Onu önce Hasan Özpınar'ın arşivinde görmüştük. Hacianesti'nin Eğret ziyareti sırasında çekildiğine dair bir not ile 'İşgal Günlerinde Afyonkarahisar' adlı kitabında yayınlanmıştı. Bir köhne meydan ambarından başka o fotoğrafta ipucu olabilecek bir görüntü olmadığından, oranın Eğret olabileceğine kuşkuyla yaklaşmıştık.
ERT Arşivini tararken aynı fotoğrafla karşılaştım. Envanter kayıtlarında fotoğrafın 12. Tümene ait olduğu yazıyor. Bu tümenin Eğret ile alakası olmadığına göre fotoğraf nasıl bizim köyde çekilmiş olabilirdi? Bir yerlerde bir yanlışlık vardı...
Eğret'te çekildiğinden emin olduğumuz fotoğrafları ayırdık. Bunlar 7. Tümen fotoğraflarıydı ve bu tümen de uzun süre Eğret'e konuşlandığı biliniyordu. Sakarya Savaşı sonrasına dair bu tümene ait bütün fotoğraflar Eğret ve çevresiyle bir şekilde ilişkilidir.
Ayrıntılı incelerken bazılarında bir şey dikkatimi çekti; bir köhne meydan ambarı... Ucundan köşesinden bir kaç fotoğrafın kadrajına giren bu ambarın küçük ayrıntıları göze batmayacak gibi değildi. Çatısındaki tahtaların eskiliği, kırıkları çatlakları, omurgadan iki yana sarkıtılan bağ döşemeleri, ve ambarın yönü... Daha ilginci, Hacianesti'li fotoğraftakiyle aynı ambar olmasıydı. Yani Hasan Bey'in dediği gibi o fotoğraf Eğret'te çekilmişti...
ERT Arşivindeki cam levhalara basılı fotoğraflar tasnif edilirken Romen rakamlarıyla köşesine ait olduğu tümen adı yazılmış. V (5) rakamının çapraz iki çizgisi birazcık yukarıda birleştirilirse bu X (10) gibi okunabilir. Hele elyazısında bunun gibi yazım ve okuma hatalarına sık rastlanır. Sonuçta VII (7) rakamı yanlışlıkla XII (12) olarak okunup envantere öyle geçirilmiş gibi görünüyor. Ayrıca aynı fotoğrafın bir kaç farklı tümenle ilişkilendirildiği de arşivde görülüyor, bu yüzden kayıt bilgilerine çok da güvenmemek lazım...
Bu uzun ve sıkıcı girişten sonra asıl konuya, fotoğrafın içeriğine gelelim...
4 Haziran 1922 günü Küçükasya Ordusunun Başkomutanlığına Hacianesti atandı. İki gün içinde Kolordu ve Tümenlerin komuta kademesi de değiştirildikten sonra Hacianesti 15 gün sürecek genel bir denetlemeye çıktı. Bütün birlikleri dolaştı, beklenen Türk taarruzu öncesi askere moral motivasyon kazandırmak istedi. Eğret'te bulunan 7. Tümene de bu maksatla uğradı. Günü kesin olarak bilinmemekle birlikte, o ve Hacianesti'li diğer fotoğraflar, 5-20 Haziran 1922 tarihleri arasındaki herhangi bir gün çekilmiş olabilir...
En göze çarpan şey, ikişerli sıraya dizilmiş kırk elli Eğretli... Sözcü gibi seçilmiş dördüyle Başkomutan konuşuyor gibi... Karşılama komitesi gibi sıraya dizmişler, güya hoşgeldin diyorlar. Oraya zorla getirildikleri her halinden belli, çoğu yaşlı bu insanlarla poz vermenin sebebi ne olabilir?
İnsanlardaki sefalet izleri ayrıca konuşulabilir. Giyim kuşam özellikleri, bizim kuşağın en son Kölgeci'de gördüğü dizlere kadar çekilen ipçoraplar; çarıklar, sarıklar, kuşaklar vs...
Bu fotoğrafta biraz daha net görülen arkaplan, bize konum hakkında bir fikir verebilir. Uç çizgileri belirgin karaltı, eski kabristanın bulunduğu tepedir. Çekim tekniğine göre yakına odaklanıldığından orası çok net değil. Daha aşağıda Cumacamisi ve Han var.
Delişükrü'nün ve Şekeralilerin evin arka taraflarında bir yer düşünün. Ucu görülen ambar, oralarda bir yerde. Mezarlık ile o bölgenin arası boş, yapılaşma yok. Orada geniş bir boşluk var ve ambar o meydanda bulunuyor. Başka fotoğraflardaki gölgelerden anlaşıldığına göre ambarın kapısı doğuya bakıyor. Oysa genelde meydan ambarları kuzeye bakar şekilde yapılırmış... Öyleyse ambarı Gocacami'ye bakıyormuş gibi düşünelim...
Yine başka fotoğraflardan anladığımız kadarıyla ambarın dört tarafı açık. Şimdi Kelahmedin ve hatta Bidakgelerin evin bulunduğu yerde çardak biçiminde yapılmış at barınağı var, o kadar; onun haricinde ambar bir meydanın ortasında bulunuyor. O meydanda sportif faaliyetler yaptıklarına, noel/paskalya kutladıklarına dair fotoğraflar da bulunuyor. İşte gördüğünüz fotoğraf böyle bir yerde çekilmiş...
Bir de bu fotoğrafta nazara verilen yalnız Hacianesti... Halbuki onun kadar belki ondan daha önemli(!) Kral Konstantin'den de söz etmeliyiz...
Bütün Yunan askerleri gibi Eğret'te bulunanlar da kendilerine cepheyi dar eden Mustafa Kemal Paşa'dan hiç hazzetmiyorlar. Sürekli küfürler savuruyor, onu aşağılamak için hiç bir fırsatı kaçırmıyorlar...
Gavurun köpeği çok olur, lakin özel olarak besleyip baktıkları varmış bir tane, onu yanlarından pek ayırmazlarmış. Kralları Konstantin'in adını verdikleri bu köpeği zaman zaman başkalarıyla boğuşturur, o galip geldikçe gururlanırlarmış. Bakımsız, uyuz bir köpeğe de Kemal adını vermişler. Nefretleri depreştiğinde iki köpeği boğuşturur, böylece Konstantin Kemal'ı yendi diye kendilerini tatmin ederlermiş... Tümen Komutanının ayakları dibinde kıçı görülen köpek, Konstantin olabilir mi acaba?
***
'O iş öyle değil İbanhoca' diye itiraz edeceklere baştan söyleyeyim, haklı olabilirsiniz. Bizim de bir şey bildiğimiz yok; yorumluyor, mantık yürütüyor, bir sonuca varmaya çalışıyoruz. 'O ambar orada değil şuradaydı; orası dediğin yer değil, falanca yerdir' gibi fikri olanı dinleyelim. Daha başta söylediğim gibi tartışa tartışa doğruyu buluruz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder