İşgalci Yunanların Üyük'ten çektiği bir fotoğrafa göre köyün Kuzeydeki ucunu Selimlerin evler oluşturuyor, daha ötesi Alagır... Şimdiki Yeşilcami'nin olduğu yerlerdeki Selimlerin evler karaltı şeklinde. Köy içine doğru ise Omarcıkların eski evler sıralanmış. Bu sıra evlerin dışı, yani batı tarafı tamamen boş; yer yer gırañ ve kayalıklarla dolu kocaman bir dereye iniyor. Bu dere, Atmezarı ve Çayırlara doğru uzanıp giden o gün için önemli bir yoldur...
Uçtaki Selimlerin evlerden batıya, büyük dereye doğru inen iki küçük vadicik gözlerden kaçmıyor. Bu vadiciklerin ilkinin kökü; şimdiki Şampaya, Goşumcu ve Dendenler in evlerin hizasından başlıyor. İkincisi ise Yeşilcami yerinde, yani son evlerin tam karşısında bulunuyor. İşte bu iki dere mi dersiniz, vadi mi dersiniz; hızla inip aşağıda çayır/bahçeleri yalayarak Atmezarı'na doğru ilerleyen yola toslayıp birleşiyorlar. Yol ile birleşeme noktalarındaki sereñli kuyu sebebiyle bu iki küçük dereyi de içine alan o mevkiye Guyuderesi adını vermişler...
Yunan gittikten sonra bütün ülke gibi Eğret'te de hızlı sayılabilecek bir toparlanma dönemi başlıyor. Yaraların sarılmasının bir yüzü, kendini yapılaşma olarak gösteriyor; köy genişliyor.
Kuzeydeki genişleme Alagır istikametinde olacak, yalnız önce Batı'ya doğru biraz şişmesi lazım. Yıllar içinde sözü edilen iki vadicik boyunda hareketlenme oluyor. İlkinin bir yakasına Hassönlerin Hacıefe oğlu Çilmahmut ve Buruşakmehmet oğlu Tatıresil yerleşiyorlar. Öte yakaya da Omarcıkoğlu Mehmet'in oğlanlar ev yapıyor. Kim bunlar? Güdüğizzet, Nuri, Arap ve Altındiş... Onların altına Körüslüoğlu Mustafa'nın Garömer ve Selimlerin Samancı...
Guyuderesi'ni oluşturan ikinci vadiye gelince... Yunan'dan kalan fotoğrafta bu vadi kökünde görülen bir karaltı var, Gocaosman'ın ağılıymış. Ağıl genişletilip yurda dönüştürülüyor, altında Körşükrü'nün ev, onun yamacında Paşagızıların ve daha sonra Delicafer'in evler filan sıralanacak... Biz Guyuderesi'nin ikinci vadisinden ayrılmayalım. Kökünde Apdıramanların Kelhasan ve İresilhoca'nın evler, hemen arkasında ise Arapnine'nin ev yapılıyor...
1950'lere geldiğimizde vaziyet bu... Bütün bu yapılaşma ve yerleşim bir anda olmuyor tabi, tedrici bir gelişim söz konusu... En son Tıraka'nın muhtarlığında, evinin dibindeki bir bölüm 'saçakaltı' Tatıresil'e satılıyor. Öteki vadi ile arada bulunan adada ise; uçtaki kısım Bıgalı'ya, Samancı'nın evin arkasına düşen bölüm ise Delibayram'a 'yurtyeri' gösterilerek satılıyor. Bigalı Sabri Kocausta ile Devrimbeşlerin Halil İbrahim Aydın bu arsalara ev yapınca, Guyuderesi aşağı yukarı bugünkü görünümüne kavuşuyor.
Şimdi her biri sisler içindeki mazi dünyasının içinde kalan bizim çocukluk anılarımız yaşanırken buraya Dereköy derlerdi. 1970'li yıllarda çamurdan geçilemediği için böyle adlandırıldığını düşünürdük, yanılmışız; resmi adında varmış dere kelimesi...
Guyuderesi/Dereköy'ün çamurlu yapısını abarttığım düşünülmesin. Henüz oralara parke taş şöyle dursun, normal arazi taşı bile döşenmemişti. Kış günlerinde Yeñihasan'ın boğazdan Turabiler aralığına girince çamur başlardı. Çilmahmut'un oda, Güdüğizzet'in ev, Şampaya'nın ev ortasındaki o çapraz kavşakta ise çamur/balçık deryası doruğa çıkardı. Öyle zannediyorum ki o çamur deryasına yemenisini rehin bırakmayan yok gibidir. Sorarsanız buna dair çok kişinin anısını dinlersiniz. Aşağıdaki kuyuya kadar hiç eksilmeyen çamurdan dolayı Dereköy yakıştırması yapıldığını zannederdim...
Oysa biraz daha aşağı inildiğinde oraların gerçekten dere olduğu görülecektir. Böyle durumda, her derenin olmazsa olmazı çamur, isimlendirme de ana gerekçe olmaktan çıkar. Guyuderesi öyle bir deredir ki, sakinlerini fiziki olarak Eğret'ten koparır. Ramazan aylarında akşam ezanını işitemezler, iftarı geciktirirlermiş. En yakın Gocacami minaresinin ışığını görebilmek için bile, bayırdaki Delicafer'in oraya çıkmak zorundalarmış. Köye dördüncü cami ihtiyacı, bu sebeplerden ötürü iyice belirginleşmiş ve Yeşilcami'yi yapmışlar. Bir asır önce köyün en ucu olan o noktaya cami yapılmış. Çünkü 1960'larda artık Alagır semtinden dolayı orası köy içi haline gelmiş...
Misafir çocuk olarak bulunduğumuz kış günlerinde, Guyuderesi'nin dereliğini biz de kendi eğlenceli dünyamızda olabildiğince hissederdik. Arapnine'nin evin yan tarafındaki bayırdan verilen startla Devrimbeşlerin eve kadar şimşirleşmiş zeminde gayık kayardık...
Guyuderesi'ne adını veren deredeki sereñli kuyunun düzeneği kaldırılıp bileziği kapatılmış. Yerine daha işlevsel bir çeşme yapmışlar, temizlik ve hayvan sulama amacıyla hala kullanılıyor. Yeni binalarla o mevki tamamen Anıtkaya içinde bir semt artık. Amma Körşükrü'nün evin altında, yolun hemen kenarında göreceğiniz orta boy alıç azadı, buraların yakın geçmişte kır olduğunu hatırlatır gibidir...
Fotoğraf: ERT Arşivi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder