1889 yılında Yemen'de büyük karışıklıklar var. Uzun süredir devam eden bu karışıklıklar bu yılda iyice şiddetlenmiş. İki üç yıl süren isyanların tamamen bastırılıp sükunetin sağlanması 1892'yi buluyor. Tabi bunun bedeli olarak da çok canlar yanmış. Cihan Harbinin adı var; amma ondan 25 yıl önce yaşanmış bir Yemen Faciası unutulmamalı...
Arzımanoğullarına kısaca Hacılar da deniliyor. Anıtkaya'da AZBAY soyadını taşıyanlara Hacılardan deseniz de olur. 1830'larda Eğret'te Arzımanoğulları üç hane... Birincisi Mustafa Oğlu Mehmet, Yetimleri; ikincisi Mehmet oğlu Mehmet, Çulluları; üçüncüsü İdris oğlu Hacı Ali de Kelsalekleri/Kelahmetleri/Davılcıarifleri oluşturuyor. Konumuz olan üçüncü hanedeki İdris oğlu Hacı Ali'nin ailesidir....
İki oğlu İdris ve Abdullah... Büyük olan İdris'ten Davılcıarifler/Kelsaleklere gidilecek, biz Abdullah'ta kalıyoruz...
İşte Hacılardan Ali oğlu Abdullah, Emine Hanım ile evlidir. Kesin tarih verememekle beraber bu evliliğin tarihini 1840'lar gibi düşünmeliyiz.
Abdullah ve Emine'nin iki oğlu var: Halil ve Ömer...
Büyük oğulları Halil'in doğum tarihini bilmiyoruz; daha doğrusu onun büyük olduğuna dair bir veri yok, sadece tahmin... Halil, Hacı Ali kızı Hatice ile evleniyor. Hatice Hanım; Kelsaleklerin atası ve Davılcıariflerin atasıyla kardeş. Bir kızkardeşi de Veyislerin Hacıarif eşi Nazike... Yani bu evlilik aile arasında gibi, el yok... Bir oğulları var, adı Osman... Halil askerde, Yemen'de... 1889 yılında şehadet haberi geliyor. Oğlu Osman küçük; belki de babası yüzünü göremedi... Yemen faciası dediğim bu işte; aynı yıl Eğret'e çok fazla şehit haberi geliyor.
Halil'in şehit olması durumu mahkemece şöyle tespit edilmiş: "1889'da Asakir-i Redif-i Şahane iken Yemen canibinde vefat eden Arzumanoğlu Halil bin Abdullah'ın veraseti; eşi Hacı Ali kızı Hatice ile küçük oğlu Osman'a aittir." Varisler arasında Halil'in ana babası zikredilmediğine bakılırsa, bu tarihte Ali oğlu Abdullah ile eşi Emine Hanım vefat etmişler.
Yine kayıtlardan anlaşıldığına göre şehit Halil'in eşi Hatice Hanım, küçük oğlu Osman'ı amcasıgile bırakarak İdirizlerden İdris oğlu Ömer ile evleniyor, yani Sarıömerin dedesiyle... Osman'ı Ömer emmisi büyütecek. Böyle durumlarda alışık olunduğunun aksine çocuğa annesi değil, amcası Ömer vasi tayin ediliyor. Yıl, 1893...
YOZGUN
Osman büyüyünce Osman kızı Ayşe Hanım ile evlendirildi. Ayşe Hanım Balkan muhaciri... Çakır Mehmet ve Çakır Osman'ın teyzesi... 1904 yılında Emine adını verdikleri bir kızları dünyaya geldi. Sonra 1917'de Halil...
İki büyük ninelerinin adını alan Emine, vakti geldiğinde Garadeli eşi olacaktır... Halil, kendi dedesinin adını almış oldu, yani Yemen şehidi olan Abdullah oğlu Halil'in... Halil'in doğumundan bir süre sonra Osman'ın vefat ettiği anlaşılıyor. Belki babası gibi şehit odu, bilinmiyor... Eşi Ayşe Hanım bundan sonra Eminlere varıp Kel Süleymanın anası olacaktır... Lakin oğlu Halil hakkında bir iki şey söylemek lazım.
Her nedense 'Yozgun' lakabı takıldı kendisine. Çalışkan ve yaşlılığında bile dinç duruşuyla dikkat çekiyordu. Uzun bacak yapısıyla doğru orantılı olarak uzun adımlarıyla anıldı. 'Yozgunun adımı' yakıştırması neredeyse Anıtkaya'ya özgü bir ölçü birimiydi.
Bir gün odaya girdiğinde demişler, 'Yav Halil, dudağının ucunda ağda buleşiği var.'... Artık gerçekten var mıydı, yoksa takılmak için mi öyle dediler... 'Doğrudur' demiş Yozgun, 'Geçen hafta ağda yidiydim...'
Yozgun Halil, önce yine Hacılardan Kelali/Dindin kızı Penbe ile evlendi. Geçinemeyip ayrıldıktan sonra Sağırların Mustafa kızı Samiye ile evlendi. Biri erkek, altı çocukları oldu. Büyük kızı Muzaffere, Gavasoğlu İsmail eşi; Zeynep, Araplar Gözelmehmet eşi; Hatice, Demircisalihin Osman eşi; Hafize, Mardaklardan Halil İbrahim eşi; küçük kızı Elveda ise Akbaşlardan Yaşar eşidir. Yozgunun kızlarından üç isme dikkat çekmek isterim. İlki Zeynep, macur ninesinin adı olup -bildiğim kadarıyla- Zeynep Hanım'ın hatırası yalnız bu Yozgun kızında yaşatılmış... Hatice, şehit Halil dedesinin eşinin adı... Diğer kızı Hafize ise, eşi Samiye Hanımın ana adıdır...
Yozgunun tek oğlu Osman... Nasıl kendisi dedesi Halil'in adını almışsa, Osman da kendi dedesinin adını taşıyor. Osman, Gazioğlu Cemal kızı Mübehet ile evlendi ve Murat ile Halil adında iki oğlu oldu. Halil, malum 1889 Yemen şehidi Halil'in dördüncü nesil torunu olarak adını almış... 1993 Yılında Mübehet Hanımın vefatından sonra Osman, Afyon'dan Nurten Hanım ile evlendi ve İsmail adında bir oğlu daha oldu...
Önce eşi Samiye Hanım vefat etti Yozgunun... Hayat arkadaşından 12 yıl sonra 1999 yılında ise kendisi öte dünyaya göçtü...
Arzımanoğullarından Abdullah-Emine çiftinin diğer oğlu Ömer'e geldik... 1853 yılında doğdu, dedesinin adını aldı. Fatma Hanım ile evlendi... Ahmet ve Abdullah adında iki oğulları oldu.
Küçük olan Abdullah 1892'de doğdu ve gelenek bozulmadı, dedesinin adını aldı. Muratlarlı Hamide Hanım ile evlendi. Henüz çocukları olmamışken Çanakkale şehitleri arasında yerini aldı... Köyleri tespit edilemeyen Afyonlu Çanakkale Şehitleri arasında şu kayıt sanki Abdullah'ı işaret ediyor: "Afyonkarahisarlı Ömer oğlu Abdullah; 1. Kolordu, 70. Alay, 1. Tabur, 4. Bölük Piyade Çavuşu iken yaralanıp; 5. Kolorduya mensup 10. Fırka Sıhhıye Bölüğünde 5 Ağustos 1915 tarihinde şehit oldu."... Ondan sonra Hamide Hanım Buruşak Mehmet'in eşi olacaktır.
KEL AHMET
Ömer'in büyük oğlu Ahmet'e dönelim. 1885 yılında doğdu, Berber Ali Usta kızı Şerife ile evlendi. Şerife Hanım, Deliberber veya Gocaberber tabir edilen kişinin ve Akgalak Çapar Mehmet Dadak'ın anası Nimet'in kardeşidir.
Hacıların Ahmet, 'Kel Ahmet' olarak tanındı ve böylece Arzımanoğullarının bu koluna 'Kelametler' denmesinin yolunu açtı.
Üç oğlan, iki kız olmak üzere beş çocukları oldu. 1923'te doğan Şerife çok yaşamadı, beş altı yaşındayken vefat etti. En küçük çocuğu Hacer, önce Sağırların Hasan, onun ölümünden sonra Kelapdılla eşidir...
Ümmügülsüm Hanım 2007 yılında vefat etti. Eşi Kelahmetin Arzıman da beş yıl sonra 20012'de Ümmügülsüm Hanımın peşinden gitti...
Babaları Kelahmete gelince... Eşi Şerife Hanımın vefatından sonra, dünürü Şeherlioğlunun ölümüyle dul kalan Asiye Hanımıla evlenmişti. Bu evlilikten kısa bir süre sonra 1957'de 72 yaşındayken vefat etti. Asiye Hanımın vefatı ise 1970...
Diğer Arzımanoğulları/Hacılar sülalesi mensupları gibi Kelahmetler de 1934 Soyadı uygulamasında AZBAY soy ismini aldılar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder