Eğret Takvimine paralel bir günlük yazımını düşünürken aklıma geldi, aslında Eğretli bütün bu takvimlerin dışında kendine göre yeni bir takvim oluşturmuş. Benim yaptığım da o takvimi kaydetmekten ibaret. O doğal takvim o kadar sosyal kodlara işlemiş ki bunları okuyanların çoğu buna az çok muhatap olmuştur.
-Dedem ot oraklarının ikinci günü öldüydü.
-Haşeş çapalarında kardeşin sütten kesildiydi.
Buna benzer sözleri çoğu Anıtkayalı duymuştur. Benim yapmaya çalıştığım da budur, takvimlendirmeyi olabildiğince kronolojik olarak yazıya geçirmek. Anlattığım olaylar matematik kesinlikle belirlenmiş değildir. Hıdrellezle birlike yaz gelir derken, 6 Mayıstan sonra hiç soğuk olmaz demiş olmuyoruz veya mevsimin sınırını kesin 6 Mayıs çizgisiyle çizmiş olmuyoruz. Böyle bir şey mantıken de mümkün değil zaten. Kaç kere 19 Mayıs törenlerinde kar yağdığına şahit olduğumu hatırlamıyorum. Aynı şekilde bahsettiğim işler de kesin bir süre içinde yapılır diye bir şey yok. Bu bir süreçtir, mesela günaşık ekimi havanın durumuna göre bir haftada bitebilir, bir ay sürebilir de. Bunları bütün günlük konuları için yazdım.
HAŞHAŞ ÇAPASI
Yaz gelmesiyle birlikte hatta daha önceden, ta Mart ayında çapa işleri de başlar. Mart-Nisan aylarında en az iki defa haşhaşlar çapalanır. Nisan Mayıs aylarında da yine günaşıklar (ayçiçeği) iki defa çapalanır. Bunun haricinde yine Mayıs ayında pancar çapaları yapılır.
Haşhaşlar güzün ekilir, erken çıkar yeşili yenecek seviyeye geldiğinde de çapalanmalıdır. Havalar uygun giderse Şubat ayında bile haşhaş çapalanabilir. Tohumu küçük olduğu için sık çıkmasının önüne geçilemez, haliyle çapalama esnasında haşhaş seyreltilmiş olur. Hem de aradaki otlardan kurtulunur. Daha birinci kat çapa bitmişken hemen ikinci kata başlamak gerekebilir. Zira güneşe bağlı bir bitkidir, çabuk büyür, haliyle aradaki otlar da hemen çıkar en azından onların yolunması gerekir. Ne kadar seyreltilse de haşhaşların arasına küçük çapa ağızları ancak girer. Dolayısıyla iş esnasında çok dikkat etmelidir. Bu kadar dikkat ve ince iş gerektiğinden çok uzun süren bir çapalamadır. Sıkıcı olduğu için genç kızlar haşhaş çapasına heveslenmezler, koca karıların işi diye düşünülür haşhaş çapası. Henüz kış çıkmadığı vakte denk geldiği için de haşhaş çapacısı bazan terler, bazan üşür. Ne olursa olsun yapılması gereken bir iştir haşhaş çapası, bugün bile.
GÜNAŞIK (AYÇİÇEĞİ) ÇAPASI
Eskiden çapalar deyince akla daha çok günaşık çapaları gelirdi. Çünkü ayçiçeği haşhaşa göre daha fazla ekilirdi, çapası haşhaşınki gibi sıkıcı değil hatta eğlenceli bile sayılırdı. Günaşık çapası da iki defa olarak yapılır ve her birine kat denir. Birinci kat çapa, günaşık taç yapraktan sonra ikigulak iken yapılır. Bu çapada hem ayçiçekleri seyreltilir hem de otlardan temizlenir tarla. Bu arada kökün sağlamlaşması için ayçiçeğinin dibine toprak doldurulur. Çapa esnasında kökü sağlam yabani otlar tam temizlensin diye çapa ağzı sık sık keskinleştirilmelidir. Özellikle tarlada ayrık varsa çapa yorucu olur. Ne kadar yorucu da olsa sıkıcı değildir. Çünkü günaşık çapası çok fazla çapacıyla yapılan bir iştir. Haşhaş en fazla iki, bilemedin üç kişiyle çapalanırken günaşık çapası bazan 20-30 çapacıyla yapılabilir. Bu yüzden sıkılmaya vakit kalmaz.
ÇAPACILAR
Evet çapacının sıkılmaya hakkı ve vakti yoktur. Çıkım çıkılırken yarış yapılır, oyuma girilir; yorulduğunu bile farketmez çapacı. Bazan birbirleriyle mani söyleşirler iğneleyerek. Buna mani atma denir. Atışma bazan tarla sınırlarını aşarak karşı tarladaki çapacılarla da yapılabilir. O vakit, kadın çığlıklarının yankısıyla kuş cıvıltılarının karışımından oluşan bir senfoni yayınlar tabiat. Keşke hatırımda kalsaydı da o manilerden bir bazısını yazabilseydim buraya.
Günaşık çapası kalabalık yapıldığı için çapacı bulabilmek de bir sorundur. Kendi işi olmayanlar veya kendi işini bitirenler ancak çapacı olarak işe giderler. Bu yüzden çapa vaktinde çapacı bulmak zordur. Gönlünün hoş tutulduğu yeri tercih ettiği için iş sahibi kadınlar çapacıya karşı tavırlarında dikkatli olmak durumundadırlar. Çapa tarlaları aynı zamanda bir dedikodu merkezidir ve çapacılar o andaki patronlarını da çekiştirirler. Bu yüzden özellikle ikramlarda iş sahipleri titizlenirler. Bir ara bu konuda öyle bir abartıya kaçılmıştı ki iş sahibi kadınlar önceki geceyi sabaha kadar yemek hazırlamakla geçirirlerdi. Bunun haricinde sakız, lokum, helva, fıstık, şeker hatta çay ikramı bile yapılır olmuştu çapa tarlasında. Çapacı bulma zorluğunu aşmanın bir yolu da öndüç etmektir. Ben senin çapana gideceğim sen de benimkine.
VE BUGÜN...
Günaşığı zirai bir makineyle ekince düzgün bir sıra oluşuyordu. Önce bu sıra aralarını kazayağı çekerek de çapalayabileceklerini keşfettiler. Çapacılar sadece seyreltmekle yetindiler. Sonra tohumu seyrek dökerek hiç çapacıya gerek olmadığını ve en sonunda da günaşığını çapalamanın gereksizliğini anladılar. Böylece günaşık çapası ve çapacısı bitti. Haşhaş çapası bugün hala devam ediyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder