21 Şubat 2021

Eğret Pazarı

       Anıtkaya’da Cumartesi günleri kurulan haftalık pazar çok eskiden beri sadece bura halkının değil çevre köylülerin ihtiyaçlarını karşılamada bir merkez olmuş. Hem dışarıdan gelen pazarcı esnafı bu pazarı canlı tutmuş hem de yerli halk ve çevre halkı ürün ve malının pazarlanmasını sağlamış. 50-60 yıl öncesi kadar geniş hacimli olmasa da bugün varlığını hala devem ettiriyor.

Ağırlıklı olarak sebze meyve pazarı kurulur ve Anıtkaya’da pazardan halkın anladığı bu pazardır. Haftalık “bişcek-daşcek” ve “yicek-işcek” buradan sağlanır. Ancak pazarın kapsamı bununla sınırlı olmayıp manifatura, kavafiye, zahire, bakkaliye gibi değişik sektörlerde de sergiler açılır. Mesela öteden beri sezonunda mutlaka bir balık pazarı kurulur. Yine “malbazarı” denilen bir canlı hayvan pazarı olur. Hatta eskiden malbazarı normal pazardan daha namlıydı.

KÖFTECİLER

Pazar denildiğinde genç ve çocukların aklına gelen bir başka önemli husus da köftecilerdir. O kadar kalabalığın açlığını gidermek için bu esnaf yerini almasa olmazdı. Hepsi de Afyonlu on civarında köftecinin yetmişli yıllarda Anıtkaya pazarında ocak yaktığını hatırlıyorum. Özellikle çocuk ve geçler için Pazar demek köfte yemekle aynı anlamı taşırdı. Gaz tenekelerinin muhafazasında pompalanan gamantolarda pişirilen köfte, sucuk, kavurmalar sacın uçlarında müşterisini beklerken köfteci ya sağa sola laf yetiştirir ya da bağırarak müşteri çağırırdı. Ücretine göre yarım, çeyrek veya dilim ekmeğe konulan köftenin miktarı önemli değildi. Bizatihi köfte yemek önemliydi. Ağız değiştirmek adına, sade “şeher ekmeği” bile yenmiş olsa yeterdi. Bir de köftenin yağına bandırılmış olması da mühimdi. Ekmek yağa bandırıldığında bir başka lezzet kazanıyordu. “Al şu beş guruşu da yağına bandır” neredeyse deyim haline gelmişti.

Önce gamantolar yerini piknik tüpüne bıraktı. Daha kullanışlılardı, sürekli pompalamak gerekmiyordu. Durumlar iyileşti, köftecilerin de bindiği iki mavi “bazar arabası”ndan indi köfteciler, “Hacı Murat”larla pazara gelip gitmeye başladılar. Yıllar geçtikçe, köftecilerin ve köfte ekmeğin çekiciliği kalmadı. İnsanlar evde köfte yapmaya, ve şeher ekmeği köyde, belediye fırınında yapılmaya başlandı. Artık köfteci yok pazarda. Köfte ekmek yemek için cumartesiyi iple çeken çocuklar da kalmadı. Onlardan birisi olan bu yazıyı yazanın kulağında kalan ise, radyoda dinlediği bir röportajda Eğret ve Eğret Pazarı ile ilgili duyduklarını paylaşan neşeli köfteci Ahmet Ağa'nın sesidir.

ALLAH BAZARI

Eğret Pazarı çevrede ünlüdür ama bunu sağlayan faktörlerde biri de yine çevre köylülerdir. Onlar da hem alım satıma katılma hem de ihtiyaçlarını karşılama maksadıyla pazara gelirlerdi. Bu münasebetle kurulan dostluklar tazelenir, sohbetler çay-kahveyle tatlanırdı. Pazara yakın üç kahve, iki kasap, iki berber, beş terzi, on bakkal, iki yağcı, dört demirci esnafı pazarla birlikte onları Anıtkaya’ya çeken başka etkenlerdi.

Pazarda ayrıca çok çeşitli satıcılar renk renk sergiler açardı. Bit ilaçları, urganlar, koyun çanları, sucukçu, kocakarı ilaççısı, kumarbaz, limonatacı, kasnakçı, sepetçi, annat-dırmıkçı, gaderci, destancı, köfteci, yemenici, çerçici…  Çadırda hayvanat bahçesi, sihirbaz gösterisi gibi panayır kurulduğunu hatırlıyorum.

EĞRET PAZARI TARİHİ

Anıtkaya’da kurulan pazardan dolayı Cumartesinin adı değişmiş, o güne “bazar günü” denmeye başlanmıştı. Karışmasın diye Pazar gününe ise “Allah bazarı” derlerdi. Nasıl oldu da bugünkü normal bir hafta pazarı görünümüne büründü bilmiyorum, ama buna verilecek en mantıklı ve açıklayıcı cevap “çağın gereği” olurdu herhalde.

Eğret Bazarı’nın ne zamandan beri kurulduğuna dair bir kayıt göremedim ama yüzyıldan fazla olduğu aşikar. İşgal yıllarında ara verilmiş olmalı normal olarak. 19. yy Afyonkarahisar’ını inceleyen bir araştırmada, Afyon Merkezde kurulan semt pazarlarının bu yüzyılda kırsala doğru genişletildiğini okumuştum. Cümle tam olarak şöyle: “Hafta pazarları 19.yy’da daha da artmış, şehir merkezi dışında, büyük kasaba ve köylerde de kurulmaya başlanmıştır.” Bir yere Pazar kurulmasının şartı olarak da şu durum belirtiliyor: “Pazar yerinin tayininde ise, en başta Cuma namazının kılınabileceği bir mescidin bulunmuş olması aranmıştır.”  Bu şartı okuyunca ister istemez akıllara, Anıtkaya Pazaryerinin bir ucunda Eğret’in en eski camisi, Cuma Camii’nin bulunduğu geliyor. Eğer 19.yy’da Afyon’un büyük köy ve kasabalarına hafta pazarı kurulmaya başlanmışsa bunlardan biri de mutlaka Eğret Pazarıdır.

Nahiye Merkezinin Eğret’ten İhsaniye’ye taşınması, yani Eğret’in köy yapılması kararına gerekçe gösterilen resmi rapora göre; “… her hafta cumartesi günü kurulmakta olan pazardan ancak yakın birkaç köyün istifade edebildiği…” belirtilmiş. Gerekçenin tartışılmasını bir başka yazıya bırakarak belge tarihinin 1941 olduğunu düşünürsek, o yıllarda Eğret Pazarının yerleşik bir Pazar olduğu ve kuruluşunun çok uzun yıllara dayandığını anlayabiliriz.

"Önemli olan dün değil bugündür, sen bugünkü hale bak," diyecekler varsa haklı olabilirler. Ben yine de Eğret Pazarının hafızamda hala canlılığını yitirmemiş görüntüsünü kaydetmek istedim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder