şimdi bile o cadde ciddi bir rampa, o vakitler sel yolağı gibi yarıklarla dolu... Millet de seyir için doluşmuş etrafa. Herkeste bir merak, o koca ağaçlar nasıl çıkarılacak yukarı... İlk dombey arabası harekete geçiyor... Hacapdıramanların dombeyler acar, iyi çekiyorlar yükü... Onları datdeyen ise Halil... 30-35 yaşlarında o sıralar. Arabanın üstünde mağrur, dombeylerin çekişinden memnun çünkü... Yalnız bayırı yarılamışken, herhalde Bakkalsüleymanın dükkan civarında beklenmedik bir şey yapıyor Halil... Ok üzerinde, bir sirk cambazı gibi yürüyerek boyunduruğa geliyor ve.... Boyunduruk üzerine koyduğu iki eliyle amuda kalkıyor. Eğretelilerin şaşkın bakışları ve çığlıkları arasında Tekkeye kadar bu pozisyonunu bozmuyor... İş bittikten sonra bu hareketinin sebebini soranlara açıklamayı şöyle yapmış: 'Bir noktadan sonra milletin nazarları o kadar rahatsız ediciydi ki, onları üzerime çekmesem mandaları çatlatacaklardı.'

    Anlaşıldığına göre Hacı Halil'in çocuğu yok. Kışlacıklı Şükrü adında bir çocuğu sonradan evlat ediniyor. Tabi Kışlacık Köyünden bu Şükrü nasıl bulundu, evlatlık olayı nasıl gerçekleşti, bunlar bilinmiyor. Sonradan Şükrü'ye ne olduğu da meçhul...

    Hacapdıramanların Hacı Halil, Cihan Harbi sırasında hayattaymış. Kesin olarak ne zaman öldüğü kaydedilmemiş, ama 1918-1925 arasında vefat ettiği sanılıyor. Eşi Hatice Hanım daha yaşamış, son zamanlarında 'Goca Hatca' derlermiş. 1944 Yılında vefat etmiş...

    2. Kör Mehmet Hoca

    Apdıramanların Kadir'in  ikinci oğlu 1868'de doğdu. Veli kızı Havva ile evlendi. Havva Hanım'ın Delimamın kardeşi olduğu düşünülüyor. Dolayısıyla Fadime Hanım ikinci oğlunu da bir başka yeğeniyle evermiş oldu... 

    Tam olarak ne zaman kazandı bu lakabı bilinmez, ama kendisine 'Mehmet Hoca' diyorlar... Aslında O da Hacıdır, ama bu lakapla öne çıkmış. Sonradan gözleri zayıflamış Kör Mehmet Hoca demişler.  Bacıdede 1948 yılında ölüm kaydını 'Hacıabdilin Kör Hacımehmet Dayı' diye düşmüş... Eşi Havva Hanım da 1953'te vefat ediyor...

    Bir oğluyla, altı kızları oldu... Kızlarına bakalım... 1892 Doğumlu Hatice, Yumrukların Musa (Tüblek) eşi idi. Kocası 1920 yılında Zaptiye Kumandanı Ayıcı Arif tarafından Sığıreğleği'ndeki Seydiçavuş olayında öldürülünce dul kaldı. Mecburen anası evine döndü, o vaziyette 1950 yılında vefat etti...

    Zehra 1896'da doğdu, Arzılardan Türkmenoğlu Musa (Tüblek) eşi oldu. 1902'de Doğan Esma, İdirizlerden Sarı Mehmet (İdis)'e vardı. Onun küçüğü Emine, Cavalar Ahmet eşi; en küçükleri Fatma, Arzılardan Türkmenoğlu Mustafa (Tüblek) eşidir. 1907 Doğumlu Şerife'nin evlilik kaydı yok; ancak Arzıların Mustafa (Gurugafa)ya ikinci eş olarak gittiği bilgisi var. İki kardeşin aynı adamla evlenmesinin yanında dikkat çekici olan bir başka husus, Zehra ile Fatma'nın Arzılardan iki kardeşe, Musa ile Mustafa'ya varıp elti olmalarıdır... 

    Tek oğlu Ali Osman'ı Garmenlerden Ali kızı Şerife ile evlendirdi. Körüslüoğlu Ali, Apdıramanların Ali ve Arapların İsmail ile bacanak oldular... Şerife Hanım ile Ali Osman'ın çocukları olmamış; bu arada Cihan harbine katılıyor ve geri dönemiyor. Aslında üç bacanak üç Ali de harpte kaldılar. Körüslerin Ali, Akömer (Ömer Kök)ün babasıdır... Malum, Ali Osman'ın ise çocuğu yoktu... Eşi Şerife Hanım, Demirdelen Yahya'ya varacak ve orada Şavalgadirin anası olacaktır. 1938 Yılında orada öldü... 

   3. Hacı Abdurrahman

    Hacapdıramanların Abdülkadir neslinin merkezinde oğlu Abdurrahman var, desek abartmış olmayız. Bu hem ismen böyle hem de sülaleyi günümüze taşımış olduğu için önemlidir.

    Abdurrahman 1876'da doğdu. Ayanoğlu Halil kızı Dudu ile evlendi. Dudu Hanım Cinibiz Osman, Gabaoğlan ve Garahmetin kardeşi olur. Diğer üç kızkardeşi sebebiyle Abdurrahman'ın bacanakları da var. Bunlar; Galgancıların Vakvak, Devrimbeşlerin Godalömer ve Çatalların Yahya'dır... Yahya Harpte kaldı, Godalömerle bacanaklık ikinci eşi Delibayramın anası sebebiyledir, Vakvak ile bacanaklık ise baki... 

    Üç oğlu, iki kızı oldu. Yaş sırasına göre bunların isimleri; İbrahim, Abdil, Mehmet, Azime ve Fatma'dır... Kızı Azime Çolağömerlerin Osman (Salman) eşidir, 1989'da öldü.. Fatma ise Daldalların Kipilmahmuta vardı. Adını aldığı Fadime ninesinin Veyislerden olduğu düşünülürse, Fatma ile Kipilinki akraba evliliği oluyor. O da 1978 yılında vefat etti...

    Oğlanlara geçmeden evvel hacca gittikten sonra, ismini de kısaltarak Abdurrahman'a Hacı Abdil dendiğini belirtmemiz lazım. Aslında daha babasının isminde söylenmeyen Abdülkadir'in 'Abdül'ü değişerek 'Abdil' olmuş ve neredeyse sülale lakabına dönüşmüştü. Hacapdıramanlar ile Hacıabdiller bir süre atbaşı gidecektir. Hangisi kimin daha kolayına geliyorsa onu söylediler... Hacapdıramanların Hacı Abdil 1941 yılında vefat etti. Karısı Dudu Hanım ise 1956 yılında öldü...

    İbrahim Keleş

    1902'de doğan İbrahim, aslen Afyonlu olan Hamide ile evlendi. Beş çocuklarının en büyüğü Ayşe, Takgaslardan Berber Hüseyin (Öncül) eşidir. Bir diğer kızı Ratibe de Keçilerin Guldurarif oğlu Süleyman'a vardı; ancak Ratibe, çocuğu ve Süleyman 1952 yılında arka arkaya vefat ettiler...

    Büyük oğlu Ahmet 1922 yılında doğdu. İleride Şeytanahmet lakabı takılacaktır... Ahmet, Delibıdık (İbrahim Soylu)nun kardeşi Refiye ile evlendi. Refiye Hanım anası itibariyle Gabaoğlanın torunudur. Aynı Gabaoğlan, Ahmet'in dayısı olduğu düşünülürse, aralarındaki akrabalık daha iyi anlaşılır... Dört oğulları oldu. Süleyman'ı Delibıdık kızı Günay'la everdiler. Bir başka deyişle, Refiye Hanım oğluna, yeğenini aldı. Süleyman 2022'de vefat etti... İkinci oğulları Ömer'e, Ercep (Recep Kaynar) damadı Kel Osman  (Altınbaş)ın kızını aldılar... Mustafa ise yine dayısı Delibıdık kızı Nazik'i alarak abisiyle bacanak oldu... Küçük oğlu Zafer de Cücelerin Osman (Öncül)ün kızıyla evlendi... Şeytanahmet 1995'te, eşi Refiye Hanım ise 2002 yılında vefat ettiler...

    1930 Yılında doğan ortanca oğlu Abdurrahman, dedesinin ve dedelerinin adını taşıyordu. Köylü, adını kısaltıp sevimlileştirerek 'Apban' diyordu. Sonra 'Cıldır Apban' dediler, en sonunda o ismi de kaldırıp yalnızca 'Cıldır' olarak bilinir oldu. Osmanköylü Garahmet  kızı Hanım ile evlenen Cıldırın dört kızı ve iki oğlu oldu; Ratibe, Dudu, Şahin, Muzaffere, İbrahim ve Hüsniye... Ratibe, Gasapların Aziz (Eser) eşi; Dudu, Capbakların Yaşar (Külte) eşi; Muzaffere, Yarımçakmağın Ahmet (Kızılyel) eşi; küçük kızı Hüsniye ise Tekirgızıların  gelinidir. İki oğlundan Şahin Afyon'dan, İbrahim ise Balmahmut'tan evli ve ikisi de Afyon'da oturuyorlar... Cıldırapban 2002 yılında öldü, eşi Hanım ise yirmi yıl sonra, 2022'de vefat etti...

    Abdurrahman oğlu İbrahim'in küçük oğlu Ali 1935 yılında doğdu. Erken dönemde yerleştiği Kütahya'dan evlendi. Mukadder ve Münevvere adını verdikleri kızları da yine orada evlendiler. 2002 Yılında Kütahya'da vefat etti, Ali Keleş hakkında bilinen bunlar...

    Son olarak Süleyman adında bir oğulları daha oldu. 1938 Yılında doğan bu çocuk fazla yaşamadı ve iki yaşındayken öldü... Bu dört çocuğun babası, Hacı Abdil oğlu İbrahim 1961 yılında vefat etti. Eşi Afyonlu Hamide Hanım ise 1977'de öldü...

    Abdil Keleş

     İbrahim ile Abdil'in doğum tarihleri aynı. Eski kayıtlarda sık rastlanan bir durum bu. Eğer doğum tarihleri hatalı kaydedilmediyse ikiz olmalılar. Yalnız böyle olduklarına dair bugüne gelmiş bir bilgi yok. Şimdi Abdil'e gelelim... Halil/Havva kızı Zekiye ile evlendi. Zekiye Hanımın kimlerden olduğunu öğrenemedik, Bu kimlik bilgilerini taşıyan biri o sırada Eğret kayıtlarında bulunmuyor. Hamide Hanımın etkisiyle Afyon'dan alınan bir gelin olmalıdır. Hatta Onun yeğeni olabilir...

    Yedi çocukları oldu, bunların üçü kız; Lütfi, Lütfiye, Hafize, Fatma, Halil, Şükrü ve Yakup... Zekiye Hanım 1962'de ve Abdil Keleş de 1969 yılında vefat etmişler...

    Çocuklarının durumuna gelince... Büyük kızı Lütfiye, Alçakların Mehmet (As) eşi; ortanca kızı Hafize ise Bakkalırmızan (Ramazan Türkmenoğlu) eşi oldular. Küçük kızı Fatma 1940 yılında doğmuştu, altı yaşında öldü...

    Oğullarının büyüğü Lütfi 1932 yılında doğdu. Delikanlılık çağında, 1950 yılında vefat etti... İkinci oğlu Halil, Urganlı kızı Huriye ile evlendi. Çocukları; Aynur, Selma, Mehmet ve Ahmet'tir. Erken dönemde Afyon'a taşınınca çocukları da Afyon'dan evlendiler... Halil Keleş, 1995'te, Huriye Hanım 2021'de vefat ettiler... Oğullarından biri 1999'da İstanbul'da yerleşikti, 17 Ağustos depremine yakalandılar. Hacapdıramanların Halil'in, Öztürk Keleş adlı torunu orada vefat etti...

    Şükrü de Afyon'a yerleşmişti, oradan evlendi; çocukları Mustafa ve Ayşe de öyle... Afyon'da kendisine Şükrü Hoca diyorlarmış, 1983'te vefat etmiş...

    Yakup ise Hacıların Çapıtçı Hafız (Süleyman Azbay) kızı Muzaffere ile evlenip Şaşdımoğlu Mevlüt Şen ile bacanak oldular... Gülseren, Yusuf, Süleyman, Zekiye adını verdikleri çocukları oldu. Onlar da Anıtkaya dışından evliler... Muzaffere Hanım 2001 yılında, Yakup Keleş ise 2018 yılında öldüler...

    Lomcu Mehmet Hoca

    Hacapdıramanların Hacı Abdurrahman'ın küçük oğlu Mehmet 1908 yılında doğdu. İlim tahsil etti, hoca oldu. Her nedense 'Lomcu Hoca' diye lakaplandı. Döneminin meşhur Eğret hocalarındandır...

    Omarcıklardan Ahmetçavuş kızı Zehra ile evleniyor Lomcu ve Tatıresil ile bacanak oluyorlar... Diğer yandan ayrı anadan kız kardeşler vesilesiyle Güdükmehmet (Mehmet Işılak) ve Hacıahmetlerin Ahmet Emre ile de bacanaklardır... 

    Lomcu Hocanın iki oğlu ve üç kızı oldu; Kazım, Ahmet, Selver, Gülsüm ve Refiye... Refiye, Arapselimlerden Mustafa Zenger; Gülsüm, Eyüplerden Veysel Dirlik; Selver, Tatıresilin küçük oğlu Mehmet Omak eşi oldular... Mehmet ile Selver teyze çocuklarıdır...

     Tekelilerin Nuri kızı Hatice ile evlenen Kazım'ın Sunay, Nuray ve Ahmet adında üç çocuğu oldu İzmir'de yaşıyorlar... Küçük oğlu Ahmet'e de 'Ahmet Hoca' derlerdi. Hanife Hanımla evlendi. İki oğlu ve altı kızı olmak üzere sekiz çocukları oldu; Mehmet, Muhammed, Muhterem, Zehra, Nihal, Zuhal, Fatma, Ebru... Hanife Hanım 2022'de öldü. Çocuklarının hepsi İzmir'e yerleşikler...

    Lomcu Hoca 1973 Yılında vefat etti. Eşi Zehra Hanım ise kendisinden yirmi yıl sonra, 1994'te öldü.

     ***

    Hacapdıramanların soyadında parçalanma var; bir kısmı 'KELEŞ', bir kısmı 'SELEK' olmuş...  Aslında farklılık sadece Hacapdıramanın küçük oğlu Lomcu Mehmet Hocada... Sülalenin aksine SELEK'i seçmiş. Bununla beraber tam olarak ayrışma yok gibi; zira iki soyisim birbirinin tersten okunuşunu andırıyor...