29 Temmuz 2021

Öküz Dili

    Halk edebiyatı ve halk kültürünün sayılı yazılı kaynaklarından biri de cönklerdir. İnsanlar bir şekilde kendini ifade etme ve ilgileri merakları istikametinde güzelliklerin peşine düşme ihtiyacını hissederler. Bazıları doğuştan sanatsal yetenek sahibidir ve bu yeteneğini şiirler öyküler söyleyip yazarak sergilerler. Bazıları da gördüğü şahit olduğu güzellikleri derleyerek. İşte cönkler bu meraklı insanların tuttuğu defterlerdir. Kişinin ilgisine göre cönklerde türküler, destanlar, bilmeceler, maniler, dini meseleler, yemek tarifleri, büyü formülleri, doğal afetler... kısaca cönk sahibenin önemli gördüğü her şey burada kendine yer bulabilir. Resim defterleri gibi enlemesine açılır şekilde yapıldığı için, biçim olarak benzerliğinden dolayı cönklere öküz dili dendiği de olmuştur.

    Cönk sahibi olmak için ekstra özellikler gerekmez, okuryazar ve meraklı olmak yeterlidir. Bu yüzden en umulmadık yerlerde bile bir cönk karşımıza çıkabilir. Ben etraf köylerden gelen birkaç cönkü okudum; lakin Eğretli birine ait bir cönkü ne gördüm ne de duydum. Eski ve köklü bir köyde asırlar boyunca mutlaka birileri okumakla, yazmakla meşgul olmuştur. Onlardan geriye kalanlar arasında bir şeylerle karşılaşmak isterdim doğrusu. 

    Eskiden odalarda birsi okur, diğerleri dinler böylece kendince ders yaparlarmış. Dini hikayeler, ilmihal konuları, peygamberler tarihi gibi konular olabilir; hangi kitapları okudukları da belli değil; ama işittiğime göre okuyup kitabı dolava kilitlerlermiş. Yazdıklarını da oralara koyarlarmış. Bazıları da dolavın arkasını not defteri gibi kullanır, önemli olayların tarihlerini yazarlarmış. Bazısı da odanın uygun gördüğü bir yerine ölüm, doğum veya tabiat olaylarının tarihini düşermiş. Omarcıkların oda tamir edilirken eski döşmelerde böyle notları görenlerden duymuştum.

    Kör Hoca (İbrahim Varlı) bu okumaları yapanlardan birisiymiş. Ondan kalan kitapların birkaçına ulaşabildim; ama yazdıysa da bir kaç küçük notun dışında yazıları yok. Yağcı Mahmut'un Mehmet Aykaç, eski evlerinde eski yazılı kitaplar olduğunu, onlara bakmamı istemişti ama arkası gelmedi. Belki  Molla Osman'ın kitaplarıydı. İresil Hoca (Resul Ayas)tan kalan bir kaç kitabı da görmüştüm, aralarında Ahmet Cevdet Paşa'nın Kıssas-ı Enbiya'sının bir cildini hatırlıyorum. Meğer daha çok kitap varmış da Hocanın eşi Yeşil Caminin o günkü imamı Dündar (Bucak) Hoca'ya teslim etmiş. Sanırım o kanalla müftülüğe gitti.

    Kitapların haricinde Terzi Seydi (Yavuz)un kendi çektiklerinden oluşan fotoğraf koleksiyonunu gördüm. Sağlam bir arşive benziyordu. Dik Hasan (Kaya)nın vesikalık fotoğraf arşivini de duydum. Bir de vefat defteri vardı. Bacılar'dan birinin tuttuğu bu defterde köyde ölenler tarihleri ve kimlikleriyle kaydedilmiş. Defter sahibi ölünce bu işi Karadelilerin Erol (Kızılyer) devam ettirmiş. Bütün bunlar cönk özelliği taşıyan kayıtlar şüphesiz; fakat cönk sayılabilirler mi bilmiyorum. 

    Resimde görülen kağıt parçasını bir Anıtkaya'lı, yılda bir uğradığı eski evlerinin bir köşesinde bulup korkmuş. Ne olduğunu anlamak için bana sordu. Tam da öküz dili gibi düzenlenmiş bu kağıdın iki yüzüne birkaç tılsımlı dua yazılıp çizilmiş. Mesela "HAFİZ" ismindeki harflerden oluşan bir tılsım çizilmiş. Ashab-ı Kehf ve Kıtmir'in isimlerinden oluşan bir başka tılsım çizilmiş. Daha başka korunma dualarıyla birlikte bir albüm oluşturulmuş. Büyük ihtimal korku içindeki birine şifa olması dileğiyle hazırlanmış muska gibi bir şeydi, kim bilir ne zaman yazıldı. İşte cönk dediğim şey tam da böyle bilgiler içeriyor.

    Anıtkaya/Eğret merkezli akla gelen her şeyi yazdığımıza göre, bunlar da Eğret Cönkü olsun bari.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder