Çocuk, her yerde çocuk ve insan, bir bakıma, her zaman çocuk. Anıtkaya’da bir dönem oynanan oyunları yazmayı düşündüğüm bu bölümde, bu yüzden büyüklerin oynadığı oyunlarla karşılaşmaya hazır olun.
Bir çocuğun dünyasında oyun oynamak için bir arkadaşa ihtiyaç yoktur. Olsa iyi olurdu ama yalnız kaldığı zamanlarda tek başına da oyunlar oynanabilir. Kendince bir tiyatro gösterisi yapma veya oyuncak imal etme böyle bir oyundur. Şimdi anlatacağım da böyle bir oyundur, düdük yapmak. Taze soğan yaprağını veya bir ağaç yaprağını ses çıkaracak şekilde üflemek düdük yapmak olduğu gibi, kuru kamış üzerine delik açarak öttürmek de bir çeşit düdük yapımıdır. Bahsini edeceğim düdük bunların dışında, söğüt dalından düdük.
Kavak dalından da hatta meşe dalından da yapılabilir bu düdük, ama en fazla söğütten yapıldığı için ben öyle diyorum. Asıl olan bunun yapıldığı zamandır. Dal kabuğunun kolayca ve tek parça çıkabilmesi için dala su yürümüş olması gerekir. Bu da Mart sonuna gelmeyi gerektirir. Tabi yaprakların açmamış olması da gerekir ki, ideal düdük yapım mevsimi Nisan günleri diye düşünebiliriz.
Maliyeti düşük bir iştir düdük yapımı. Gerekli malzemeler: Keskin bir çakı, su yürümüş bir söğüt dalı ve bir parça el becerisi. Ekmek bıçağıyla da yapılabilir ama; kendine ait bir çakıyla dal kesmenin fiyakası da başkadır.
10-15 santim uzunluğunda ve bir çocuk parmağı kalınlığında söğüt dalı alınır. Uçları düzeltildikten sonra bir ucu tıpkı flüt ağızlığı gibi kertilir. Bu kertik düdüğün alt kısmı olacak şekilde tasarlanır. Üst tarafa yine tıpkı flütün hava üflenen ilk deliği gibi bir küçük çentik açılır. Artık kavlatma vakti gelmiştir. Bu, düdük yapımının en eğlenceli ve riskli anıdır. Risk, yeteri kadar kavlatılmazsa kabuk özden ayrılmayıp parçalanır ve düdük yapmaya baştan başlamak gerekir. Eğlencesine gelince…
Kavlatma dediğimiz, masajla kabuğu ayırma işlemidir. Bundan önce işlemekte olduğumuz çubuğun tam ortasından bilezik gibi bir çizik atılır. Keskin bıçakla tek seferde atılmalıdır çizik, ikinci sefere kalırsa birden fazla çizgi oluşabilir. Çizgi uçlarının birbirine değmesine ve kabuğun tam kesilmiş olmasına dikkat edilir. Aksi durumda söğüt dalı heba edilmiş olur.
Her şey hazırlanınca kavlatmaya geçilir. Bıçağın ağzından baş ve işaret parmaklarıyla nazikçe tutularak, sapı ile söğüt dalı dövülür. Dalın çizilerek kesilen kısmına kadar eşit ve yumuşak vuruşlarla dövme işlemine devam edilir. Bu sırada düdük ayinine has şarkı ihmal edilmez. Melodisini aktaramam ama sözleri şöyleydi bu şarkının:
Gavla düdüğüm gavleeeve
Gavlaklâdan yaz geeelsiñ
Falancaya bi dene gız geeelsiñ
Burada “Falanca” yerine istediğiniz erkek ismini koyabilirsiniz. Kavlatma işleminin gerçekleştiği düşünülürse hafif bir büküşle kabuk çizilen yerden bir bütün olarak çıkarılır. Bundan sonra yapılacak işlemler çıplak kalan söğüdün beyaz özünde olacaktır. Üstte küçük çentik açılan deliğin yeri genişletilip derinleştirilir. O genişlikten uca kadar düz bir şekilde oluk açılır. Önceden söylediğim gibi, bir flütün uç kısmındaki sistem söğüt düdüğüne uygulanmış olur. Doğal yollarda yağlama yani tükrükleme yapıldıktan sonra kabuk tekrar yerine takılarak düdük tamamlanmış olur. Kabuk kuruyana kadar, 15-20 gün keyifle öttürülebilir.
Burada yine kavak veya söğüt dalından yapılan bir başka düdükten de bahsetmeliyim. Bunun diğerinden farkı, kabuğun bütün olarak çıkarılıp boru gibi öttürülmesidir. Flüt gibi düşünülmediği için kabuk haricinde işlem yapılmaz ve sadece kabuk kullanılır. Yalnız kavlatma yine önceki düdükteki gibi mutlaka yapılmalıdır. Bu esnada şarkı da mırıldanılır. Kabuk çıkarıldıktan sonra ilginç bir işlem yapılır ki bu, düdüğün sünnet merasimidir. Kabuğu çıkarılan dalın ucu yarılıp kıskaç olarak kullanılır. Kıskaca alınan kabuğun ucu ezilerek zurna ağızlığına benzetilir ve fazlalığı kesilir. Düdük öttürülmeye hazırdır.
Kırılınca, çalınınca, kaybedilince, kuruyunca ardından ağıt yakılacak oyuncaklardan değildir bu düdükler. En fazla bir tane daha kavlatırsın. Ama çocukken… Sonrası yok.
NOT: Nisanda düdük yapıp resmini buraya koyacağım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder