Osman'ın büyük oğlu İbrahim'e dair nüfus kayıt bilgileri elimizde yok. Onun hakkında yazdıklarımız mahkeme kayıtlarına yansıyan bilgi kırıntılarıyla sınırlı. Bu sebeple doğum ve ölüm tarihlerini bilemiyoruz. Eşi Emine Hanımın doğum tarihi 1871 olduğuna göre, buna yakın bir tarihte doğmuştur. Emine Hanım da İsmail kızı; ama kimlerden olduğu bilinmiyor. Biri kız üç çocukları oluyor. 1889'da Fatma, 1891'de Ramazan ve 1894'te Hasan Hüseyin dünyaya geldi.
1894 - 1900 arasındaki bir tarihte Elciklerin İbrahim'in vefat ettiği anlaşılıyor. O dönemin adetine göre dul kalan kadın, evin diğer oğluyla evlendiriliyor. Üç çocuğuyla kalan Emine Hanım da bu doğrultuda kaynı Ahmet'e verilmek isteniyor. Fakat bunu kabullenemiyor ve doğruca Kadıya başvurarak kayınpederi Osman'dan şikayetçi oluyor... Yıl, 1901... Bu mahkemenin sonucu hakkında bilgimiz yok; ancak kayıtlardan anlaşılıyor ki, köye dönüp yeni bir eve yerleşmişler ve hane reisi büyük oğlu Ramazan olmuş.
Ablaları Fatma'nın evlilik kaydı var; ama bu kaydın Eğret'te karşılığı yok. Bundan Fatma'nın Eğret dışına gelin olduğunu anlamalıyız. Nitekim Fadik diye çağrılan bu halanın Afyon'a gelin gittiği, soyadının Özdemir olduğu ve 1970 yılında vefat ettiği öğrenildi...
Küçük oğul Hasan Hüseyin, Cihan Harbi şehitlerinden... Bir kaç cephede vuruştuktan sonra, nihayetinde Yemen'e sevk ediliyor. Yemen Cephesinin Medine Müdafaası safhasında süvari birliğinde görevliyken, o vaziyette şehadet şerbetini içmiş... Elde kaldı Ramazan...
Ramazan 1891'de doğdu. O vakit Eğret İmamı olan Mücellit Hoca kızı Naime ile evlendi. Kısa süre sonra askere gitti. Onun askere celbinin, küçük kardeşi Hasan Hüseyin ile birlikte olduğunu söyleyenler de var... Buna göre, daha Balkan Savaşlarından önce, 1910'da askere alınmış... Bu tarih doğruysa Ramazan tam zamanında askere gitmiş oluyor... Lakin tam da bu tarihten itibaren, hiç aralıksız durmadan savaşıldığı, cepheden cepheye koşulduğu, acılarla dolu çok uzun yıkılış süreci başlamıştı. Ramazan'ın askerliği bu döneme denk gelir. Seferberlik ilan edilir, terhisler durdurulur; savaşlar ve askerlik hiç bitmez... Yıllarca en uzak cephede, Yemen'de kaldığı, Medine Müdafaasında çarpıştığı, sonra Filistin Cephesine sevk edildiği anlatılıyor.
Bütün cepheler çökmüş, mütarekeye yakın 1917'de İngilizler'e esir düşmüş. Mısır'a götürdükleri Türk esirler üzerinde İngilizler yeni işkence metodları deniyor. Bunlardan birisi de kimyasal banyo... Krizol dolu havuzlara/kazanlara dezenfekte bahanesiyle sokulan binlerce Türk esir sakat bırakılmış. Banguş Osman orada kör olmuş, Doğveli orada sağır kalmış. Aliciklerin Ramazan ise oradan döndüğünde, ağzında dişi yokmuş...
Ordunun dağılması neticesinde zahmetli bir geri dönüş yolculuğu var. Tilki inlerinde yatıp, gizlene gizlene Eğret'e vardığında sabah olmak üzere... Evinin camından bakıyor ki... Bir kadın ve neredeyse bir delikanlı çocuk... Duramıyor orada. Askere giderken yapımına başlanan büyük cami (Goca Cami) bitirilmiş... Şadırvanda abdest alanlar var, soruyor onlara: "Elciklerin Irmızan vardı?.." Saçı sakalına karışmış bu yabancının suali karşısında biraz şaşırıyorlar. İçlerinden biri cevap veriyor, "Hee! Naymelerin Irmızan'ı diyon sen. O harbe gitti, gelemedi. Oğlu bile boyunu aştı..."
Hocanın kızı ile evlendikten sonra artık onlara 'Naymeler' denmeye başlanmış. Meğer evde yatar gördüğü çocuk, oğlu oluyormuş...
Ülke biraz nefes aldıktan sonra, Aliciklerin Ramazan'a İstiklal Madalyası gibi, aylık bağlama gibi bir şeyler teklif edildiğinde istememiş. Çoğu gazi gibi âlicenap davranıp reddetmiş... Önce 1967'de eşi Naime Hanım vefat etti, ondan yedi yıl sonra Aliciklerin Ramazan da ebedi yurduna göç etti...
Tek kızları Esma, Çatalların İbiş oğlu Eyüp eşi oldu. Şimdi Esma ile Eyüp arasındaki akrabalığı hatırlatmak lazım... Gerçi İbiş ve Eyüp isimleri bile Afyonlu Karamehmetoğlularını hatırlatmaya yeter, başka bir şeye gerek yok... Esma hanım 2016 yılında vefat etti...
Naymelerin İbrahim'in çocukları... İki kız üç oğlan. Kızlardan büyük olan Zehra, Kösenin Mehmet'in ilk eşi, Hüseyin Varlı'nın anasıdır, 1964'te vefat etti... Küçük Havva ise Yeşilömerlerin Halil İbrahim eşidir...
İkinci çocukları da büyük ninesi Naime'nin adını aldı. Gödenlerin Bakkal Süleyman oğlu Osman'a verdiler Naime'yi... Naime'nin ninesi ile, Osman'ın dedesi kardeş olduğunu unutmayalım. Naymelerin İsmail'in üçüncü çocuğu İlhan, eniştesi Osman'ın kardeşi Gülsüm ile evlenince, değişik usulünü uygulmış oldular.
Naymelerin İbrahimin ortanca oğlu Ahmet 1946 yılında doğdu... Göz renginden olsa gerek 'Çakır' diye lakaplandı. Gasapların İbrahim kızı Hanife ile evlendi. Sağırların Emin, Bidakgenin Ömer, Çerçilerin Hilmi ve Kınilerin Mustafa ile bacanak oldular... Biri kız dört çocukları oldu. Büyük oğlunun adı İbrahim, Omarcıklardan Delicafer kızı Hanife ile evlendi. Diğer oğulları Şaban ve Bünyamin... Tek kızları Zehra, Çerçilerin Hilmi oğlu Burhanettin ile evlendi. Burhanettin ile Zehra teyze çocukları... Naymelerin Çakır 2014 yılında vefat etti; İbrahim Afyon'da diğer çocukları Anıtkaya'da oturuyorlar...
1951 Yılında doğan küçük oğul Süleyman'a adını anası Nazik Hanım vermiş besbelli; babasının adı oluyor... Olucak'tan evlendi. Büyük kızının adı Zehra idi. Onun vefatından sonra doğan küçük kızına da aynı adı verdi. Oğulları Murat, İbrahim ve Şükrü'dür. Kendisi 2020 yılında vefat eden Süleyman'ın çocukları da Afyon'dalar...
Naymelerin İbrahim'in üç oğlunun kızları da Zehra olması tesadüf değil... Erken ölen halalarının ismi... Nazik Hanım 1986 yılında, kocası İbrahim ise 1989'da vefat ettiler...
Deli Hasan
Çevre köylerle ilgili ortak bir husumet olduğunda Hasan öne çıkarmış. Mesela gençliğinde Bayramgazililerle sürtüşme yaşandığında herkesi hizaya getirdiği anlatılıyor. Efelik yapmaya özel olarak bazı köylere gider, düğünlerde güreş tutarak gövde gösterisi yaparmış. Bu kadar ön planda olunca sık sık Jandarma hakkında arama çıkarırmış. O zaman da Döğer'e, dayılarının yanına gidermiş. Bazı haksızlıklara dayanamadığı için orada da vukuatsız durmazmış. İşte böyle birine takılmış 'Deli Hasan' lakabı...
Alçaklardan Şerife Hanım ile evlendi, Terlemezhocanın Yusuf ile bacanak oldular... O güne kadar din-diyanet, abdest-namazla işi olmayan Deli Hasan tövbekar olduğunu ilan etmiş. Yalnız bu ilanı da yine delicesine yapmış; çıkmış kapının önüne, 'Ben Müslüman oldum Ağalar!' diye nara atmış...
Fadime Leyla ve Ramazan adlarını verdiği bir kızıyla bir oğlu dünyaya geldi. Bundan sonra köyde çok durmamış, 1952 yılında ayrılmış... PTT'de işe girip görevi gereği Ulukışla'ya yerleşmiş. Burada da Mehmet Emin adında bir oğluyla, Mualla ve Mukadder adlarında ikiz kızları dünyaya gelmiş. Kızlar daha bebekken vefat etmişler... 1956'da tayini Akşehir'e çıkınca oraya yerleşmişler... İki kızları olmuş, vefat eden ikizlerin hatırasını yaşatmak için onların adını koymuşlar. Mukadder ve Mualla'dan sonra, 1960 yılında bir oğulları daha olmuş, Mustafa ismini vermişler... PTT Hat çavuşu iken emekli olduktan sonra dönüp Afyon'a yerleşmişler...
Naymelerin Deli Hasan, dilinde zikriyle 1989 yılında ölmüş. Eşi Şerife Hanım ise ondan yaklaşık yirmi yıl sonra, 2010 yılında vefat etmiş...
Çocuklarına gelince... Bebekken vefat eden ikiz kızlar dışında altısının isimleri; Fadime Leyla, Ramazan, Mehmet Emin, Mukadder, Mualla ve Mustafa... Kızların üçü de öğretmen olmuş ve Anıtkaya dışına gelin olmuşlar; yalnız Mualla Öğretmenin evliliği manidardır; zira eşi, Döğerli Mücellit Hocanın torunlarındandı. Mücellit Ahmet Efendinin iki torununun evliliği oldu bu... Kızların büyüğü Fadime Leyla vefat etmiş...
Büyük oğlu Ramazan emekli asker. İstanbullu Nurhayat Hanım ile evliymiş ve eşi 2016 yılında vefat etmiş... Ortanca Mehmet Emin İzmir Belediyesinde çalışıyormuş, vefat etmiş... En küçükleri Mustafa ise Adalet Bakanlığında yönetici iken emekli olmuş. Hasan ve Muhammed Atıf adında iki oğlu ve torunlarıyla Afyon'da ikamet ediyor. Anıtkaya'dan büsbütün ayağını çekmiş değil, mübarek günlerde, ölü-diri, yakınlarını ziyaret ediyor...
Aliciklerin Naymeler dalına mensup İbrahim çocukları soyadı olarak KIRBAÇ/KIRBAŞ'ı seçti...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder