18 Mart 2021

İleşberlik Aletleri

     Bu başlık altında tarım araç gereçlerinin tanıtımını yapacağım. "Neden tarım aletleri değil de düzen-takan" diyen varsa buraya bakabilir. Yine sırasız, sıralamasız bir tanıtım olacak. Yeri geleni ve aklıma geleni yazacağım.

----------0-----O-----0----------

    ANNAT: Üç dişli sap toplama aleti. Türkçe bir kelime değil, aslı Rumca. İhtimal ki ileşberlikle birlikte tarım aletlerinin bir çoğunu da geldiğimizde burada bulunan kadim Anadolu halklarından öğrendik. Bu üç dişin ikisi bibirine parelel olarak altta, diğeri ise üstte bulunur. Bu dişe annat ayası denir. 

    Annatın dişleri meşeden, sapı ise söğütten yapılır. Dişlerinin yapımı zahmetli ve uzun bir süreç gerektirir. Dişlerin sapa tutturulması için çividen sonra sırım sarılır. Sırım kurudukça daraldığından çok sağlam bir iş çıkar ortaya. Annatların deste etmek ve sap yüklemek için kullanılanları ayrı boyutlardadır. Deste etme amacıyla yapılanların diş aralığı dar ve sapı kısa iken, sap çekmek için yapılanlar daha uzun ve büyük olur.

    Adi demir profilden yapılan annatlar yeni yeni ortaya çıktığında ucuz ve hafif olduğu için tercih edildi ama dayanıksızlığı anlaşılınca ağaç annatların değeri katlandı. Ne çare ki meşe annat yapabilen ustalar da bir bir dünya değiştirdi. Şimdi bulabilirsen ancak müzelik olmuştur. Zaten annatlık iş mi kaldı ki!

----------0-----O-----0----------

    TIRMIK: Eğret'te bu alete "dırmık" derler. İki türü vardır: Goca dırmık ve harman dırmığı. Goca, dırmık, anlaşılacağı üzere büyüktür. Doğru hatırlıyorsam 24 dişten oluşurdu. Bu tırmık tarlada sap toplama amaçlı kullanıldığı için nispeten yüke maruz kalan dişleri sağlam olmalıdır. Bu sebeple dişler meşeden yapılır. Gövdesi söğüt kütüğünden sapı da yine söğüt dalından olur. Tırmık yapımına uzun yıllar tanıklık ettiğimden biliyorum, uzun ve zahmetli bir süreç gerektirir. Kasım ayında başlayıp Hazirana kadar devam eden bir süreç. 

    Dağdan getirilen meşe çubuklarının eğrilikleri fırındaki kızgın külde ısıtıldıktan sonra el gücüyle doğrultulur ve keserle kabaca soyulur. Sonra yine keserle yontulur, el rendesiyle biraz daha ince işlenir ve en sonunda törpülenir. Ucu ve arkası ince, ortası tuhaf bir şekilde kalın olacak biçimde düzenlenince dişler takmaya hazırdır. Bu arada gövde hızarcı Gedik Hasan (Kirkit)te dildirilir. Planyada düzlenip matkapla 24 delik açılır. Dişler takılmadan önce sap için 30 derecelik bir açıyla üstten delik açılır. Artık dişler takılmaya hazırdır. Tek tek takıldıktan sonra her biri arkasından yarılarak cıba çakılır ki delikten çıkmasın. Bir ip çekilerek uçlardaki fazlalıklar testereyle alınmak suretiyle hepsi hizalanmış olur. Diğer yanda hafif kambur olarak hazırlanan sap önceden açılan deliğe takılır. Onun arkasına da cıba çakılarak sağlamlaştırılır. Artık son bir iş kalmıştır. Önceden hazırlanmış yaklaşık 20 santim uzunluğundaki kalın saç lamalar sapla gövdeyi birbirine bağlayacak şekilde vidalanır. Birkaç gün kullandıktan sonra sivrilen diş uçları sayesinde tırmık anız üzerinde yağ gibi kaymaya başlar.

    Harman tırmığı daha küçüktür. Ortalama 10 dişlidir. Harmanda ve kışın dambeşde gar kakmak için kullanılır. Bu yüzden yük dişlerde değil hep gövdede olur. O zaman dişlerin meşe gibi sağlam bir malzemeden yapılması da gereksizdir. Sap ile dişler arasındaki açı 90 derecedir. Dişler, gövde ve sap da diğer tırmığa oranla kısa olur. Harmanda saman ittirmeye, badas toplamaya filan yarar.


----------0-----O-----0----------

  TIRPAN VE ORAK: "Turpan" diye söylenir. Ekin ve ot biçme aletidir. Kaliteli çelikten yapılır. Bolşevik ülkelerden ithal edilir. Bulgar, Macar, Çekoslovak, Romanya tırpanları kaliteli diye tercih edilir. Kesici hafif yay şeklindeki uç tırpan olarak bilinir. Tırpanın takıldığı hafif kambur bir sap ile birlikte iki ana kısımdan oluşur denebilir. Sap hafif ama sağlam olmalıdır. Kuru söğüt olabilir. Sol elle tutulan uç kısmı inceltilmiş ve biraz da sivricedir. Tam ortada sağ elle tutulan L biçiminde elcik bulunur. Buna yük bindiği için meşe kütüğünden veya başka bir ağaç kökünden oyularak yapılır. Sap ile tırpan özel bir toka ile birleştirilir. Tokayı sıkılaştırmak için gayık denilen özel kama kullanılır. Gayık sürekli çekiç darbesine maruz kaldığı için sağlam olsun diye meşeden yapılır. Tırpanlar büyüklüğüne göre boy boydur. Ortalaması ve en çok tercih edileni 9 numaradır.

    Tırpan yok iken ekin biçme oraklarla yapılırmış. Hilal biçiminde kıvrılmış biraz büyükçe bir bıçak veya küçük bir tırpan düşünün. Orak böyle bir şey. Sağ elle biçer, sol elle biçileni demet yaparlardı. Ben orak kullanımının en son dönemine denk geldim. Tırpanın bir sallayışta biçeceğini, orakla ancak on darbede biçebilirsin. Sıkıcı bir işlem yani. Ama çok eskiden böyleymiş.


----------0-----O-----0----------

      ÖRS-ÇEKİÇ VE KAYRAK: Orakçının tarlaya yanında götürdüğü torbasında bulunması gereken araçlar örs, kekiş (çekiç) ve gayrak taşıdır. Bunlar köreldikçe tırpanı keskinleştirmek için olmazsa olmaz araçlardır. Her ferk sonunda bazen ortasında kayrak taşıyla tırpanı bileylenir. Bunun için tırpan sapının sivri ucu toprağa saplanır ve iki bacak arasına alınarak tırpanın arka yüzü kendine dönecek şekilde pozisyon alınır. Önce tırpan ağzının altı bilenir ve aynı pozisyondayken tırpanın ön yüzüne de kayrak taşı sürtülmek suretiyle bilenir. Buna gayraklama denir ve çok sık yapılan bir işlemdir. O yüzden kayrak taşı pantolonun arka cebinde taşınır. İlerleyen teknolojiyle beraber doğal kayrak taşlarının yerini, özel üretim biley taşları almıştır.

      Bir süre biçtikten sonra artık kayrak ile keskinleştirme işe yaramaz olur. İşte o zaman tırpanın kekişlenmesi (çekiçlenmesi) gerekir. Bu, çekiçle tırpan ağzını dövmek suretiyle inceltmek, yani keskinleştirmektir. Bunu yapabilmek için de altta sağlam ve sert bir zemin olmalıdır. Yani örs. Bu özel bir örstür. Toprağa saplanmalı ama belli seviyeden sonra sabit kalmalıdır. Ona göre imal edilmiştir. Bunu sağlamak için bazı örslerin toprağa çakılan kısmı çatal olarak yapılır. Çekicin ucu da ince olmalı, darbeleri belli bir yüzeye odaklamalıdır. Çekiçleme yaparken darbelerin ilginç, hafif çapraz vuruş şeklinde olmasına dikkat edilir. Aksi durumda keskinleştireyim derken tırpan ağzını çatlatma tehlikesi oluşur. 

   Gayraklama ve kekişleme tırpandan önce orağa da uygulanırmış. Orak ve tırpan ekinde körleşse de nihayetinde kesici araç olduklarından çekiçleme ve kayraklama yaparken dikkatli olunmalı, bir yerini kesmeden bu iş yapılmalıdır. Çapa tarlalarında çapaların ağzının da çekiçlendiğini görmüştüm ama bunun için örse gerek yoktu, teker şınasında hallediliyordu.

----------0-----O-----0----------

    DELECE: Sap çekmek için araba üzerine konan geniş bir ahşap iskeletin adıdır. Sap, hacim olarak geniş, ağırlık olarak hafif olan bir yük olduğu için mümkün olduğu kadar geniş bir yüzey oluşturmak gerekir. Sap uzunluğu da ortalama 1 metre kadar olduğundan tamamen kaplanmış bir yüzeye de gerek yoktur. Boşa ağırlık yapmak gereksizdir. Bu yüzden böyle bir araba eklentisi düşünmüşler ve yüzyıllarca hem kağnıda hem at-öküz arabasında hem de traktör römorkunda kullanmışlardır. 

    Şöyle bir iskelet düşünelim; Ön ve arkaya kalın bir 15 cm. çapında çam gövdesi, yanlara ise 10 cm çapında söğütle elde edilen bir dikdörtgen çerçeve. Daha ince dallarla çerçevenin içi doldurulur. Yalnız arka tekerler daha yüksek olduğu için onların üzerine muhafaza göreviyle kavisli ağaç çakılır. Sonra da tam ortasından arkaya doğru bir hat şeklinde arabanın yan tahtalarından biri, üzerine oturmak üzere çakılır. Delecelerin ömrü harmanla aynı anda tükenmiştir. Çünkü sap harmanyerine harman edilmek üzere çekilir. Döyerbiçerin yaygınlaşmasıyla harman ve harmanyeri bitmiş, deleceye de gerek kalmamıştır. Şimdi bir fotoğraf koyamamamın sebebi bu.

----------0-----O-----0----------


    URGAN: Kendirden yapılır. Kullanımının son yıllarında naylonla karışık ürünlerden yapılanları da vardı. Delece ile sap çekecekseniz urgan mutlaka bulunmalıdır. Delecenin önünde iki yanda dürülmüş olarak yere değmeyecek şekilde sallanır. Belli bir tekniğe ve sıraya göre araba en az dört doleşim yüklendikten sonraki iş urgan çekmektir. Sarılı urganlar açılır, uzunlamasına arkaya atılıp sap sıkıştırılır. Bu esnada arabayı çiğneyen kişi yardımcı olur, gafalara basar. Tokadan geçirilerek biraz daha sıkılaştırılır. En sonunda urgan çeken kişi beline dolayıp yüklenerek tam sıkışmayı sağlar. Aynı şekilde diğer urgan da çekildikten sonra, artık sap arabası sağlam yüklenmiş sayılır, güvenle harmana doğru yola çıkmaya hazırdır. Yine de yola çıkmadan önce goca dırmıkla araba dırmılanır. Bu işlem yolda dökülmesi muhtemel sapların tarlada dökülmesini sağlamaktır.

    Kısaca sap çekmenin  diye yakıştırma yapılır.olmazsa olmazlarından biri de tokasıyla bütünleşen urgandır.

----------0-----O-----0----------

    DİRGEN: Ekin sapını hafif kaldırıp atmaya, çevirmeye, ditmeye, yaymaya vs. yarayan alettir. Annatla yapıldığı gibi çok güç isteyen işler değildir bunlar. Genelde Delecedeki sapı indirmek için, deleceye sap yüklenirken arbada sap çiğneyen kişi gelen annat yükü sapı yerleştirmek için, harman sürülürken aktarmak için dirgen tercih edilir. Bunun yanında kuru ot toplama ve aktarmada da yine dirgene başvurulur.

    Demir dirgen genelde  beş dişlidir. Dört ve üç dişlileri de vardır ama çok tercih edilmezler. Kullanıldıkça uçları iyice sivrildiği için zamanla tehlikeli hatta öldürücü bir silaha dönüşebilir. "Harmanda dirgen yiyen eşşek yılına kadar unutmaz" diye bir söz Eğretlilerin hafızasına yerleşmiştir. Ağaç dirgen o kadar tehlikeli değildir. Annat ayasını iptal ettiğinizde ortaya ağaç dirgen çıkar. Çatallaşmış bir dalı kesip dirgen olarak da kullanabilirsiniz.

----------0-----O-----0----------

    YABA / YABALTI: Yabanın görevi harman savurmaktır. Tınaz haline gelen harmanı savurmak için de ikindiden sonra çıkacak yel gözlenir. Vakit geldiğinde yabayla havaya savrulan harmanın çeci samanından ayrılır. Belli bir teknik uygulandığında tınaz önüne dikilen çıbıklar sınırı belirler; çeç beride kalırken daha hafif olan saman uçar gider. Bu tekniği uygulayabilmek için kaliteli bir yaba gereklidir. Sert ağaçtan tek parça olarak oyulan yaba  beş dişlidir. Her dişi bir parmağa benzetilerek yaba bir el gibi de düşünülebilir. Bunun için elleri büyük olanlara "yaba gibi" diye yakıştırma yapılır. Kırılma tehlikesi yüzünden yabalar başka bir amaçla kullanılmazlar. Kırıldığında tenekeyle filan birleştirilse de yaba bir daha eski haline dönmez.

    Yabaltı yabaya göre daha büyüktür ve altı veya daha fazla dişten oluşur. Belki bu yüzden yabaltı denilir. Onunla harman savrulamaz. Bunun yerine daha kaba işlerde kullanılır. Badas toplamak gibi. O zaman da çabuk kırılır. Kırılıp da tamir edilmiş olmayan sağlam bir yabaltı görmek pek zordur. Zaten zamanla yaba ve yabaltı görünmez oldu ya...

----------0-----O-----0----------

    HARMAN SÜPÜRGESİ: Özel bir süpürgedir. Sert bir ottan yapılır, kuruyunca daha da sertleşen süpürge çimenlerin arasındaki saman ve deneyi ortaya çıkarabilecek kadar sağlam hale gelir. O kadar dayanıklı olur ki bir harman döneminde kullanılıp atılmaz, bir sonraki seneye de kullanılabilir. Tabi sağlam bağlanmak şartıyla.

    Onun özel oluşu; hammaddesi, yapım aşaması, kullanım alanı ve kullanım pozisyonuyla ilgilidir. Adı bilinmediği için süpürge otu denen, kıraç alanlarda kendiliğinden çıkan, dalları yere yayılmış vaziyette bir ottur esasen. Bu ot  koparıldıktan sonra kökleri birkaç gün suda bekletilir. Kırılganlığı kaybolduğu düşünüldüğünde kökler keserle ezilir, ama bu esnada kopmamasına dikkat edilir. Bu arada bilek kalınlığında 30 santim kadar hazırlanan süpürge sapının uçları sivriltilmiş, ortasında süpürge kısmını oluşturacak kadar (20 santim) yontulmuştur. Yere çakılan sapın özel oyuğuna ezilmiş kökler ters yönlerde sarılarak dikey olarak dizilirler. Her ot kökü sarıldığında keserle dövülerek sıkıştırılır. Bütün otlar bu şekilde sapa sarıldığında manzara iki yana açılmış kartal kanadını andırır. Yere çakılan sap çıkarılıp kanatlar birbirine kavuşturulur ve çuvaldız-gınnap ikilisiyle ot süpürge iyice sıkıştırılır. Sonunda ot uçlarının fazlalıkları alınarak seviye ayarlanır. Süpürge kullanıma hazırdır. Harman süpürülürken de tuhaf bir şekilde iki elle sapın iki ucundan tutulur ve sağa sola doğru ittirilir. Iramas dökülmeden önce, harman saçılmadan önce, harman toplanırken, saman ve badas toplanırken bu süpürge kullanılır.

----------0-----O-----0----------


     BEL VE ÇATAL: Bahçe bellemeye yarayan, herkes tarafından bilinen alettir. Henüz müzelik değildir. Bahçecilik Eğret'te çok yaygın bir meşgale olmamış, halen ileşberlik geçer akçe. Dolayısıyla bel kullanımı ancak pulluğun girmediği yerlerde yapılmaktadır.  Asıl değinmemiz gereken çataldır. Müzede yerini almaya hak kazanmıştır. Pancar ekildiği ancak sökümünde pulluktan henüz yararlanılamadığı zamanlarda söküm bu aletle yapılırdı. Tuhaf biçim verilmiş sivri uçlu iki demir, pancar kökü tam ortalanarak toprağa tepilir ve ganırarak pancar çıkarılırdı. Tabı bunun için çatalın hemen üstünde aynı demir malzemeden yapılmış tekmeliği vardı. Çatala pulluğun yanaşmadığı kıyıda köşede kalmış pancarları çıkarmak için de başvurulurdu. Şimdi çataldan sonra pulluk da pancar çıkarmada kullanılmıyor. Çünkü özel pancar çıkarma makineleri var. Zaten eskisi gibi köyde pancar ekildiği de yok.

----------0-----O-----0----------

   
    ÇAPA: Haşeş, günaşık, pancar, kumpil çapalarında kullanılan alettir. Hala kullanılmaktadırlar. Günaşıklar artık çapalanmadığı için kullanım alanı daralmıştır ama diğer çapalarda kadınların el aletidir. Kullanıldığı yere göre aletin boyutu ve biçimi seçilir. Mesela günaşık veya kumpil çapalanacaksa bitki seyrek olduğu ve aynı zamanda kök çevresi doldurulacağı için büyük ve geniş ağızlı çapa tercih edilir. Haşhaş söz konusu olduğunda dar, küçük çapalar daha işe yarar. Bir de oturarak çalışılacaksa kısa saplı, bel bükülerek çapalanacaksa biraz daha uzun saplılar seçilir. Ne kadar uzun olursa olsun, sap bir metreyi geçmez. Başka yerlerdeki gibi çapalama Eğret'te bel bükülmeden yapılmaz çünkü. Çapanın ağzı köreldikçe çekişlenerek keskinleştirilmelidir. Çapacıyı rahatsız etmemesi için sapın sağlam takılması, gevşek olmamasına dikkat edilmelidir.

----------0-----O-----0----------

    DÜĞEN: Altındaki çakmak taşı denilen sert ve keskin taşlarla gevremiş sapı döğüp ezerek saman haline getiren harman aletidir. Büyük çam gövdelerinden oyularak iki parça olarak yapılıp birleştirilince eni bir metreyi bulur. Ön taraf kayık gibi hafif kavisli oyularak yapılır ki sap düğen önünde birikmesin. Çakmak taşları düğenin alt yüzeyine özel oyulmuş çentiklere çakılır. Bu taşların keskinliği kaybolmaz ama zamanla taşlar düşerek seyrelmeye başlarlar. O vakit düğenciye dişetmek gerekir. Daire şeklinde yayılmış harman üzerinde at veya öküzün çektiği düğen saatlerce döner durur. Buna düyen sürme denir. 

----------0-----O-----0----------

    ATGI: Harmanda arabaya saman atmaya yaradığı için bu isim verilmiştir. Saman hafif bir yük olduğu için mümkün olduğu kadar geniş bir yüzeye sahip olsun istenir. Fakat bu geniş yüzey bütün olarak değil dirgendeki gibi diş diş aralıklı olsun istenir. Çünkü kürek gibi bütün bir yüzey, aletin kendi ağırlığını artıracağından iş yorucu olur. Dişler inceltilip tahta haline getirilmiş ağaçtan hafif kavisli olarak takılır ve ortalama sekiz dişten oluşur. Son zamanlarda atgı hafif metal profilden yapılır olmuştu. Yalnız bu iş için kullanılmasına rağmen bazen ismi daraltarak "saman atgısı" denmiştir.


----------0-----O-----0----------

     KALBUR / GÖZER/ TEF: Dene eleme ve çalkama işlerinde kullanılırlar. Galbır diye söylenen alet gözere göre küçüktür. Yaklaşık 40 cm. çapındaki bir kasnağa ince tel gözenekli bir madeni file geçirilir. File kopmasın diye yine madeni iki şeritle ortasından desteklenir. Gözer ise yaklaşık 60 cm çapında olur ve tabanı telle değil sığır derisinden elde edilen sırımla örülür. Kalbura göre gözenekleri daha geniştir. Buğday geçebilecek, nohut geçebilecek büyüklükte çeşitleri olabilir. Kalbur elemede, gözer çalkamada kullanılır. Gözer kalbura göre daha dayanıklıdır ama eskidiklerinde, yırtıldıklarında harman döneminde sürekli köyde bulunan cingenlere tamir ettirilir. Sağlam kaldığı için kasnak verilerek tabanı yenilettirilir demek daha doğrudur.
    Tefe gelince.... O bildiğiniz çalgı aleti değildir. Aslında o amaçla da kullanılabilir, ama burada konumuz bu değil. Kalbur veya gözerin kasnağına tabaklanmamış hayvan derisi gerilir. Tüyleri dışarı gelecek şekilde yapılan bu germeden sonra o tüyler kesilmese de olur. Çünkü bize dışı değil içi lazım. Ekim zamanında tohom saçmak üzere bu defe konur. Sol koltuktaki tefden alınan tohum sağ elle tarlaya saçılır. Tefin vazifesi de bu.

----------0-----O-----0----------

    GERİ: Kıl çadırı, diğer adıyla kara çadırı herkes bilir. Keçi kılından dokunur. Bu çadırı al, ters çevirerek arabaya koy. Gerinin en basit tarifi bu olur sanırım. Farkı şuradadır belki, çadır gibi düz bir yüzey olarak değil de ön ve arkasından göpçüklü, koca bir çuval gibi dokunmuştur. Bir gemi gibi arabanın üstüne açılır ve kenarlarındaki kulaklarından dayamalara gerdirilir. Belki bu yüzden geri adı verilmiştir. Peki ne işe yarar bu geri? Arabada tahıl taşımaya yarar. Bir araba büyüklüğünde çuval elde etmiş oluyorsunuz sonuçta. Dene yıkamaya giderken, un öğütmeye giderken iyi bir taşıma aracıdır. Kumpil çıkarılınca eve geriyle taşındığını, kesilen günaşığın harmanyerine onunla taşındığını hatta onunla tezek toplandığını görmüştüm. 

----------0-----O-----0----------

    GERGİ: Samantatdaları, normal tahtalara göre daha büyüktür. Hacimce büyük, kütlece hafif yükleri taşımak için arabada yer genişletmek maksadıyla bu tahtalar vurulur. Saman, günaşık, nohut, mercimek, ot gibi yükler bu şekilde taşınır. Yaklaşık birbuçuk metre yüksekliğe erişen bu tahtaların gergin durması, yıkılmaması için bir bağ gerekir. İşte bu bağ gergidir. İki metre uzunluğunda bir sırığın uçlarına teneke veya sağlam lastikle kulak yapılır ve bu kulaklar tahtalardan uzayan çubuklara geçirilerek tahtaların pozisyonu sabitlenmiş olur. Aynı zamanda arabanın arka ve önüne kapak yapmak gerektiğinden; gergi, kapak vazifesi görecek çadır veya habanın taşıyıcısı olur.
     
----------0-----O-----0----------

    
     PULLUK: Çiftçiliğin temeli çift sürmek var, çift sürmenin esası da pulluk. Pulluktan önce sabanla sürülürmüş toprak, ben ona yetişemedim, bilmiyorum. Pulluk; pulluk demiri, ayna, teker, ok ve saptan oluşur. Pulluk demiri toprağı yaran, köke taşa maruz kalan kesici kısımdır. Yılda bir demirciye götürüp dövdürülmelidir, böylece tekrar keskinleşmiş olur. Ayna, sürülen toprağın devrilerek ters yüz olmasını ve toprakta cizi oluşmasını sağlar. Pulluk tekeri, sürme işlemini belli seviyede tutar, demirin fazla derine inmesini engeller. Sürme derinliği tekerden ayarlanabilir. Ok ise çift süren hayvanların pulluğa bağlandığı kısımdır, ki bu hayvanlar at, eşek, öküz, manda olabilir. Sap kısmı da çift süren kişinin pulluk ve hayvanları kontrol etmek üzere tuttuğu yerdir. Pulluk genelde teklidir ama manda gibi daha güçlü hayvanlar ikili pullukları çekebilir.
     
----------0-----O-----0----------

     ÖRENDİRE: Çift sürerken, düyen sürerken, arabada öküzleri datderken elde bulundurulması gereken bir alettir. Esası iki metrelik bir sopadır. Ucuna kafası kesilen küçük bir çivi çakılır. Hafifçe öküzün sırtına dokundurulduğunda onların hızlanmasını sağlar. Öküzler yedilse bile, önden sırtlarına ulaştırılan imbal yine de onları hızlandırır. Çift sürerken diğer ucunda gegenez olan özel bir örendire kullanılır. 
     
----------0-----O-----0----------

     KIMÇI: Kamçı Anıtkaya'da böyle telaffuz edilir. At sürme aracıdır. Kel Süleyman'dan bir kımçı alınır. Bu, deriden yapılmış, özel olarak sarılmış hazır bir kamçıdır. Bir metre kuru sert değneğin ucuna bağlanır. Yine aynı dükkandan alınan renkli naylon şeritlerle özenle sarılarak değnek süslenir. Arabada dayama tatdasına çakılan özel bir kovanda bir bayrak gibi durur.
     
----------0-----O-----0----------

    DEMİRLİ: Tahıl ölçüm aracıdır. Hacim olarak 18 litrelik gaz tenekesi ile aynı ölçüdedir. Bu yüzden herkeste demirli bulunamayacağından onun yerine teneke kullanılır. Tahılda ölçü birimi olarak da demir kelimesi geçer. Halk demir yerine birim olarak da tenike diyebilir. Bir demir/tenike buğday yaklaşık 8 kilodur. 



----------0-----O-----0----------


    ÇEKGİ: Iramasları dağıtıp harmanı yaymaya yarayan alettir. Sağlam meşenin gövdesindeki ilk dal bırakılarak yontulur. Çok ağırdır ama sağlamdır. Sap çekebilmek için ağırlığın önemi yoktur, sağlam olması önemlidir. Son dönemde demir malzemeden iki çengelli çekgiler de yapılmış ama tek parça meşe çekginin tadını vermemiştir. Harmanın son dönemlerinde yine ıramastan patoz önüne sap çekmek için de çekgiler kullanılmıştır.
      

----------0-----O-----0----------


    DİLGİ/ALGI: Haşhaş gapcığından afyan almak ince bir iştir, itina ister. Uygun vakitte, uygun derinlikte çizilmeli ve yine uygun vakitte kıvama eren sakız toplanmalıdır. Gapçıkları çeşitli biçim ve derinliklerde çizme aletlerine cızgı veya dilgi bıçağı denir. Çiziklerde sızıp donan afyonu toplamak için de yine özel bir aparat vardır ki buna da algı bıçağı denir. Algı bıçağı, yarımay şeklindeki bir bıçağın ucunun çevresine duvarla muhafaza yapılmış halidir. 1974 Amerikan ambargosu sonrasında afyon üretimi yasaklandığı için bu bıçakların örneğini bulmak zordur. 



----------0-----O-----0----------

         TOKMAK: Afyonu alınan haşhaş gapçıkları (kapsül) kuruyunca sapında koparılarak hasat edilir. Buna haşeş gırma denir. Bundan sonraki iş haşhaş denesini (tanelerini) almaktır ve en kolay yolu da kapsulü kırmaktır. Kuruyup sertleştikleri için kolay kırılırlar, aşırı güç harcamaya gerek yoktur. 30-40 santimlik bir sapın ucuna takılan ağaç tokmak vurulduğu anda kırılabilir. Kapsul parçaları hafif olduğundan hafif yelde savrulduğunda haşhaş taneleri temizlenmiş olur. 1975'ten sonra tokmaklar kullanılmadı. Kapsüller sağlam ve afyonlu olarak teslim edilmek zorunda olduğundan, bıçakla keserek dene alınmaya başlandı. Tokmak tam müzelik yani.


----------0-----O-----0----------

         SÜRGÜ: Tarla sürülüp tohum saçılmasıyla ekim bitmiş sayılmaz. Tohumların toprak altında muhafaza altında olması gerekir. Yoksa kuşlar hemen toplayabilir veya açıkta kaldığı için çimlenme imkanı bulamaz. Ekim boşa gitmiş olur. Bu yüzden sürgüleme işlemi yapılmalıdır. Bu ağır bir ağacı sürüyerek tohumları toprakla kapatma işlemidir. Bunun yanı sıra tarla yüzeyi de düzlenmiş olur. Aletin adına sürgü denir. Çok basittir. Kalın bir çam ağacı gövdesinin kapağını düşünün. Hafif balık sırtı bu kapak 2 metre kadar uzunlukta olsun. Düz kısmı taban olacak, bombeli kısım ise üstte kalacak. 2,5 metre kadar bir okla çekilecek. Tabi ki oka bağlanacak hayvan da öküz veya at. Okla sürgünün birleştiği yerin iki tarafına çapraz destek kolları çakılır. Sürgünün yeterince ağır olmadığı düşünülürse üstünde durulur veya taş, toprak dolu çuval gibi ağırlıklar konulabilir. Sürgüler daha kısaltılmış oklarla günümüzde hala traktörle de kullanılmakta.

----------0-----O-----0----------

        SAMAN SEPETİ: Böyle dendiğine bakmamalı, çok ağır olmayan, tutulduğunda iki yanındaki sapları kopmayacak şekilde her şey taşınabilir. Mesela günaşık keserken biriken kelleler arabaya bununla taşınabilir, tezek taşınabilir. Daha çok saman taşındığı, daha doğrusu samanlıktan alınan saman damdaki hayvanların aharına bununla götürüldüğü için özel olarak bu ad verilmiştir. Fakat harmanda ve tarlada da çok işe yarar. Boy boy iki kulplu saman sepetlerinin yanında küçük kulpsuzları da daha küçük işlerde kullanılır. Mesela dene yıkarken ahar altında gavız toplamak gibi.
    Taze söğüt dallarından örülür. Yeni iken acı yeşildir, kuruyunca açık kahverengiye döner. Örerken dal içi sepetin iç kısmına denk getirildiğinden bu iç kısım sürekli kirli beyazdır. Herkes öremez, bunların uzmanı da her yaz gelip Omarcık'a, Bunar'a, Çorbeci Guyusu'na konan cingenler örer. Her evde bir iki tane mutlaka bulunur. Kırılınca sürekli dolaşan cingen kadınlardan temin edilir... di. 


----------0-----O-----0----------


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder