Başlıktaki ifade 17 Temmuz 1971 tarihli Milliyet gazetesinin üçüncü sayfa manşeti olup Anıtkayalı Lütfi Şık'a aittir. Gazeteci Tufan Türenç haşhaş ekimi ile ilgili kendisiyle röportaj yapmış, onun kaçakçılarla ilgili bu serzenişini de manşete çekmiş. Taşlıtarla mevkiindeki haşhaş tarlasında gerçekleştirilen bu röportaj-haber ayrıca dört fotoğrafla ayrıntılanmış. İşte o tam sayfa beş sütunla verilen röportaj metni:
AFYON EKİCİSİ ÜZGÜN
"AH O KAÇAKÇILAR YOK MU TOPUNUN BOYNU ALTINDA KALSIN!"
*Teknik adamlar, köylüye ödenecek tazminatları para olarak değil de, gübre, tohumluk, araç-gereç olarak verilmesini öngörüyorlar. Onlara göre bu sağlanırsa hem köylü kazançlı çıkar, hem de devlet. Aksi halde para çar-çur olur.
"Hökümetin yassağına ne denir ki.. Boyun eğcez tabi.. Hadi şu sakızdan vazgeçdik emme ille de dene.. Bildiğin gibi değil, dene bize çok ilazım.. Yağını yiriz.. Hamıra bularız.. Ezip ekmeğimize süreriz.. Daha da darda kalırsak çorbamıza, aşımıza katarız.."
Bunları Afyon ilinin Anıtkaya köyünden Lütfi Şık avuç içi küçüklüğündeki haşhaş tarlasında afyon sakızını toplarken söylüyordu.
Afyon ovasına girdiğinizde, aylardan temmuzsa tarlalarda haşhaş kozalarının arasında kadın, erkek, çoluk-çocuk didinen köylüler görürsünüz.. Zorunludurlar buna.. Çünkü bir yıllık umutlarını bir günde toplayacaklardır. Afyon kozası bugün çizilirse, çiziklerden sızan afyon sakızları en geç ertesi gün toplanmalıdır. Biraz ağırdan alınıp da bu süre geçilirse sakız haşhaşın üzerinde kurur kalır. Toplanmaz garı.. Heba olur gider. Emekler de tarlaya gömülür.
25 BİN AİLE
Afyon ilinde 65 bin çiftçi ailesi yaşamaktadır. Bunların 25 bini geçimlerini haşhaştan karşılamaktadırlar. Bu ailelerden en az ekeni 1-2 dekar, en fazla ekeni de 10 dekar ekim yapar. Ellerindeki toprak küçük olduğundan onlar için haşhaş başta gelen bir bitkidir. Bir dekardan 1-3 kilo arasında afyon, 80-100 kilo arasında da tohum elde edilir. Haşhaş ekimi ve bakımı güç, güç olduğu kadar uğraştırıcıdır. Hasat zamanı binlerce kozayı çizmek ve çiziklerden sızan afyonu toplamak usandırıcı bir iştir.
DEKAR BAŞINA 305 LİRA KAZANÇ
Haşhaş ekimi bu kadar uğraştırıcı, bu kadar usandırıcı olmasına karşılık kazancı da pek öyle fazla değildir. Bu yıl ofis birinci kalite afyonun bir kilosunu 165 liraya almaktadır. Tohumun kilosu ise 3 liraya kadar satılmaktadır. Bir haşhaş üreticisi ekimden hasatın sonuna kadar dekar başına 265 lira masraf eder. Oysa dekar başına üreticinin eline afyonu, tohumu, kapçığı, sapı dahil 570 lira para geçer. Böylece üretici bir dekardan net 305 lira kazanç sağlar.. İşte bir köylü ailesinin çoluğu çocuğuyla çalışarak bir yıl boyunca haşhaşa verdiği emeğin sonucu budur. Çizim zamanı yağmur yağar, ya da sert bir rüzgar eserse sakız da vermez haşhaş. Ve emeğin tümü bir anda yok oluverir..
Bu kadar uğraştırıcı ve kazancı da pek olmamasına rağmen köylünün haşhaştan vaz geçmemesinin nedeni, eldeki ufak topraklara ekilecek başka bir bitkinin haşhaş kadar korutmayacağıdır.
BİR KONUŞMA
Hükümetin aldığı yasaklama kararı hakkında köylü ne düşünür, bu konuda ne der?
İşte Afyon iline 30 kilometre uzaklıktaki Anıtkaya köyünden Lütfi Şık'ın dedikleri:
"Doğrusunu isdeesen ne etceğimizi daha bilmiyoz.. Hökümet para vecek diyola.. Hökümet ne verise vesin, bizim haşgeşin yerini dutmaz. Bu güçcük tarlada buydey, arpa, günaşığı, pancar, haşgeş gibi gorutmaz. Aslına bakasan haşgeş işi yorucudur. Soona haşgeşden bizim elimize geçen ne ki.. Yöömiyesine değmez valla. Emme dedim ya bizim burda gine en iyisi haşgeşdir. Madem ki Hökümet yassak godu.. Ee ne edem ondan da geçeriz."
"Sen kaçağa afyon vermez misin?"
"Yok, vemen.. Hem ben gaçakcıları heç sevmen. Zati bütün bunna onnan başının altından çıkmıyo mu? Afyanını gaçağa veren vadır, vadır emme onnan sayıları pek azdır. Zati onnarı herkeş bilir. Köylü afyanını gaçağa bilem vese eline ööne çok para geçmez. Esas pareyi gaçakcı gazanır."
"Sizin bu kaçağa giden afyondan yapılan eroin yüzünden Avrupa'da, Amerika'da binlerce insan zehirleniyormuş. Hükümet de işte bu yüzden haşhaşı yasakladı. Bundan haberiniz var mı?"
"He duyduk.. Hep gençlee alışmışlaa bu merete.. Afyansız edemiyolaamış. İşleenden güçleenden olmuşlaa hep.. Yazık valla.. Çok acıdık, hem de pek çok acıdık.. Emme bizim bunda bi suçumuz yok ki.. Bunun vebali hep o gaçakçılaan. Dedim ya topunun boynu altında galsın. Yazık olmuş, çok yazık olmuş.. Töhh.. Keşgem şu meredin afyanı olmiyeedi.. Bizim elimizden ne gelir ki.."
Afyon köylerinde konuştuğumuz haşhaş ekicilerinin tümü de aynı şeyleri söylüyorlardı.. "Yazık, çok acıdık.." diyorlardı. Hepsi de kendilerinden çok uzakta olan insanlar için üzülüyorlardı. Ve bu yüzden kendileri için her şey olan haşhaştan bile vazgeçmeyi kabulleniyorlardı. İşte böylesine temiz yürekliydi Türk köylüsü.. Böylesine iyi niyetli ve insancıldı..
TEKNİK ADAMLAR NE DİYOR?
Afyon Teknik Ziraat Müdürü İbrahim Sarıcalı, bu yasaklamadan sonra üreticinin yeni bir bitkinin ekimini ve bakımını öğreninceye kadar zorluk çekeceğini, ancak bunun zamanla normale döneceğini söylüyor. Ve şunları ekliyor:
"Bizim yaptığımız etüdlere göre, ekim ve toprak durumu gözönüne alındığında bu bölge için en uygun ekimin Rus menşeli "Bezostoya" ile Amerikan menşeli "Wanser" buğday çeşitleridir. Her iki çeşit de dekar başına 495 kilo buğday veriyor. Köylü dediğimizi tutarsa hem bölge yüksek verimli bir buğday üretimine kavuşur, hem de köylünün ekonomik durumu oldukça düzelir."
KÖYLÜYE PARA VERİLMEMELİ
Teknik adamların kanılarına göre, köylüye tazminat para olarak verilmemeli. Zira köylü bu paraları başka ihtiyaçları için kullanır. Ekonomik yönden yine bir çıkmaza girer. Tazminat köylüye gübre, tohumluk, araç gereç olarak verilmeli ve bunları kendi üretim işinde kullanmaya zorlanmalıdır. Bunun kontrolleri sıkı bir şekilde yapılmalıdır. Bu sağlanırsa hem köylü kazançlı çıkar, hem de devlet.
KAÇAKÇILIK
Hükümetin yasaklama kararına sebep olan afyon kaçakçılığı yıllardan beri bu bölgelerde yapılır ve alınan bütün tedbirlere rağmen önüne geçilemez. Oysa her ekici haşhaş ekeceği tarlanın metrekaresini bölge Teknik Ziraat Müdürlüğüne bildirmek zorundadır. Memurlar köylünün beyanname ile bildirdiği tarlaları tek tek kontrolden geçirirler ve haşhaşın durumuna göre tarlanın afyon verimini tesbit ederler. Köylü hasat sonunda memurun tahmin ettiği kadar afyonu ofise satmak zorundadır. Memurlar köylüyü zor durumda bırakmamak için tahminleri düşük tutarlar.
İklim koşulları iyi gittiği zaman tarla memurun tesbit ettiği tahminlerin üzerinde verim verir. İşte köylü bunu ancak kaçakçıya satar.
OFİS 165, KAÇAKÇI 500 LİRA VERİYOR
Kaçakçılar çoğunlukla ofisin verdiği fiyatın iki mislini verir. Örneğin ofis bu sene en iyi kalite afyonun kilosunu 165 liraya kadar satın alırken, kaçakçılar afyonun kilosuna 500 lira vermektedirler. Üretici için afyonunu kaçağa vermek çok tehlikeli bir iştir. Ancak köylü zor koşullarla karşılaştığı zaman afyonunu zorunlu olarak kaçakçıya satar. Bir de madalyonun öteki yüzü vardır. Kaçakçı sahneye koyduğu akıl almaz oyunlarla köylünün elinden afyonunu zorla alır:
Kaçakçı ağaları vardır. Bunlar oyuna yalnızca paralarını sokarlar. Köylüyle de karşı karşıya gelmezler. Oyunu perde arkasından, hiçbir tehlikeye girmeden idare ederler. Bu ağaların köylerde adamları vardır. Bunlar köylüyü iyi tanır ve durumunu bilirler. Köylü kış aylarında paraya sıkıştığı zaman afyon ağalarının adamları imdadına yetişirler ve kendisine gereken parayı verirler. Ama karşılığında bir tek şey isterler. O da bu yıl elde edeceği afyondan bir kısmını ofisten kaçırarak, kendilerine satmaktır. Köylü çaresiz bunu kabul eder. Korksa da eder. Yasa dışına çıkmak istemese de.. Üstelik kaçakçının fiyatı yarı yarıya kırmasına da rıza gösterir. Bundan sonra ağanın adamları işlerini sağlama bağlamak için verdikleri para karşılığında köylüye ya senet imzaltırlar, ya da tarlasını ipotek ettirirler. Artık iş bitmiştir. Köylünün eli kolu bağlanmıştır.
"AFYAN PARASI"
Halk arasında ağanın ve adamlarını düzenlediği bu oyuna "afyan parası" denir. "Afyan parası"na bağlanan köylünün işi kötü demektir. Ya tarla beklenenden fazlasını vermezse.. Ya havalar çizim zamanı kötü gider de sakızlar telef olursa.. Ya ofisten saklamaya çalıştığı afyon miktarı kontrole gelen memur tarafından ortaya çıkarılırsa.. Ya biri ihbar ediverirse.. İşte bu korku ve kuşkularla köylü temmuzu zor eder. Yüzünün akıyla sıyrılabilirse işin içinden ne alâ, yoksa...
İşin en acı tarafı, köylünün bu sıkıntısına karşılık kaçakçının verdiği para pek öyle tehlikesine değecek kadar da fazla değildir. Çünkü köylü zor durumdadır. Paraya dardır. Ağanın adamı bunu çok iyi bilir. Çok iyi bildiği bir başka şey de vardır ağanın adamının.. Köylüyü ne kadar ucuza bağlarsa, cebine girecek para o kadar çoğalır.
Örneğin geçen yıl ofis afyonun kilosunu 90 liraya alırken, kaçakçının ödediği "afyan parası" 100 liradır. Bu yıl ofisin verdiği para 165 liradır. Oysa ağanın adamı köylüyü çok önceden 200 liraya bağlamıştır bile.. Kaçakçının topladığı afyonun kilosu ise Suriye sınırında bin liradır.
Kaçakçılar üreticiden topladıkları afyonların bir kısmını köylerde kurdukları imalathanelerde işlerler ve morfin haline getirirler. Morfinin imal yerinde kilosu 4 bin lira, büyük şehirlerde ise 6 bin liradır. Bu morfinler çeşitli yollardan özellikle tır kamyonları ile ve Lübnan üzerinden Marsilya'ya kaçırılır. Avrupa'da morfinin kilosu 15-20 bin lira arasındadır. Marsilya'da işlenen morfin, eroin haline getirilir ve Amerika'ya gizlice sokulur. Bir kilo eroinin Amerika'daki değeri 25-40 bin dolar arasındadır.
TÜRKİYE'DE EROİN İMALI YOK
Türkiye'de eroin imal edilememektedir. Zira morfini işleyip eroin haline getirmek için modern laboratuvarlar gereklidir. Türkiye'de bir eroin pazarı olmadığı için üreticiden 200 liraya alınan afyon, ya kilosu bin liraya direkt olarak, ya da kilosu 6 bin liraya morfin olarak dışarıya kaçak olarak satılır. 200 lira ve 6 bin lira.. İşte üretici ile kaçakçının kazançları arasındaki fark.. Ve işte yıllardan beri oynanan "Afyon oyunu".. Bu oyun bozulamadığı için Hükümet haşhaş ekimini yasaklamıştır. Kaçakçılar yıllardan beri milyonları, düzenledikleri bu oyunlarla kazanmışlardır. Hem de köylünün elini kolunu üç-beş kuruşa bağlayarak.. Afyonunu kaçağa veren köylü bile yıllardan beri hep aynı köylüdür. Ne bir adım ileri gitmiştir, ne de bir adım geri...
SONUÇ...
Yıllardan beri oynanan bu oyun 1972 temmuz ayında sona erecek artık.. Belki ilk yıllarda köylü çeşitli zorluklarla karşılaşacak ama, zamanla yeni savaşının uğraşına dalacak ve "haşgeş"i unutacak. Ve belki de köylünün bu yeni uğraşında, onun sırtından para kazanmaya alışanlar yeni yeni oyunlar sahneye koymaya çalışacaklar. Bunda başarılı olup olmayacaklarını ise zaman gösterecek.