Yeryüzünün bir noktasının deniz seviyesinden yüksekliğine rakım dendiğini biliyoruz. Buna göre deniz seviyesi sıfır kabul ediliyor. O baz alınarak da dağ, dere, ova benzerlerinin yüksekliği ölçülmüş oluyor. Mantık bu, bu kadarını anlayabiliyorum ama; fiziksel olarak bu ölçümü yapabilmenin nasıl mümkün olacağını anlayamıyorum. Şimdi uzaydan, veya dijital aletlerle bunu yapıyorlarmış. Daha önceden ise, ısı-basınç-ışık gibi değişkenlerin ilişkisine dayanarak ölçümler yaparlarmış. Bilimin hızına ve mantığına çok aşina olmadığımdan, biraz da kafa konforumu bozmak istemediğimden bunu anlama gayretine girmedim. Öyle olunca bize sunulan bilgileri itirazsız kabul etmek durumundayız.
Bu uzun girişten sonra asıl konuya geleyim. Bugüne kadar karayollarında şehirlere giriş tabelalarında nüfus ve rakım bilgisi yer alırdı. Şimdi de var mı bilmiyorum. Afyon tabelasında rakım 1021 ifadesini hatırlıyorum. Bunun nasıl ölçülebildiğini daha o zamanlardan dert edinmiştim kendime. Hala çözümünü bulamadım ama kimseye de sormadım. Neyse, Afyon için kabul ettiğimiz bu rakamdan yola çıkarak Anıtkaya’nın rakımı hakkında da tahminlerimiz oluyordu. Buna göre tahminim 1150-1200 arasındaydı. Bayramgazi rampasındaki yükselti, sonra Uzundere inişi ve sonra köyün kurulduğu tepe hesap edildiğinde aşağı yukarı bu rakamlara ulaşırdım.
Şimdi dijital teknoloji sayesinde ölçüm elimizin altında. Ne kadar güvenilir olduğunu bir kenarda tutarak o bilgileri paylaşayım. Afyon’un değişik noktalarının rakımı 1020-1040 arasında değişiyor. Aynı yöntemle Anıtkaya’nın değişik yerlerine imleç gezdirildiğinde rakımın 1100-1150 arasında değiştiğini belirledim. Yalnız bu rakamlar Anıtkaya köyiçi için geçerli. Arazide durum değişiyor. Mesela Resulbaba’nın rakımı 1500 metre olarak görülüyor. Bunlar bişey değil, herkesin oyuncağı haline gelen telefonlarda bir tuşa bakan bilgiler. Niye yazıyorum peki?
Yavaş yavaş konuya girelim. 19. yy’da yabancı bilim adamlarının Eğret’te yaptıkları bilimsel gözlem ve ölçümlerle ilgili yazılar yazmıştım. İlki Rus Gezgin ve bilim adamı Çihaçov’unverdiği bilgilere dairdi. 8 Kasım 1847’de yapılan bu Eğret ölçümlerine göre rakım 938 metre, gece sıcaklığı ise -12 derece olarak kaydedilmiş. Aynı teknikle yapılan ölçüme göre ise Afyonkarahisar’ın rakımı 898 metre.
Günümüzün rakamlarıyla 1847 rakamları arasında yaklaşık 150 metrelik bir fark var. Bu farkın nedeni ölçüm güvenilirliği mi? Yani o günün kıt imkanları ve ilkel yöntemleriyle yapılan ölçümler hatalı mıydı? Yoksa Bir buçuk asır arayla yapılan ölçümlerin her ikisi de doğru mu? Eğer öyleyse, sıfır noktası kabul edilen denizler alçalıyor demektir. Bu kadar alçalış da fazla gibi geldi bana. Neredeyse yılda 1 metrelik bir deniz seviyesi düşüklüğü…
Merak edenler için yazalım, Anıtkaya’da rakımı en yüksek nokta, Su Deposunun az ilerisindeki Dedebaşı: 1150 metre.
Çihaçov'dan 15 yıl sonra bu sefer Prusyalı gezgin Bilim adamı Sperling'in yolu Eğret'e düşüyor. Yine Kütahya istikametinden gelirken Eğret hakkında ilk notunu kaydediyor: "Her yerden görülebilen yüksekçe bir tepenin üzerine kurulmuştur." Hepimizin bildiği bir bilgiyi 150 yıl önce kaydetmiş adam, ne var bunda diyebiliriz. Ben Anıtkaya adındaki "anıt"ı bilirdim de "kaya"yı bir yere oturtamazdım. Sperling'in bu cümlesinden sonra kafam dank etti. Hangi yönden bakarsanız bakın, Anıtkaya'yı yüksek bir tepenin üzerine kurulmuş olarak görürsünüz. Tıpkı koca bir "kaya"nın üzerine oturmuş gibi.
Yıllar öncesinden kaydedilmiş önemsiz gibi görünen bilgi kırıntıları bile aydınlanmamızı sağlıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder