25 Eylül 2025

Olucak Yolu Ve Hanyeri

    
    Bu kez konuya tam ortasından başlayacağım. Bizim Yörük yolu dediğimiz, Gedik'i aşarak Sinanpaşa'ya doğru uzayıp giden dağ yolu var ya, işte oradasınız. Ormana girdikten 200-300 metre sonra belli belirsiz bir yolu çaprazlama ikiye böldüğünüzü görürsünüz. İkiye bölünmüş bu yolun batıda kalan kısmı canlıdır ve eski ağıllara doğru kıvrılır. Doğuda kalan parçası ise yol değil, yol kalıntısıdır. Anayoldan görülebilen minik bir meydana çıkar ve orada son nefesini verir. Yakın ve düzgün bir açık alan olduğu için üşengeç piknikçiler burada işini görüp hemen köye dönüyorlar. Bu yüzden yol daha ileriye götürülmemiş. Lakin 30 yıl önce böyle değil, anayolun iki tarafındaki her iki kol da gayet işlek bir yol imiş ve adına da Olucak Yolu derlermiş.

    Buranın adı hala Olucak Yolu, ama bunu derken artık çok geçmişte kalmış birinden bahseder gibi söylüyorlar. Yenilerde öğrendiğim bu yolu anlatayım...

    Eteklerde orman içinde tarlalara yakın, belki paralel olarak ilerliyor. Aşağı yukarı 400-500 metre mesafeyle tarlaları takip ediyor diyelim. Resulbaba'nın en uçtaki eteklerinden, Yataklar'ın berisinde ormana giriyor, ondan önce çıplak arazide başlangıç noktası ise Çirçir... Tarlalara mesafesi 400 metre kadar diye belirttiğim husus, Yörükyolu ile kesilen ilk kısımla ilgilidir. Yolun batı tarafındaki kısmı artık tamamen orman içinde ilerleyip Olucak'a varır. Bizim köylülerce Olucak Yolu diye adlandırılmasının temel sebebi de budur, çünkü bu köye çıkıyor...

    Dandır, Üyük, Macur, Çerkez, Yörük, Şeher yollarında olduğu gibi böyle adlandırılan yollar genelde iki yerleşimi birbirine bağlar. Misal Dandır yolu Eğret ile Dandır arasındaki yoldur. Bu yüzden Olucak yolunun da Eğret ile Olucak'ı birbirine bağlaması beklenir. Oysa burada öyle bir durum yok. Bu yol Çirçir ile Olucak arasında... İyi de neden böyle adlandırıldı?

    Bir zamanlar dağ da en az köy kadar şenlik olduğunu; Aşiret Yörükleri, elli civarında ağıl, yüze yakın sürü ve çobanları, sığır sürüleri, öküz çobanları vb. sebeplerden oluşan kalabalık neredeyse başka bir köy gibi olduğunu çeşitli vesilelerle söylemiştik. Bu yüzden dağdaki ahaliyi Olucak'a bağlayan yolun böyle adlandırılmasını garip karşılamamalı... Buna benzer Şamlı sırtlarından yukarıya doğru tırmanıp Mılıklar'a ulaşan bir patikanın Yörük yolu diye adlandırıldığını yeni öğrendim. Daha aşağılardan Olucak'a varana Olucak yolu denilmesi çok normal...

    Yolun Çirçir'den başlaması ilginçtir. Bilindiği gibi burası Afyon-Kütahya yolu üzerinde bir noktadır. Bu hattın eski dönemlerden beri işlek bir güzergah olduğu unutulmasın. Meşhur İpek yolunun bir kolu olarak tespit edilmiş. Tarihinin eskiliğini genellikle Eğret Kervansarayla ilişkilendiririz, ama onun inşa tarihi İpek yoluna nispeten yeni sayılır. Zira İpek yolunu M.Ö. 2. yüzyılda başlatanlar bulunduğu gibi onu Tunç çağına tarihleyenler de bulunuyor. Şu halde bu civardan geçen kolunun Eğret Kervansarayından çok daha eski olduğunu düşünmemiz gerekir. Yani iki bin yıl önce de buralardan geçen bir İstanbul yolu bulunuyordu.

    Adına her ne derseniz deyin, İstanbul istikametli yolun bazı noktalarında güzergah değiştiğini çeşitli kaynaklardan öğreniyoruz. Mesela Kütahya'ya istikametinde Araplı boğazından kışın şiddetli zamanlarında geçmek zor olduğundan alternatif olarak Eğret'e Gazlıgöl üzerinden gidildiğini; Afyon tarafına giderken de bazı gezginlerin, yaz olmasına rağmen, Dandır güzergahını tercih ettiğini öğreniyoruz. Bunun gibi İstanbul'a doğru yol alanlar Çirçir'den Olucak'a yöneldikleri ve Beşkarış gibi yerleşimlere uğrayarak Altıntaş'a çıktıkları düşünülebilir. Yine buraların yolcuları güneye inmeleri gerektiğinde bu yolu izlemiş olabilirler. Çünkü adı geçen merkezler de tarihi nitelikteydi. Kısaca bizim köylülerin Olucak Yolu dediği hat, orman içinden geçen işlek bir antik yol olabilir.

    Yörükyolu'ndan Olucak'a kadarki bölümü hala kullanıldığı için çok belirgin olan Olucak Yolu'nun beri taraftaki bölümü günümüzde yol hükmünü yitirmiş. Bunun en önemli sebebi, bu tarafta bazı bölümlerde çam ormanı çalışılmış olmasıdır. Bu esnada yol ve patikaları esas almadan, eldeki plan çerçevesinde ağaçlandırmışlar. Böylece o bölgede eski yol kesintiye uğramış. Bir kaç yerinden kesildikten sonra, yol eski gücünü kaybedip tamamen işlerlikten düşmüş. 

    Bununla beraber yolun kalıntısı hala orman içinde belli oluyor. İzi takip ederek güzergahı hala çıkarabilirsiniz. Mesela Hanyeri'nin kenarından geçiyormuş, orada yolun tam yerini görebiliyorsunuz.

    Evet, meşhur Olucak yolunun duraklarından biri de Hanyeri imiş. Orman içinde ağaçsız çıplak meydanlara alanlık deniliyor. İşte Hanyeri bizim dağ içindeki büyük alanlıklardan biridir. Eskiden de böyle alanlık mıydı bilemeyiz. Bazı tektonik hareketler sonucu yeryüzü ve yeraltında önemli değişiklikler olması kaçınılmaz, dolayısıyla yer şekilleri ve bitki örtüsünde de değişiklikler beklenir. Bununla beraber Hanyeri adı verilmesi ile, oranın açık alan olması arasında anlam ilişkisi aramalıyız.

    Yanılma payıyla birlikte Eğret Hanının 13-14. yüzyılda inşa edildiğinde tarihçiler hemfikir.  Bölgeden geçen yolların tarihi de Milat öncesine kadar götürüldüğüne göre, bu yolların bazı noktalarında ilkel de olsa konaklama tesisleri olmalıdır. Antik yoldaki o noktalardan birisi Hanyeri olabilir. Yoksa oraya neden Hanyeri desinler?...

    Nitekim tarihçiler Lidya ile Frigya arasında muhtemelen tüccarlar için düşünülmüş konaklama yerlerinden bahsediyorlar. Heredot, bir çeşit han olarak düşünmemiz gereken bu tesislerin sayısını 20 olarak belirtiyormuş.* Küçük Frigya veya Frigya Salutaris'te yer alan Hanyeri, pekala bu yirmi handan birisi olabilir.

    Dağın henüz göremediğim yerlerinde sur gibi, set gibi, insan yapısı olduğu besbelli duvar kalıntıları varmış. Başka yerlerinde daha başka tarihi kalıntı, buluntulardan da söz ediyorlar. Hatta kervan yolu diye adlandırılan başka bir yol da duydum. Fırsatım olmadı, ama dikkatli incelemeye tabi tutulursa Hanyeri'nden bu ismi hak edecek ipuçları elde edilebilir. Temel kalıntısına benzer çukurlar hendekler, taş dizileri veya daha başka şeyler...

    Onca zamana rağmen orman içinde orası yine alanlık olarak kalabilmiş. Onlarca asra rağmen alanlığın adı bugüne Hanyeri olarak ulaşabilmiş. Madem orası han yeri, o yerde bir han olmalıdır. Çıkar bir gün ortaya...

    *Erkan İznik, Hellen Ve Romalı Yazarların Anlatılarıyla Frigler Ve Frigya, Fetih Ve Medeniyet Dergisi Eylül 2022, Eskişehir

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder