10 Ekim 2023

Başoğlu Abdullah

 
    Şimdi Bulgaristan içlerinde bulunan Kazanlık şehri, vaktizamanında Osmanlı'nın gül merkeziymiş. Mutfakta ve kozmetikte önemli bir yeri olan gülün tamamı buradan temin ediliyormuş. Bu yüzden 'gül şehri' derlermiş. Kazanlık kaybedildikten sonra bir kaç yere gül fidanları dikilerek test edilmiş. En verimli yer Isparta olduğu görülünce yeni gül şehri burası olmuş...

    Gül fidanlarından daha önce gül gibi insanlar Kazanlık'ı bırakıp Anadolu'ya gelmişler. O sırada yoğun yaşanan geriye göçü organize etme adına devlet tarafından bazı iskan noktaları belirlenmiş. Kırşehir'e yerleştirilen Başoğlu Osman-Zeynep ve ailesi, Zeynep'in kardeşlerinin yerleştirildiği Çanakkale'ye geçmek için epey çabalamışlar. 

    Üç kız bir oğullarıyla Dandır'a kadar gelmişler. Kızlardan birisini (Cemile'yi) İlyen'e gelin etmişler, bu arada babaları Osman vefat etmiş. Evin oğlu Abdullah, anası ve iki kızkardeşini alarak Eğret'e gelmiş. 

    Eğret'te anaları Zeynep'i Apdıramanların Kirpitçi almış, sahipsiz bırakmamak adına... Ayşe'yi Hacıların Kelahmetlerden Osman ile evermişler önce. Orada Yozgunhalil ile Garadelinin eşi Emine'nin anası olmuş. Kelahmetlerin Osman vefat edince de Eminlerin Süleyman'a vermişler, orada Kelsüleymanın anası olacak... Diğer kız kardeş Fatma ise Gobakların Mustafa'ya varıyor ve 'Çakır Nine' oluyor. Bundan sonra Gobakların o koluna Çakırlar denilecek. Burada Fatma Hanım, Çakırmehmet ile Çakırosmanın analarıdır... (Çakırosman Osman Erdem'in dedesi Başoğlu Osman adını taşıdığını belirtmek lazım.)

    Kızların abisine geldik... Başoğlu Abdullah, Eğret'e geldiklerinde ailenin reisi konumundaydı. 1884 Yılında doğmuştu, belki Dandır'da iken gelin olan Cemile kendisinden büyüktü; ama babası öldükten sonra doğal olarak evin büyüğü olmuştu. Belki de Eğret'e gelme fikri kendisinden çıktı...

    Kütüğün son sıralarında bir yere kaydedilmiş olmasından, Başoğlu ailesinin 1910 gibi Eğret'e geldiği düşünülebilir...

    Başoğlu Abdullah, Afyonlu Mehmet kızı Fatma Hanım ile evlenmiş. Bu evlilik ne zaman gerçekleşti, bilinmiyor. Dandır'dan buraya evli gelmiş olabilir. Burada kızkardeşlerini gelin edip annesini de Kirpitçilere yerleştirdikten sonra evlenmiş de olabilir. Buna dair belgesel bir bilgi bulunmuyor; ama anlatılanlara göre bu güçlü bir ihtimal...

    Pehlivan derlermiş, iri yapılıymış... Güçlü kuvvetli ve öyle olduğu kadar da çalışkanmış. Eğret'in ileri gelenleri sığırcı tutarken 'Macur, iyi güder' diye ona öncelik tanımışlar; bir müddet köyün sığırını gütmüş...

    Bir ara da eniştesi Çakır Mustafa'ya bekar durmuş. 'Kardeşimin işi' deyip de işte ayın oyun etmez, her yaptığının hakkını verirmiş. Fatma Hanım bir gün kocasını evde görünce;
    - 'Hani falanca tarlaya çifte gidecektin?' diye sormuş. Kocasının cevabı Başoğlunun çalışkanlığını özetler gibi;
    - 'Senin Macur Abin bize iş bırakmıyor ki!..' Meğer Başoğlu Abdullah kendi işini bitirdikten sonra, uyuyup dinlenmesi gereken vakitte gidip dombeylerle o tarlayı da sürmüş. Çakır Mustafa, vardığında tarlayı sürülmüş görüp gerisingeri eve dönmüş...

    Eğret'teki günleri böyle geçerken Başoğlunun üç çocuğu olmuş. İsimleri bilinmiyor. Onlar daha küçükken bir hastalık gelmiş, ev içercek beş kişi birden kısa zamanda vefat etmişler. Ölümlerinin Cumhuriyet'ten önce olduğu sanılıyor...

    Başoğlu Abdullah'ın Kazanlık'ta başlayan hayat macerası, Eğret'te bu şekilde noktalanıyor. Ondan geriye bu hikayeden başka bir şey kalmıyor... Bir de Çakırmehmetin küçük oğlu... Ona Abdullah (Hacapo) ismini verirken dayısının adını koyduğu kesin... Bunda Macur Fatma Ninenin etkisi varmış...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder