Anıtkaya'da köyiçindeki kuyu ve çeşmelerden daha önce söz etmiştim. Bunlardan daha fazlası Anıtkaya'nın geniş arazisine yayılmış vaziyettedir. Nispeten yeni dönemde, 100-150 yıl öncesinde açılmış olan bu su kaynaklarının yanında geçmişi bilinmeyecek kadar uzak zamanlara dayananları da vardır. Birçoğunun Tahrir Defterlerinde bahsedilen çiftliklerin merkezini oluşturduğu tahmin ediliyor. Bazıları hakkında da pek bilgi yok. Elimden geldiğince çeşme olsun, kuyu olsun bu su kaynaklarını tanıtmaya çalışacağım. Zaten kuyuların çoğu da artık kullanılmıyor, bari adı ve hikayeleriyle geleceğe aktarılsınlar.
1.Omarcık Çeşmesi: Omarcıklar sülalesi (Ömercik) tarafından yaptırıldığı açıktır. Ne kadar eski olduğuna dair bir bilgi yok. Köyün 2 kilometre kadar kuzeydoğusundadır. 2 metre yüksekliğinde yüzü batıya dönük gövde başlığı vardır. Başlığın alt kısmı çevreden temin edilen çeşitli arkeolojik kalıntılarla süslenmiş, üst kısmı ise Ayazin taşına kaba bir kemer işlemesi ve onun üstüne siper şeklinde inşa edilmiştir. Bu kaba ama içten yapının güzel görünümünü bozacak şekilde beyaz mermere yazılmış anlamsız bir tabela asılmıştır. Suyu yıllardır sürekli dolu akan üç lula ve 10 metre kadar güneyinde takviye bir lula olarak hala akmaktadır. Bu su oldukça soğuk ama kabadır. Çok içildiğinde dudakları gavlatır.
2.Gavas Guyusu: Aşağı Dandır'a giden yolda, Söğütcük'ü aştıktan hemen sonra daha Akyokuş'a varmadan soldaki bir küçük çimenliktedir. Çalışırken oldukça heybetli sereni şimdi aynı heybetiyle yere serilmiş vaziyette. Yakınlarında bir yere artezyen açılıp beslemeli tulumba konulmuş, belli ki hayvan hayvanlar bu tulumba suyu ile sulanıyor. Kuyu gibi, çevresindeki mera da ölmek üzere; zira tırtıklaya tırtıklaya herkes bir parçasını tarlasına katmış. Devlet görevlilerinin muhafızlığını yapan kimseye kavas denilirmiş. Tarihte bu görevde bulunmuş biri tarafından yaptırılmış veya böyle birinin işlettiği çiftlik sınırları içinde bulunmuş olabilir. Gavaslar sülalaesinin atalarınca da yaptırılmış olabilir, kesin bir malumatım yok.
3.Çorbeci Guyusu: Eski karayolunu takiple güney istikametine inildiğinde, yolun sağında iki fabrika arasında bir kuyu. Çatal direğinin bir çatalı düşmüş; ama direk gövdesiyle seren sağlam. Zikge büyüklüğündeki demir çubuklar uçlarındaki halka kıvrımlarıyla birbirine bağlanarak zincir oluşturulmuş. Çoğu serenli kuyunun zinciri bu tipteydi. Kuyunun bileziği, ana yalağı ve aharı öylece duruyor. Aslında tek eksiği su... İçinde su olsa bir kuyudan başka ne beklersin ki... Yarım asır önce baharda ağzından taşıyordu suyu... Abartmış olabilirim; ama uzatsan uvuçlayıp alabilirdin suyu, burası gerçek. Küçükken bu kuyuyla ilgili aklıma doğal olarak çorba gelirdi. Çorba pişiriyorlar, satıyorlar filan... 'Çorbacı'nın bir askeri rütbe olduğunu sonradan öğrendik tabi. Hacalilere eskiden Çorbeciler derelermiş; kuyu da onların ataları tarafından yaptırılmış. Resimde yeni sürülmüş görülen tarla, eskiden kuyunun meydanıydı. Şu haliyle neredeyse kuyuyu yutacakmış gibi görünüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder