14 Mart 2021

At-Öküz Koşum Aksesuarları


 
   NALLAR
 At ve öküz. Bir zamanların iki önemli koşum hayvanı. Neredeyse ileşberin kader arkadaşı. Traktörün hayatımıza girmesiyle birlikte yılda yıla bu hayvanların gücüne ihtiyaç kalmadı. Azaldılar ve bittiler. Artık yoklar. Onlarla ilgili bir sürü kavram ve alet de çekip gitti. 
    Nalbantlar yanlarında nal ve mıh malzemelerini de bulundururlar ama ihtiyaç halinde nal yapan demirciler de bulunur. Özellikle öküz nalları köydeki dört demirci tarafından yapılabilir. Cumartesi günleri Pazaryerinde nal ve mıhının satıldığı yer, Pazaryerinin Galip Bey caddesine açılan aralığıdır. Ayrıca derde devadan gayrı her şeyin bulunduğu Kel Süleyman (Eren)in dükkandan da temin edilebilir. Öküz nalı bütün bir daire şeklinde olabileceği gibi, her tırnağa birisi gelecek şekilde iki yarım dairelik nallar sağlıklı olduğu düşünülerek daha çok tercih edilir. At nalı yapmak ise zor olduğundan genellikle nalbant ebatına göre çeşitli nalları yanında bulundurur.
    Atlar öküzler tarihteki yerini alırken nalları da müzelik oldu.

 ---------- o ---------- O ---------- o ----------

    BOYUNDURUK
    Arabaya, düvene, pulluğa öküzleri koşmaya yarayan alettir. Boyunlarına takıldığı için bu adı almıştır. Sağlam, sert ağaç kütük oyularak yapılır. İki uzun ağaçtan oluşur ama asıl kısmı oluşturan boyunduruğun üst kısmındaki ağaçtır. Bu kısım, hayvanlarının boynuna tam oturacak biçimde kıvrımlar vererek yapılır. Alttaki ağacı biçimlendirmeye ve özen göstermeye gerek duyulmaz. Zevle geçmesi için yukarıdakinin doğrultusuna delikler delmek yeterlidir. Zelveler öküzün boynunu boyunduruktan kurtarmasına engel olur. Meşe ağacından yapılabildiği gibi demirden de bükülebilirler. Tam ortasındaki deliğe geçirilen bir zikge bağlantıyı sağlar. Oktaki Z biçiminde bir demirle arabaya; zincirle de düven, sürgü, pulluk vb. bağlanır.
Kullanılmakta olan bir boyunduruk, sürekli hayvanın boynuna sürtülmekten ışıl ışıldır. Müzelik olan bugüne gelebilmiş boyunduruklarda bu yalabıklığı görmek tabi ki mümkün değil.

 ---------- o ---------- O ---------- o ----------

    FALAKA
    Boyunduruğun öküz için işlevi ne ise falakanın da at için odur. Atları arabaya, düvene, pulluğa bu düzenek sayesinde bağlıdır. Öküzler boynundan bağlanırken, atlar falaka sayesinde arkalarından bağlanırlar. Araba okunun dibinde eğri bir okdemiri vardır, falakanın tokası buraya takılır. Düven ve pulluğa ise zincirle tutturulur. Falaka sabitlendikten sonra hamutların iki yanından sarkan yangayışı falakaya takılarak hayvan falakaya, dolayısıyla çekeceği her neyse ona, yani yüke bağlanmış olur. Atlar bütün gücünü falakaya yansıttıkları için onun çok sağlam malzemeden yapılması gerekir. Eğret'te bulunan en sağlam ahşap malzeme ise meşedir. Ben kırılan bir falaka görmedim, ne kadar sağlam olduğu kıyas edilsin. 
    Şekil itibariyle falaka ilkel bir teraziye benzer. Olsa da göstersek.

 ---------- o ---------- O ---------- o ----------

    AT KOŞUM TAKIMI
    Genel olarak bir atın arabaya veya başka çekeceği bir araca koşulmasında gereken koşum takımını inceleyecek olursak, bunun insanlar tarafından nasıl ciddiyetle yapıldığı, ata ve işe ne kadar önem verildiği net bir şekilde ortaya çıkar.
    BAŞLIK: Atın başına takılan parçadır. Üstten kulak arkasından, alttan ağıza takılan gem ile gerdirilir. Burun üstü ile alından ve alttan çene altından kemerlerle sağlam bir şekilde atın kafası kavranmış olur. Başlık atın her türlü yönlendirilmesinde çok önemli bir koşum parçasıdır. Dikey kemerin göz hizasına denk gelen kısma gözlük perdeleri eklidir. At gözlüğü denen bu parçalar, hayvanın gözünün yanlara kayarak dikkatinin dağılmasını önler ve gücünü yalnız öne odaklamasını sağlar.
    HAMUT: Anıtkaya'da hamıt olarak telaffuz edilir. At koşumunun en önemli kısmıdır. Öküz boyunduruğu neyse atın hamudu da odur. Hayvanın gücünün toplandığı yer olan boyun ve omuz kısmını kavrar. Sert ağaç bir iskelet üzerine yumuşak hasır dolgu ve deriyle kaplama şeklindeki hamut yapımı söylediğim kadar basit değildir. Ölçüp biçip hayvanın vücuduna göre ergonomik olarak tasarlanmalıdır. Tabi bunu yapacak olan saraçtır. Koşum takımının diğer bütün parçaları bir şekilde hamutla bağlantılıdır. En önemli yanı, hayvanı yük merkezine bağlaması ve kuvveti üzerinde toplamasıdır. Hamutları önden oka bağlayan okgayışı hamudun altında sabittir. Alt kısımdaki kelepçe veya tokalı kemer, hamudun koşulması işi bittikten sonra sıkıca kapatılır.
    YAN KAYIŞI: Hamudu falaka aracılığıyla araba, döğen, pulluk gibi araçlara bağlar. Hamudun iki yanından sarkan sağlam kulakçıklara tokayla geçirilerek monte edilir. Hayvan arabaya tek koşulacaksa yan kayış kullanılmaz çünkü tekbégir arabalarında bu vazifeyi gören çift ok vardır. O zaman oklarla hamudu birbirine bağlamak için hamudun üzerinden dolanan n biçiminde bir ağaç gerekir. Bu eğriağeçtir. 
    KARINBAĞI: Bir bakıma emniyet kemeridir. Hayvanın ön ayaklarının hemen ardından vücüdunu kavrayacak şekilde bağlanır. Yokuş aşağı inerken frenleme vazifesi görür. Anıtkaya'da çok kullanılan bir aksesuar değildi. Koşumlar yeni alınmışsa takımın içinde yer alırdı.
    PALDIM: Başlık nasıl atın kafasını kavrıyorsa, paldım da sırtını kavrar. Vazifesi, yükün bir kısmını omuzlardan alarak sırt bölgesine yaymaktır. Kuyruk altından ve arka bacak yanından bağlanır ve uzunlamasına da hamuda eklenmiş vaziyettedir. Paldımın bir diğer görevi de at, yük ve koşum takımı arasındaki dengeyi sağlamaktır. Bu yüzden olsa gerek, dengesiz kişiler için paldımsız tabiri kullanılır.
    TERBİYE: Dizgin denen at kontrol kordonunun Eğret'teki adı terbiyedir. Belki atlar bu şekilde terbiye edildiğinden böyle denmiş. Gem ve başlığa bağlı bu kayış sırasıyla hamut ve karınbağındaki tokalardan geçerek sürücünün ellerine varır. Hareketlere göre hayvanlar sağa sola döndürülür, hızlandırılır, durdurulur hatta geri basdırılır.
    Bütün bu koşum takımları saraçlar tarafından yapılır demiştik. Hayvanın vücut özelliklerine göre  malzeme seçimi ve ölçüleri iyi ayarlanmalıdır. Özellikle hamut dar olursa hayvan nefes güçlüğü çeker, geniş olursa güç alamaz ve vücudunda yaralar oluşur. Atın vücuduyla temas halindeki koşum takımları genelde Afyon'dan temin edilirdi. Köyde bir saraç yoktu. Ama 1970'lerin başında bir koşumcunun bir süre köyde bulunduğunu hatırlıyorum. Belki saraç değildi sadece koşum tamir ediyordu ama biz "goşumcu" derdik. İşgayıt vakti bittikten sonra bazıları koşumların uygun yerlerine rengarenk kocaman püsküller takarak onları süslerlerdi. Güzel günlerdi...

 ---------- o ---------- O ---------- o ----------


    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder