27 Haziran 2023

Eğret 1826

 
    Taşpınar Dergisinin 27. sayısında Hasan Özpınar imzalı 'Yolu Afyonkarahisar'dan Geçen Bir Fransız' başlıklı makale yer alıyor. 2019 Yılında yayınladığı 'Seyyahların Gözünde Afyonkarahisar' adlı kitabına atıfla yazısını oluşturan yazar, Afyon'un 1826 yılındaki durumuna ışık tutan seyahatnamenin bir bölümüne yer vermiş. Gezgin Leon De Laborde'nin eserini nasıl oluşturduğunu anlattıktan sonra, rotası hakkında bilgi verilmiş ve bazı bölümlerden alıntılarla yazı sonlandırılmış.

    1826 Yılında genç bir arkeolog olan Laborde, gemiyle İzmir'e gelip oradan İstanbul'a geçer. Planladığı gezisini oradan başlatacak ve karayoluyla güneye inecektir. Özpınar'ın alıntıladığı ilgili kısım Afyon sınırlarına girilmesiyle başlamaktadır. Yani Altıntaş'tan itibaren tutulan notlar... Dolayısıyla ilk bölüm Eğret sahasını ihtiva ediyor... Bizim ilgilendiğimiz kısım tam da burası...

    Fransız gezginin eserinden çevrilen o bölüm şöyle:

    "Bay Salon, Altıntaş’ta iki yazıt kopyaladı. Sıcaklık fazlasıyla azalıyor yine de 6 Ekim’de yolumuza tekrar başlıyoruz; ormanlar, burada yaşayan insanlar için en iyi kalite ağacı sunar, ancak evlerde çatıdan başka yerde kullanılmaz. Omar-Köy, ovanın ortasında kötü bir şekilde inşa edilmiş küçük bir köy. Altı saat boyunca yürüdük, burada biraz durduk, sonra doğuya doğru biraz sola döndük ve Eğret Köyü’nde bu gece kalacağız. Bu köyün bize verebileceği tek bir ev var. Fakat gezimiz bize ortama uyum sağlamayı öğretti: Tek evi kabul ediyoruz; fakat biz iki kişiyi, erkeklerin yanına ve atların yanına koymak istiyoruz. Genel olarak, yanımızda Tatar varlığı,  bir ağanın hamisi olarak saygınlığı ve daha iyi barınmamızı sağlıyor."

    Eğret'le ilgili olan bu bir paragraflık kısım azımsanmamalıdır; zira incelendiğinde ne kadar önemli bilgiler içerdiği görülecektir.  

    Bir defa arkeolog olan yazarın gezi amacını daha ilk cümleden anlayabiliriz; önceden belirlediği noktalarda tarihi kalıntıları çizim yoluyla kopyalamak... Bu yüzden Eğret'in onun hedef noktalarından biri olmadığı, sadece güzergahındaki bir köy durumunda kaldığı anlaşılıyor.

    6 Ekim olarak tarih düşülmüş ve mevsime göre havadaki ciddi sıcaklık düşüşünden yakınıyor. Laborde 'Anıza bastın, kara bastın' gerçeğiyle yüzleşmiş...

    Altıntaş'tan güneye inerken kaliteli ormanlardan söz ediyor ki iki asırda bu kalitede ormanlar yok edilmiş olabilir mi acaba? Yalnız bu ağaçların sadece evlerin çatılarında (çatı dediği dambeştir) kullanıldığını söylemesi insanı işkillendiriyor. Yoksa bahsettiği meşe ormanı mıdır? Malum, meşe ve ardıçlar dambeşte mertek olarak kullanılırdı...

    Omarköy bir batılının telaffuzuyla 'Omar' olarak yazılmışa benzemiyor.  O civarda eski adı buna benzer bir küçük köy vardı da sonradan ortadan kayboldu mu ki? Küçük olduğu özellikle vurgulanmış ve Laborde de beğenmemiş zaten... Kelimenin özellikle o şekilde yazılmış olması, 'Omarcıklar sülalesinin çıkış noktası, tarihten silinen bu köy olabilir mi?' gibi deli bir soruyu akla getirmiyor değil...

    Omarköy'den sonra 6 saat daha yürüyorlar ve sonra sollarına, yani doğuya doğru kıvrılıyorlar... Sanırım Beşkarış-Efted arasında bir yerlerden Eğret'e yöneldiler... Geceyi burada geçirecekler... Eğret Kervansarayı bir arkeologun gözünden kaçmamalıydı; acaba başka bir yerde, mesela bir odada mı gecelediler... Sadece tek bir ev verdiler diye yakınıyor ya, ev dediği oda olmasın...

    Yıl 1826 olduğunu düşünürsek, henüz muhtarlık sistemine geçilmemiş ve ilk Eğret Muhtarının atanmasına daha beş yıl var. O halde bunlara muhatap bir yetili olmadığından köy odalarından birine gittiler. Hepsi içeriye sığmadığı için kafiledeki iki kişiyi de dama (ahıra) yolladılar. Belki de bunu güvenlik amacıyla yapmışlardır...

    Bir de Eğret'te kendilerinin büyük ihtimal köy odasında, böyle iyi bir şekilde ağırlanmalarını, köylünün misafirperverliğine değil de yanlarında iyi bir rehber bulundurmalarına bağlıyor...

    Tabi bütün bunlar, bir paragrafa dayanarak yaptığımız çıkarımlar... Ne kıymeti olabilir bilemem. Hasan Özpınar, yazısını şu değerlendirme cümlesiyle bitiriyor: "Bu tür hatırat, gezi notlarının tarih bilimine yaptığı katkı tartışılmaz." Bu değerlendirmeye katılmamak mümkün değil...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder