O günün Eğret'i konum itibariyle ciddi bir ticaret yolunun üzerinde bulunuyor. Konya-İstanbul bağlantısının önemli noktalarından biri. Bu yol aynı zamanda Bursa bağlantısını da sağlıyor. Eğret Hanı'nın bu önemi sağlamadaki yeri de ayrı tabi. Eşkıyaların ticaret ve yolcu kervanlarına saldırması için bu köy civarı önemli olmalı. Tabi saldırılar yollar ve kervanlarla sınırlı değildir, mutlaka köye de yönelmişlerdir. Zaman zaman halka yaptıkları zulümler, yaptıkları soygunların çapı, çetenin genişliği gibi nedenlerle nam salmış eşkıyalar da olmuştur.
XVII. Yüzyılın İkinci Yarısında Afyonkarahisar Şehri adlı Mehmet Karazeybek'in çalışmasını okurken, böyle bir olayın 1600'lü yıllarda Eğret köyünde yaşandığını öğrendim. Yaşanan özetle şu: Katırcıoğlu diye bir Eşkıya türüyor. En şiddetli vaktinde Eğret Köyünden Muharrem oğlu Satılmış, kendince birkaç parça değerli eşyasını toplayıp Afyon'a götürüyor. Hıristiyan Mahallesi halkından Fernik oğlu Serkiz'e emanet ediyor; ancak bunlar Serkiz'in evinden çalınıyor. Satılmış Serkiz'e olan güveninden dolayı ondan şikayetçi olmuyor. Bir süre sonra Serkiz mahkemeye başvurarak emanet eşyaların bir kısmının komşusu Papas'ın evinden kendi evinin bahçesine bırakıldığını beyan ediyor. Dava görülüyor, duruşmada Çavdar, Hanas, Manuk, Bogaz ve Manas isimli kişilerin şahitliğiyle işin aslı anlaşılıyor. Meğer eşyalar Papas'ın eşi Nonahar, Kahya'nın eşi Şaharda, Manas'ın eşi Margirit tarafından Serkiz'in bahçesine bırakılmıştır. Dava sonunda bulunanlar sahibine, Eğretli Satılmış'a teslim edilmiş, diğer eşyalar için de Kirkor, Kahya ve Manas 1800 akçe ödemeyi taahhüt edince Satılmış davadan vazgeçmiştir.
Üç asırdan fazla bir süre önce Eğretli Satılmış, Katırcıoğlu adlı namlı eşkıyadan kaçırdığı malını neredeyse Afyon'da kaybedeyazmış. Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak gibi. Yalnız o yıllarda Afyon'daki Hıristiyan mahallesi, insanların onlara güveni, genel olarak Müslümanlarla ilişkileri bakımından ilginç bir örnek olay gibi görünüyor.
Buradaki olayda adı geçen Satılmış üzerinde durmak gerekirse; Hacı İbrahim Zaviyesi zaviyedarlarıyla kesişen bir isim olarak karşımıza çıkıyor. 1696'daki görev değişiminde Zaviyedar Abdi'nin ölümü üzerine, Satılmış zaviyedar oluyor. Tam olarak yıl belirtilmese de yukarıdaki olay aynı yüzyılın ikinci yarısına ait olduğu belirtilmiş. Eğer zaviyedar Satılmış ile, malını Afyonlu Hıristiyanlara emanet eden Satılmış aynı kişi ise daha çok söz söylemek gerekecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder