Hane reisinin altına daha sonra "Muhtar-ı Sâni" (İkinci Muhtar) notu düşülmüş. Devletçe köylere ilk defa muhtar atamaları yapılınca böyle açıklama notları iliştirmişler. Birinci Muhtar da Molla Osman'ın dedesi Hatiboğlu Ahmet'tir... Sonraki dönem muhtar atamalarında geçerli uygulama birinci ve ikinci muhtarların yerini değiştirmek iken 1839 atamasında Eğret'te böyle yapılmıyor. Hatiboğlu İkinci muhtarlığa iniyor, ama Birinci Muhtar yeni birisi, Hacılardan İdris oğlu Hacı Ali... Bu garip durumdan yola çıkarak vergi listesinde 24. sırada yazılan hane reisi Mehmet Ali'nin öldüğüne veya Eğret'ten göçtüğüne hükmedeceğiz. Zaten sonraki kayıt ve belgelerin hiç birinde bu aileye dair bir işaret bulunmuyor.
Asıl garip olan durum Hüseyin oğlu Mehmet Ali'nin lakabı... Buraya başka yerlerden gelen kişiler için asıl memleketine işaret eden bir lakap normaldir, nitekim böyle yakıştırmalar kayıtlıdır ve bazıları hala kullanılmaktadır; Gedikoğlu, Gemlikoğlu, Kinislioğlu, Körslüoğlu, Şeherlioğlu gibi... Fakat Eğret köyünde birini 'Eğretli' diye lakaplamak akıl karı değil. Bu yüzden "Eğretli Hüseyin oğlu Mehmet Ali"den başka örneği yok.
Sadece bir kişinin lakabı olarak kullanılsa bile bu, izaha muhtaç bir durumdur. Birine Eğretli deniliyorsa o kesinlikle Eğretlidir. Bu yakıştırma Eğret köyünde yapılmışsa o kişi başka bir Eğret köyündendir. Anadolu'da Eğret Köyleri başlığıyla bu adı taşıyan başka yerleşimler var mı diye araştırmıştım. Yedi sekiz tane daha Eğret köyü var. Bunlardan bize en yakın olanları Konya, Manisa, Bilecik ve İzmit'e bağlı olanlar; diğerleri Doğuda, daha uzakta yani... Şu durumda Muhtar yardımcısı Eğretli Hüseyin oğlu Mehmet Ali'nin yukarıda belirtilen başka Eğret köylerinden birinden geldiğini düşünmek gerekir. Yahut daha yakınlarımızda başka bir Eğret'in varlığını...
***
Bir zaman 1720-1839 yılları arasında Eğret köyünden alınan vergileri incelemiş ve elde ettiğim bilgileri Eğret'in Algısı Vergisi başlığıyla listelemiştim. O listede iki madde dikkatimi çekti.
İlkinde "Egret-i Sagir" (Küçük Eğret) diye bahsedilen bir köy kaydedilmiş. Aynı yıl Eğret köyünün ödeyeceği vergi miktarı belirtildikten sonra ayrıca Küçük Eğret için başlık açılması, bu köyün ayrı bir birim olduğunu gösteriyor. Fakat bilinen Eğret'ten büsbütün kopuk olmadığını ifade edercesine "Eğret'ten yoklanır" diye not düşülmüş.
Bu nottan ne anlamalıyız? Eğret-i Sagir adıyla bilinen büyük Eğret'ten ayrı bir köy var, ayrı ama Egret'ten uzak değil, yine de ondan bağımsız... Vergisi ayrı bir kalemde belirtilecek kadar bağımsız, lakin kaydı Eğret'ten takip edilecek kadar ona bağımlı bir köycük...
Küçük Eğret'in büyüklüğü(!) ve önemine delil olarak sadece bu kayıt yeterlidir. Gerçi bir tek kayıttır, sadece 1724 vergi cetvelinde rastlanmıştır, ama yine de mühimdir. Kim bilir belki bizim ulaşamadığımız başka kayıtlarda da Egret-i Sagir yazılıdır, bir gün ortaya çıkarılır. Şimdilik elimizdeki tek kayıtta vergi miktarı yarım nefer piyade olarak gösterilmiş. O günkü sistemde bu asgari vergidir, ve 7-8 askere karşılık gelir. Bir yerleşimden bu sayıda asker alabilmek için oranın bunun iki katı haneye sahip olması gerekir ki, bu hesaba göre Küçük Eğret'in 15-20 hanelik olduğunu söyleyebiliriz. Aynı dönemde Eğret köyünün birbuçuk nefer asker gönderdiğini, bunun ortalama 20-25 asker=40-50 haneye karşılık geldiğini söylersek, iki Eğret'in karşılaştırması hakkında fikir verebilir.
Sonuç olarak 18. yüzyılda Eğret yakınlarında Küçük Eğret olarak bilinen bir köy daha vardı. Eğret'ten kontrol edilen bu köyün yeri tam olarak belirtilmiyor. Onun konumunu bulabilmek için ek ipuçlarına ihtiyaç var. Vergi cetvelinden dikkatlere sunacağım ikinci kayıt böyle bir ipucu sunabilir.
Bu tek kayıttan başka Küçük Eğret'e dair başka bilgi görmediğimi söylemiştim. 1727 yılının vergi listesinde Eğret köyünden ayrı olarak Eğret Susuzu adlı bir yerleşimin kaydına rastlanıyor. Yine "Eğret'ten yoklanır" notu düşülmüş ve yine yarım nefer piyade vergisi yazılı. Yani üç yıl önceki "Egret-i Sagir" için ne yazılmışsa "Eğret Susuzu" için de aynı bilgiler verilmiş.
Bu kadar kısa sürede bir köy yok olamayacağına, yahut 3 yılda vergi diliminde değişiklik gözlenemeyeceğine göre aynı köyden bahsediliyor demektir. Küçük Eğret resmi kayıtlarda bazen Eğret-i Sagir, bazen de Eğret Susuz'u olarak geçiyordu. Belki halk arasında yalnızca Eğret veya yalnızca Susuz deniliyordu.
Ne olursa olsun, ve adına her ne denilirse denilsin 18. yüzyılın ilk yarısında Eğret yakınlarında 15-20 hanelik bir köy vardı. Her ne kadar Eğret'ten kontrol edilse de, bu köyden zaman zaman yarım neferlik vergi bile alınıyordu...
***
Doksanüç Harbinden sonra Kafkaslar ve Balkanlardaki Türk nüfusun Anadolu'ya tersine göçü hızlandı. Devletin iskan programı çerçevesinde bazı muhacir grupları da Eğret arazisi üzerine yerleştirildiler. Eğret Çevresi Macur Köyleri başlıklı yazıda bu konuyu ele almıştık.
Bu muhacir köyleri adlandırılırken geldikleri yer ile ilişkilendiriliyorlar; misal Woçapşiye Çerkeslerin Kafkaslardaki köylerinin adıdır bu yüzden Yenice'nin ilk adı Woçapşiye... Yine Bulgaristan'ın Eskicuma kazasından gelen Türklerin yerleştirildiği köye de Cumalı adı verilmiş. Aslında Osmaniye de öyle, ora köylüleri de Osmanpazarı kaynaklılar. Lakin Osmaniye'nin önüne Susuz eklenmesinin açıklaması yok.
Bir de Anıtkayalılar bu köye hala kısaca Susuz derler... Aklımıza neden Eğret Susuz'u gelmesin ki! Acaba 1727 kayıtlarındaki Eğret Susuz'u ile şimdiki Susuzosmaniye (kısaca Susuz) aynı bölgede mi yerleşikti? Başka deyişle, Eğret-i Sagir/Küçük Eğret buralarda bir yerde miydi?
***
Anıtkaya'nın antik geçmişiyle ilgili olabilecek her türlü yayını gözden geçiriyoruz. Sayısı çok fazla olmayan bu yayınlara ek olarak esasında bu yörelerle ilgili olmayıp da içinden Eğret bölgesine dair ipuçları yakaladığımız yayınlar da var. Hepsini değerlendirince bu bölgenin yaklaşık üç bin yıllık geçmişinin izlerine ulaşıyoruz. Ayrıca her tarafta ortaya çıkan tarihi kalıntılar da bunu ortaya seriyor. Bayramgucağı mevkii böyle bölgelerden biridir.
Yüzey araştırmaları raporu, öteden beri buralarla ilgili ortalıkta dolaşan söylentiler, bölgenin coğrafi yapısı gibi özellikler birlikte değerlendirildiğinde bölgenin eski bir yerleşim yeri olduğu fikrine ulaşıyoruz. Ayrıca buraların neden böyle isimlendirilmiş olabileceğine yönelik tahminimi Bayramgucağı adlı yazıda anlatmıştım.
Bahsedilen yazıda daha çok bölgenin antik tarihiyle ilgili çıkarımlar vardı. Bölgenin Sususzosmaniye köyüne yakınlığı ve yukarıda sıralanan bilgiler birlikte değerlendirildiğinde Küçük Eğret, bir başka ifadeyle Eğret Susuzu'nun bu bölgede yerleştiğini düşündürtecek yeterli sebep var.
***
Osman Şevki Efendi'nin oğlu Cemal Efendi icazet aldıktan sonra Eğret köyü imamlığı ile mesleğe başladı. Öteden beri Eğret imamlığı, imamların yetişmesinde stajyerlik gibi bir aşama kabul ediliyordu. Bu yüzden Afyon uleması arasında çok sayıda Eğret İmamzade lakabına rastlanır. Eğret imamının oğlu anlamına gelen bu tabiri Cemal Efendi'nin babası için de kullanıyorlar. Yani onun atalarının da Eğret'te imamlık yaptığı sabit, hatta babası Osman Şevki Efendi'nin de Eğret imamlığı var.
Yukarıda bahsedilen 1831 tarihli kayıtların ilk iki hanesi eski ve yeni Eğret imamlarına ayrılmış. Onlar Eğret halkıyla bütünleşmişler, genellikle vazifeleri bitince Afyon'a dönmüşler; ama oğulları arasında Eğretli kızlarla evlenip burada kalanlar ve Afyon'a dönenler bulunuyor. Böylece bir bakıma Eğretli olan imam çocuklarına da Eğret İmamzade ünvanı verilmiş.
Cemal Efendi'ye dönecek olursak, uzun yıllar yeni yapılan Gocacami imamlığı yapmış. Önemli fıkhi eserlerinin birkaçını bu dönemde yazmış. Yunan işgaline de Eğret'te yakalanmış. Kurtuluştan sonra Afyon'a dönmüş ve orada fahri vaizlik yapmış. Buna izin verilmediği zamanlarda gezek kültürünü başlatıp eğitime vaaz kürsüsünden değil evlerin maketlerinden devam etmiş.
İyice şöhreti yayıldığı dönemde Afyon halkı kendisini Eğretli Hoca olarak tanımlamış ve bu tabir adının önüne geçmiş. 1934 Soyadı uygulamasında bu yüzden kendisine Eğretli soyadını seçmiş. Bundan sonra Cemal Eğretli Hocaefendi olarak tanınacaktır.
Yalnız içinde bulunduğumuz 2025 yılı içinde onun Eğret imamlığı ve Eğretliliği hakkında yeni bir bilgi ortaya çıktı. Bir fotoğrafı üzerine eski yazıyla düşülmüş bilgi notunu Dr. Selami Kurt Bey çözümleyene kadar kimse bu ayrıntının farkına varmamış. Fotoğrafüstü notta şu yazıyor: "Susuz Osmaniye karyesi imam hatibi Cemal Efendi"
Herkes kendisini Eğretli Cemal Hoca diye çağırırken, bu çağrıya binaen Eğretli soyadını almışken ortaya çıkan bu gerçek onun Eğretliliğine ve Eğret imamlığına halel getirmez. Bilakis Eğret köyünün Susuzosmaniye ile ne kadar bütünleştiğini gösterir. Tıpkı 18. yüzyıl başlarında, 19. yüzyıl sonlarında ve 20. yüzyılın tamamında olduğu gibi. Zira son yüzyıla kadar o topraklar da Eğret'in idi ve hatta orada Küçük Eğret/Eğret Susuzu bulunuyordu...
***
Şimdi tekrar başa dönüp, 24. hane reisi Eğretli Hüseyin oğlu Mehmet Ali'ye neden böyle denildiğine cevap arayalım. Mehmet Ali, Küçük Eğret'ten; yani Eğret Susuzu'ndan idi. Çok uzak olmayan bu küçük köyden de gelmiş olsa kendisine Eğretli diyorlardı. Küçük Eğret'ten geldiler, onlar geldiğinde bu Eğret Susuzu bitmek üzereydi, belki de oranın san hanesiydiler; çünkü onlardan sonra Küçük Eğret'in adı hiç bir belgede geçmedi. Eğret'te yöneticilik de yaptılar, ama oraya yerleşmeyip nihai olarak Afyon'a taşındılar...
Yine 18. yüzyıl vergi ve harcama cetvellerinde Afyon Merkez mahallelerinde, Eğretli diye lakaplanan bazı gerçek kişilerin çeşme gibi vakıflara yaptıkları bağışlar kaydedilmiş. Gerek onlar ve gerekse soyadı uygulamasında EYRET, EĞRET, EĞRETLİ soyadlarını alan ailelerin Küçük Eğret-Büyük Eğret'ten hangisiyle ilişkilendirildikleri belli değil...
Hangi Eğret ile bağlantılı olurlarsa olsunlar, tamamı Eğretlidir. Çünkü "Küçük Eğret/Eğret Susuzu, Eğret'ten yoklanır..."
Sevgili hocam calışmaların bzleri aydınlatdığın için tek teşekkürler geçmişi bilmek irdelemek cok önemli mesela tekeller sülasii aydın dan tekeli den gelme Ahmet ege
YanıtlaSilEksik olmayın Abi, teşekkürler...
Sil