Derlediğim sözleri düzgün bir biçimde (alfabetik olarak) temize çekiyordum ama; henüz bilgisayar olmadığından bunu daktilo ile yapıyordum. Gerçi daktilo ile çalışmak zevkli olduğu kadar el becerimi de geliştiriyordu ama; yine de derleme işi devam ettiği için temize çekme işini her seferinde sil baştan yapmak çok zahmetli oluyordu. 1998 Yılında ilk bilgisayarımı aldığımda artık derleme ve düzenleme işi daha zevkli ve kolay hale gelmişti. Bu arada derlenen sözlerin bine yaklaştığını öğrendim, adı üstünde bilgisayar hem kaydediyor hem de benim yerime sayıyordu. Neredeyse kendince küçük bir sözlük oluşmuştu. Duyduğumu, aklıma geleni, ne yaptığımı bilenlerin getirdiği kelimeleri not ediyordum. Bu, 2003’e kadar böylece sürdü gitti. Bu tarihten sonra yavaşlasa da tek tük kayıtlar oluyordu. Çok istekli değildim bu konuda ama; yine de tamamen bırakmadım, aklıma geldikçe ekledim.
Başka bir şey daha yaptım bu arada. Çok eski temel kitapları taradım. Bunlarda rastladığım bazı kelimelerin Anıtkaya’da kullanıldığını, büyüklerimden bu kullanışları duyduğumu hatırladım ve bu kelimeleri de not ettim. Divan-ı Lugat-it Türk, Kutadgu Bilig, Dede Korkut Kitabı ilk taradığım kitaplardı. Sonra Ahmet Dinç’in hazırladığı Türkçenin Kayıp Kelimeleri adlı bir kitabı gördüm. Adam görevi boyunca dolaştığı Türkiye’nin birçok yöresine ait sözleri derlemiş. Bu kitap sayesinde Eğret Sözlüğü’ne yeni kelimeler eklendi. Aynı şekilde Ertuğrul Saraçbaşı’nın hazırladığı ve Yapı Kredi Yayınlarından çıkan Örnekleriyle Büyük Deyimler Sözlüğü de çok işime yaradı. İsmet Zeki Eyuboğlu’nun Türkçenin Etimolojik Sözlüğü ile Sevan Nişanyan’ın Sözlerin Soyağacı adlı sözlükleri, şüphelendiğim çoğu kelimenin kökeni konusunda başvuru kaynaklarımdır. Mesela en son bugün,“annat” ile “bulgur” kelimeleri için bu sözlüklere baktım. Türk Dil Kurumu’nun çok sayıda Osmanlıca eseri inceleyerek oluşturduğu Yeni Tarama Sözlüğü sayesinde de Eğret’te kullanılan çok sayıda kelimenin varlığını farkettim. Asıl bomba ise yine Türk Dil Kurumundan: Derleme Sözlüğü. 12 Ciltlik bu dev eser yöresel Türkçe kelimeler için bir derya. TDK’nın bence en büyük hizmeti bu olmuş. Çünkü 1930-40’lı yıllarda, çoğu öğretmenlerden oluşan binlerce gönüllü/görevli derlemeci sayesinde o gün halkın kullandığı kelimeler kaydedilmiş. Bunu yaparken hangi kelimenin hangi anlamının hangi köyde geçerli olduğunu dahi belirtmişler. Eğret’ten derlenen kelimeler de var bu sözlükte. İşte bütün bu kaynaklardan topladıklarımı Anıtkaya’dan derlediklerimle birleştirince dört binden fazla sözden oluşan bir Eğret Sözlüğü çıktı ortaya.
Sözlüğü hazırlarken titiz davranmaya çalıştıysam da mutlaka eksiklikler vardır. Sözlüğe bakanlar, yav bunun neresi Eğret Sözlüğü, falanca yerde de bu söz var, diyebilir. Haklıdır da. Sonuçta Anıtkaya’da başka bir dil konuşulmuyor. Dikkat edilecek olursa, aynı kelime bile olsa mutlaka yazı dilinden farklı bir yanı varsa buraya kaydedilmiştir. Ya Eğret’te farklı bir anlam kazanmıştır ya da farklı bir şekilde telaffuz edilmektedir. Hiç bir farklılığı olmayan kelimeyi buraya almamaya çalıştım. Tabi asıl zenginliğimizi sadece Anıtkaya/Eğret’e has olan sözler oluşturmaktadır. Zaten sözlüğü hazırlamamın asıl gayesi bu söz varlığının unutulmamasıdır.
Kelimelerin yazılışında bazı özellikler göze çarpacaktır. Mesela fiillerin mastar eki sesli uyumuna göre -mak, -mek şeklinde yazıldı. Deyimlerde ise yalnız –mek şeklinde kullanıldı. Bunun sebebi, Anıtkaya’da mastar eki olarak sadece –mek kullanılması, fiil kalın bile olsa –mak biçimine yer verilmemesidir. “Harmandan kalkmak” denmez, “harmandan galkmek” denir. Ben de nasıl kullanılıyorsa öyle yazdım. Yine köyde çok kullanılan “nazal n” dediğimiz, genizden söylenen ve n-g karışımı bir ses olan harftir. Bu harfi (ñ) şeklinde gösterdim. Seslerde karışıklığa yol açan bir de e harfi var. “Gece” kelimesindeki iki e’nin söylenişi farklıdır. İlk e, i sesine yakınken; ikinci e, a sesine yakındır. Bu yüzden ilk hecedeki e kapalı, ikinci hecedeki e ise açık e diye adlandırılır. Kapalı e diğerinden ayrılsın diye özellikle bazı kelimelerde bunu (é) olarak yazdım. Bir de uzun okunması gerektiğinde (ê) biçiminde belirttim. Bu işaretleri görünce şaşırmamalı.
Her şeye rağmen eksiklikler var, farkettikçe bunları düzeltiyorum. Öğrendiğimde yeni sözleri eklemeye de devam ediyorum. Uyarılara ve katkılara açığım yani. Nitekim en son sözlüğü Ansiklopedi olarak yeniden düzenleme fikri de kafama yattı. Anıtkaya'ya özgü özel isimlerle zenginleştirdiğimiz yeni hali bu yüzden ansiklopedik özellikler taşıyor. Bu özel isimler, kişilerin herkesçe bilinen lakapları ve Anıtkaya'nın bazı mevki isimleridir. Bu sayede 700 civarında yeni madde eklenmiş oldu. Yine de güncellemeler devam edecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder