24 Ocak 2025

Talvar, Eğret'te Siesta

    
    'Cerge'den hemen sonra talvar konusunu işleyen bir yazı planlamıştım. Hatta kafamda  'Eğret'te Siesta' üstbaşlığı bile hazırdı; ammavelakin araya giren bir sürü başka şey bunu unutturdu, işte aklıma şimdi geldi...

    Bu mevzu mühimdir, çünkü hem dile bakan yönü var, hem de Eğret iş takviminde kendine yer bulmuş. Dil konusu biraz beklesin, biz Eğretlilerin hayatındaki talvar kavramından girelim. Öküz güdülen günlerdi. Öğle sıcağında hayvanlar yayılmıyor, bir de büylek belası var ki en çok öküze musallat oluyor. Tek çaresi var, bir iki saatliğine malları sürüp eve götüreceksin. Şiddetli sıcak saatler evde geçirildikten sonra ikindiye doğru tekrar yaylıma çıkılabilir.

    Anıtkaya arazisinin çok geniş olduğunu her fırsatta söylüyoruz. Malları köye yakın yerlerde güdüyorsan talvara eve gelirsin de, uzak mevkilerdeysen ne yapacaksın; geliş gidiş zaten iki saat sürer... O vakit kendine bir gölgelik bulacaksın, ağaç altı veya boş bir ağıl olabilir; yeter ki gölge olsun... Zaten sınırlı kullanımıyla talvar kelimesi Orta Anadolu'nun bir kaç köyünde gölgelik, çardak anlamına geliyormuş. 

    Anıtkaya'da sadece talvara gitmek söz kalıbı içinde, yaylıma ara vererek eve gitmek manasında kullanılıyordu. O vakitler, yine köye yakın tarlalarda işe ara vererek günün en sıcak vaktini evde geçirenler de bulunur ve onlar da bu molayı talvara gitmek diye adlandırırlardı. Fakat iş üremediği ve yapılması gereken daha çok çeşitli işyükü sebebiyle sırf bunun için talvara gitmek hiç bir zaman yaygın bir adet olmamıştır. Hatta böyle davrananlar uluk diye ayıplanırdı...

    Bu kadar sınırlı kullanıma sahip talvara gitme hususunun Eğret'teki gelişimini tespit etmek pek kolay olmayacak. Bu kelimenin tam olarak gölgelik anlamına geldiğini söylemiştik. Konya-Mersin-Antalya üçgenindeki bir kaç köyde, 'bağ bahçe kenarına kurulan, altında dinlenme amaçlı seyyar gölgelik' biçiminde tanımlanıyor. Buralara nasıl geldiği belirsiz olan kelimenin manası Eğret ağzında çardak ve cerge kelimeleriyle karşılanıyor. 

    Tahminime göre talvar kelimesi önceleri Eğret'te de yaygındı. İnsanlar yakınlarında azat olmayan tarlalarına, yahut uzun süre (bazen Kasım'a kadar) bulunacakları harmanyerine hayvanları ve kendileri için gölgelik kuruyorlardı ve buna talvar adı verilirdi. Sıcaktan korunmak istediklerinde kendilerini talvara atıyorlardı. Ayrıca yemek aralarını ve kısa kestirme vakitlerini de talvarda geçiriyorlardı. Talvara gitmek, işe ara vermek anlamında genişleyerek yerleşti. Zaman ilerledikçe talvar kelimesi yerini çardağa/cergeye bıraktı, ama talvara gitmek deyim haline geldiği için, kelime bu kalıplaşma içinde kendini korudu. İnsanlar işe ve yaylıma mola verip eve gitmeyi talvara gitme olarak adlandırdılar.

    Allah sağlık versin, bizim Nuri Toka talvara gitmeyi 30 yıl önce 'siesta' olarak tanımlamıştı. Akdeniz ülkelerinde, bilhassa İspanya'da çok yaygın olan siesta, öğle sıcağında çalışmaya ara verip bu dönemi evde uyuyarak geçirme demek oluyor. Bilhassa Endülüs bölgesindeki şehirlerde bir kaç saatliğine hayat durma noktasına gelmesinin sebebi siestaymış. Hatta devlet dairelerindeki mesaiyi de buna göre düzenliyorlar. 

    Bu adetin Endülüs Emevileri'nden kalma olduğu, Araplar'da çok yaygın öğle uykusu olan kaylulenin Akdeniz ülkelerine böyle yerleştiğini söylüyorlar. Daha sonra Meksika'ya kadar uzanıp oralarda da adetleşmiş. Bizdeki talvara gitmenin  kaynağını ta oralara çekmenin anlamı yok. Lakin Nuri Toka'nın benzetmesindeki isabet önemlidir, talvara Eğret siestası demenin mahzuru yok...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder