12 Ekim 2024

Örnek Çıkarmak


    İpe değişik tarzlarda düğümler atarak onu dokumaya örme deniliyor. Örülen şeylere, örülerek yapılan giysi benzeri nesnelere de örgü adı veriliyor. İpekböceğinin kozasını örmesi, kaderin ağlarını örmesi, başa çorap örmek gibi zengin bir ifade gücünün yansıması olarak karşımıza değişik şekillerde çıkabiliyor bu kelime.

    Ör- fiiline yakın kelimeleri zihnimden geçirirken aklıma “örümcek” kelimesi de düşmüştü. Bu kelimenin tarihine bir bakayım diye Kamus-ı Türki’yi açınca hayal kırıklığına uğradım. Çünkü bu kelimenin aslının “örkümcek” olduğu ve “ürkmek”ten geldiği söyleniyordu. Halbuki ör- fiilinden türediği o kadar açık ki bunu bu hayvancığın salgıladığı maddeyi bir ağ haline getirirken hangi işi yaptığını görerek bile anlayabiliriz.

    Bakın Türk Dil Kurumu'nun Tarama Sözlüğünde “urgan” kelimesinin değişik telaffuzlarını nasıl tespit etmişler: örken, örgen, örgün, örkün… İşin içinde ip olunca ve birkaç ince ipin örülerek daha kalın hale getirilmesi sonucunda urgan ortaya çıkıyorsa ister istemez ör- fiili ile urganın bağlantısını kuruyorsunuz.

    Günümüzde “misal” karşılığı kullandığımız “örnek” kelimesinin birkaç anlamı sözlükte (Kamus-ı Türki) şöyle yer alıyor:

    1- Bir şey yapmak için öne konulan, imtisal olunan şey, numune, misal : Bu iş, bu adam size örnek olsun.
    2- Bir şeye imtisalen yapılan iş, manend, misal : Tıpkı örneğini yapmış.
    3- Bir büyük miktara misal olmak üzere gösterilen küçük miktar, numune : Zahire örneği, kumaş örneği.
    4- Cins, nevi, çeşit : Bu ne örnek maldır? Onun bizde birkaç örneği vardır.

    “Örnek” kelimesinin Anıtkaya’daki kullanım alanı sözlükte belirlenen sınırların içinde ve fakat daha dardır. Genç kızlar çeyizlerini küçük yaşlardan itibaren düzmeye başlarlar. Göz nuru döktükleri bu çeyizler o kadar önemlidir ki sergileyecekleri birkaç gün boyunca eksik arayan nazarlara karşı bütün tedbirler alınmış olmalı, her bir iş kusursuz görünmelidir. Ayrıca bu işlerin çok güzel, orijinal, benzersiz olması da tercih edilen özelliklerdir. Böyle bir iş çıkarmak için daha önceden yapılan işlerden yararlanmak kaçınılmaz olur bazen. İşte yararlanılan ve tamamlanmış böyle örgü, işleme gibi işlere “örnek” adı verilir. “Örnek almak” bir başka nakışı, ilmeği taklit etmek demektir. Elinde orijinal bir iş bulunduranlar çoğu zaman bunun örnek alınmasını istemedikleri için bazı sıkıntılar bile çıkar. İşte “örnek” kelimesi Anıtkaya’da bu şekilde kullanılır. Şüphesiz bu kelimenin baştan beri saydığımız kelimelerin anlamları ile bir ilişkisi vardır. Ama Anıtkaya’da kullanılan halinin sözlükteki anlamlarının hangisine daha yakın olduğunu bulmak size kalmış. Kim bilir belki de dört anlamla da bir parça bağlantısı vardır.

    Yine sadece Anıtkaya’da rastlanan bir birleşik kelimeyi de burada zikretmek yerinde olacaktır. “Elörnek” birleşik kelimesi mükemmel, kusursuz, ellere örnek olabilecek özelliklere sahip olan iş, eser anlamlarında kullanılmaktadır. Zamanla bunun haricinde éle sunulabilecek olan her şey için kullanılır olmuştur ama daha çok tepki cümlelerinde kendine yer bulur: ‘Elörnek evimiz mi var’ gibi…

    Bu hususta üzerinde düşünülmesi gereken bir kelime daha var. Anıtkaya çoban kültüründe gece koyun gütmeye örüm dediklerini sonradan öğrendim. Biraz araştırınca başka yerlerde de aynı kelimeyi aynı anlamda kullandıkları ortaya çıktı. Yalnız dar bir bölgede koyunu otlatarak sürmeye (ya da sürerek otlatmaya) örüm gütmek diyorlarmış. Buradaki örümün örmek fiiliyle bağlantısını kuramadım.  Belki sürünün düzensiz yayılışı kanaviçede, etaminde nakış dizilimine benzetilebilir. Ya da örgüdeki her bir 'din'i bir koyun gibi düşünebilir miyiz? 

    Sonuncusu fazla zorlama bir yorum olabilir... O kadar da olsun...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder