Anıtkaya/Eğret Ağzı
Anıtkaya’da konuşulan Türkçe, diğer bütün bölgelerde olduğu gibi bir kendine haslık arz eder. Fakat böyle bir değişiklik hiçbir zaman ayrı bir şive hüviyetine bürünmez. Batı Türkçesi, içinde, kelimelerin değişik telaffuzundan veya bilinen bir kelimeye yeni bir anlam yükleme şeklinde kendini gösterir.
700 yıldır Türkçe hakimiyeti var
Anıtkaya halkının kelimeler üzerindeki bu tasarrufu şüphesiz yakın bir tarihe dayanmıyor. Köyün tarihi belki yedi asra dayandığına göre Türkçe, bu topraklarda en az yedi asırdır işleniyor demektir. Bugün yazı dilinde kullanılmayan ancak Türkçe oldukları bilinen bazı kelimelerin halk ağzında kullanılıyor olması ve bu kullanılışın başka yerlerde görülmemesi bu yörenin Türkçe ile birlikteliğinin ne kadar eski olduğuna güzel bir işarettir.
Türkçemizde, bazı gerçeklerin değiştiğini anlatan güzel bir söz vardır: “Eski çamlar bardak oldu.” Bugün “bardak” kelimesinin anlamı bellidir. Ama Anıtkaya’da bu kelime daha değişik bir anlamda hala kullanılmaktadır. Çam ağacının içi, oyularak boşaltılır. Üstünden iki, altından bir delik bırakılır ve alttaki delik çam kabuğuyla kapatılır. Islanınca şişecek olan bu kabuktan kapağın açılma ihtimali kalmaz. Kırılma riski olmayan, suyu ısıtmayıp termos vazifesi gören kullanışlı bir su kabı elde edilmiş olur. İşte bu su kabına Anıtkaya’da “bardak” denmektedir. Yukarıdaki sözün anlamı ile bu anlamın benzerliği dikkat çekicidir.
Eski Türkçe’de kullanılan “bung” kelimesi vardır ki “sıkıntı” anlamına gelir. Bugünkü Türkçe’de bu kelime, “bunamak” ve “bunalmak” kelimelerinde yaşamaktadır. Ancak Anıtkaya’da günümüzde sadece rüzgarsız havalar için kullanılan “bungun” kelimesinin anlamı yukarıdaki kelime ile örtüşmektedir. Görüldüğü gibi Türkçe Anıtkaya toprağına sinmiş ve Anıtkayalılar Türkçe’ye kendi söyleyiş özelliklerini katmışlardır.
Bu özelliklerden bazılarını tanımaya çalışalım
- Aslında sesli uyumuna uymayan bazı kelimeler Anıtkaya ağzında sesli uyumuna uydurulur:
dana, dene/tane horuz/horoz mezer/mezar
alma/elma halva/helva hangı/hangi
hana/hani
*************************************************************************
- Yukarıdaki uygulamanın tam aksine bir işlemle, aslında sesli uyumuna uyan kimi kelimeler özel bir söyleyişle uyumdan çıkarılır:
taleş/talaş tıreş/tıraş ağeç/ağaç
areç/araç barec/baraj yaneşmek/yanaşmak
bulameç/bulamaç garec/garaj garez/garaz
goley/kolay galey/kalay gale/galat
arkıdeş/arkadaş
*************************************************************************
- R- ve L- harfleri ile başlayan bazı yabancı kelimelerin başına özel bir sesli harf getirilir. Bu, aynı durumdaki bütün yabancı kelimeler için söz konusu değildir:
Irmızan/Ramazan Ercep/Recep ilman/limon
Iraf/raf İresil/Resul Iraziye/Raziye
Irza/Rıza ırıfıdan/rafadan İrefiye/Rafia
İlazım/lazım ırafan/rahvan Irabbım/Rabbim
*************************************************************************
- Kelime başındaki çoğu sert sessizler yumuşar. Bu, en çok “k” ve “t” sessizlerinin yumuşaması şeklinde görülür:
gafa/kafa guru/kuru garı/karı
gancık/kancık garşı/karşı goyun/koyun
gaşşık/kaşık gurum/kurum duz/tuz
deyze/teyze davşan/tavşan daban/taban
darak/tarak dartmak/tartmak desdire/testere
bazar/Pazar ciban/çıban
*************************************************************************
- İlk heceden sonraki hecelerde bulunan bazı yuvarlak seslilerde düzleşme görülür. Bu, bir bakıma kelimeyi küçük sesli uyuma uydurma gayretidir.
garpız/karpuz gavın/kavun hamır/hamur
yamır/yağmur yavız/yavuz yavıklı/yavuklu
tavık/tavuk gapıt/kaput gavız/kavuz
tabır/tabur tapıt/tabut sabın/sabun
*************************************************************************
- Anıtkaya’da bazı kişi isimlerinin söylenişinde de çeşitli değişiklikler göze çarpmaktadır. Bu durum bazan ismi sesli uyumuna uydurma gayretinden bazan da sessizlerin benzeşmesinden veya ismi kısaltma arzusundan kaynaklanmaktadır:
Fatı/Fatma Âşa/Ayşe İban/İbrahim
Ellez/İlyas Essan/İhsan
*************************************************************************
- -lar, -ler çokluk ekinin sonundaki –r harfi yutulur:
Çiçeklê büyüdü. Çocuklâ gelmiş. Erkeklê ağlamaz.
Pulluklâ gırıldı. Haberlêde çıkmış.
Bazı birleşik fiillerdeki –r harfi de aynı şekilde ortada yutulur:
Durvedim/duruverdim gelivedilê/geliverdiler
Bu duruma bazan çekimli fiillerin ortasında da rastlanır:
dutalâ/tutarlar sevêle/severler getdilê/getirdiler
otdum/oturdum götdülê/götürdüler
Bütün bu –r düşmelerinden sonra ortaya çıka sesli harfler yutulmasıyla normalden biraz daha fazla uzatılarak söylenir.
*************************************************************************
- Şimdiki zaman eki olan –yor ekindeki –r harfinin yutulmasıyla çoğu zaman bir hecenin eksiltildiği görülür:
oturyoz/oturuyoruz biliyoz/biliyoruz gidiyoñuz/gidiyorsunuz
*************************************************************************
- Fiil çekimlerinde 1. tekil şahıs eki olan –m harfi –n ye dönüşür:
bulurun/bulurum döyerin/döverim
biliyon/biliyorum doycen/doyacağım
*************************************************************************
- Gelecek zaman çekiminde ise hece düşmesi görülür:
sürcen/süreceğim sürcez/süreceğiz sürcek/sürecek
sürceñ/süreceksin sürceñiz/süreceksiniz sürceklê/sürecekler
*************************************************************************
- 1. tekil şahıs istek kipinin çekiminde özel bir durum görülür:
gideyim/giden satayım/saten oturayım/oturen
Bu kipin 1. çoğul şahıs çekiminde de benzer bir durum vardır:
Gidelim/gidemiñ kalkalım/galkamıñ bulalım/bulamıñ
*************************************************************************
- Birinci tekil kişi istek kipinin kullanımında bazan daha garip bir durum gözlenir. Tezlik bildiren birleşik fiil bir de istek kipine dönüştürülürse; ardından bir de soru eki getirilirse... karışık ve komik bir durum oluşur:
Gatmer bişirivereniñ mi?/ Katmer pişirmemi ister misiniz?
Suyu dolduruvereniñ mi?/ Suyu doldurmamı ister misiniz?
*************************************************************************
- -ıp batır kalıbıyla süreklilik bildiren birleşik fiiller yapılır. Bu birleşik fiil yalnız 3. tekil kişi için kullanılır:
sararıp batır/sararıyor yörüyüp batır/yürüyor yatıp batır/yatıp duruyor
gülüp batır/gülüp duruyor serip batır/serip duruyor girip batır/giriyor
*************************************************************************
- Eğret'te konuşulan Türkçe’nin en önemli özelliklerinden biri de “nazal ñ” denilen ve bugünkü alfabemizde yani yazı dilinde gösterilmeyen sese bolca yer verilmesidir. Bu ses genizden çıkan, n ile g sesinin karışımı bir sestir. Biz bu sesi ñ şeklinde gösteriyoruz İçinde bu sesin bulunduğu bazı kelimeler şunlardır:
beñiz, geñiz, deñiz, doñuz, añ (tarla sınırı), siñir, bildiñ, güldüñüz, añıtmak, buñar (pınar), buñalmak, saña, öñlük, diñelmek, diñmek
- Aslında sesli uyumuna uymayan bazı kelimeler Anıtkaya ağzında sesli uyumuna uydurulur:
| 1.kişi | 2.kişi | 3.kişi |
tekil | getdim | getdiñ | getdi |
çoğul | getdik | getdiñiz | getdilê |
Şimdiki zaman haricindeki kiplerde çekim yukarıdaki gibi iken, şimdiki zamanda fiil kökündeki –r telaffuza iade edilir:
| 1.kişi | 2.kişi | 3.kişi |
tekil | getiryon | getiryoñ | getiryo |
çoğul | getiryoz | getiryoñuz | getiryolâ |
Getirmek fiili için bahsettiğimiz her husus aynen götürmek fiili için de geçerlidir. Fiil “götmek” biçimine dönüşür.
*************************************************************************
- yatmak fiili –sıñ yatsıñ şekliyle özel bir anlama bürünerek yardımcı fiil görevi üstlenir. Bu kullanış genel olarak “işiniñ adı ne” deyiminden sonra sürdürülür.
Mesela yıkanan halı için; “İşiniñ adı ne gurusuñ yatsıñ.”
dikilen fide için; “İşiniñ adı ne büyüsüñ yatsıñ.”
kaynatılan gölle için; “İşiniñ adı soğusuñ yatsıñ.” denir. Anlaşılacağı üzere bu durum, uzun sürecek, sabır isteyen hallerde ortaya çıkar.
*************************************************************************
- Kelime başındaki bazı s sesleri z ye dönüşür:
sebep –zebep sebil – zebil sebze – zebze sıfır – zıfır sıhhıye - zıkıye sızı – zızı soba - zoba sopa - zopa
************************************************************************
- “-dimiydi” şeklinde bir kullanım tam olarak “–diği zaman”, “-dığında” anlamını karşılar. Zarf-fiil yaptığı için doğal olarak fiil köklerine getirilir. Bu ek kümesi di + mi + i + di eklerinden oluşur.
bildimiydi – bilirse galkdımıydı – kalktığında
sordumuydu – sorduğu zaman gördümüydü – gördüğü vakit
******************************************************************************
- Soru eki “mi” den sonra getirilen “ki” edatı ile soru anlamı pekiştirilir. Normal bir kullanım olan bu duruma Anıtkaya’da bir de “ne” edatı eklenir. Böylece söze “acaba, acep” anlamı bu kullanım ile kazandırılmış olur.
Bubası geldi mi kine? Öğlene yetişirmi kine?
Bu şekilde kullanım sadece soru cümlelerine has değildir. Şöyle ifadeleri de sıkça duyabiliriz:
Dün bunu duymadıydık kine. Ben vurmadım kine.
******************************************************************************
- · “-ken” fiilimsi ekine ayrıca bir “-e” getirilip “-kene” haline getirilir
Gelirkene görmüşle. Durukana bizimki çıkdı geldi.
******************************************************************************
- · “-ıp” eki yerine “-e” eki getirilerek zarf-fiil anlamı “-e” ekine yüklenir.
Yemek yiye de öle gelediñiz / Yemek yiyip de öyle gelseydiniz
Düğmeye base de bekliyedik / Düğmeye basıp da bekleseydik
******************************************************************************
- · “-e kadar” kullanımındaki bu anlam “ deyesiye” kelimesiyle sağlanır
Eve gelen deyesiye tarleye gidediñiz/ Eve gelene kadar tarlaya gitseydiniz.
Ezen okunen deyesiye arabiye yetişiriz/ Ezan okunana kadar arabaya yetişiriz.
******************************************************************************
- "deyesiyecek" kalabıyla karşılaştırma ve tavsiye anlamı ortaya çıkarılır.
******************************************************************************
- · “-ince” fiilimsisinin anlamı “-şın” ekiyle sağlanır.
bilemeyişin – bilemeyince oturuşun – oturunca
ayağı gayışın – ayağı kayınca görüşün - görünce
******************************************************************************
- go- (koy-) fiili yardımcı fiil olarak kullanıldığında "-e go- " biçimini alır ve "işi sürdürme, devam ettirme" anlamını yüklenir.
******************************************************************************
- Çokluk isim tamlamalarında ilk isme getirilen ekler, söyleyişte birleştirilerek özel bir biçim kazanır
******************************************************************************
- -ip bille biçiminde bir kalıp ifadeyle, bir işin yapılma vakti anlatılır. Bunu yaparken söze, "derhal, hemen, o anda, -diği anda..." gibi anlamlar katılır.
- Bazı kelimelerin ortasındaki ünsüzler çift söylenir. Bu kelimelerin çoğunun 'k' ünsüzüyle bitiyor olması tesadüf olmasa gerek :
- Yabancı dillerden Türkçeye giren bazı sözcüklerde, ikincisi r olan çift ünsüzün arasında dar ünlü türemesi görülür.
medrese > medirese adres > adires radyo > irediyo kadro > gadiro
katran > gatıran satranç > satırenç safta > safıra petrol > petirol
- İkinci hecesi sert sessizle başlayan bazı kelimelerin ilk hece sonundaki h sesi t' ye dönüşür. Yabancı dillerden Türkçe'ye geçmiş kelimelerde görülen bu durum, o kelimeleri Türkçeleştirme çabası gibi düşünülebilir.
bahçe > batca bohça > botca bahtım > batdım
*****************************************************************************
- Sözcük içinde ünsüz düşmesiyle ortaya çıkan boşluk, önündeki ünlünün uzatılmasıyla doldurulur.
*****************************************************************************
- Çift dudak ünsüzü b/p, bazı kelimelerde ilk hecedeki düz ünlüyü yuvarlaklaştırır.
*****************************************************************************
- İlk hece sonundaki süreksiz sert sessiz ç, sürekli sert ş'ye dönüşür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder