08 Ekim 2024

Çobansalığı


    Herkesin bildiği manasıyla çobansalık/çobansalığı, büyük ve küçükbaş hayvanları satın aldıktan sonra evin çocuğu veya hanımına verilen sembolik bahşiştir. Hayvanın yetiştirilmesinde güdülmesinde gösterilen emeğin karşılığı olarak düşünülmüş. 

    Günümüzde yalnız kurbanlık alışverişlerinde uygulanan çobansalık  geleneği, bu sınırlamayla adeta bir görgü kuralı haline gelmiş. Alıcı bu bahşişi vermezse alışverişin hayrını göremeyeceği, bereketsiz bir işe girişmiş olacağı, uğursuzluk getireceği gibi inançların yanında çobansalık vermemek görgüsüzlük alameti olarak algılanır.

    Bu konuyu araştırmaya önce salık kelimesinden başladım. Baştan söyleyeyim bunun sağlık kelimesiyle ilgisi yok. Çobanın eline koluna sağlık dileme göstergesi olarak bahşiş verildiği, çobansağlığı sözünün zamanla çobansalığına dönüştüğü gibi açıklamalar geçersizdir...  

    Salık haber, bilgi anlamlarına geliyormuş... Bunun konumuzla alakası olmadığı çok açık... Bir deyim olarak bu kelimeye salık vermek sözünden aşinayız. Burada tavsiye etme, önerme anlamları var. Uygun bir doktora yönlendirme isteyen birine 'Falanca doktoru salık veririm' deriz. Bu kullanımın da bilgi ve haber anlamıyla alakası kurulamıyor. Her iki anlamın ise çobansalık kavramıyla bağlantısı bulunmuyor.

    Salık kelimesinin kıyıda köşede kalmış bir manası daha var; ağıldaki çoban odası... Genellikle dağda bulunan bildiğimiz koyun ağıllarından söz ediyoruz. Eğret/Anıtkaya ağıllarındaki bu odaların salık diye adlandırıldığını doğrulatamadım. Ev veya oda dendiğini hatırlıyorum, ama eski zamanlarda salık kelimesi kullanılmış olabileceğini düşünüyorum. Çünkü çobansalık yahut çobansalığı sözündeki anlam genişliği ile buradaki isimlendirme arasında bağ kurmak önceki kelimelerde olduğu gibi zor değil.

    Derken bu kelimenin Eğret'teki tarihine dair Berber Emmim önemli bir şey anlattı. Dinledikten sonra çobansalığı kavramı yerliyerine oturdu.

    Sürü sahipleri çoban tutarlarmış eskiden. Evde yeterli işgücüne sahip olmadığı için, yahut başka sebeplerle... Bu uygulama son zamanlara kadar geçerliydi; Arapların Gözelali Gödeşlere, Kelahmet ise Çolaklara çoban durduğunu hatırlarım...

    Çoban tutarken mutlaka bunun pazarlığı yapılıyor, yazılı olmayan sözleşmeyle bütün şartlar karara bağlanılıyordur. Konuşulmasa bile adetleşip yerleşmiş bazı hususlar da bulunuyor. Bunlardan birisi çobanın etlik hakkıdır. Genellikle bir kısır koyun, çobanın arkadaşlarıyla veya kendisi yemek üzere daha işin başında belirleniyor. Vakti gelip etlendiğinde kesilmesi planlanan bu etlik koyunun daha pazarlık aşamasındayken sözleşmeye sokulduğu da olurmuş. Çobanın hakkı diye pazarlığa sokulan yemelik koyunun diğer bir adı, tahmin edilebileceği gibi, çobansalığı...

    Eğret'te çobansalığı uygulaması genellikle kafası uyuşan diğer çoban arkadaşlarıyla birlikte yürütülürmüş. Bu dönem uzun süre kırda kalan çobanlar, birinin çobansalığını kesip bitene kadar onu yerler, sonra diğerininkine başlarlarmış. 

    Biraz ayrıntıya gireceğiz... Koyunu kesip garnını bütün olarak çıkarıyorlar. Temizleyip uygun yerini de bütün olarak pişiriyorlar. Koyunun etini de özellikle kuyruk yağıyla pişirip donduruyorlar. Ayrıca pişirilen garını (işkembe) bir tuluk gibi kullanıyor ve içine koyun etini depiyorlar. Garın içindeki bu eti, sürekli eşek sırtındaki heybenin bir gözünde tutuyorlar. Acıktıklarında, öğün geldiğinde içinde bulunan bir kaşıkla yeteri kadar eti çıkarıp icabına bakıyorlar. Heybe boşaldığında gelsin sıradakinin çobansalığı... Kar yere düşene kadar bu böyle devam ediyor...

    Dinlediklerimden sonra, artık çobansalığı sözünün kökenini açıklamak çok kolay. Çoban durmak/tutmak Eğret'te eskiden beri yaygın bir sektördü. Pazarlıklarda çobana yemelik bir koyun tahsisi de yaygındı hatta zamanla kural haline geldi. Çoban bu koyunu ağılın kendi konaklamasına ayrılan bölümünde (yani salıkta) serbestçe, istediği gibi yeme hakkına sahipti. Bu yüzden koyuna çobansalığı adı verildi, çünkü salığa tahsis ediliyordu. Zamanla salık dışında, kırda bayırda veya daha başka yerlerde de yenilmiş olmasına rağmen çobansalığı tabirinden vazgeçilmedi. Salık unutulsa da çobansalığı unutulmadı. 

    İş ağıllardan, salıklardan uzaklaştı; çobansalığı seyrek de olsa uygulandı, ama uygulama alanı daraldı. Bununla beraber anlamında garip bir kayma ve genişleme yaşandı. Çobanlık mesleğinden çıkıp cambazlığın bahşişine dönüştü. Daha sonra yalnız kurbanlık alışverişine sıkıştı kaldı...


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder