'Seyyahların Gözünden Afyonkarahisar'ı okuyorum. Hasan Özpınar 2019'da basılan bu kitabında yolu düşen gezginlerin Afyonkarahisar izlenimlerini bir araya getirmiş. Kronolojik bir sıralama var, biz de ona göre takip ediyoruz.
Afyonkarahisar'dan geçen Hicaz Demiryolu projesi hayata geçene kadar Afyon'a gelen gezginlerin büyük çoğunluğu Eğret'e de uğramak zorundaydı. Çünkü İstanbul ve Bursa istikametinde burası önemli bir duraktı.
Demiryolu hizmete girdikten sonra aynı güzergah yolcuları karayolunu değil onu tercih ettiklerinden bu dönem sonrası gezginlerinin notlarında Eğret bulunmuyor. Öncekilerde var ve bu yüzden 20. yüzyıla kadarki gezgin notları bizim açımızdan çok değerli. Yalnız Hasan Bey Afyon merkezli bir çalışma yaptığı için gezginlerin şehre dair notlarına ağırlık vermiş. Diğer ayrıntılara girmeden onlardan tanıtım metninde söz etmiş.
Eğret hakkında verilmeyen ayrıntıların sebebi de bu... Misal İskoçyalı Agnes Dick Ramsay gezisinin son bölümünü Hasan Bey şöyle bağlıyor: "Bayan Ramsay Afyonkarahisar Mevlevihanesi’nde seyrettiği sema ayinini etraflıca tasvir ettikten sonra ayrılırken Şeyhin buradaki kıymetli şamdanları gösterdiğini belirtir. Ertesi gün 23 Ağustos’ta şehirden ayrılır Kalecik Köyü’ne gider, kuzeydoğu’da Doğanlar Köyü, oradan muhtemelen Heybeli Kaplıcası’nı görür, Çobanlar’da konaklarlar. Sabah tekrar Afyonkarahisar’a gelirler. Şehirde kısa bir tur attıktan sonra Kütahya istikametine doğru yola çıkarak Gecek Hamamı’na girer ve burada Türk kadınlarının hamam keyfini ve hamamı detaylı bir şekilde anlattıktan sonra yola koyularak Eğret’te (Anıtkaya) konaklayarak yollarına devam ederler."
Bu bir paragrafta özetlediklerini de olduğu gibi alsaydı kitabın hacmi olağanüstü genişleyeceğinden yazara hak vermek zorundayız. Lakin son cümlenin çeyreğinde yer verilen Eğret ayrıntısı zihnime batmaya başladı. Acaba beş kelimelik "... Eğret’te konaklayarak yollarına devam ederler." sözünün gerisinde neler vardı. Hiç bir şey yoksa bile Eğret'te geçirilen bir gece var, bu az bir şey değildir...
Bu düşüncelerle sanal alemde Agnes Dick Ramsay kitabının peşine düştüm ve nihayet yakaladım. Sabırsızlıkla Hasan Bey'in bir paragrafta özetlediği bölümü buldum. Heyecanımı kaybetmeyeyim diye önce ayrıntılı Gecek hamamı tasvirlerini okudum. Ancak ondan sonra, orada olduğunu bilip de içeriğine vakıf olmadığım Eğret bölümüne geçtim.
Bayan Ramsay de Eğret'e sadece bir paragraf ayırmış, ancak bu bir paragrafta çok değerli ayrıntılar var. Daha sonra üzerinde çok konuşulacak ve hakkında çıkarımlar yapılacak paragrafı önce aynen alıntılayacağım:
"Bundan sonra kuzeye doğru yola devam ederek güneş batmadan önce Eyret'e vardık. Çadır, bir Selçuklu hanının kalıntılarına yakın bir nehrin kıyısında kurulmuştu. Burada gelip geçen yolcular tarafından ahır olarak kullanılabilecek yeterli miktarda bina kalıntısı vardı. Çatı kemerliydi ve içerde de bir çift kemer dizisi bulunuyordu.
28 Ağustos, Perşembe - Eyret'ten ayıldıktan iki saat sonra oldukça verimli ve kalabalık nüfuslu bir ovaya indik..."
Güneş batmadan önce köye gelmişler, yani akşama doğru... Bununla beraber konakladıkları yeri inceleyecek kadar vakti varmış, öyle anlaşılıyor...
Evvela Han/Kervansaraydan bahsetmiş ve onun Selçuklulardan kalma olduğunu kaydetmiş. Bu bilgiyi tecrübesine dayanarak veriyor da olabilir, sorup soruşturmuş da olabilir. Çünkü daha önce buradan geçmiş olması çok muhtemeldir, zira Afyon'a defalarca gelmiş. Mimari eserlerin tarihini çıkarabilecek kadar mesleki tecrübeye sahip bir araştırmacı olduğuna da şüphe yok. Daha sonra han ile ilgili ayrıntıya da girecek ve çatının kemerli yapısıyla içerideki çift kemerli koridordan söz edecektir. Mutlaka içeriye girmiş olmalıdır.
Han dışında yolcuların ahır olarak kullanabileceği bina kalıntılarını da yazmış. Kalıntı dediğine göre harabe olup o sırada kullanılamayacak durumda olduklarını mı kastediyor, yoksa bina kalıntılarının ancak ahır olarak kullanılabilecek viraneler olduğunu mu kastediyor pek belli değil.
Son dönem bazı kervansaray fotoğraflarında girişin sağ tarafında garaörtü bir eklenti görülüyor. İşgal günlerinde de bulunan bu eklentiyi 1960'lardaki tamirden önce son haliyle görenler hala hayatta... Acaba bayan Ramsay virane derken bu eklenti ve benzerlerini mi anlatıyordu. Başka bir gezgin de hemen kervansaray yakınında bir odadan bahsetmişti...
Ramsay'ler kervansarayda kalmamışlar. Son dönem gezginlerindeki benzer davranışlara bakılırsa kervansarayın o dönemde işlevini yitirdiği anlaşılıyor. Eğret'te mola veren yolcular kervansaraydan bahsetseler de geceyi odalarda geçiriyorlar. Fakat Ramsay ve kocası kamp kurup çadırda geceliyorlar.
Çadır kurdukları yer, hanın hemen karşısındaki dere kenarıdır. Hepimizin bildiği Bunar'dan doğan Eğret deresini nehir diye adlandırması bana ilginç geldi. Gerçi DSİ marifetiyle ıslah edilip derin bir yatağa kavuşturulmadan önce dere, çevresine yayılarak büyük bir nehir gibi göründüğü olurmuş. Hatta şimdiki İlkokul yeri filan sürekli sular içinde bulunduğundan, oraya Muhtarlık oluruyla bir şeyler ekmeye çalışan Galgancıların Ayanoğlu Mehmet'e Vakvak/Ördek lakabı bu yüzden verilmiş. Oralar sürekli sular altında... Fakat aylardan Ağustos olduğu için bir nebze sular çekilmiş olabilir, işte oralarda uygun bir yere Ramsay'ler çadır kurmuşlar... Yanlarındaki görevli ve yardımcılar yine odada kalmış olmalılar...
Ertesi gün köyden ayrıldıklarını bildiren notta tarih atılmış: 28 Ağustos... Bu tarihin Eğret için önemi malumdur, yaklaşık 30 yıl sonra uzun süredir burada bulunan işgalcilerden 28 Ağustos 1922'de kurtarılmıştı... İşgalci Yunanlar köyün pek çok binasına yerleşmişler; Gocacami'yi hastane, Kervansaray'ı yemekhane olarak kullandıkları biliniyor. Bunun yanında pek çok yere de çadırlar kurmuşlar; Üyük tepesine, Omarcıkların evlerin alt tarafına, Mumaklık'a... Çadır kurdukları yerlerden biri de Han karşısındaki dere kenarı, yani 30 yıl önce Ramsay'lerin konakladığı nokta...
28 Ağustos sabahı Eğret'ten ayrılıp kuzeye doğru yollarına devam etmişler. İstanbul'a kadar her gününü ayrıntılı bir şekilde kitabında anlatacaktır...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder