Benim hatırlayabildiğim kadarıyla özel günlerde, mesela bayramlarda çocuklar için kurulur; 3 -5 gün, bir hafta, 10 gün, artık ne kadar dayanırsa o kadar kurulu kalır çocukların eğlenmesi sağlanırdı. Oysa daha eski yıllarda büyüklerin de eğlencesiymiş.
Çocukların kendi başına altından kalkabileceği bir iş değildir onu yapmak. Bu yüzden zaten buna cıngırdık kurmak denir. Ağır ve büyük malzemelerle çalışacaksın ve bunların dengeli, düzgün durmasını sağlayacaksın. Biraz da el becerin olacak. Çocuklar için fazla olabilir bunlar.
Kuruluşa geçelim. Lazım olacak malzeme: 1,5- 2 metre ve 8-10 metrelik iki ağaç. Bu kadar. Bu kadar ama, şartları sadece boyutlarıyla sınırlı değil. Öncelikle sağlam olacaklar. Sağlamlık deyince akla hemen meşe gelir. Direk olarak kullanılacak olan meşeden olabilir, sorun yok. Gerekli kalınlıkta meşe yoksa söğüt de olabilir. O da dayanıklı ağaçtır çünkü. Kurt pek sevmez söğüdü. Direk için seçenek fazladır ama diğer ağaç çok uzun olduğundan mecburen söğütten yapılacaktır. O uzunlukta kavak vardır ama dayanıksızdır, hemen kırılır. Çam olsa iyi olur ama Eğret'te ne gezer. Bu yüzden yatay olarak kullanacağımız uzun ağaç söğüt olacak. Direğin bir ucu biraz sivriltip biraz küt olacak şekilde yontulduktan sonra diğer ucu yarım metre kadar toprak altına gömülür. Taşlarla filan sıkıştırılarak iyice sağlamlaştırılır. Öyle olmalıdır çünkü baya bir yük binecek kendisine. Söğüt dalları hafif kavisli olur. Uzun ağacımızın kavisli kısmı yere bakacak şekilde düşünerek tam ortasından bir oyuk açarız. Bu oyuk çok derin olmamalı, yoksa oradan zayıflayan ağaç kırılabilir. Çok küçük de olmamalı, o zaman da direğe yonttuğumuz uç tam olarak oturmadığından ağaç yere düşebilir. Bakın ne kadar dengeli işlem yapılması gerekiyor. Yine söğüt dalının bir özelliği doğal olarak bir tarafının diğer tarafına göre daha kalın olmasıdır. O halde uzunluk ve ağırlık dengesi gözetilerek oyulacak nokta dikkatli seçilmelidir. Bir tarafın daha uzun olması doğaldır.
Cıngırdık kurmak bu kadar. Ortaya, direk sayesinde kendi ekseninde 360 derece dönebilen bir tahteravalli çıktı. Birbirine geçen iki kuru ağaca biraz da yük binince bir gıcırtı çıkması normaldir. İşte bu gıcırtıdan esinlenerek adını cıngırdık koymuş olmalılar. Çok eğlenceli oyuncaktır. Kendini kanatlanmış uçuyor sanırsın. Tehlikelidir de, hiç bir emniyet tedbiri olmadan sert hareketlerle dönen bir ağaç üstündesin, her an düşebilir, bir yerini kırabilirsin. Bu yüzden cıngırdığa, eşeğe biner gibi değil de, karın üstüne yüklenerek binmek daha doğru olur. Eğer eşeğe biner gibi oturulacaksa, yüzükoyun ağaca uzanarak kollarla da onu kavramak gerekir. Bu sebeple olsa gerek küçük çocukların binmesine izin verilmez.
Daha daha eskiden büyük çocuklar değil yetişkinler bile binermiş cıngırdığa. Eskinin lunaparkı gibi düşünülüyordu demek. Dedim ya çok eğlenceli bir meret. Büyükler de böyle bir eğlenceden geri durmak istemedi anlaşılan. Cıngırdığa binmenin bazı rahatsızlıklara iyi geldiği de düşünülüyormuş. Yemekten sonra binmeyi tercih ederlermiş. Ya hazım güçlüğü çektiklerinden hareket iyi geliyordu, ya da karınları bastırıldığı için fizik tedavi gibi geliyordu.
1940'lı yıllarda uzun süre karın ağrısından bizar olan, Sütce'ydi, İlancık'dı gitmediği yer kalmayan ve buna rağmen iyileşmeyen bir çocuğa dayısı cıngırdık kuruyor. Çocuk bindiği gün ağrı sızı kalmamış. Essayalan, ben o çocuğun kendisinden dinlemiştim.
Cıngırdık kurmak için 15 metre çapında bir boş alan lazım. Bugün böyle geniş bir boşluk, hele de eğlence için, bulmak mümkün değil. Belki cıngırdığa binilmemesinin bir sebebi de budur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder