14 Temmuz 2025

Egret 1767

     
    Geçenlerde Uluyol mevkiini tanıtırken Hasan Özpınar'ın 'Seyyahların Gözünden Afyonkarahisar' kitabından bir paragraf alıntılamıştım:

    "Ocak 1767-  Karahisar'dan Bursa'ya gitmek için yola çıktık. Kervanımızın ilk durağı 5 saat uzaklıktaki geniş ve düz bir yol üzerindeki Eğret. Ancak bu yol kışın o kadar kötü ki 1767 yılında hiç bir kervan bu yolu kullanamadı. Ocak ayında bu yolu kullanmak yerine iki saatlik mesafede dolambaçlı yollardan gittik ve bu yol bize toplamda 7 saat zaman kaybettirdi."

    İpekyolu'nun sadece bir bölümü olan Afyon-Eğret arasındaki kısımla ilgili bu alıntı üzerine yeterince yorum yaptık. Yalnız paragrafın devamı vardı, konuyla pek alakalı olmadığı için oraya almamıştım. İşte o paragrafın kalan kısmı:

    "... Anadolu’daki yolculuğumda sık sık kötü hava koşullarıyla karşılaştım. Kimi zaman yağmur, kar veya don... Ancak ilk kez kervanımız dolambaçlı yollardan gitmek zorunda kaldı. Karahisar'dan Kütahya’ya gittiğimiz bu dolambaçlı yolda gördüğümüz en tuhaf şey 3 tane kaplıca (hamam) oldu. Burada muhtemelen eski zamanların görkemli binalarından kalmış olan dağınık bir halde çok sayıda beyaz mermer kalıntısı ve derme çatma kulübeler vardı." *

    Alman gezgin Carlsten Niebuhrs'tan nakledilen yukarıdaki ifadelerde 18. yy'da maceralı bir Afyon-Eğret yolculuğu anlatılıyor. Kış aylarında kapanan Araplı geçidi nedeniyle Gazlıgöl üzerinden giderek yolu uzatmak zorunda kalıyorlar. Epeyce meşakkatli bu yolculuğu değerlendiriyor yazar... Yolu uzatmak artı 7 saate patlamış, ilk şikayeti bu zaman kaybından...

    Devamında bunca yıldır Anadolu'yu gezerim, çok zorluklar çektim, çok kötü hava şartlarıyla karşılaştım, ama ilk defa yolumuzu değiştirmek zorunda kaldım, diyor. Burada gezginin biraz abarttığını söylemek lazım. Çünkü onun Anadolu gezisi daha çok Ege ağırlıklıdır ve bu bölgenin en sert iklimi Afyon bölgesinde hüküm sürer. Sen kalkmış karakışın tam göbeğinde yola çıkmışsın, ne bekliyorsun ki...

    Kayda değer bulunan bir ayrıntı da bu meşakkatli yolculuk sırasında 3 kaplıca görülmüş olması... Gezgin bunların isimlerini yazmamış, ama Hasan Bey'in yorumuna göre bunlar Ömer, Gecek ve Gazlıgöl kaplıcalarıdır... Bu bilgiye göre Eğret'e doğru yola çıkıldı, Ömer ve Gecek kaplıcaları geçilip Araplı boğazına girildiğinde vaziyetin vahim olduğu anlaşıldı. Bunun üzerine geri dönüp Çorca/Fethibey üzerinden Gazlıgöl'e ulaştılar ve oradan Dandır-Eğret'e yöneldiler... Burada gezgin, başına gelenlerden (muhtemelen Ermeni) rehberini sorumlu tutmalıydı. Zira bu mevsimde Araplı'dan geçmenin mümkün olmadığını bilmek için rehber olmaya bile gerek yok...

    Paragrafın son cümlesi çok önemli... "Burada muhtemelen eski zamanların görkemli binalarından kalmış olan dağınık bir halde çok sayıda beyaz mermer kalıntısı ve derme çatma kulübeler vardı." Bu cümlede bir an Gazlıgöl'den bahsedildiği gibi bir yanılsamaya düşebilirsiniz. Ancak paragraf bir bütün olarak okunduğunda Eğret'ten söz edildiği çok açıktır. 

    Söz konusu Eğret ise ve köyü anlatan bir gezgin bilim adamı ise, dikkatini çeken ilk şey kervansaray olmalıydı. Ama Niebuhrs'e göre önemli olan kervansaray değil, antik kalıntılar ve garaörtü Eğret evleri... Şüphesiz bunda köye ipekyolundan değil Kapıyeri'nden girmiş olmasının etkisi vardır. Normal güzergahtan gelebilseydi karşısına kervansaray çıkacaktı, oysa şimdi 'derme çatma kulübe' dediği dambeşlerle karşılaştı...

    Eski dönemlerin muhteşem mimari kalıntıları olan mermer parçaları ayrıntısı da çok önemlidir. Şimdilerde eski mezarlıkta, kervansarayda, bazı çeşme gövdelerinde devşirme malzeme olarak karşımıza çıkan antik kalıntılar 1767 yılında çok daha fazlaymış. Üstelik kırda bayırda değil, köy içinde...

    *Hasan Özpınar, Seyyahların Gözünden Afyonkarahisar, Afyon, 2019, s.20



2 yorum: