05 Eylül 2024

Bir Öküzüm Ahara Düştü Vakası Daha

     
    Berber Emmimin anlattığı Öküzüm Ahara Düştü hikayesini arzetmiştim. Benzer bir vakayı bugün işittim. Yalnız önceki gibi Almalı çeşmesinde geçmemiş. Bu seferki on onbeş yıl kadar daha önce düz ovada, meşhur Balıklı çeşmede yaşanıyor, onu hikaye edeceğim.

    1946-47 Yıllarındayız, Babam daha küçük çocuk, aklı yeni eriyor... Körhoca Dedem gidip malbazarından bir çift öküz almış, o zaman pazar nereye kuruluyorduysa... O hevesle oğlanları kemire getirmeye yollamış. Dağ'da çok sayıda ağıl bulunuyor ve köylü yakacak ihtiyacının bir kısmını da ağıllardan kaldırılan kemirelerle karşılıyor. Senin ağılın yoksa bile bir dostunun vardır...

    Babamın yaşı küçük ama Mevlüt Emmim on yaşının üzerinde, yanına küçük kardeşini de alarak yola çıkıyorlar. Bu arada yeni alınan öküzlerin huyunu suyunu bildikleri yok. E hayvanlar da yabancıysa, haliyle evi yolu bilmiyor onlar da... Gademguyu yakınlarına varınca öküzler neden ürktülerse, hop dereye uçurmuşlar arabayı. Emmim büyük olduğundan kendini atmış aşağı, ama Babam altında kalmış. Sürüklene sürüklene dereye kadar o vaziyette... O civarda Hakkıların çayırlar var, Patır Dayı (Ahmet Yırgal) öküzlerin önüne geçip durdurmuş, ama altta sürüklenen yeğeni perişan...

    Ölü gibi çocuğu getirmişler eve, sonra bir kırıkçıya göstermişler. Onun kim olduğunu hatırlamıyor Babam, bizim köyden de olabilir, başka bir köye de götürmüş olabilirlermiş... Adam demiş ki; 
    - "Ne kadar eti, kası varsa kırılmış; bir koyun postuna sarın bu çocuğu, 15 gün postun içinde kalırsa ayağa kalkar." 

    O yıllarda Dedemin koyunları var, yatırmış birini kesecekken Mazinin Ömer Emmi (Kabadayı) durdurmuş;
    - "Yav Hoca ne gerek var koyun kesmeye, aha bizim evde deri dolu..." Getiriyorlar bir deriyi, çocuğa giydirip güzelce dikiyorlar. Boynuna kadar bir tuluğun içinde on onbeş gün bekletiyorlar. Vakti gelince çıkarmışlar posttan, Babam gerçekten iyileşmiş.

    Bu arada sicili bozuk yeni öküzler bir vukuat daha işlemiş. Sulamaya götürülürlerken Gödecin Halil'in Afyonlu eşi Naciye Hanıma toslamışlar. Dedem, komşuya zararı olan hayvan bana yaramaz diye çekip sattırmış. 

    Biz hastaya dönelim... Babam posttan diri çıkmış, ama bu sefer de başka bir hastalığa yakalanmış. Sütce demişler, hadi bakalım Elpirek'e Patır Dayısı... Patır Dayı yeğenini çok severmiş, her lazım olduğunda işini bırakmaktan yüksünmüyor. Kendi öküzlerini koşup yola düzülmüş.

    Elpirek'teki adam hastayı enine boyuna süzmüş ve; 
    - "Bir haftaya kalmaz ölür bu" diye tükürür gibi söylemiş... Şu yaptığına bak, iyi olacaksa da öldürecek hastayı... Hiç olmazsa diyeceğini hastanın yüzüne deme... Düşün ey okuyucu, bütün bunları bana o hastanın kendisi anlattı...

    Moraller bozuk dönüş yoluna düşüyorlar. Gecek karşısındaki Balıklı çeşmede mola... O vakitler eski yolun üzerinde çeşme, şimdiki gibi bir kuytuda nisyana terkedilmiş değil. Her zaman etrafı çok şenlik oluyor. Balıklı çeşme denilmesinin sebebi de lulasının balık ağzı biçimli olmasıymış... Öküzleri sularken, birisi delleniyor veya hesapsız haraket edip cup ahara düşüyor. Bütün bu ayrıntılar morali bozuk çocuk hastanın aklında kalmış... Zor bela kurtarıp yola revan olmuşlar...

    Köye geldiklerinde Elpirek'te olanları anlatmışlar.  Çocuğa yakında öleceğini müjdeleyen adama mahalleli koro halinde sövmüş, tabi gıyabında... Lakin bunun hastaya bir faydası yok, ölümü bekleniyor... 

    Biri akıl mı verdi yoksa kendi fikri miydi bilinmez, Patır Dayı'nın aklına cıngırdık kurmak geliyor. Avlunun ortasına bir direk dikip koca söğüt dalını da onun üzerine yerleştirip mekanizmayı kuruyor. Cıngırdığın bir ucuna ağırlık dengelesin diye delikli bir taş bağlıyor, öteki ucuna da yeğenini oturtup başlıyor döndürmeye. Tam bir hafta belli aralıklarla babamı sallamış, hiç üşenmeden... 

    Bir haftaya kalmadan çocuk ölecekti ya, tam aksine bir haftalık sallanmanın sonunda cıngırdıktan sapasağlam inmiş... 

    Bütün etleri kırıldıktan sonra 15 gün koyun postuna büründürülen, posttan sütce olup çıkan, bir hafta içinde öleceği haber verilen, buna karşın cıngırdıkla kurtulan Babam bütün bunları bana anlattığı şu gün 83 yaşında...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder