02 Mart 2021

Meydan Ambarları

        MEYDAN AMBARI

Kütük ambar, ambar evi, eski ambar, meydan ambarı filan diye de isimlendirebilirdim. Esasında Eğret’te bu ambarların özel bir adı yoktu. Dümdüz “ambar” denirdi.

Yontulmuş çam ağaçlarından yapıldığından kütükambar, bir ev veya kulübe şeklinde inşa edildiğinden ambarevi, şimdilerde kullanılmayıp işlevini yitirdiği için eskiambar, evlerden ayrı müstakil bir bina gibi yapıldığı için de meydanambarı denilmesinde bir mantık hatası olmasa gerektir.

Evlerde ekli ambarevine, yer altında kuyu ambara, saman yığınının içinde samanlığa saklanarak bir sonraki yıla çıkarılmaya çalışılan buğday, bunlardan daha sağlıklı olarak bahsettiğimiz ambarda korunurdu.  Herkesin ambarı böyle özel ambarı yoktu. Sanırım büyük ve köklü ailelere aitti bu ambarlar. Tanık olduğum dönemdeki ambarlar kıstas alınırsa pek yeni ambar görmedim diyebilirim. Hemen hepsi çok eski zamanlarda yapılmış izlenimi veriyordu. Hem yakın zamanlarda yapılmış olsa, Eğret yakın çevresinde o kadar kalın çam ağaçlarının bulunduğu orman göremiyoruz. Geçmişleri çok eski olmalı.

Bir çam kütüğünü yontarak bir kalas elde ediyorsunuz, sonra bu kalasları köşelerden birbirine kendinden kelepçeleyerek bağlıyorsunuz. Kesinlikle çivi kullanmadan yükselttiğiniz dört duvarın üstünü yine ağaç bir çatıyla örtüyorsunuz. Dört tarafından yeteri uzunlukta saçak bırakıyorsunuz ki duvarları oluşturan kalaslar ıslanmasın. Çatıyı günün şartlarına göre yalıtıyorsunuz, su almayacak şekilde. Ambarın içinde birbirinden bağımsız dört bölme oluşturuyorsunuz. İster farklı tahılları sakla isterse farklı cins buğdayları. 

Çiftçi değil avcı ve toplayıcı bir milletiz. Çiftçilikle ilgili çoğu isim ve kavramların kökeni Türkçe değil. Anadoluy'a geldiğimizde oturmuş bir medeniyeti hazır bulmuşuz. İşte bu meydan ambarların da eski Anadolu kavimlerinden miras kalan bir alışkanlık olduğu yönünde araştırma bulguları var. Hatta Likyalılarda buna benzer ambarlar tespit edilmiş.

Hatırlayabildiğim kadarıyla bunların en meşhuru ve gözönünde bulunanı, Kuran Kursunun yan tarafındakiydi. Yaz günlerinde gölgesi serin olduğundan mutlaka birileri oturuyor olurdu. Kapısının bulunduğu kuzey tarafında oturmaya hatta uzanıp yatmaya uygun genişlikte bir sekisi vardı. Goca Caminin altındaki sokakta vardı galiba. Sonra Çakırların evin önünde, eski Ortaokul köşesinde bir tane, Deli Mısdık (Mustafa Erdem)in evi civarında, Böbülerin evde vardı galiba. Sonra birden yok oldular. Ne zaman söküldü, kim kaldırdı ortadan anlayamadık.

Zamanında değerini bilemediğimiz bu ambarların bir fotoğrafını bile çekmemişiz. Her şeye rağmen hayatta kalmayı başaran birini bulursam müze için fotoğrafını çekeceğim. Şimdilik çizimini koydum buraya. Siz bunun biraz daha uzununu düşünün. Bir de Araştırmacı Tarihçi Hasan Özpınar arşivinden alınma bir “İşgal Günleri Fotoğrafı” var. Bu fotoğrafta saçakları görünen şey, kendisinden bahsettiğimiz ambardır. Fotoğraf köyün neresinde çekilmiş, ambar kime ait bilmiyoruz. Suyunun suyu kabilinden, fotoğrafının fotoğrafını koyuyoruz.

    Derken yaşayan bir meydan ambarı buldum. Yörükoğluların Metin(Tüplek)e ait. Oldukça da sağlam görünüyor. "Herkes söktü, bir bu kaldı" diyor. Satmaya veya elden çıkarmaya niyeti yok. "Güzelce duruyor, dursun bakalım." diye de ekliyor. İyi de yapıyor. Bari bu garibim yaşasın, yaşayabildiği kadar. Bizim Müzenin ilk sakini olmayı hak etti meydan ambarı.

    Dedesi Ali Efe bu ambarı Garen (Karaören/Kayıhan)daki bir arkadaşından satın almış. Adam cambaz arkadaşlarından biriymiş galiba; adını da söylediydi de unuttum. Söküp getiriyorlar Eğret'e, o zamanlar Anıtkaya henüz Eğret... Şimdi Metin'in durduğu evin yeri arsaymış, oraya kurmuşlar... Bunu sökmek ayrı, kurmak ayrı bir ustalık gerektiriyor... Gün gelmiş Tırakanın Muhtarlığı zamanında orayı satın almış Ali Efe, maksadı ev yapmak... Ambara tekrar yol görünmüş...

    Tekrar taşınması gereken ambar, bu sefer bir köyden bir köye gitmesi gerekmiyormuş; yeni yeri olarak yirmi otuz metre ilerisini belirlemişler. Galiba Tekirgızıların Hasan Usta (Davulcu Hasan) bu işi üstlenmiş.  Sökmeden önce bütün parçaları numaralandırmış, yerini yönünü, tam adresini üzerine yazmış. Böylelikle yeni yerinde kurulumu yaparken zorlanmamış. 

    Sahibinin dediğine göre içeride bazı kütüklerin numaraları hala öylece üzerinde duruyormuş... Ambar deyip geçme, neler görmüş geçirmiş neler...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder