01 Kasım 2023

Dedeler

    
    Veyisoğlu Ali'nin Ahmet'ten sonraki diğer iki oğluna geldik. Önce ortanca oğlu Mustafa...



    MOLLA MUSTAFA

    Mustafa'nın ne zaman doğduğu bilinmiyor. İlim tahsil ettiği, bu yüzden 'Molla Mustafa' olarak bilindiği kayıtlarda var. Bir zaman sonra, Cami-i Şerif Vakfınca Cuma Camisi Hatibi olarak görevlendirildiği ve vefatına kadar bu vazifesini sürdürdüğü anlaşılıyor.

    Mustafa'nın Hatiblik vazifesinden, Delimamın atama kararnamesi sayesinde haberdar oluyoruz. Buna göre, Delimamdan önceki Eğret Hatibi Veyisoğlu Molla Mustafa'dır. Sözü edilen karar metninin ilgili kısmı şöyle: "...Karahisar'a bağlı Eğret köyünde bulunan Cami-i Şerif vakfında bir akçe yevmiyeli hatiblik vazifesini Vakıflar Bakanlığı kararnamesiyle yürüten Ali oğlu Mustafa, bu esnada çocuksuz vefat edip..." 

    Bu belgenin düzenlenmesindeki asıl amaç, Delimamın görevlendirilmesidir; ancak kadronun nasıl boşaldığını anlatırken Molla Mustafa hakkında aradığımız bilgileri bize sunmuş oluyor. Buna göre Molla Mustafa ile Delimamın 'emmi çocukları' olduğunu da yazmışlar. Bundan kasıt, ikisinin de aynı sülaleden, Veyislerden olmalarıdır... Bir hatırlatma yapalım; Molla Mustafa'nın ablası Şemsi, Delimamın emmisi Süleyman'a varmıştı... Ayrıca, Molla Mustafa'nın çocuksuz vefat ettiği bilgisi de yine bu belgeden çıkarılanlardan... Hatırlanacağı üzere, babası Veyisoğlu Ali'nin veraset ilamında, Mustafa'nın vefat ettiği eşinin de hamile olduğu yazılıydı. Sonuç olarak Molla Mustafa vefat ettiğinde henüz çocuğu yoktu... 

    Belgelerin dışına çıkarak hikayeyi toparlayalım... Cuma Camisinin Hatibi Molla Mustafa,  Hacıların Küçükmehmet kızı Satı (Dudu) ile evlendi. Tam olarak tarif etmek gerekirse; Satı Hanım, Yetimlerin dedesi Hacımuratın kardeşi; Hacının İbram ve Sağırmehmetin halalarıdır... Ayrıca Molla Mustafa iki önemli kişiyle de bu evlilik sayesinde bacanak oldu. İlki, Arapselimlerin atası kabul edilen, Eğret'e gelen ilk Arap Selim'dir... Diğeri ise yine Daldallardan Ömerçavuş, yani Kipilin babası...

    Babası Veyisoğlu Ali'nin ölümünden kısa bir süre sonra Molla Mustafa da vefat etti. 1885-86 Arasında vefat ettiği sanılıyor; çünkü oğlu Mustafa'nın doğum tarihi 1886 olarak kaydedilmiş... Evet, babası vefat ettiğinde ana karnında olan çocuk doğunca hiç görmediği babasının adını veriyorlar... Bu tek oğul, Molla Mustafa'nın hikayesini devam ettirecektir...

    Mollanın ölümünden sonra Satı Hanım, Osman diye birine varıyor. Osman'ın kim olduğunu çıkaramadık; ama 1890 yılında Hatice adında bir kızı olduktan sonra O da vefat ediyor. Yetim Mustafa, karınkardeşi yetim Hatice ve anaları dul Satı başbaşa kalıyorlar. Büyüyünce Hatice, Veyisoğlu Ramazan'ın oğlu İbrahim'e varacak; İbrahim'in ölümünden sonra ise Yörükmehmete varıp Yörük Mevlüt Demir'in anası olacaktır...

    Mustafa'ya dönelim... Satı Hanım, babasız büyüttüğü oğlunu, Yetimlerden Hacının kızı Hatice ile evlendirdi. Hatice, öz yeğeniydi, yani gelinle güveyi hala-dayı çocuğu oluyorlar. Ayrıca gelin Hatice Hanım, Hacının İbramın kardeşidir... Böylece Molla Mustafa'nın oğlu Mustafa, Ayanoğlu Osman (Sarışükrünün babası) ve Hassönlerin Hasan (Çilmahmutun babası) ile bacanak oldular...

    Bir kızları dünyaya geldikten sonra Mustafa, Cihan Harbi yıllarında cephedeydi... Çanakkale'de 3. Kolordu, 19. Fırka, 57. Alay, 1. Tabur, 3. Bölük Piyade Eri iken, Şehir Emaneti Mecrûhin Askeri Hastanesinde, 12 Ekim 1915 günü şehit oldu... 

    Durmadan dualar sureler ezberleyen dinibütün bir kadın olan Hatice Hanım, bunu metanetle karşıladı. Fakat felaketler üstüste geldi, bir süre sonra kızı da öldü. Sonra Eğret işgal edildi, başına gelmeyen kalmadı. Hatice Hanım aklını yitirdi, oldu 'Deli Hatca'... Ortada kaldıysa yakınları, şunu tedavi ettirelim, demediler. Onca varlığına rağmen, sefalet içinde öldü de kurtuldu... 

    DELİ VEYİS

    Veyisoğlu Ali'nin en küçük oğlu Veyis, 1854 yılında doğdu. Bütün Veyisler sülalesi içinde, ismi Veyis olarak kaydedilmiş son kişidir. Ondan sonraki asırda bu isme bir daha rastlanmadı. Kendisine 'Deli' lakabının takılmasına sebep, ani kararlar vermesi mi, çabuk öfkelenmesi mi, ölçüsüz konuşması mı, çılgınlığı mı, cesareti mi bilinmiyor... Belki hiç biri, belki hepsi; ama 'Deli Veyis' diye bilinecektir...

    Bununla beraber 1904 kütüğüne 'Dalhüseyin oğlu Veyis' biçiminde kaydedilmiş. Bunu 'Daldalların Veyis' biçiminde anlamak gerekir. Hane reisi olarak görünüyor ki, o hanenin içinde yeğenleri Hacı Ali ile Molla Mustafanın oğlu Mustafa da var...

    Deliveyis, Türkmenlerden İbrahim kızı Şerife ile evlendi. İki kız iki oğlan, dört çocuğunun yaş sırasına göre isimleri; Süleyman, Ümmü, Hüseyin ve Dudu'dur. Annesinin adını verdiği büyük kızı Ümmü, Tingildeklerin Mehmet'e vardı. Sevgili Dede olarak bilinen Hasan Kasal'ın anası olacaktır... Küçük kızı, 1902 doğumlu Dudu'nun akıbeti bilinmiyor... Anaları Türkmen kızı Şerife Hanım 1947'de vefat ettiğinde doksanına merdiven dayamıştı...

    1. Süleyman

    Oğlanlara gelince... Büyük oğlu Süleyman 1878 yılında doğdu. İdirizlerin İbrahim kızı Şerife ile evlendi. Şerife Hanım, Hamsincinin kardeşi olur. Böylelikle Arzıların Ömer (Çolakmusa, Gurugafa ve Dendenin babası) ve Körüslerin Mehmet (Garaömer ve Akömerin emmisi) ile bacanak oldular...

    Süleyman ile Şerife Hanımın Hamdi ile Hatice adını verdikleri bir kız ve bir oğulları oluyor. Sonra Şerife Hanım vefat ediyor... Deliveyisin Süleyman, ikinci olarak Afyonlu Berber Ali Ustanın kızı Nimet ile evleniyor ve Hacıların Kelahmet ile bacanak oluyorlar... Bu, Nimet Hanım ile Süleyman'ın ikisinin de ikinci evlilikleri oluyor; Nimet Hanım daha önce Yörüklerden biriyle evlendi, kocası Cihan harbinde kalmıştı... Bu evlilikten de, Mehmet Cemallettin adını koyacakları bir oğulları oldu...

    Son zamanlarında Deliveyisin oğlu Süleyman'a, yakınlarındaki küçükler 'Sülük Dede' derlermiş. Süleyman isminin seslerini çağrıştıran bir çocukça oyuna benziyor bu... Dediklerine göre, biraz muska gibi yazı işleri de elinden gelirmiş... Nimet Hanımın vefat tarihi 1969... Neyse, tek kızı Hatice, Hacıların Kelidiriz eşi oldu... Oğlanlara bakalım;

    Hamdi Hoca
    İlk Hanımından olan oğlu Hamdi 1914'te doğdu. Musluların/Gazilerin Hasan kızı Feride ile evlendi. Feride Hanımın diğer kız kardeşleri yoluyla, Mardakların Hatcamehmet ve Takgasların Abdullah ile bacanak oldular. (Feride Hanımın anasının da Daldallardan olduğu unutulmamalı.) 

    Dördü kız üçü oğlan, yedi çocukları oldu. Yaş sırasına göre isimleri; Süleyman, Şerafettin, Şerife, Hafize, Satı, Ahmet ve Muhsine'dir. Bu dönemde bazı çevre köylerde ve Eğret'te imamlık yaptığı için kendisine 'Hamdi Hoca' derlerdi, lakabı da öylece kaldı... Karıkoca 1994 yılında arka arkaya vefat ettiler...

    Hamdihocanın büyük kızı Şerife Hatcamehmetin Hasan Saki, yani teyzeoğlusu eşi oldu... Hafize de Takgasların Demirci Hasan'a, yani teyzeoğluna vardı... Ortanca kızı Satı, Paşaların Gırgır Ahmet Yaman eşidir. Gırgırın anası da Daldallardan... Küçük kızı Muhsine ise Ağamehmetin Halil Dadak eşidir. Halil ise Veyislerden... Neticede Daldallar, Veyisler aynı kapıya çıkar...

    Büyük oğlu Süleyman, 1940 yılında doğdu. 'Hamdinin Süleyman' derlerdi, sonra sonra lakabı 'Küpçü'ye dönüştü. İhsaniye ötesinden sabaha karşı kaçak tahtalar getirirdi. At arabasını sırf bu iş için özel tasarlar, yan ve taban tahtaları vurmazdı. Gerektiğinde dingilleri açıp tahtaların boyuna göre uzatabileceği için böyle sürdüğü araba, bakanlara çıplakmış izlenimi verirdi...

    Küpçü, Paşanın Ahmet kızı Hatice ile evlendi; Gırgır ile değişik usulü evlenmiş oldular. İsimleri Zekiye, Hamdi, Nevzat olan bir kız ve iki oğlu oldu. Zekiye, halasının oğlu olan Hatçamehmetin Hasan oğlu Mehmet Saki eşi oldu; aynı zamanda nineleri de kardeş... Büyük oğlu Hamdi, Omarcıkların Meşhur Ahmet kızı Sabire ile evlendi; iki oğluyla İzmir'de yaşıyor... Küçük oğlu Nevzat ise Anıtkaya dışından Memnune ile evlendi; Nevzat da bir oğlu ve bir kızıyla İzmir'de yerleşik... Hamdinin Süleyman da 2004'te vefat etti...

    Hamdihocanın Ortanca oğlu Şerafettin'in doğum tarihi 1949... Gödemehmetin kızı Lütfiye ile evlendi. Kekliklerin Haro Ahmet, Eyüplerin Hopalı H.İbrahim ve Sarışükrünün İbrahim ile bacanak oldular... Erken dönemde İzmir'e yerleşti. Hamdi ve Mehmet adını verdiği iki oğlu oldu. Büyük oğlu Hamdi, Anıtkaya dışından Nilgün Hanımla evlendi; Buse ve Duygu adlarında iki kızı var ve görevi gereği Adana'da yerleşikler... Küçük oğlu Mehmet de Anıtkaya dışından Aysel Hanım ile evlendi. Askerliği sırasında bir patlamada yaralanarak Gazi oldu. Şeref Ata adında bir oğlu var ve halen İzmir'de yaşıyorlar... Şerafettin Dadak, 2014 yılında öldü...

    Hamdi Hocanın küçük oğlu Ahmet, 1958 doğumlu... Daldalların Kipilin Köremin kızı Şerife ile evlendi. Çulluların Muhittin, Körhalilin Mehmet ve Buydeycigadirin Selahattin ile bacanak olurlar... Hamdihocanın Ahmet, erken dönemde İzmir'e yerleşti. Hamdi, Muhammet ve Ramazan adlarında üç oğlu oldu. Hamdi, Hatcamehmetlerin Mehmet Saki kızı Gülsüm ile evlendi. Aralarındaki katmanlı akrabalığı söylemeye gerek yok. Muhammet ve Ramazan ise Anıtkaya dışından evlendiler. Halen İzmir'de yerleşikler.

    Akgalak Çapar Mehmet
    Deliveyisin Süleyman'ın küçük oğludur, 1925'te doğdu; ikinci eşi Nimet Hanımdan dünyaya gelmiştir. Adını Mehmet Cemalettin koymuşlar; ama bu ismiyle hiç anılmadı, dense abartı olmaz. Önce saç, kaş ve derisinin kızıllığı sebebiyle 'Çapar' lakabı takılmış. Sonra Belediyedeki görevi sebebiyle taktığı beyaz siperli zabıta şapkasından dolayı 'Akgalak' denilecektir.  İkinci lakabı ilkini bastıramadı; emekli olduktan sonra Akgalaklık bitse de Çaparlık baki kaldı. Ölene kadar bu lakabıyla bilindi. Emekli olduktan sonra hırdavat malzemeleri satacağı bir dükkan açtı. Orada biraz oyalandıktan sonra devretti. Bu dönemde bile hep zabıtalık günleriyle hatırlandı. 'Varıp da Çapar ceza mı yazacak' sözü bir atasözü gibi Anıtkaya ağzına yerleşti; hala kullanılır... 1999'da, eşi Nazik Hanımla aynı yıl içinde vefat ettiler...

    Çapar Mehmet, önce Sağırların Hasan kızı Muhsine ile evlendi. Muhsine Hanımın ninesi (anneannesi) ile Çaparın annesi kardeş olduklarını unutmayalım... Çilmahmutun Hasan Omak ile bacanak oldular. 1950'de Ahmet, 1954'te Orhan adını verdikleri iki oğlu oldu. Sonra Muhsine Hanım 1960'ta vefat etti. Sağırlar ve onların sirayet ettiği çevrede bundan sonra yaygınlaşacak olan Muhsine isminin kaynağı, işte bu Ahmet ve Orhan'ın analarıdır... Ölenle ölünmüyor; Çapar, ikinci evliliğini Delimamın Ali'nin kızı Nazik ile yaptı. Aralarındaki akrabalıktan yukarıda bolca bahsettik. Bununla beraber Nazik Hanımla evlendiği için Çapar; Gobakların Gocayusuf, Yörüktahirin Bakkalsarı, Sağıroğlunun Süleyman, Terlemezin Nazmihoca ve Garaguzuların Gavurarif ile bacanak oldular...

    Nazik Hanımdan dört kızı dünyaya geldi; Mesire, Vildan, Muhsine ve Nimet... Mesire, Bayramgazi'ye gelin oldu. Vildan, Delinorilerin Takanın Ahmet eşi; Muhsine, Daldalların Gıdakömerin Nuri eşi; Nimet, Tellilerin Yakup'un Mehmet Ali eşi oldular...

    Çaparın büyük oğlu Ahmet, erken dönemde İzmir'e yerleşti. Orada Bigalı Zeynep Hanım ile evlendi... Orhan da İzmir'e erken gidenlerden. Birçok kere evlendi; Yadigar Hanımdan Muhsine, Akile Hanımdan Oğuzhan ve Ceyhan Hanımdan Korhan adlı çocukları oldu. Halen İzmir'de yaşıyorlar...

    2. Hüseyin

    Deliveyisin küçük oğlu Hüseyin, 1885 yılında doğdu. Türkmenlerin Hasan dayısının kızı Ayşe ile evlendi. Bekiralilerin Ali (Buydeycigadirin babası) ile bacanak oldular. Gülsüm, Ali ve Şefika adında üç çocukları oldu. 1931 Yılında Dedelerin Hüseyin vefat etti, eşi Ayşe Hanım ise yirmibeş yıl sonra, 1956'da öldü...

    Büyük kızı Gülsüm, 1904 yılında doğdu. Veyislerin Köse (Ali Osman Varlı) eşi oldu. Köselerin Veli ile Mehmet Hocanın analarıdır. Küçük kızı Şefika ise Tingildeklerin Musa Kasal eşi oldu... Hatırlanacağı üzere, Hüseyin'in Ümmü Ablası daha önceden Musa'nın Mehmet Emmisine varmıştı...

    Aliguru
    Hüseyin'in tek oğlu Ali, 1907 yılında dünyaya geldi. Sebebi anlaşılmadı, ama Ali'nin lakabı 'Aliguru' idi ve hep bu şekilde anıldı. Aliguruyu tanıyanlar, müthiş sayısal zekası ve etkileyici hafızasıyla hatırlıyorlar. Falanca olay ne zaman, hangi günde yaşandıydı; bu sene Kurban Bayramı hangi tarihte ne gün... Sorulduğunda anında takır takır cevaplarmış... Bırak bilgisayarı, duvar takviminin olmadığı günlerden bahsediyoruz...

    Aliguru, Gödeş Ahmet'in ikinci hanımından kızı Ayşe ile evlendi. Ayşe Hanım, Esmenin Osman'ın has; Gödecin Mısdığın baba-bir kardeşidir... Ayrıca burada Tingildeklerle Gödeşlerin yakınlığı hatırlanmalıdır... Kendisi 1970'te, eşi Ayşe Hanım ise 2001 yılında vefat ettiler...

    Aligurunun üç kızı oldu; Zeliha (Zele), Münire (Hatice) ve Safiye... Küçük kızı Safiye 1945 yılında doğmuştu, iki yaşındayken öldü... Sağ kalan iki kız kardeş Tellilerin Yakup ve Salim kardeşlerle evlendiler. Zele, Yakup'un; Hatice de Salim'in eşi oldu...

        ***

    Veyisoğlu Hüseyin'in büyük oğlu Ali'yi işledik... Onun büyük oğlu Ahmet'ten Hacı Ali'ye, ondan Şebek Ahmet'e ve ondan da bugünün Hacallerine ulaştık... Ortanca Molla Mustafa'nın macerası gelini Deli Hatca ile noktalandı... En küçük oğlu Deliveyis yoluyla Hamdi Hoca ve Çapara ulaştık ve Aliguru ile noktaladık.

    Değinmediğimiz iki husus kaldı; Dedeler ve Çorbeciler... Yalnız Deliveyis çocuklarına mı yoksa dipteki Veyisoğlu Ali'nin bütün çocuklarına mı Dedeler dendiği tam olarak açıklığa kavuşmuş değil. Aynı şekilde, sülaleye Çorbeciler de denildiği ve meşhur Çorbeci Guyusunun bunlar tarafından kazdırıldığı söyleniyor. Bu hususta da netlik yok. Kesin olan şu ki Haceller/Dedeler/Daldallar ne derseniz deyin, hepsi varıp Veyislere çıkıyor...

    Veyisoğlu Hüseyin'in büyük oğlu Ali'nin torunları, 1934 Soyadı uygulamasıyla DADAK soyadını almışlar; Hacali ve Deliveyis torunları bunu kullanıyor...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder