18 Haziran 2021

Gırañlar

     Bu konudan Anıtkaya'nın Bitki Örtüsü yazısında kısaca söz etmiştim. Gırañ esasında birleşik kelime. Kır +  sözcüklerinden oluşuyor. Bu iki küçük sözcüğün anlamlarından da birşeyler taşıyor yeni anlam; ekilip biçilmeye uygun olmayan verimsiz arazi demek. Orta Anadolu'da buna bozkır deniliyor. Yeşillikten eser bulunmayan kır anlamında düşünürseniz bu sözcüğün de hemen hemen gırañla aynı olduğunu anlarsınız. Şu fark var ki bozkır düz alanlardır, gırañ ise genellikle engebeli arazinin tepelerine Anıtkaya'da verilen isimdir. 

    Eğret'in geniş ve engebeli arazisinin hemen her mevkisinde gırañlara rastlanır. Her tepenin ucu gırañdır, dense yeridir. Gocagır, Çatalüyük, Fasılüyüğü, Dandırgırı, Kepez, Bağlar, Çayırözü, İnneñüsdü, Ağıllañaltı, Gaklık, Tekgeyeri, Olcakgırı, Azatardı, Çerkezgırı, Macurgırı, Üyükyolu, Kötayolu, Atmezeri... İçinde gırañ bulunduran bazı mevkiler bunlar. Daha aklıma gelmeyenler de vardır mutlaka. Dikkat edilirse çoğunun içinde "kır" kelimesi zaten var. Kır dedim de aklıma geldi, bir de Alagır var ki tamamen gırañdır. Anıtkaya'da bozkıra benzeyen yegane gırañ da Alagır'dır aslında. Çünkü düz gırañ yalnız burasıdır. Günümüzde bir kısmı parsellenip arsa haline getirilerek yerleşime açılmış olsa da hatırı sayılır bir gırañ alan hala varlığını koruyabilmiştir.

    Morfolojik olarak düşündüğümüzde Anıtkaya gırañlarının hem kır hem de anlamı vardır. Köyün arazisinin tamamı verimsiz kıraç olduğu için kır sözcüğünün açıklanmaya ihtiyacı yok. Añ ise kısaca tarla sınırı sınırı demek. Buralar ekilip biçilmediği, mülkiyeti de birine ait olmadığı için gırañ kelimesi bu özellikleri de üzerinde toplamıştır. Zira gırañlar da ekilip biçilmez, ziraat amaçlı kullanılmaz; köylünün ortak malıdır. En fazla mera olarak kullanılabilir, hayvan otlatılır.

    Bozkır sözcüğünde ise baskın olarak bir renk ifadesi var. Bu da bozkırdaki bitki örtüsü özellikleriyle ilgilidir. Böyle topraklarda yetişen bitkilerin rengi, iklim gereği soluk renklidir. Bu renk en iyi "boz" kelimesi ile anlatılmış ve Türkçeye bozkır kelimesi yerleşmiş. Anıtkaya'daki gırañların tamamında bu bitki örtüsü ve bu boz renk çok açık bir şekilde gözlemlenebilir. Bir defa şunu söylemeliyiz ki gırañ otları, çiçekleri, dikenleri hep çok yıllıktır. Çoğunun kökleri odunsudur ve derinlerdedir. Bu kurak, kıraç, kayalık yerlerin bitkileri hep soluk renklidir, yapraklarının üzerine kül serpilmiş gibi, hep tozluymuş gibi görürsün. Çiçekler solgun, sarının en açık tonlarındadır. Anıtkaya'daki gırañlara başka yerlerde bozkır denmesi normal yani.

    Traktörle birlikte ileşberlik bitip çiftçilik başlayınca, motur gücünden yararlanan insanlar yeni araziler peşine düşmüş, her çift sürüşte birkaç cizi tırtıklayarak gırañları bitirmeye çalışmış -ne kadar güzel ki- bunu başaramamıştır. Sırf bu durumu anlatmak için "gırañ sürmek" diye olumsuz anlamlı bir deyim halk arasında yerleşmiştir. Halbuki bu topraklar verimsizdir, birkaç metrelik genişletmelerle ne kazanabilirsin ki! Bir de "gözünü toprak doyursun" derler, böylelerinin gözünü toprak bile doyurmuyor.

    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder