538 Numaralı Karahisar-ı Sahib Şeriyye Sicili
Ayşe Nur BAKIR'ın hazırladığı bu çalışmada Afyonkarahisar mahkeme kayıtlarının 1731-1732 arasındaki kısmı bulunuyor. Eğret'i ilgilendiren bir bölümü aşağıda:
"Karahisar-ı
Sahibe bağlı Eğret Köyünde Hacı İbrahim Zaviyesi olarak bilinen zaviyenin
günlük bir akçe ile mütevelli görevini yürüten Ali Halife; kendi isteğiyle bu
görevini oğlu Mustafa Halife’ye devretmek istediğini bildirip oğlunun her
bakımdan bu göreve layık olduğunu söyledi ve beratı vermek üzere Kadı Efendi
Saidzade Seyyid Seyfullah’a arz etti. Kadı Efendi fermanı okudu: “Bu Berat-ı Humayunu verdim, ve buyurdum ki
bugünden itibaren anılan kişi zaviyeye varıp babasının yerine mütevellilik görevini
ve diğer gerekli işleri yürütsün. Günlük bir akçe vazifeyle mutasarrıf olup vakfın
ruhu ve devletimin ömrü için duaya devam etsin. Böyle bilinip fermana itimat edilsin.”
Anıtkaya'da bu zaviyenin adı Tekke'dir. Tekke ve Zaviyeler kapatıldıktan sonra atıl kalan tekke, Hacı İbrahim türbesinin hemen yanındaydı. Şimdi yıkıldı ama o civara hala Tekkenin Önü denilmektedir. Başlığın izahı böyle. Mütevelli demek, vakfın bütün işlerini yürüten, idare eden, çekip çeviren kişi demektir. Görevlendirme padişah fermanıyla yapılıyormuş, bu kayıttan bunu da öğreniyoruz.
Ali Halife görevi devreden kişi. Epeyce yaşlanmış olmalı. En az doksan yaşındadır. Bunu nereden çıkarıyorum? Şuradan, 506 Numaralı Karahisar-ı Sahib Şeriyye Sicilinden. Bu mahkeme kayıtlarında Gazlıgöl civarında yıldırım düşmesi sonucu ölüm vakası var. Olayın şahitleri arasında Eğret Köyünden Ali Halife'nin adı da yazılmış. Bu kayıtlarda görgü tanığı olarak herkesin adı yazılmıyor, ileri gelenlerden, yetkililerden olmalı. Ali Halife de o vakit değilse bile 1675'te Zaviye Mütevellisi olacak (bu bilgi Tapu Tahrir Defterlerinde) ondan iyi tanık mı olur. Tanık olduğu olay Haziran 1658'de yaşanmış. Yani görevi oğluna devrettiği 1732'den yaklaşık 75 yıl önce. En az yirmi yaşındayken tanıklık yaptıysa, 1732'de 95 yaşındadır.
Şunu da belirtmek lazım ki mütevelli, mutasarrıf, zaviyedar kavramları aynı anlamı ifade etmiyor olabilir. Ortada bir vakıf ve bir zaviye var. Bazı belgelerde vakıf denirken bazılarında zaviye deniyor. Aynı şey kastediliyor da olabilir, zaviye vakfa bağlı olabilir. Aynı kişi önce vakfa mütevelli sonra zaviyeye zaviyedar ve mutasarrıf olabilir veya aynı adlı başka kişiler de saydığımız vazifelerde bulunmuş olabilir. Durumu açıklayacak netlikte malesef düzenli bir kayıt yok.
Tekkenin önü şu anda Anıtkaya'nın merkezi sayılır. Köyümüzün merkezi hakkında bile ne az şey biliyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder