06 Kasım 2025

Gecmisten Gunumuze Egret İdaresi-4

    
    Nahiye kurulduktan üç yıl sonra Cumhuriyetin 10. yıl kutlamaları vardı. Bütün yurtta coşkuyla kutlanması için tedbirler alınan bu etkinlikler hemen her merkezde fotoğraflandı. Tabi ki Eğret'te de... 29 Ekim 1933 gününe dair Eğret Nahiyesi'nde çekilen üç fotoğraf var elimizde. Bunların ikisi Nahiye merkezinde, yani Eğret'te; diğeri Karacahmet köyünde çekilmiş. Eğret'teki fotoğrafların biri Müdürlük binası önünde, diğeri köy meydanında çekilmiş, coşkulu Eğretlilerin arasında Nahiye Müdürü de bulunuyor. 12 yıl boyunca aynı Nahiye Müdürünün görev yaptığı düşünülemeyeceğine göre, 1933'te halkla bütünleşmiş mutlu mesut görünen Müdür ile Eğretlilerle büyük geçimsizlik yaşadığı söylenen Müdür farklı kişiler olmalıdır.

    Eğret Nahiye Müdürü diye açık kaynaklardan yaptığım arama sonucunda hiç bir isme ulaşamadım. Dolayısıyla 1930-1942 arasında görev yapan Nahiye Müdürlerinin kimliğini bilmiyoruz. Müdürün kim olduğunun da pek önemi yok aslında. Giriştiği son iş sebebiyle sürekli kendisinden bahsediyoruz, malum olaya bakalım...

    28 Mayıs 1942 tarihinde İçişleri Bakanlığı 17357. Genelgesini yayınladı. Eğretlilerin ve nahiyeye bağlı köylülerin hiç birinin bundan haberi yoktu, ki bu gayet doğaldır, ama bu genelge kendilerini doğrudan ilgilendiriyordu. Zira Eğret Nahiye merkezi böylece Belcemeşe (İhsaniye) köyüne taşınmış oluyordu.

    1942 yılı baharından yaza çıkarken öğrendikleri bu kararı Eğretlilerin nasıl karşıladığı bilinmiyor. Üzüldüler, sevindiler veya umursamadılar. Yalnız bize anlatılageldiği biçimiyle olayın gelişimi şöyleydi: "O zamana kadar Eğret Nahiyesi olan Anıtkaya, o yıllarda nahiye müdürü ile ters düşer. Yaşanan bir tartışmadan sonra nahiye müdürü, “Sizi İhsaniye’ye bağlar köy yaparım. O zaman görürsünüz ‘El mi yaman, Bey mi yaman’ kendinize gelin” der. Eğreltiler de, “Yap da görelim” der. Adam gider ve bir süre sonra gerçekten Eğret, nahiye iken İhsaniye’ye bağlı köy olur. Eğretlilerin inadı pahalıya patlar ama olan olmuştur."*

    Halkla takışan bir Müdür yahut Müdür ile inatlaşan halk... Anıtkayalılarca kabul görmüş bu anlatı çok inandırıcı gelmese de, ansızın çıkarılan genelge olayında mantıklı gerekçeler belirtilmemesi söylentiyi doğruluyor gibi...


    Aslında genelge metninden ve varsa onun dayanağı olabilecek rapor, dilekçe türü belgelerden haber yok. Sadece 'Belcemeşe daha merkezi yerde bulunması sebebiyle' böyle bir karar alındığı resmi olmayan yazılarda belirtilmiş. Nahiyeye bağlı köyler düşünüldüğünde Belcemeşe'nin Eğret'e göre daha merkezi bir konumda bulunduğu doğrudur. İnsanları işkillenmeye iten şey, böyle mantıklı bir gerekçeyi halka anlatıp kabul edilebilir ve vicdani meşruiyetle uygulamak varken, yangından mal kaçırır gibi bir işe girişilmesidir. Bu anlamda Nahiye taşıma olayını biraz daha incelemek gerekir.

    Hatırlanacağı üzere Eğret nahiyesi 1930'da üçlü kararname ile kurulmuştu. Kararname, kanun demektir ve bu kanunun altında Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal'in imzası olduğu unutulmasın. 12 Yıl sonra Eğret hakkında yeni bir karar alınacaksa, bu yine kanun kadar kuvvetli bir usulle yapılmalı değil miydi. Neden sadece Bakan imzasının yeterli olduğu genelge yoluna gidildi? Bunun cevabı açıktır, çünkü yasal bir düzenleme yapılmıyordu. Eğret köyünün statüsünde bir değişiklik yapılmamıştı.

    Nasıl yani, bu genelge ile Eğret'in nahiyeliği alınıp İhsaniye'ye verilmedi mi? Hayır, sadece Eğret Nahiye merkezi Belcemeşe'ye taşındı. Kararname ile kurulan Eğret Nahiyesine dokunamazlardı, hile-i şeriyye ile merkezi, yani büroyu Belcemeşe'ye taşıdık dediler.

    Mevzuata uygun bu ilüzyon sayesinde kağıt üzerinde Müdürlük bürosunu taşıdılar, ama gerçekte nahiyeliği çalıp gittiler. Bu olayda ismini bilmediğimiz Nahiye Müdürü baş aktör olabilir, Eğretlilerle ciddi bir didişme sonucu böyle bir işe girişmiş olabilir. Fakat Müdür de olsa birinin 'Ben halkla geçinemiyorum' bahanesiyle bir nahiyeliğin yerini değiştirebilme gücüne sahip olması da inanılmaz değil midir?

    İşin doğrusu özellikle Atatürk'ün ölümünden sonraki tek parti döneminde böyle keyfiliklere çokça rastlanıyordu. Kimseyi töhmet altında bırakmak istemem, fakat 17357 sayılı genelge altında kimin imzası var diye araştırırken ilginç bir durumla karşılaştım. 1942 yılının 6 Mayıs günü Faik Öztrak'tan boşalan İçişleri Bakanlığı koltuğuna Ahmet Fikri Tüzer getiriliyor. Tüzer, şimdi Bulgaristan toprakları içinde bulunan Şumnu'da 1878 yılında doğmuş olup uzun yıllardır Erzurum Milletvekili idi... Yeni Bakanın görevi de uzun sürmemiş, çünkü yüz gün sonra 16 Ağustos 1942'de vefat vefat etmiş. Yalnız kısa görev süresinin ilk haftaları içinde bahsettiğimiz genelgeyi imzalamış.

    Belcemeşeören diye adlandırılan mevki, aslında Döğer köyü arazisi içinde bulunmaktadır. 1887/88 yıllarında Balkan muhaciri 25 hanenin bu mevkiye yerleştirilmesiyle Belcemeşe köyü kurulmuş olur. 1930 yılında kurulan Eğret nahiyesine bağlanmış; 1935 nüfusu 438, 1940 sayımına göre ise 561'dir... Böyle mütevazi bir köy iken 1942 yılında yayınlanan İçişleri Bakanlığı genelgesiyle Eğret Nahiye merkezi Belcemeşe'ye nakledilmiştir...

    Bir ayrıntı daha var. Belcemeşe köylüleri buraya, şimdi Bulgaristan sınırları içinde bulunan Silistre vilayetinden gelmişler. Haritaya baktığınızda Şumnu ile Silistre'nin komşu olduğu anlaşılır; Kütahya Afyon gibi... Kısa bakanlık döneminin ilk genelgelerinden biri 17357 olmakla acaba Ahmet Fikri Tüzer Bey hemşerilik hukuku gözetmiş olabilir mi?

    Eğret Nahiyesi hangi saikle nakledilmiş olursa olsun, izahı güç bir uygulama olarak tarihteki yerini aldı. Güçlü bir yasal dayanakla (örneğin üçlü kararname ile) Belcemeşe/İhsaniye'de bir Nahiye teşkil edilebilir, Eğret Nahiyesi ilga edilerek köyleri de yeni Nahiyeye bağlanabilirdi. Neden bu yolu izlemediler? Çünkü 561 nüfuslu bir köyde nahiye kurmayı kimseye izah edemezlerdi. Bırak Cumhurreisini, Başvekili, Kabineyi, vicdan sahibi hiç bir vatandaşı buna ikna edemezlerdi...

    Bu olaya fazla zaman ayırdık, seri uzayacak gibi görünüyor. Fakat buna benzer akıldışı uygulamaları ileride ilçelik hususunda da göreceğiz. Belki de haksızlıkların ilki olduğu için şu olay önemlidir...



    * Anıtkaya Belediye Başkanı Remzi Kayır'ın 2011 yılında verdiği bir mülakattan...


2 yorum:

  1. Nahiye nahiye müdürü Hicri seçkiner

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mustafa Hicri Seçkiner'i duydum, ama görev yaptığı yıllar net değil. 1942'deki müdür olabilir, araştırıyorum.

      Sil