08 Mart 2021

Kuyular Çeşmeler

Anıtkaya’da geniş tarım arazisinde Mevki İsimlerini incelerken bir kısım mevkilerin adını, orada bulunan çeşme veya kuyudan aldığını söylemiştim. Bu durum eskiden beri, tâ Eğret zamanından beri böyle. Kuyu ve çeşmeler de genellikle onu yapan hayır sahibinin adıyla anılıyordu. Hayat su etrafında şekillendiğinden yola çıkarak bazılarına göre eski kayıtlarda adı geçen çiftliklerin bu kuyu ve çeşmeler yakınında bulunuyordu. Belki de çiftliğin içindelerdi.

Arazideki çeşme ve kuyulardan başka köy içinde de çeşmeler vardı ve bunlar yakına zamana kadar işler durumdaydı. Onlar da kendilerinden bahsedilmeyi hak ediyor.

Evvela belirtmek gerekir ki Anıtkaya’da şebeke suyunun tarihi eski değildir. Belki çoğu köye göre eski sayılabilir ama; yaşı elliyi geçikler su ihtiyacının meydan çeşmeleri ve kuyulardan sağlandığını bilirler. Çok uzaklardan görülebilen su deposu, tam tarihini bilmiyorum, 1960’lı yıllarda yapılmış olmalı. Ondan önce şebeke suyundan bahsedilemez.

Evde gereken içme ve kullanma suyu ile hayvanların içme suyu hep meydan çeşmelerinden, çeşme yoksa kuyulardan sağlanılıyordu. İçme suyunu kadınlar sırtlarında güğümlerle taşırlardı. Günde birkaç kere suya gitmek gerekirdi. Esbaplar, bezler Çayda çeşmede yıkanırdı. Hayvanlar ise günde bir, bazen iki kere sulamaya götürülürdü. Malları sulama, tabi olarak en yakın çeşme veya kuyudan yapılırdı.

Hatırımda kaldığı kadarıyla köy içinde bulunan kuyular; Yeñi Caminin yanında Kel Sâlek (Salih Azbay)ın kuyu, Etemlerin (Ethem Öztürk) evin önünde Böbülerin kuyu, Gakgidi (Halil Oran)ın evin önünde Söğütcük Kuyusu, Deli Yakup (Kopan)ın evin önünde, Terzi Topal (Lütfi Omak)ın dükkanı çnünde ve şimdiki Kuran Kursu avlusunun köşede bir kuyu vardı. Bu kuyular dolaplı idi. Bunlardan başka Akbaşların ev yakınında, Çerçilerin evin önünde ve Tellilerin eve yakın bir yerde de sereñli kuyular vardı. Şimdi bu kuyuların bazısı tamamen kapanmış, bazısının da mekanizması sökülüp üzeri kapatılmış durumda.

Çeşmelere gelince… Çeşmeler  doğal olarak köyün aşağısında kalan kısımlardaydı. Kayaların altındaki Kel Sâlek’in çeşme şimdi yok. Evinin yakınlarında Hafız (Mehmet Öztürk)ün çeşme en bilinenlerdendi. Şimdi şebeke suyu bağlı diye biliyorum. Onun 50 metre ilerisinde, Mezer Böğrünün altında eski bir çeşme. Dindikten sonra ona da bir süre şebeke suyu bağlandı ama şimdi daha verimli bir yöntemle, güneş enerjisiyle çalışan bir pompa bağlanmış. Yumrukların Ali Tüblek terekesiyle yapıldığından onun hayratıymış. İşgal günleri fotoğrafında da görülen Hanın altında, hamamın denginde bir çeşmeyi de anmak lazım. Tarihi eski ve hizmeti çok bir çeşmeydi. Aynı dereden ilerleyince, köyün diğer ucunda yol kenarında bir çeşme de Emirlah (Emrullah Onay) çeşmesiydi. Selden kalan millerle aharları sürekli dolan ve lulasıyla su yüzeyi arasındaki mesafe her zaman kısa olan bir çeşmeydi. Sanırım artık yok.

Su deposu yapılana kadar bu meydan çeşmelerinin hükmü vardı. Depo yapıldıktan sonra da bir süre daha var oldular. Çünkü evlere hemen su verilememişti. Masraflı ve zahmetli bir işti şebeke tesisi. Bunun yerine başka bir şey yapıldı. Madem evlere su veremiyoruz bari mahallelere verelim demiş olmalılar. Bazı merkezlere meydan çeşmesi yapıldı ve bu çeşmelere depodan su verildi. Tabi lula yerine musluk takıldı. Bu çeşmeler ilginçti, betondan dökülmüş, yalaklı, iki yanında sekisi olan ve tepesinde estetik bir şapka. Su kaynağına (çeşmeye veya kuyuya) uzak olanlar ya da kuyudan su çekme zahmetine girmek istemeyenler bu çeşmeleri kullanıyorlardı. Musluğu çevirmek kadar bir zahmeti vardı. İstismar edilmesin diye çamaşır bulaşık yıkamak ve hayvan sulamak yasaktı. Sadece su alınabiliyordu.

1970’lerde evlere su verilince bu çeşmeler de hayatımızdan çıktı. Öylece kupkuru kalakaldılar. Ne kadar süre öyle durdular bilmiyorum, yerlerinden kaldırıldığını bile fark etmedik. Şimdi yoklar. Bu beton meydan çeşmelerinden hatırladıklarım; Kahvelerin önünde Kuran Kursu yerinde, Tökürdeklerin evin önünde, eski belediye binasının Ortaokula bakan yan tarafında ve İlkokul bahçesinde hamam ile sırt sırta. Başka yerlerde de varmıştır bu çeşmelerden, benim hatırıma gelmedi. Müzeye koymak için bir fotoğrafını bari bulabilseydik.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder