19 Aralık 2025

Asker Kaçakları

 
    Osmanlı'daki askerlik sisteminden çok bahsettik. Temel ve rediflik süreçleriyle bazen 10 yılı aşabiliyordu. Aslında rediflik dönemi temel askerlik kadar sıkı değildi, bedeli ödenerek ertelenebiliyor, sık sık izin kullanılabiliyor, bu dönemin önemli bir kısmı memleketinde hatta köyünde geçirilebiliyordu. Tabi harp yoksa...

    Eğer harp varsa, temel ile redif askerliğin farkı olmazdı. Misal 1911-1922 arası hiç bitmeyen harplere sahne olduğu için askerliğini bitirmiş bütün redifler hep cephedeydi. Bu yüzden o dönemi yaşayan dedelerinin 10 yıldan fazla askerlik yaptığına dair çok hikaye duyarsınız. Özellikle Cihan Harbinde redifler de yeterli gelmemiş, seferberlikle eli silah tutan herkes askere çağrılmış.

    1. Dünya Savaşından sonra ordumuz dağıtılmış olmasına rağmen kalanlarla hemen Milli Mücadele başladı. Dolayısıyla askerden terhis olma gibi bir durum söz konusu bile olamazdı. İşte bu dönemde askerden kaçışlar da çok yaşanırmış. Uzun zamandır köyünden, çoluk çocuğundan ayrılık var, bir de orduda henüz düzen sağlanamayınca; hatta henüz düzenli ordu bile oluşturulmadığı boşlukta firarlar yaygınlaşmış.

    Çerçi Mehmet Maraş'tan firar edip gelince rediflik dönemini bir yıl daha uzatmış, ama bu uzatmayı Afyon'da tamamlamasına izin vermişler. Kardeşleri evin yönetimini sağlayamadığı için her akşam at arabasıyla gelir, planlamayı yapıp sabah olmadan birliğine dönermiş. Arabası çerçi arabasına benzetildiği için lakabını da bu dönemde kazanmış.

    Dayı Hasan Yola'nın da Sakarya Savaşı sırasında firar ettiğini anlatıyorlar. Onunki firar mı yoksa düşman arasında kalıp saklanma mı tam belli değil. Haymana'nın bir köyünde bir kadının yanına saklanmış, daha sonra ona harmancı durmuş. Yakalanmamak için kadının şalvarını giyer, örtmesine bürünür öyle çıkarmış. Zaten ufak tefek olduğu için uzun süre böyle saklanmış. Gavur gittikten sonra Eğret'e döndüğünü söylüyorlar.

    Tabi gerek Cihan Harbi sırasında, gerekse Milli Mücadele döneminde bütün firarlar bu iki örnekteki gibi masumane olmuyordu. Bazı asker kaçkınlarının cephede çarpışan yiğitlerin karılarına, gelinlerine musallat oldukları, çok malları gaspettikleri, otorite boşluğundan faydalanıp eşkıyalığa soyundukları da anlatılanlar arasında... 

    Böyle yüz kızartıcı firar olayları Eğret'e mahsus olmayıp bütün ülkeye yaygınlaşmıştı. Bilindiği gibi 1920 yılında sırf bunun önüne geçebilmek için İstiklal Mahkemeleri kuruldu. Afyon'da İstiklal Mahkemesi kurulmadı, burayla ilgili davalar Konya'da görüldü. Konya İstiklal Mahkemesi kayıtlarında bizim köyü ilgilendiren bir karara rastlamadım. Ancak Yozgat İstiklal Mahkemesi kayıtlarındaki bir kararda Eğret'in ismi geçiyor.

    "Asker firarilerinden para almak, salıvermek fiilleriyle maznun, mevkuf piyade çavuşu Yozgadlı Ömer oğlu İbrahim ve el-yevm cebhe-i harbde bulunan nefer Ali ve Mehmed’in icra kılınan muhakemeleri neticesinde: İbrahim Çavuş’un Eğret karyesindeki firarileri bi’l-vasıta rüşvet almak suretiyle salıverdiği hakkında kanaat-bahş-ı vicdan olacak delil ve emare-i kanuniye mevcut olmadığından beraetine ve ancak merkumun sevabık-ı ahvalinin gayr-i mazbut bulunduğu evrak-ı mevcude mündericatıyla tahakkuk etmesine binaen bir daha jandarmalıkta istihdam edilmemek üzere mahfuzen cepheye sevkine ve karye-i mezkûre firarilerini para mukabilinde salıverdikleri gerek tahkikat-ı evveliye evrakı ve gerekse İbrahim Çavuş’un ifadatı ve kendilerinin setr-i cürm maksadıyla tevilen vuku’ bulan ikrarlarıyla sabit olan nefer Ali ve Mehmed’in el-yevm cephede bulunmaları hasebiyle haklarındaki tahkikat ve takibatın teciline müttefikan karar verildi. 26 Teşrinievvel 37"

    Bu karar 1921 sonbaharında verilmiş, Sakarya zaferinin kazanıldığı vakit... Yalnız yargılanan üç kişiye isnat edilen suç, henüz Eğret'in işgal edilmediği Mart 1921 öncesinde işlendiği anlaşılıyor. Olay şu: Jandarma Çavuşu İbrahim, yanında Ali ve Mehmet adındaki iki erle Eğret'te asker kaçaklarını yakalamış. Sonra aracılar vasıtasıyla rüşvet alarak onları serbest bırakmış. Mahkeme sırasında Çavuş tutuklu, diğer iki er ise cephede bulunmaktadır. Delil yetersizliğinden İbrahim Çavuş beraat ediyor, erler de cephede olduğu için soruşturma bitiriliyor. Yalnız her ne kadar delil olmasa da önceki soruşturma evrakından rüşvet aldığı anlaşıldığı ve sicili de bozuk olduğu için bundan sonra İbrahim Çavuş'un jandarmalık yapmamasına ve hemen cepheye gönderilmesine karar veriliyor.

    Eğretli asker kaçaklarının kimliğine dair bilgi yok. Yargılamanın neden Yozgat'ta yapıldığının açıklaması şöyle olabilir: İbrahim Çavuş kendisi de bir asker kaçağı olarak memleketi Yozgat'a gitmiştir. İşgalden uzak bir yer olduğu için orada rahat edeceğini düşünmüş olmalıdır. Fakat yakalanmış işte... Belki de hakkında şikayet de vardı... Yakalandığı yerde, o dönemde sırf bu iş için kurulan İstiklal Mahkemesinde yargılanıyor...

    Sonuç olarak, yerel ve ulusal tarihimiz hep kahramanlık hikayeleriyle dolu değil...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder