Çatalüyük hemen batısından başlayan ve Gavasguyusu, Söğütcük, Omarcık, Bayramgucağı, Yörükçeşmesi, Çayırlar ve Örençayır'a doğru uzayıp gide havzaya ne ad verilir bilmiyorum. İşte bu havzanın her yanı eski çağların kalıntılarıyla dolu olduğunu gördük. Çatalüyük de bu durumdan nasibini almış olması çok normal. Zaten adı üstünde, üyük demek eski zaman kalıntısı demek...
Eğret köyü ile Çataülüyük arasındaki mevkiyi göz önüne alırsak; köyün hemen dibindeki bölüme Arpalık, sonraki bölüme ise Mantarlık adı verilmiş. Bu mevkiler arasında kesin sınır ayrımı yok. Ama Mantarlık sonrası geniş alanın adı Çatalüyük kelimesiyle karşılanıyor. Arada Eteminazat, Gobağınguyu gibi küçük noktalara yeni isimlendirmeler yapılmış, ama Mantarlık sonrasının kapsayıcı ismi Çatalüyük...
O kadar geniş bir mevkinin adı olmuş ki Çatalüyük, öteden beri bu iki kardeş tepenin hemen eteklerine Dipçatalüyük denilerek diğer bölümlerden ayrılmış. Hala çatal tepelerin dibinde bulunan tarlalardan böyle bahsediyorlar. Mesela kuzey sırtının başladığı yerde göğem çalıları var, onlardan söz ederken Dipçatalüyük'teki göğemler deniliyor.
Ayrıca Mantarlık ile Çatalüyük arasında, belirsiz hudutlara sahip bir bölgeye Fasılüyüğü denildiğini belirtmek lazım. Eskiden fasülye ile ilişkilendirirdim bu kelimeyi, sonra fasülyeye bile fasülye değil börülce denildiğini filan düşününce bu mantık saçmaydı. Çok sonraları fasıl kelimesiyle ilişklendirmek daha akla yatkın geldi. Hala o noktadayım.
Fasıl ve fasıla, bilindiği gibi ara, aralık demek oluyor. Asıl ve büyük Üyük'e varmadan önce, ondan daha küçük bir üyükten nasıl bahsedersiniz? Yahut şimdi üzerinde şehitlik bulunan Üyük ile Çatalüyük arasında, bu ikisinden daha küçük bir üyük düşünelim, 'aradaki' anlamında Fasılüyüğü denilmiş olabilir.
Kelimenin ikinci anlamı da küçük klasik müzik konseridir. Yahut mehter takımının bir müddet çalmasına da böyle deniliyor. Acaba belli noktadaki bir tepede böyle bir şey mi yapıyorlardı? Fasılüyüğü kelimesinin bu şekilde anlamlandırılması daha düşük ihtimal gibi duruyor. Her neden bu isim verilmiş olursa olsun Çatalüyük ile Eğret arasında küçük bir üyüğe işaret ediliyor demektir.
Zaten Çatalüyük yakınlarındaki tarlalardan çeşitli şeyler bulunduğuna dair çok fazla efsane ortalıkta dolaşıyor. Bir arkadaş bizzat horasani mezar bulduklarını söylemişti. Horasan veya horasani, bir harç tekniğiymiş; ev, dam, mezar vb. her yapıda kullanılabiliyor. O bölgedeki tarlalardan horasan, mermer, çanak çömlek parçası gibi her türlü malzeme çıktığını söylüyorlar.
Mesela şimdi Gobakguyusu'nun yerine artezyen yapılmış ve geriye kalan küçük meydanlığa bir sürü taş yığılmış. Dikkatli bir gözle bakınca bu taşların sadece kuyu kalıntısı olmadığı, arada ilginç tarihi malzemeler de bulunduğu görülebiliyor. Haliyle çevrede Fasılüyüğü gibi başka üyüklerin de olması gayet normaldir.
Çatalüyük'e dönecek olursak... Her tarafında çok fazla tahribat var. Kaçak kazılardan perişan olmuş. Arkeolojik inceleme ve kazı yapılmadan tarihi önem ve kıymeti anlaşılamayacak olan bu ikiz tepeler için Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nca koruma kararı alınmış. Roma dönemine tarihlemişler ve 2017 yılında 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı ilan ederek korunmasına karar vermişler; ama böyle kararları kim dinler, Çatalüyük'te tahribat devam ediyor.
Sadece Çatalüyük ve çevresi değil, Anıtkaya her tarafıyla zengin bir tarihin üstünde oturuyor. Her mevki kaçak kazı ve tarihi yağmaya sahne oluyor. Şimdi bu açıdan bakınca, ve eğer varsa, Fasılüyüğü'nün gizli kalması daha hayırlı diyebiliriz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder