Çocuğun dünyası oyundan ibaret. Bulunduğu her yeri bu yüzden oyun alanına çeviriyor. Mevsimine göre, bulunulan yere göre, cinsiyete göre, yaşa göre, oyuncu sayısına göre... bir sürü oyun var ki bütün bu şartlara göre çocuklar oynarlar. Hiç bir oyun bulamasalar yaşadıkları o anı oyunlaştırırlar...
Bizim çocukluğumuzda eve tıkıldığımız uzun kış gecelerinin eğlencelerinden biri de masallardı. İyi masal anlatan bir büyüğün etrafına toplanır, defalarca dinlediğimiz bir masalı ilk defa duyuyormuşcasına meraklanır, dikkat kesilirdik. Oysa masalın neresinde güleceğimiz, neresinde şaşıracağımız, neresinde üzüleceğimiz o kadar belliydi ki... Yine de her seferinde uslu uslu dinlerdik.
Bazen istek masallar bile olurdu; İncili Çavuş, Keloğlan, Pire, Davulcu... 'Şunu da anlat, bunu da anlat' diye masalcının başının etini yerdik. Hatırladığıma göre en güzel masalları Buydeyci Gadirin hanımı Feride Yengeden dinlerdik. Başkalarından dinlediklerimiz de oldu, lakin o varsa masal konusunda başkasına laf düşmezdi. Ayrıca onun olduğu yerde çocukları avutmak için başka bir şey gerekmezdi.
Repertuarı genişti, anlatır da anlatırdı... Bazen anlattıklarını, 'uyduruyor' hissine kapılırdım; lakin her seferinde aynı sözlerle, aynı vurgu ve tonlama ile, aynı mimiklerle anlatınca bunun böyle olmadığı ortaya çıkardı.
Şimdi dönüp geriye baktığımda, malesef dinlediğim onca kıymetli masalın hiçbirini hatırlayamıyorum. Adlarını, kahramanlarını şöyle böyle; ama masalın aslından aklımda hiç bir şey kalmamış. Onlar sürekli anlattıkları için belki unutmuyorlardı, hiç sektirmeden kelimesi kelimesine tekrar tekrar anlatıyorlardı çünkü. Biz de sürekli dinlediğimiz için ezberliyor, güleceğimiz yeri, ağlayacağımız yeri biliyorduk. Msalcılar hayatımızdan bir bir çıkıp gitti, biz büyüdük masal aleminden gerçek dünyaya daldık. Ne anlatan kaldı, ne dinleyen. Masallar da hafızamızdan silindi gittiler.b
Geçenlerde Çulluların Aziz Zenger'den bir masal nakledildi. Onu dinlerken, bu masalı daha önceden duyduğumu zannettim. Sonra bu zan, kesinlik kazandı... Hatırladım, Feride Yenge anlatmıştı bunu kaç kere...
Aslında bu bir masal değil; masal başı tekerlemelerinden biri. Yine de başlıbaşına bir masal gibi ele alınabilir. Bu tekerlemelerin amacı, dinleyicinin zihnini ve dikkatini gerçeklikten koparıp masalın hayal dünyasına hazırlamaktır. Yarı yalan yarı gerçek olması işin gereğinden dolayıdır. Bu yüzden yalan masalı diye adlandırılması normal karşılanmalı.
Benzer masal başı tekerlemelerinin farklı versiyonları değişik yörelerden kaydedilmiş haliyle mevcut, aranırsa bulunabilir. Bu tekerleme ise Anıtkaya/Eğret'in yerel motifleriyle özelleştirilmiş. Keşke mümkün olsa da Feride Yengenin sesinden bir kere daha dinleyebilseydik. Nur içinde yatsınlar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder