08 Kasım 2025

Gecmisten Gunumuze Egret İdaresi-6

 
    1942'ye takılıp kalmamak lazım, ne olduysa oldu; resmiyette Nahiye merkezi, ama pratikte Nahiyeliğin kendisi Eğret'ten uçtu gitti. Biz şimdi yaklaşık bir asır öteden faydasız bir döğünme içindeyiz; lakin o günün Eğret halkının böyle düşündüğünü sanmıyorum. Hatta gerçekten genç Hicri Müdürle tatsızlık yaşadılarsa, ilk zaman ondan kurtulduklarına sevinmiş bile olabilirler. Dövünme faslı, işlerinin halli için karda kışta İhsaniye'ye gitmek zorunda kaldıklarında başlamıştır.

    Aslında günlük hayatta bundan başka bir değişiklik olmadı. Yüzyıl başından hatta daha öncesinden beri Afyon istikametine çalışan at arabasıyla dolmuşçuluk hizmetine yeni bir hat daha eklenmiş oldu. Çünkü resmi işler için Nahiye Müdürü'nün bulunduğu İhsaniye'ye gitmek gerekiyordu. 

    Hayatın diğer alanlarında Eğret'te her şey normal akışına devam etti. Daha doğrusu 12 yıl önceki hale geri dönüldü. Köy Kanunu çıkarıldıktan sonra seçim yapılıp yapılmadığını bilemiyoruz. Kaynaklarda yerel seçimlerin yalnız Belediye kısmından bahsediliyor, Muhtarlık ve İhtiyar Heyeti seçimleriyle ilgili bir şey yok. 1946'daki çok partili sisteme kadar köylerde yerel yönetim seçimi yapılmamış olabilir. O halde eski nöbetleşe atama sisteminin devam ettirildiğini varsayacağız. Bundan Muhtarlık görevlerinin de kısa sürdüğünü çıkarabiliriz. 

    1942 yılında Eyüp Aydın'ın Eğret Muhtarı olduğunu belirtmiştik. 1946'daki ilk seçimli Muhtarlığı Delimamın Ali Soydan kazandığına dair bir bilgi var. İkisinin arasında Muhtarlıkla vazifelendirilen bir kaç isim daha olduğu söyleniyor. Görevlerin ne kadar kısa süreli olduğu buradan anlaşılsın. Bu yılların kısa süreli Muhtarlarından biri Çakır Osman Erdem imiş. 1924-46 arasında 10 civarında tahmin edilen muhtardan sadece üçünün adını biliyoruz, sosyal hafızamız ne kadar zayıf...

    Arada kimler gelip geçtiyse, üzerine düşeni yapmış, Eğret'in rutin köy işlerini yürütmüşler. Kısaca Koruma denilen destivancı, korucu, bekçi ile ekili köy arazisi ve mahsulü ziyana karşı koruma amaçlı sistemin bu dönemde oturtulduğunu düşünüyorum. Ayrıca asırlarca yürürlükte bulunan Cami-i Şerif Vakfı da bu dönemde Hayır Cemiyeti'ne dönüşmüş olmalıdır. Bu iki sistem aracılığıyla Eğret köyünün günlük yaşantısı kontrol altına alınırken, birlikte iş yapma azmi de sürdürülmüştür. Yine Nahiye kurulurken onun yan kuruluşu gibi Jandarma Karakolu getirilmişti. Allahtan Nahiye Merkezini naklederken yanında Karakolu da götürmeyip Eğret'te bırakmışlar. Bunun, köyde nizamı sağlamada olumlu etkisi her daim görülmüş. İşte Muhtarın işini kolaylaştıran bu üç temel kurumu zikretmezsek hikaye eksik kalır.

    Bir başka husus da köydeki imar meselesidir. Yunan gittikten sonra 1930'a kadar süren ekonomik kriz, kuraklık ve durgunluk var. Nahiye kurulduğu yıl ile birlikte Eğret'in fiziki olarak kendine yetmediği görüldü. Yeni ev, dam, samanlıklara ihtiyaç vardı. Galipbey Caddesinin iki yanı başta olmak üzere köyün Alagır ve Bunar yönündeki uçlarında vatandaşa 'yurt yeri' adıyla arsalar temin edildi. Bu, 1930 yılında başlayıp günümüze kadar her dönem sürdürülen önemli bir idari tasarruftur.

    1930 yılı ile birlikte küresel ekonomik kriz ve yerel kuraklık sarmalından çıkılıp nispeten iyileşme sürecine girildiğine bir örnek olarak Varlık Vergisinin Eğret'e uygulanışını gösterebiliriz. Nahiye naklinin yapıldığı sene çıkarılan bu uygulama aslında azınlıklar içindi, ama zengin Türkler'e de yansıtıldı. Köylere ise büyük çiftçilerden en az 500'er lira tahsil etmekle... Eğret köyünde 7 'büyük çiftçi' tespit edilmiş. Bu isimler kim tarafından ve neye göre belirlendi acaba? İnsanın aklına gelmiyor değil; acaba Hicri Müdür ile sürtüşmenin asıl sebebi bu muydu, diye... Lakin  Varlık Vergisinin nakil kararından sonraya rastlaması bu olasılığı boşa düşürüyor.

    1946 seçimlerine gelelim. Genel anlamda düşünüldüğünde ilk çok partili seçim olarak tarihe geçmiştir. Eğret özelinde ise belirlenmiş ilk Muhtarlık seçiminin yapıldığı tarih oluyor. Genel seçimlerden sonra, öne alınan belediye seçimleri kapsamında Eğret'teki İhtiyar Heyeti seçimi de var. Dediğim gibi, 1946'dan önce köyde Muhtarlık seçimi yapıldığına yönelik veri yok.

    Bu seçimin ayrıntısını da bilmiyoruz; çoklu aday var mıydı, varsa kimlerdi, adları bir partiyle anılıyor muydu, kullanılan oyların dağılımı, sonuçlar vs... Tek bildiğimiz, Delimamın Ali Soydan'ın Muhtar seçildiği, pek de çalışma fırsatı bulamadan görevinden azledildiği ve yerine azası Aliefe, Ali Tüplek'in getirildiği... Emaneten aldığı vazifeyi tamamladıktan sonra Aliefe sonraki 1950 seçimine bizzat girerek kazanıyor. Bu seçimde kimi yendiğini bilemiyoruz. Böylece Aliefe toplam yedi yıl kadar Eğret köyü Muhtarı olmuştur.

    Planı, tasarısı ne zaman yapılmış olursa olsun, Aliefe döneminin en önemli eseri, planlı 3 derslikli İlkokul binasıdır. İlave ve bölmelerle beş dersliğe çıkarılan kapasitesi sayesinde Eğret İlkokulunda 5 yıllık öğretimde görülen bütün aksaklıklar ortadan kaldırılıyor. O küçük bina, yeni okul yapılana kadar yaklaşık 20 yıl İlkokul olarak hizmet verecek, 1969'dan itibaren ise yine Aliefe'nin çabasıyla Ortaokul'a çevrilecektir.

    1955 yılında yapılan seçimleri Tıraka Abdurrahman Zenger kazandı. Muhtar adaylarının partisi yoktu, ama önceki Muhtarın CHP, yeni kazananın da DP'li olduğu herkesçe biliniyordu. Tıraka'nın İhtiyar Heyeti, yani azalarını mühürlerinden okuyabiliriz: Osman Koç, Eyüp Çetin, Şükrü Dadak, Ahmet Yaman... Listeye Kel Ömer Öncül'ü de ekleyelim...

 


    Karar defteri bugüne ulaşabildiği için Tıraka döneminde yapılanları ayrıntısıyla biliyoruz. Başta yeni hamam inşaatı, eski hamam çıkıntılarının açık artırmayla satılması, ihtiyacı olana yurt yeri/arsa satılması, damızlık boğa ve atlara bakıcı görevlendirme ve onlara yem satın alma, Aşiret Yörüklerine dağın uygun yerlerini otlakiye ücreti karşılığında kiralama, köy tüzel kişiliğine ait ziraat makinelerinin verimli kullanılmasını sağlama ve sonunda onları satma, bütçe hazırlama, salgı salma, angarya çıkarma ve bol bol ceza yazma... Evet köylü cezalardan illallah demiş...

    Tıraka döneminden vatandaşın memnuniyetsizliği sadece cezalarla ilgili değilmiş. O günleri yaşayanlardan dinlediğime göre Abdurrahman Zenger'in yönetimi çok despotça bulunuyormuş. 'Dıktator' diyorlar onun için. Uygulamalarının zulme varıp dayandığını söyleyenler bile var, hatta insan onuruna yakışmayacak şeyler yaparmış. Boyunduruktan öküzü çıkarıp sahibini koşmak gibi... ve bütün bunları özellikle ahalinin gözü önünde yapıp edermiş... Olayları geniş çaplı değerlendirebilen birisinin yorumuna göre, Tıraka bütün bu hoyratlıkları zamanın İktidar davranışlarına paralel olarak gerçekleştiriyordu... Gerçi bunun faturası Eğretliler tarafından kesildi, Tıraka bundan sonra gireceği hiç bir seçimden umduğunu bulamayacaktır.

    Tıraka Abdurrahman Zenger'in seçimle elde ettiği Eğret Köyü Muhtarlık görevinin sonunu getirememesinin sebebi böyle davranışları değildir, Eğret'in idari statüsünde yapılan değişikliktir. Hatırlanacağı üzere 1942'de Eğret Nahiye merkezi İhsaniye köyüne taşınmıştı. 15 yıl boyunca Eğret Köyü İhsaniye'deki Eğret Nahiyesine bağlı kaldı. 1958 başında yapılan referandum ile Eğretliler köylerinde belediye kurulmasına karar verdiler. Artık Eğret Kasabası İhsaniye Kazasına bağlı olacaktı, zira İhsaniye de ilçe yapılmıştı. Bir yıl içinde gerçekleşen bu iki olayın birbiriyle ne kadar ilişkili olduğunu inceleyeceğiz...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder