26 Mart 2021

Zaman Kavramı ve Planlaması

    ZAMAN    

    Eski Eğret'te vakit güneşin hareketlerine göre belirlenir ve hayat da buna göre şekillenir. Gece-gündüz, yani güneşin görünür veya görünmez olması, ortalığın aydınlık karanlık oluşu hep güneşin hareketlerine bağlıdır. Günün hangi vaktinde olduğunu insana duyuran, hatırlatan da ezandır. Bu anlamda ezan, dini bir öge olmaktan çıkar insanla hayat arasındaki zamansal bağı sağlayan bir ögeye dönüşür.

    Zamanı sayma, süre olarak onun miktarını belirleme hususunda da bugün kullanılmayan ezanî saati kullanırlardı. 1970'li yılların başında bir çalar saatimiz vardı ve ninem her akşam ezanında onu saat 12.00'ye ayarlama görevini vermişti bana. Her akşam ezan okunmaya başlayınca zevkle yapardım bu işi. Önce akrep ve yelkovanı 12 üstüne hizalar ve saatin zembereğini kurardım. Neden böyle yaptığımı o zaman değil, yıllar sonra anlayabildim ancak. Bu ezani saatti ve ve her akşam ezanında saat sıfırlanıyordu.

    Günlük hayatta süre ölçümü saate göre yapılmaz, zira bakılabilecek bir saat yoktur. Belki ezan okuyacak hocada bir köstekli saat vardır. Belki birkaç hali vakti yerinde kişide de...  O kadar işte. Köyde isen ezana göre vakti anlarsın, gırda bayırda isen güneşin konumuna göre. Gün indikten sonra, ortalık ağarınca gibi. Yaptığın işe göre de bir işaret belirleyebilirsin. Çıkım çıkana kadar, bir evlek biçene kadar, evlek kavuşana kadar, ferkin sonunda, bir doleşim yükleme vs. 

    GÜNLER 

    Bu konuya gün kelimesiyle başlayabiliriz. Güneş anlamında kullanıldığı gibi, 24 saatlik süreyi de ifade eder, yeri geldi mi gecenin karşıtı olarak gündüz anlamında da kullanılır. Bir haftayı oluşturan yedi ayrı günü ele alalım.

    1. Cuma (Cümeyi): Hafta başı ve hafta sonu kavramları yoktur ama belki cuma namazından dolayı bu gün haftanın ilk günü olarak düşünülebilir. Cümeyi diye telaffuz edilir. Cümeyi günü gün ortasında cümeyi namazına gidileceğinden öğleye kadar pek çalışılmaz, işler namaz sonrasına ertelenir. Yarı tatil günü olarak düşünülebilir. Günün kutsallığından dolayı kötülük yapmamaya, kötü söz söylememeye özen gösterilir. Zorunlu kalınca "cümeyi mübarek gün..." diyerek sakınılmaya çalışılır. Vücut ve çevre temizliği yapılır, mesela tırnak kesilir. Bir görüşe göre bu gün ev temizliği yapmak sevap iken, bir başka görüşe göre cümeyi günü ev temizliği iyi bir şey değildir. Erkeklerle birlikte yaşlı kadınlar da cümeyiye gidip caminin üst katında namaz kılarlar. Bazar gelini için çalgılar cumadan sonra çalmaya başlar. Perşembe gelini için çeñiz asma Cuma namazı sonrası başlar.

    2. Cumartesi (Cümertesi - Bazar): Bugün pazaryeri merkezli olarak pazar kurulduğu için cuma-ertesi (cümertesi) dışında günün adı olarak "bazar" denir. Birisine "Parasını bazar günü vecen." denilirse bundan cumartesi anlaşılır. Köyün ticari ve ekonomik olarak en canlı günüdür. Satılacak ürün ve mallar pazara bugün çıkarıldığı gibi her türlü alışveriş de bugün yapılır. Çocuklara düzenli olarak harçlık veriliyorsa eğer cumartesi günü verilir. Haftalık ihtiyaç bugün giderilir. Köyün nüfusu cumartesi günü artar. Çevre köylerdeki epbaplarla bugün muhabbet edilir. İşgayıt vatdıysa bazar dağılana kadar iş ertelenir. Pazar harcı görüldükten sonra kıra bayıra gidilir. Bazar gelini için gızhamamı yapılır.

    3. Pazar (Allahbazarı): Cumartesiye pazar denince, pazarlar karışmasın diye bugüne de Allahbazarı deyivermişler. Eski Hıristiyan komşuların mübarek günü olması hasebiyle de böyle isimlendirilmiş olma ihtimali var. Bazar gelini düğün ikindi üzeri biter.

    4. Pazartesi (Bazarertesi): Tam Türkçeleştirilmiş olarak böyle telaffuz edilir. Bazar gelini için çeñiz asma günüdür. Sair günlerden ayrı bir özelliği yoktur.

    5. Salı (Sâli): Nedendir bilinmez, sesli harfler uzatılıp inceltilerek bu şekilde telaffuz edilir. Perşembe gelini için çalgılar öğleden sonra çalmaya başlar.

    6. Çarşamba (Çarşamba): Perşembe gelini için gızhamamı yapılır.

    7. Perşembe (Perşembe): Medreseye okumaya giden çocuklar Hoca'ya perşembelik götürür. Perşembe gelini ikindiden sonra gelin indirilir.

    MEVSİMLER

    Eğret takviminde temel iki mevsim vardır: Yaz ve kış. 6 Mayıs 7 Kasım arası yaz, 8 Kasım 5 Mayıs arası kış. Bahar kavramı ve mevsimi yoktur. Hava olaylarına göre yüzyılların tecrübesiyle işaretlenmiş belirli zaman aralıkları bu takvimde yerini almıştır. Böylece zemeri, gündönümü, çetireng, ülker, hıdırellez vb. gibi vakit nokta ve aralıkları kendiliğinden oluşmuştur. Kendiliğinden ama mutlaka bu oluşumda bazı etkenler söz konusudur. Mesela bunlardan din faktörü önemlidir ve bundan kaynaklı mesela "Gavur Küfürü" vardır, "Irmızan mübarek gün" vardır. Güneş faktörüne bağlı gündönümü vardır. Tecrübeyle elde edilmiş Gasım çetirengi vardır. Hava şartlarına göre oluşmuş "oraklar" vardır. Bunların hiçbiri yazılı, kayıtlı değerler değil; tamamen toplum hafızasına yerleşmiş folklorik kültür değerleridir. 

     ZAMAN İFADE EDEN BAZI SÖZLER

    yeñiye: Gelecek yıl, gelecek sene, yeni yılda anlamına gelir. Bir dilekle karışık ümidi ifade eder aslında. Bu yıl yapılamayan bir şeyi, elde edilemeyen, ulaşılamayan bir duruma gelecekte ulaşma ümidini ifade eder. Hedef belirleme, ümit duyma ve dua etme gibi daha karmaşık anlamları da içinde barındıran bir kelimedir. 

    eveli: Eskiden, önceki yıllarda gibi  anlamlarda kullanılır. Kişi hayatının çok eski zamanlarından, belki çocukluk gençlik dönemlerinden bahsederken bu söze başvurur. "Eveli motur mu vardı, herşeyi elimizinen édêdik."

    eveli gün: Dünden önceki gün.  Bazen "dün deyil eveli gün" biçiminde kullanılır.

    evelevelden: Çok eskiden beri, en başından beri.

    ötögün (öteki gün):  Dünden önceki gün. Bazen "dün deyil ötögün" biçiminde kullanılır.

    saba: 1.yarın, 2.Uzak gelecek, gelecek dönem. İkinci anlamında genellikle öğüt verirken kullanılır: "Saba evlenince lazım olur."

    ilerlêde (ilerilerde): Geçenlerde, geçen günlerin birinde. Bir kaç gün önce değil, baya bir zaman oldu, ama ne kadar oldu hatırlamıyorum, buna benzer anlamlara gelir. "İlerlêde Hasan'ı gördüm."

    sayılı gün: Ramazan günleri. Çabuk sona erdiğini, hemen bittiğini ifade etmek için söylenir. Kur'an'daki "eyyam-ı ma'dudat" ifadesinin Türkçesidir. 

     össêt: Hemen, anında (o saat)

     darın: Hemen, o anda, aceleyle, dar zamanda. "Yâmır basdırdı, darın eve gaçdık."

     böyün: bugün

     böyüne gadâ: Bugüne kadar. Genelde olumsuz anlamda sitemleri dile getirmede kullanılır. Yapılan bir şeyin geciktiğini ifade etmede de bu söz söylenir. "Böyüne gadâ heç böne bişey etmediydi."

     yârin: yarın

     bürgün: Yarından sonraki gün (öbür gün)

     yârin bürgün: Yakın bir gelecekte. Olası bir tehlikeyi haber verirken uyarı amacıyla bu ikileme kullanılır. "Yârin bürgün bubañ añneyince netceñ?" 

     böyün yârin: 1.Yaklaşmakta olan vakti anlatır. "Böyün yârin habarı gelir." 2. İki kere tekrar edildiğinde; oyalanma, atlatılma veya ertelenme durumunu belirtir. "Böyün yârin böyün yârin deye deye sabırımı tüketti!"

     buzmandır: Bu vakte kadar (Bu zamandır)

     demitden: Az önce, biraz önce, demin.

    havtasında: Bir hafta sonra

    havtiye: Gelecek hafta


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder