18 Mayıs 2020

Tarihi Eğret, Eğreti Tarih



    Eğreti Köy Hikayesi Başlıyor

    Anıtkaya/Eğret geçmişi hakkında hiç bir tarihi ve ya resmi kaynakta kayda rastlamadım. 17. yy'a ait iki Tapu Tahrir Defteri hariç. Bu belgelerde o gün için Eğret köyünün nüfusu, insanların niteliği, meslekleri, köyün ekonomisi ile ilgili istatistiki bilgilere yer verilmiş. Yeri geldiğinde belki bu belgelerden daha ayrıntılı bahsederim.

    Resmi ve tarihi verinin kısıtlılığına rağmen söylentiye dayanan sözlü bilgiler daha mantıklı ve eğlencelidir.

    Rivayete göre bir kaç aile, belki bir oba uygun buldukları bir yere konuyorlar. Orası bugünkü Anıtkaya'nın 5 km kadar güneyinde Çirçir Çeşme arkasında bir yer. Kondukları yerde biraz fazlaca kalmış olacaklar ki o zamanın ve oraların hakimi, Kütahya'daki Germiyanoğulları Beyi derhal adamlarını gönderip orayı terketmelerini söylüyor. Tabi buyruğa karşı çıkacak güçleri yok. Ama oradan da ayrılmak istemiyorlar. "Gideceğiz, zaten biz buraya yerleşmek için değil eğreti olarak konmuştuk." deyip zabıtayı savuşturuyorlar. Anadolu o sıralar karışık. Selçuklu sekeratta. Onun boşluğunu her bölgede pıtrak gibi başını kaldıran beylikler doldurmaya çalışıyor ama; sistemsizlik, tecrübesizlik, güçsüzlük ve kimbilir daha hangi başka sebeplerden otorite bir türlü sağlanamıyor. İşte bir ortamda bizimkiler "eğreti" olarak kondukları yerde kendilerini unutturup evler, ağıllar yapıp oraya bir güzel yerleşiyorlar.

    Zamanla basbayağı köy oluyor burası. Adı da Eğreti... Bugün hala buradaki binaların temel kalıntıları görülmekte. Anıtkaya halkı buraya "Eski Eğret" diyor.

    Köyün oluşumu ve kuruluşuyla ilgili bu rivayete dikkat edilirse, bu olayın yaşandığı tarih hakkında kesin olmayan ipuçları yakalanabilir. Bunlar da bizi tahminen 13-14. yy'a götürür. Eğreti Köy hikayesinin başladığı tarih bu.

    Aynı asırlar içinde doğumuna tanıklık edildiğine dair rivayetler bulunan Eğret Han/Kervansaray hakkında da bir kaç kelam edilmeli. Evet kesin bir tarih verilemiyor bu Kervansarayın inşasıyla ilgili. 13. yy veya 14. yy'da yapılmış olabileceğine dair tahminler yapılıyor. Eski Eğret'ten yeni Yeni Eğret'e taşınma olayında Han var mıydı, yani Han ve kompleksinin çevresine mi yerleşildi, yoksa yerleşilen bu yere mi kervansaray yapıldı, bu meçhul.

    Bunlar hep Anadolu Selçuklu sonu, Beylikler dönemi ile ilgili devirler. Kazara bulunan bazı tarihi kalıntılardan İslamiyet öncesi toplumların kültür izlerine de rastlanıyor. Heykeller, madeni paralar filan... Eğret halkının yeni yerleştikleri bu köy, önceden başka halkların yaşadığı bir köydü ihtimal. Frigler filan... Hem Üyük dediğimiz, bugün Şehitlik olan tepe aslında bir tümülüs. Kral mezarı yani. Hangi kralın acep.

    Osmanlı Dönemi

    Neyse, Eğreti tarihte yolculuğuna devam ediyor Eğreti Köy. Eğreti falan ama esaslı bir köy oluyor durdukça. Çevrenin merkezi oluyor adeta. Karahisar ile Germiyan arasında en önemli istasyon oluyor yolcular için. Bunda Kervansarayın payı çok elbette. Yalnız sadece bu değil. Dervişler, mutasavvıflar mekan tutuyorlar Eğreti. Ticari amaç gütmeden yolcu ağırlama hizmetinin bir ucundan da onlar tutuyorlar. Böylece Eğret halkının misafir ağırlama alışkanlığı peydahlanıyor köy odalarında. Eski fonksiyonundan uzak olsa da günümüzde Anıtkaya'da 40 civarında köy odası var.

    Cuma Camisi diye adlandırılan bir cami varsa orası büyük bir merkezdir; çünkü Osmanlıda her camide cuma namazı kılınmaz yalnız belli merkezlerde kılınırdı. Eğretteki Cuma Camisinde etraf köylerden gelen insanlarla birlikte cuma namazı eda edildiğinden bu ismin verildiğine şüphe yok.

    16. yy'a ait iki Tapu Tahrir defterinden anlaşıldığına göre, o dönemde gerçekten kayda değer bir merkez. Nüfus yoğunluğu, mesleki çeşitlilik, ödenen vergilerden anlaşılan ekonomik boyut bize rahatça bu hükmü verme hakkı sağlıyor.

    1907 yılındaki kayıtlara göre Eğret; İsçehisar ve Işıklar'dan sonra nüfus yoğunluğu bakımından üçüncü merkez. Tam 163 hane kaydedilmiş. Ataerkil aile yapısında Her hanede erkek çocuk sayısı kadar aile bulunuyor. Yani bir asır önce Eğret nüfusunun şimdinin Anıtkaya'sından fazla olduğunu söyleyebiliriz.

    Ve Cumhuriyet

    Sonra araya cihan harbi giriyor, başka bir bölümde anlatacağım Yunan işgali ve Kurtuluş savaşı giriyor. Yeni Türkiye'nin her yerinde yaşananlar Eğret'te de yaşanıyor. Medreseler... İnkılaplar...Türkçe Ezan...Halkevi, Halkodası...Tek Parti...Dünya Savaşı...Demokrat Parti vs. vs. Tarih böyle akıp giderken Eğret yine Eğret. Büyük. Nahiye. Elliden fazla köy kendisine bağlı.

    Eğret'e nahiye kuruluşu 1930 yılında gerçekleşmiş. İçişleri Bakanlığının çıkardığı İdare dergisinin Eylül 1930 sayısında bu durum şöyle duyurulmuş:



    5768 No'lu Kararnamede Merkez köylerden Çobanlarla birlikte nahiye yapıldığı, 28 Eylül 1930 tarihinde yayınlanıp yürürlüğe giren bu kararnamenin altında Dahiliye Vekili Şükrü Kaya, Başvekil İsmet ve Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal'in imzaları bulunduğunu belirtmek lazım.

    1941 Yılına kadar on yıl süreyle Eğret Nahiyedir. Bu yıl içinde Eğret Nahiye merkezi İhsaniye'ye taşınıyor. Adı değiştirilmeden yapılan bu işlemde Eğret köyü doğal olarak olduğu yerde kalıyor, ama idari mekanizma İhsaniye'ye alınmış. Bu olay hakkında anlatılagelen yaygın gerekçeye göre, zamanın Nahiye Müdürü ile halk arasında sürtüşme yaşanmış. Bu tatsız durumun uzaması üzerine Müdür inatla Ankara'ya başvurup taşınmayı onaylatmış. O günden itibaren Eğret'in geriye gidiş süreci başladığına inanılır.

    On onbeş yıl sonra yeni ilçeler/kazalar oluşturulurken en münasip yer olarak da Eğreti görüyorlar doğal olarak. Söylentiye göre, ileri gelenler ilçe olunursa rahat rahat hayvancılık filan yapamayız diye ellerinin tersiyle itmişler bu fırsatı.

    Resmi Gazetenin 28 Haziran 1957 tarihli nüshasında, Eğret nahiyesinden alınan 37 köyün yeni oluşturulan İhsaniye kazasına bağlandığına dair bir kanun okuyor ilgililer. Sadece adı kalan Eğret Nahiyesi böylece tarih oldu. İdari yapılanmaların birisinde de Kasaba yapılıyor artık. Adı da Anıtkaya'ya dönüşüveriyor Asırlar önce eğreti olarak aldığı Eğret ismini yerliyetikli teslim ediyor bir meçhule. Yeni isminin hikmetini anlatmak gerekirse; Büyük Taarruzda bölgede verilen şehitler anısına Üyük tepesine bir anıt dikilmişti. Anıtkaya'nın "anıt"ı bu anıt; lakin "kaya"yı hala anlayabilmiş değiliz. Eğretiköyün isim talihsizliği devam ediyor sizin anlayacağınız.

    İsmini değiştirse de, köylerini kaybetse de büyüklüğünü ve merkeziliğini 1970'lerin ortalarına kadar sürdürdü. Bu yıllarda ekonomik nedenlerle şehre göç başladı. Özellikle İzmir, Anıtkayalıların göç merkezi oldu. Hızlı göç durdurulamadı. 40 yıl sonra, nüfusu ikibinin altına düştüğü için Anıtkaya "köy" olduğunda, sadece İzmir'de en az beşbin Anıtkayalı vardı. Rivayetler muhtelif...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder