Yukarıda sayılan köyler dışında 7. Tümene bağlı bazı birliklerin stratejik önemi sebebiyle İlbulak dağına konuşlandırıldığı ve 1922 yazına kadar orada bulunduğu biliniyor. Dağda bulunduğu yaklaşık on ay boyunca Yunanlar, köylerdeki birliklerine yakacak temin etmişler, gözetleme yapmışlar, beklenen Türk hücumuna karşı koyabilmek için savunma tedbirleri almışlar.
En önemli savunma tedbiri olarak İkinci Savunma Hattı diye adlandırılan, dağın tepesinde oluşturdukları siperleri sayabiliriz. Bu siperleri büyük ölçüde çevreden getirilen köylülere kazdırmışlar. İçlerinde Hacıbeyli, Eğret ve Dandır halkının da bulunduğu angaryacılar dışında bazı noktaların kendi askerlerine kazdırıldığı özellikle belirtiliyor. Bu siperlerin bir bölümü İlbulak tepesinde hala sağlam duruyor.
Yine çevre köylülerden oluşturdukları angaryacılara odun kestirip başta Eğret olmak üzere diğer yerlerdeki birliklere gönderdikleri, onların da kışı buradan giden odunlarla geçirdiği bazı anılarda ifade edilmiş. Kesiciler ayrı, arabacılar ayrı olarak düzenlenirmiş. Öküzünü dombeyini koşup oduna gitmek de ayrı bir angarya imiş. Genellikle çocuk yaştakileri arabaların başına koyar, yanlarında silahlı askerlerle köylere gönderirlermiş.
Kışın değil, ama baharda çok seyrek de olsa Türk uçağı gelip Yunanların üstüne bomba sallar gidermiş. Böyle zamanlarda Gavurlar arasında büyük panik yaşandığını söylüyorlar. Bunları o dönemi dağda geçiren Eğretlilerden öğreniyoruz. Çoğunluğu çocuk yaşta bu Eğretliler Dağda mal güdüyorlar. Tabi kendi öküzün eşşeğin yok, Gavur geldiği gün her şeye el koymuş, getir dediğinde getiriyor, götür dediğinde götürüyorsun. Aslında Yunanlar adına çobanlık yapıyorsun yani, bir çeşit angaryacılık onlarınki de... Dört beş kişi varlarmış, şimdi ancak üçünün kimliği hatırlanıyor; en büyükleri Hacıların Ali (Diñdiñ Dede, Kel Ali Azbay), Hakkıların Kadir (Yırgal) ve Amcaların Hayta (Mahmut Özdemir)... Türk uçağının attığı bombalarla Yunanlarda ölü ve yaralılar var... Yaralıları bir yere taşımak için bizimkileri çağırmışlar. Sedyelerin ucundan tutmuş götürüyorlar, ama Yunan askeri süngüyle dürtükler dururmuş angaryacıları... Ali'yi daha o zamandan çok cesur birisi olarak anlatıyorlar... Bir iki derken, süngü darbelerine daha fazla sabredemeyip atıvermiş sedyeyi ve yaralıyı... "Siziñ ölüñüzüñ deee, diriñiziñ deee!.." diye küfürler savurarak eline geçirdiği bir sopayla vermiş Gavurun gözüne... On onbeş asker birden üzerine çullanana kadar epeyce Gavuru haklamış. Yalnız derdest edince onlar da bunu fena dövmüşler. Diğerleri nispeten daha küçük olduğu için yardım edememişler, eğer onlar da Ali'ye yardım etseydi oradaki Gavurun hepsinin hakkından gelirlerdi diye yorumlanıyor. Tabi bu mümkün değil, her taraf kum gibi Yunan kaynıyor...
Şüphesiz İlbulak dağı dediğimiz yer geniş bir mevki, Yunanlar da bu geniş dağın bir çok yerine yayılmış olmalıdırlar. Siperler tepelere kazılmış, odunlar ormanlık alanlardan kesilmiş, yukarıda anlattığım olay tam olarak nerede yaşandığı bilinmiyor. Yalnız Yörükyolu'nun Bahçecik tarafında kalan bir bölümde düşmanın karargah kurduğunu söylüyorlar.
Yörükyolu'nda tam Gedik bayırını kavramadan hemen önce, sağda şimdi taşocağı kurulu yerin hemen altında büyük bir alanlık başlıyor. Yer yer anakayanın yeryüzüne çıktığı bu alanlık batıya doğru bir kilometre kadar uzanıyor. Genişliği de de en az üç dörtyüz metre var. İşte 1921-22 kış ve baharında düşmanın karargah kurduğu bu alanlığa, sırf bu yüzden Gavuryatağı deniliyormuş.
O geniş alanlıkta Yunan birlikleri konuşlandığına güçlü karine olmak üzere bir bilgi daha var. Gavuryatağı denilen alanlığın sonunda, ormanın hemen ucunda toplama taşların yığılmasıyla oluşturulmuş dört köşe gaşlı bir ağıl... Şimdi harabe görünümlü bu gaşlar, hala fonksiyonunu icra edecek kadar yüksekliğini koruyor. Yani hayvan koysan canavara karşı filan koruma sağlamaz, ama koyduğun mal da bir yere gidemez, öyle bir ağıl... Buraya ne diyorlar biliyor musunuz; Doñuzağılı...
Bizim domuzla ne alakamız olabilir, sadece yaban domuzunu biliriz, onu da mahsule verdiği zarardan dolayı kovalamak için... Ağılda bakıp beslemek, ancak onu yiyecek kimseler için düşünülebilir... Yakınlardaki (Gavuryatağı) askeri birliğin artıklarıyla bu ağıldaki domuzları beslemek ve gerektiğinde kesip yemek onlar açısından gayet mantıklı görünüyor.
Dağdaki her mevki adının bir hikayesi var. Gavur gittikten sonra onların birliklerini oturttuğu alanlığa Gavuryatağı, hemen yanındaki gaşla çevrili yere de Doñuzağılı demişler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder