Çam kütüğü altından el girecek kadar bir delik açılmak suretiyle oyulur. Dıştan üst kısmı da oyularak gurp, ümzük ve ağız oluşturulur. Ağız da delinerek iç oyukla birleştirilir. Tabandaki büyük delik kaba çam kabuğu katmanından yapılan kapakla kapatılır. Islandıkça şişecek olan bu kapak iyice sıkışıp sızdırmaz bir tıpa gibi olup gövdeyle bütünleşir. Çam kütüğünden yapılmış su kabının yapımı böylece bitmiş olur.
Genel olarak bu su kabına memleketin sair yerlerinde senek deniliyor. Eğret'te ise bu kabın büyüğüne "sinek" adı verilmiş. Aynı sözcüğün değişik bir söyleniş biçimi. İki sineği birbirine çatmaya yarayan ipe de "sineğipi" (sinek ipi) denmiş. Zamanla kalınlığı az küçük kendir ipin adı olmuş bu söz. Sineğin küçüğüne, bir sürahi büyüklüğünde olanına da "bardak" deniliyor. İşte başlığa layık sözdeki bardak bu bardak oluyor. İçi oyulan çam kütükleri bardağa dönüşüyor.
"Irgadı"yı ise yeni duydum. Bardak ile sinek arasında orta büyüklükte olana mı deniliyordu, veya bunlardan birinin eşanlamlısı mıydı, biraz izaha muhtaç bir kelime.
Bardak ve sinekler köy hayatında çok kullanışlı kaplar. Bir kere darbelere karşı dayanıklıdır, kırılmaz yarılmaz. Kulplarından bağlanıp sırtta alınabilir veya çatılıp hayvan sırtına vurulabilir. Heybe gözüne konulabilir. Kısaca taşıması kolaydır. İkinci olarak, içindekinin sıcaklığını muhafaza eder, sıcak yaz günlerinde termos özelliği de vardır. Reçinenin ferahlatıcı kokusunu karnındaki suya sindirmesi de ayrıyeten bir güzelliktir onun için.
Eski çamlar bardak olur da peki eski bardaklara ne olur derseniz, bardaklar pek eskimez. Onun eskimesi, ölümüdür. Susuz kaldığı zaman hasta olur kendileri, ortadan çatlayıverir Allah korusun. Bu yüzden kullanılmadığı zamanlarda bile içi dolu bulundurulur. Her şeye rağmen yarılıp ikiye bölünürse de yapacak bir şey yoktur. Bazardan yenisi alınır. Parçaları ise ya tavuklara yemlik olarak ya da düvende bokça olarak kullanılır.
Belki otuz yıldır köyde bardak ve sinek görmedim, müzeye bu yazıyı koyalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder