06 Şubat 2021

Mezer Böğrü

Anıtkaya’nın köy içinde bulunan bazı önemli yerlerini tanıtmak, bu projenin parçalarından birisi. Mezer Böğrü ile başlıyorum.

Henüz evlerde şebeke suyu olmadığından kadınlar su ihtiyaçları için çeşmeye gelip giderken, çamaşır yıkamak için çaydan nöbet kapma yarışı yapılırken, taze bebek bezleri çeşmenin son aharında yıanırken, İstanbul yolu Akkaya’dan değil köyün içinden geçerken... yani çeşme ve çay kadın-kız hayatının merkezinde iken Mezer Böğrü diye bir yer vardı, delikanlıların mekan tuttuğu.

Köyiçindeki eski mezarlığın güney sınırları boyunca, duvardan yola kadar yaklaşık elli metrelik kayalık bir bayır var. Yüksekliği de yirmi metre kadar. Mezarlık o kayalığın üzerine kurulmuş. Kayalık bayırda toprak yok, rüzgarın getirdiği bir avuç toprak taş karışımı oyuklarda üzerlikler çıkıyor öbek öbek. Belki burada yetiştiği için üzerlik yerine bazan mezerlik otu da diyorlar buna. Yeşillik namına başka da bir şey yok bayırda. Bir kaç noktasında bakarken ürperdiğimiz küçük karanlık mağaracıklar var bir de. Bu dik bayıra tırmanmak çok zor ve yorucu. Doğu veya batı ucundan girerseniz boydan boya yürüyebileceğiniz bir  düzlük var duvar kıyısında. Kandil ve arefe ikindilerinde mezarlığa giriş yapmak için bu düzlük kullanılırdı.

Eski duvar yaşlılıktan olsa gerek, yüzyılların yorgunluğuna dayanamaz bazan bel verir, bazan ortadan yarılır yıkılırdı. Bir hayırsever birkaç günde tamir edip ayağa kaldırırdı tabi. Bugün bile hala sağ salim ayakta.

Köyün en önemli su kaynağı o yıllarda hamamın yanındaki çeşmeyle anlattığım bayırın güneybatısındaki iki çeşme. Çamaşırlık merkezi olan Çay da bu çeşmelerin tam karşısında. Hayvanlar çeşmelerden sulanıyor, güğümler çeşmeden dolduruluyor, çamaşır Çayda yıkanıyor. Yollar vızır vızır. Bir de bugünkü kadar işlek olmasa da hemen çeşmelerle Çayın arasından geçen İstanbul yolu var. Genç kızlar görevleri gereği güğümü sırtına alıp çeşme yoluna düşüyor. Delikanlılar ise bahsettiğim bayırda yerlerini alıyor. Yaz günü kaya çakıllarının, kışın yağmur kar çamurun kayganlığıyla ayakta zor durulan bu bayırda beklemekten yine vazgeçmezlerdi delikanlılar. İşte bu bayırın adıdır Mezer Böğrü.

Bugün mü? Bugün durum şu: İstanbul yolu kırk yıldan fazladır Akkaya’dan geçiyor. (Tuhaflığa bakın ki yeni mezarlık tam da yeni yolun kenarında.) Çeşmelerin birine şebeke suyu bağlanmış, diğeri güneş enerjisiyle çalışan bir pompaya bağlı. Herkesin evinde çeşme var, meydan çeşmelerine ne gelen var ne giden. Hayvanlar da evde sulanıyor. Çay önce kullanımdan düştü sonra sağlam duvarlarının üzeri örtülüp mandıra olarak kullanıldı bir süre ve en nihayetinde yıkıldı. Şimdi yerinde bir kaç hurda çocuk park oyuncağı var. Mezarlığa cenaze defnedilmeyeli çok oluyor, Mezer Böğrü ise parsellendi şimdi yerleşim yeri.

Ve insanlar... Çayda çamaşır yıkayan kadınların çoğu öldü. Çaya gitme duygusunu yaşayanların en gençleri nine oldu. Çeşmenin son aharında çocuk bezi yıkamak ne demek, bilen kadın yok denecek kadar az. Sineğipini bağlayıp güğümlerle eve su taşıyan kızların da hayatta olanları ninedir. Mezer Böğründen kızları izleyen gençler de dede.

               

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder