10 Mart 2022

Gadıngızlar

     

    Afyonlu Bekiroğlulardan dört kardeş, 1830'lu yıllarda Eğret'e geliyorlar. Geldiklerindeki yaşları şu şekilde kaydedilmiş: Bekir 25, Ali 20, Hadım Ali 20, Mustafa 18... Küçükleri Mustafa'nın hemen asker kaydı yapılmış. İki Ali'nin ikiz olduğu anlaşılıyor, karışıklık çıkmasın diye birine Hadım Ali demişler. İkizlerden biri Eğret'te çok kalmayıp Etyemez Köyüne (yeni adı Yeşilbayır) gidiyor. Eğret'te kalan Hadım Ali'den Hadımoğlular   ve Şeherlioğlulara; büyük kardeş Bekir'den Şemşilere gidiliyor...  Konumuz, küçük kardeş Mustafa...

    Şeherlioğlu Mustafa Eğret'te evlendi çoluk çocuk sahibi oldu. Kiminle evlendiği ve varsa başka çocuklarıyla ilgili bilgi yok; çünkü kayıt tutulduğu sırada çoktan ölmüşlerdi, bu yüzden sadece Mehmet'i biliyoruz... İşte bu Mehmet'ten Gadıngızlara varılacak...

    Şeherlioğlu Mehmet'e 'Kedi Mehmet' diyorlar. Bu lakabın sebebi bilinmiyor. Doğum tarihi hakkında da malumat yok; ancak eşi Ümmühan'ın 1866 doğumlu olduğunu düşünürsek, Kedimehmet de buna yakın bir tarihte doğmuştur. 

    Ümmühan Hanım Dumanoğullarından... Dumanoğlu Halil'in ablası... Ana-babaları Musa ile Hatice ölmüş; iki kız bir oğlan, üç kardeş kalmışlar öylece. (Kız kardeşlerden biri de Hatice, Tekirgızılar Halil eşi oldu. İlerde Tekelilerin Pala İbramın anneannesi olacaktır. Ayrıyeten Dumanoğlu Halil, Danaların kızını aldığı için nesli kesilen bu sülaleyi tanımlarken Danalara izafe edilmişler. Bu yüzden Ümmühan Hanımdan bahsederken Danagızı dedikleri de olur.)

    Ümmühan Hanım ile evlenen Mehmet'in; 1890'da Fadime, 1891'de Ayşe, 1894'te Ali ve 1903'te Ahmet adını koyduğu çocukları oldu... En küçük çocuğu Ahmet'in doğumundan sonra askere çağrıldı... 'Kırk yaşında ne askerliğiymiş bu' denilebilir... O vakitler öyleydi; dört yıl askerlik, bir yıl ihtiyat, sekiz yıl da rediflik... Parası olan bedel yatırarak rediflik süresini erteleyebiliyordu; ama nereye kadar... 

    Mehmet, izinli olarak Eğret'e gelirken, Balmahmut'ta trenden indi. Yanında Olucaklı bir arkadaşı vardı. Maksatları, İblak'ı aşıp kestirimden köylerine ulaşmaktı. Kış günü, zor olacaktı biraz... Bir müddet ilerledikten sonra Olucaklıyla yolları ayrıldı, Eğret'e doğru inişe geçti... Fakat tipi mi vardı, boran mı vardı; artık ne olduysa tersi devrildi... Bir türlü köyü bulamadı... Onu bir alıç azadına yaslanıp donakalmış vaziyette ölü buldular. Ayak izlerinden, Akkaya'ya kadar vardığı, oradan ormanın kıyısına geri döndüğü anlaşılıyordu. Hikayenin bir başka versiyonunda, ağaca yaslanıp donmadığı, ağaca çıkıp orada donduğu ve öylece bulunduğu söyleniyor. Aç kurtlar kıstırınca canını kurtarmak için dala çıkmış, ağaç altından uzaklaşmadıklarını gördüğü için de inememiş. Azat üstünde öyle donakalmış. Tabi olayı yaşayan kişi öldüğü, ve başka şahit de bulunmadığı için bu detay olsa olsa yorumdur. Fakat olayda kesinlikle bir azat var... İmranguyusunun ötesindeki orman ucunda bulunan alıç azadına 'Kedimehmedin Azat' demişler... Bu alıç ağacının Hassönleringuyunun ötesindeki orman ucunda olduğunu söyleyenler de var. Belki de iki kuyunun arasında bir yerlerdeki orman ucundadır...

    Babaları Mehmet öldükten sonra büyük kızı Fadime'yi Bükürlerden Mehmet'e verdiler. Mustafa adında bir oğlu olduktan sonra eşi Mehmet vefat etti. (Fadime'nin oğlu Mustafa, ileride Buydeyci Kadir eşi Feride Dadak'ın babası olacaktır.) Bu kez Aşağı Dandır'a kocaya gitti. Daha sonraları bu Fadime'nin bir kızı, Deligızın İbram'ın eşi olarak Eğret'e geri dönecektir. Dandır'da Kedimehmetin Fadime'nin vefatını duyurmak için selalar verildi, suyu kaynatıldı, teneşir kuruldu... Cenaze yıkanırken fark ettiler ki Fadime ölmemiş... Bundan sonra 6 yıl daha yaşadı...

    Küçük kızı Ayşe'yi, önce Müdüroğlulardan Kamil'e verdiler, O Çanakkale'de şehit olunca Selimlerden Hasan ile evlendi. Sonradan 'Dayı' diye lakaplanan Hasan, Vahit Ustanın dedesi; dolayısıyla Ayşe Hanım da ninesi olacaktır...

    Kedimehmetin büyük oğlu Ali evlenmeden Cihan Harbine katıldı. Irak cephesindeydi... 18. Kolordu, 51. Fırka, 9. Alay, 2. Tabur, 8. Bölük piyade neferi olarak 19 Temmuz 1916 günü Bağdat Hilal-i Ahmer Hastanesinde şehit oldu...

    Babası vefat ettiğinde çok küçük kalan Ahmet'in bir süre sonra annesinin de vefat ettiği söyleniyor. Dediklerine göre ona Ayşe Yengesi ile Halil Dayısı bakmış. Zaten yenge razı olmasa, dayı ne kadar bakabilir ki... (Ayşe Yengesi Danalardandır ve Ahmet'in dayısının kızı Emine ileride Konyalı Mehmet'e varınca, Ona da bu yüzden 'Dananın Çolak' diyeceklerdir.) Bununla beraber Ümmühan hanımın 1932 yılında vefat ettiği kaydedilmiş. Bu kayıt doğruysa Ahmet çocuk yaştayken öksüz kaldığı hikayesi çöptür. Belki hikayenin aslı, küçük yaşta yetim kalan Ahmet'in, büyüyüp düzen kurması, evlenmesi gibi hususlarda önayak olduklarıdır...

    Askerlik sırasındaki konumundan dolayı 'Ahmet Çavuş' olarak tanındı. Gademlerin Banguş Osman kardeşi Zehra ile evlendi. Zehra'ya çocukluğundan beri 'Gadıngız' diyorlardı. O kadar hanımefendi, o kadar kibar ve o kadar nazik biriydi ki; en yakınları bile adını unutacak derecede Gadıngız olarak bildiler onu... Üzerine isim gibi yapışıp kalan bu yakıştırma ailesinin de lakabı oldu.

    Ahmetçavuş ile Gadıngızın üçü erkek, yedi çocukları oldu. Bunların İsimleri; Mehmet, Sultan, Zakire, Ümmühan, Alaattin, Refiye ve Muzaffer'dir... En büyükleri 1924'te doğdu. Doğal olarak Kedimehmetin adını verdikleri bu çocuk sekiz yaşındayken vefat etti... Hayatta kalan çocuklarını ele alacağız... Ahmetçavuş 1964 yılında, eşi Gadıngız ise 1968 yılında vefat ettiler...

    Şimdi çocuklarına gelelim... Kızlarının büyüğü Sultan, İdirizlerin Gıdak Ömere vardı. Gıdak Mehmet İdis'in anasıdır. 2007 yılında vefat etti... Zakire (Hatice) 1936 yılında doğdu. Hacızekeriyelerin Mustafa'ya vardı, 2004'te vefat etti... Üçüncü kızı Ümmühan, Böbülerin Gocahasan eşi oldu; Hüseyin Kabadayı'nın anasıdır, 1968'de vefat etti... Küçük kızı Refiye de Tırılların Ahmet eşidir...

    Alaaddin Şık

    Gadıngızların büyük oğlunun adı Alaaddin... İbişlerden Sare Hanım ile evlendi ve Buruşakların Cemal ile bacanak oldular... Erken dönemde İzmir'e yerleşti... Altı tane oğlu oldu, isimleri; Mehmet Ali, Ahmet, Davut, İbrahim, Mustafa ve Mücayip'tir... 

    Büyük oğlu Mehmet Ali Tokatlı Sönmez Hanımla evlendi. Bir oğlu ve iki kızı oldu, Harun adını verdiği oğlu 2012'de öldü, kızlarının adları İrem ve Aleyna...  

    Ahmet, Tırılların Ahmet kızı (yani halasının kızı) Şerife ile evlendi. Zehra, Emre ve Alaattin adlarında üç çocuğu oldu. Zehra evli olup İra adında bir kızı var... Ahmet kendisi 2023'te vefat etti... 

    Davut, Erzurumlu Mine Hanım ile evli. Asude adında bir kızı ve Furka adında bir oğlu var... 

    Mücayip de Kayserili Yasemin Hanımla evli olup, biri oğlan biri kız, iki çocuk babasıdır. Oğlunun adı Levent... 

    İbrahim ise Tellilerin Halil kızı Elveda'yı aldı, onun da bir oğluyla bir kızı var... Kızı İlknur, Yalvaçlı bir beyle evli; bir oğlu ve bir kızı var... Oğlu Serdar bekar...

    Mustafa evlenmedi, 2022'de bekar olarak vefat etti...  Alaaddin ve diğer çocukları halen İzmir'de yerleşikler...

    Muzaffer Şık

    Küçük oğlunun adı ise Muzaffer. İşitme problemi yaşadığı için 'Sağır Muzaffer' derlerdi. Gıllıoğlu Kazım kızı Fadime ile evlendi. Kirpitçilerin Hızarcı Hasan ve Gödeşlerin Mehmet ile bacanak oldular... 

    İkisi kız olmak üzere beş çocukları oldu. İsimleri; Zehra, Ahmet, Ümmühan, Kazım ve Mehmet... Bu isimlerin hepsinin geçmişle bağlantılı oldukları görülecektir... 

    Büyük kızı Zehra Gödeşlerin Mısdık eşidir. Küçüğü Ümmühan ikiz doğdu; fakat ikizi yaşamadı. Onu Tekirgızıların Osman oğlu Mevlüt Haykır'a verdi, Afyon'da oturuyorlar... 

    Büyük oğlu Ahmet, Bidakgeler Ömer kızı Nahide ile; ortanca oğul  Kazım ise Anıtkaya dışından evlendi, Anıtkaya'da oturuyorlar... Küçük oğulları Mehmet bekar... Ahmetçavuşun Muzaffer 1997'de, eşi Fadime Hanım ise 2013 yılında vefat ettiler...

    Gadıngızların iki oğlunun çocuklarına verdiği isimlerde; Ahmetçavuşun, kardeşi Ali'nin, Gadıngızın, Nineleri Ümmühan'ın ve Gıllıoğlunun isimlerini görebiliriz. Yine de en çok dikkat çeken isim Kedimehmet'inkidir. 

    Kedimehmetin kızı Ayşe'den nakledildiliyor: 'Benim oğlum Mehmet Yola, Gıdakömerin Mehmet İdis, Tırılların Mehmet Tırık, Alaaddin'in büyük oğlu Mehmet Şık, Muzaffer'in küçük oğlu Mehmet Şık ve Sen, hepiniz Kedimehmetin adını aldınız.' Burada Ayşe Ninenin 'Sen' dediği kişi, bize bu sözleri aktaran Şemşilerin Lütfi oğlu Mehmet Şık'tır. Belki bu rivayet, Şemşilerin Seydi Ahmet ile Gadıngızların Ahmetçavuşun akrabalığına dair bir delil kabul edilebilir.

    Anlaşılacağı üzere Gadıngızlar da diğer Şeherlioğlu Şemşiler gibi 'ŞIK' soyadını taşıyorlar.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder