13 Kasım 2025

Gecmisten Gunumuze Egret İdaresi-11

 
    12 Eylül 1980 sonrası askeri yönetimin Anıtkaya'daki en etkin siması Karakol Komutanı Sabri Çağıl idi. Gece gündüz sosyal hayatın tamamını kontrol altına almıştı. İlk zamanlar uyulacak kuralları büyük bir mukavvaya yazdırıp kahveye astırmıştı, sonra merkezden gelen basılı bildiri ve afişleri aynı şekilde astırdı. İşini Jandarma, Bekçi ve bildiriler aracılığıyla yürütür kendini gizlerdi. Uzun süre darbe yönetimindeki tek otorite kendisi oldu. 

    Seçimlere yakın bir zamanda Karakol Anıtkaya'dan kaldırıldı. Karayolu köyden uzaklaştırıldıktan sonra zaten iyiden iyiye yol kenarında kalmış, sanki halktan tecrit edilmiş gibiydi. Sabri Başçavuş kasaba içinde oturduğu halde yine de halk ondan korkar, uzak dururdu. 12 Eylül döneminde bu hal arttı. Bütün bunlara rağmen Anıtkaya'dan ayrılırken ağladığı söylenir.

    Diğer yandan yarım asırdan fazladır Eğret/Anıtkaya'da huzur ve asayişi sağlayan Karakolun gitmesi ilk zamanlarda eksikliği pek hissedilmemiş olabilir. Fakat daha sonra özellikle hayvan hırsızlıklarının artmasıyla aranır oldu.

    Askeri yönetim dönemlerinde Belediye Başkanlığına Okul Müdürünün vekalet ettiği malum. Yalnız 80 askeri yönetiminde böyle olmamış, Gocayusuf'un vazifeye devam etmesine izin vermişler. Duyduğuma göre Sabri Başçavuş şakayla karışık demiş ki: "Eee Gocayusuf, şimdiye kadar oturduğun yeter, kalk şu koltukta biraz da biz oturalım!.." Zaten asker tarafından böyle bir şey bekleyen Reis, makamı devretmeye hazır olarak buyur etmiş. Komutan şaka yaptığını belirterek MGK'nın izin verdiği vakte kadar görevine devam edebileceğini söylemiş...

    Ara dönem 1984'te bitti. Böylece Gocayusuf'un başkanlığı tam 11 yıl sürmüş oldu... Üç adayla girilen seçimi Çolakların Salim Kurt, yüzde 43,4 oran ve 444 oyla kazanmış. Öncesinde Başbakan Turgut Özal'ın köy içine kadar girip adayına oy istediği anlatılır. 

    Salim Kurt döneminin en ses getiren olayı, iki otobüs alınıp Belediye'nin yolcu taşıma işine sokulmasıdır. Halkın 'ELLİ NECE' dediği bu mini otobüsleri gidip Bursa'dan bizzat getirmişler. Bu iki araba uzun süre köylünün kahrını çekecektir.

    Bu dönem şiddetli esen rüzgarlardan biri de Anıtkayaspor'unki idi. Öyle ki bir ara Afyonspor'u bile geride bıraktığı söylenir. Gerçi eskiden beri çevre köylerin gençleri ile bizimkiler arasında özel günlerde futbol maçları yapılırdı, ama o zamanlar Anıtkaya'nın klübü, forması, sahası yoktu. İlk defa bu dönemde organize olunup Anıtkayaspor klübü kuruldu, Belediye de destekleyince arkası geldi.

    Anıtkaya'da kanalizasyon şebekesi de yoktu. Sadece Galipbey caddesinde ana hat ve ona bağlı Pazaryeri'nin mazgallar aracılığıyla olası sel suyunu Eğret deresine indiren küçük bir kanalizasyon ağı bulunuyordu. Bütün sokakların dahil edileceği kanalizasyon ağına da bu dönemde başlandı.

    Arazi ve köy içinde kadastro ve tapulama işlemlerinin başladığını da zikretmek gerek...

    1989 Seçimlerinde Türkiye genelinde olduğu gibi Anıtkaya'da da SHP rüzgarı esti. ANAP'lı Salim Kurt dönemini sonlandıran bu rüzgar oldu; yine üç aday yarışmış, yüzde 42,2'lik oran ve 589 oy ile ipi Mahmut Öztürk göğüslemişti...

    Kanalizasyon bu dönemde bitirildi. Yalnız Salim Kurt döneminde satın alınan büzlerin çürüklüğü ve diğer başka konularda yolsuzluk yapıldığına yönelik soruşturmalar da bu dönemin tamamını işgal etti. Ayrıyeten tapu kadastro işleri tamamlanıp buna bağlı olarak kasaba içindeki bazı meydanların parselizasyonu ve arsa satışları gerçekleştirildi.

    Ayrı paragrafta değerlendirilmesi gereken bir husus, kasaba içinde kalan tarihi kabristanın yetersizliği sebebiyle defin işlemlerine kapatılmasıdır. Bunun için önce yenisini yapmak gerekiyordu. Akgaya'da, yeni karayolu kenarı kabristan olarak belirlendi ve hızlıca inşaa edildi. 

    Yalnız  bu ara oldukça tartışmalı geçmiş. Hacı Emrullah Onay bu iş için bir tarla bağışlamışmış, bazıları köye uzak diye uygun görmemişler. Bir başka grup da çıkmış, "Yoldan gelip geçenler görür de Fatiha okur, onun için burası iyidir." demişler ve böylece orası kesinleşmiş. Yani sizin anlayacağınız "Ölümlü kazalar oluyor, dirilere zararlı" diye köyün dışına attığımız karayolundan, ölüler için medet ummuşuz. Şimdilerde Anıtkaya'nın önünü tıkadı diyerek eleştirilen yeni mezarlığın oraya yapılması hikayesi böyle...

    1994 yılında Anıtkaya Belediye Başkanlığı Müdür'den Başçavuş'a geçti...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder